« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

Yusuf Yılmaz ARAÇ

01 Tem

2024

SEÇİMLERE DOĞRU – AĞUSTOS 1965 (25)

01 Temmuz 2024

TÜRKEŞ’İN GÜRSEL’İ ZİYARETİ


Vatan, 11 Ağustos 1965.

Türkeş’in Başkanlığında CKMP Hey’eti Gürsel’i ziyaret etti

Gürsel Türkeş’e direktif vermiş

Bu konuda bilgi veren Türkeş’i M. Kepir ikaz edince sustu

Ankara, 10

Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel bu sabah saat 9.30 da Çankaya’da Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi Genel Başkanı Alparslan Türkeş başkanlığındaki Genel İdare Kurulu üyelerini kabul ederek kendileri ile yarım saat kadar görüşmüştür.

Görüşmede Türkeş, yeni idare kurulu üyelerini Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’e takdim etmiştir.

Toplantıdan sonra CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş basın mensuplarının sorularını cevaplandırarak şunları söylemiştir:

<<Sayın Cumhurbaşkanını Genel İdare Kurulu üyeleri ile birlikte ziyaret ettik. Kendileri ile bir süre görüştük. Bize çalışmalarımız için çok kıymetli tavsiyelerde bulundular. Çeşitli memleket meseleleri üzerinde görüştük ve sayın Cumhurbaşkanımızın kıymetli fikirlerinden faydalandık.>> Alparslan Türkeş bu konuşmayı yaparken <<Sayın Cumhurbaşkanı bize direktifler verdi>> demiş fakat yanında bulunan Köy İşleri Bakanı Mustafa Kepir kendisini ikâz etmesi üzerine değiştirerek <<tavsiyelerde bulundu>> diye sözünü düzeltmiştir.

MP nin Millî Savunma Bakanlığı konusundaki itirazına da değinen Alparslan Türkeş’in <<sonunda kabul ettiler, ortada anlaşmazlık yok>> demiş ve aynı konuda Mustafa Kepir de <<MP nin itirazı protokole aykırıdır>> demiştir.

Ordu üst kademesindeki şişkinlik ile ilgili haberin yanlış anlaşıldığını söyleyen Alparslan Türkeş bu konuda şunları söylemiştir:

<<27 Mayıs’tan sonra yapılan gençleştirmede 235 general emekliye ayrılmıştı. Şu anda orduda 160 kadar general vardır. Haberi yazan arkadaş sözlerimi yanlış anlamış.>>



Hürriyet, 11 Ağustos 1965.

Gürsel ile Türkeş beş yıldanberi dün ilk defa konuştular

CKMP’nin yeni Genel Başkanı Alparslan Türkeş, beraberinde Partinin Genel İdare Kurulu üyeleri olduğu halde, dün Çankaya Köşküne giderek, Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’i ziyaret etmiş ve arkadaşlarını takdim etmiştir.

İlk Millî Birlik Komitesinin 14 üyesi ile birlikte 13 Kasım 1960 tarihinde yurt dışına çıkarılan Alparslan Türkeş, Cumhurbaşkanı Gürsel’le 5 seneye yaklaşan bir zamandan beri ilk defa dün karşılaşmıştır.

Ziyarette bulunanların ifade ettiklerine göre, Cemal Gürsel ile eski Başbakanlık Müsteşarı Alparslan Türkeş’in Cumhurbaşkanı ve bir parti başkanı sıfatlariyle seneler sonra yeniden karşılaşmaları heyecanlı olmuştur.

Alparslan Türkeş, Çankaya Köşkünden ayrılırken gazetecilere Gürsel’e yaptığı ziyaret için, “Bu ziyareti sadece Genel İdare Kurulu üyelerini tanıştırmak amacı ile yaptık. Bu arada çeşitli memleket meseleleri üzerinde görüştük. Sayın Cumhurbaşkanının kıymetli görüşlerinden faydalandık.” demiştir.



Milliyet, 11 Ağustos 1965.

Gürsel Türkeş’e tavsiyede bulundu

Cumhurbaşkanı Gürsel dün Çankaya’da kendisini ziyarete gelen yeni CKMP lideri Alparslan Türkeş’e tavsiyelerde bulunmuş, <<Prensiplere sâdık olarak hareket edin, asıl kuvvet budur. Halkı aldatıcı şeyler netice vermez. Halk geçeği anlar. İnandığınız dâvâ üzerinde titizlikle durun. Toplumsal adalet konusunda iyi çalışmalar yapın.>> demiştir.

CKMP Genel Başkanı Türkeş, Genel Başkan Yardımcısı ve Millî Savunma Bakanı Kepir, Parti Genel Sekreteri Fuat Uluç dün sabah 9.30 da daha önce alınan randevu gereğince, Cumhurbaşkanı Gürsel’i ziyaret edip görüşmüşlerdir. Bu görüşme 45 dakika sürmüştür. Türkeş, Gürsel’in <<Gayet dinç, neşeli>> olduğunu söylemiştir. Gürsel, Türkeş’i çok yakın ve samimî bir şekilde karşılamıştır.



Ekspres, 11 Ağustos 1965.

GÜRSEL İLE TÜRKEŞ NELER KONUŞTU?

Gürsel ile Alparslan Türkeş beş sene sonra ilk defa dün karşı karşıya gelmişlerdir. CKMP lideri olarak dün Çankaya köşküne giden ve Gürsel ile yarım saat görüşen Türkeş ziyaretinden sonra gazetecilere <<Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettik ve kendileri bize kıymetli tavsiyelerde bulundu>> demekle yetinmiştir.

Öğrendiğimize göre Gürsel ile Türkeş’in karşılaşmaları ve aralarındaki konuşmalar şu şekilde cereyan etmiştir.

Gürsel Türkeş’i çalışma odasında kabul etmiş ve ayağa kalkarak elini sıkmıştır.

Önce Türkeş konuşmuş ve CKMP lideri Cumhurbaşkanının sıhhatini sormuştur.

Cemal Gürsel, gayet iyi olduğunu söyledikten sonra Alparslan Türkeş eskiyi unuttuklarını ve parti olarak çalışmaya koyulduklarını ve mücadele azmi ile dolu olduklarını ifade etmiştir.

Gürsel bundan sonra CKMP liderine çok çalışmak gerektiğini, demokratik düzeni devam ettirmenin tek amaç olduğunu belirtmiş ve mücadele ederken <<kinci hareket etmeyin>> demiştir.

Bu arada Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel tek tek CKMP’ye girmiş olan 14’lerin hatırını sormuştur.

Konuşmanın en sonunda Türkeş, son kabine değişikliğinde Cemal Gürsel’in gösterdiği anlayışa teşekkür etmiştir.

Cemal Paşa, Alparslan Türkeş’i odasının kapısına kadar gelerek uğurlamış ve başarılar dilemiştir.



Yeni İstanbul, 11 Ağustos 1965.

Türkeş Gürsel’i dün ziyaret etti

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve Genel İdare Kurulu üyelerinden müteşekkil bir heyet dün öğleden evvel Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel ile bir süre görüşmüştür.

Çankaya’dan ayrılırken Türkeş gazetecilere “Sayın Cumhurbaşkanını ziyaret ettik. Kendileri bizlere kıymetli tavsiyelerde bulundular. Sayın Cumhurbaşkanının kıymetli fikirlerinden istifade ettik.” demiştir.



Havadis, 11 Ağustos 1965.

Türkeş Gürsel’i Ziyaret Etti

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ile Genel İdare Kurulu üyeleri dün saat 9.30 da Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’i ziyaret ederek yarım saat süren bir görüşme yapmışlardır.

Alparslan Türkeş köşkten ayrılırken, Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşme konusunda <<Memleket meseleleri hakkında samimi bir görüşme yaptık, Sayın Cumhurbaşkanı ile karşılıklı sohbette bulunduk.>> demiştir.



Havadis, 11 Ağustos 1965.

Cezayirli subaylar Türkeş’i tebrik ettiler

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e, Cezayir’deki bazı subaylardan tebrik telgrafı gönderilmiştir. Cezayirli subaylar, Türkiye’deki gelişmelerle yakından ilgilendikleri belirterek, Türkeş’i son zaferinden dolayı kutlamakta ve <<İnandığınız haklı dâvada size ve arkadaşlarınıza başarılar dileriz.>> demektedir.

Öte yandan, Türkeş Almanya’ya davet edilmiştir. Bir Alman profesörü Alparslan Türkeş’e çektiği telgrafta fikriyatını bütün kalbiyle desteklediğini belirtmiş ve Almanya’ya gelirse kendisiyle görüşmekten şeref duyacağını açıklamıştır.

Alparslan Türkeş’e yurt içinde yurdun çeşitli yerlerinden Türkeş’e 6 bin tebrik telgrafı gönderilmiştir.



Havadis, 12 Ağustos 1965.

CKMP’nin İtirazı Y.S. Kurulunda

CKMP Seçim Komitesi Başkanı Kemal Tamer, dün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, Çankırı Belediye Başkanı seçimine, AP’lilerin kanunsuz hareketlerde bulunduğu ve kaba kuvvet kullandıkları iddiasıyla itirazda bulunduklarını açıklamış ve <<10 Ekim milletvekili seçiminde de AP bu kaba kuvvet ve kanunsuz hali devam ettirdiği takdirde, kardeş kavgası mukadderdir ve bunun tek mesulü de AP olacaktır>> demiştir.

Basın toplantısının Genel Başkan Alparslan Türkeş’in arzusu üzerine durumu umumi efkârın bilmesi gayesiyle düzenlendiğini belirten Kemal Tamer, <<AP’lilerin bu kanunsuz hareketleri karşısında, CKMP’lilerin infiale kapıldıklarını, ancak partinin itidal tavsiyesi durumun vahim bir hal almasının önlendiğini>> söylemiştir.

CKMP seçim komitesi başkanı, Çankırı İl Seçim Kuruluna yapılan itirazın, bu kurulun kendisini yetersiz görerek durumu Yüksek Seçim Kuruluna intikâl ettirdiğini bildirmiş ve bu arada İl Seçim Kurulunun öne sürülen iddialarla ilgili olarak, müsebbibler hakkında dâva açılması için durumdan savcılığı haberdar ettiğini sözlerine eklemiştir.

Tamer, AP Çankırı teşkilâtına mensup bazı kişilerin, seçim günü, <<Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin oyları iptal edilecek. Oylarınızı CKMP’ye verdiğiniz takdirde, CHP kazanacaktır. Oylarınızı bu sebepten AP’ye veriniz>> diye propaganda yaptığını söylemiştir. Basın toplantısında Çankırı CKMP İl Başkanı ve Belediye Başkan adayı İhsan Gafur, CHP Belediye Başkan adayı Taci Gürkan ile CKMP İl İdare Kurulu Sekreteri de hazır bulunarak olayın gerçek olduğunu teyit etmişlerdir.



Son Saat, 12 Ağustos 1965.

CKMP İl Başkanı gidenleri suçladı

CKMP İl Başkanı Servet Sürenkök bugün parti merkezinde bir basın toplantısı düzenleyerek, son günlerde, İstanbul teşkilâtının merkez kontenjanı tesbiti konusunda Genel Merkezle ihtilâfa düştüğü konusunda çıkan haberleri yalanlamıştır.

Büyük kongre sonucunu İstanbul teşkilâtının tasviple karşıladığını ve istifa edenlerin samimiyetsiz olduklarını belirten Servet Sürenkök, kongreden sonra İstanbul’da CKMP’ye büyük çapta iltihaklar olduğunu söylemiştir. Servet Sürenkök, ayrıca İstanbul’dan bu seçimlerde 8 milletvekili çıkaracaklarını sözlerine eklemiştir.


Tercüman, Suna San, Anahtar Deliğinden, 12 Ağustos 1965.

KOÇ

27 Mayıs’ta <<İki kampa ayrılmış milleti birleştirmek ve bir kardeş kavgasını önlemek>> ihtilâl yapan, daha doğrusu yapanlardan biri, yapanların en kudretlilerinden biri, Alparslan Türkeş, 1 Ağustos’ta CKMP nin idaresine el koydu…

Yalnız, bu el koyuş, koca partiyi iki kampa ayırdı, politikacılar, ihtilâlciler diye… Bir kardeş kavgası başladı. Ahmetler, Hasanlar bir yana ayrıldı, Türkeşçiler bir yana…

Ancak, bazı CKMP liler bir o yana, bir bu yana gidiyorlarmış. Meselâ, bunlardan biri Bursalı ünlü otobüsçü Kâmil Koç imiş… Duydum, inanmadım… Ama dilin kemiği yok ki, söylüyor.

Efendim, eski Koalisyonda Ticaret Bakanı olan CKMP li Ahmet Oğuz, Kâmil Koç’a epey yardım etmiş… <<İflâstan kurtarmış>> deniliyor. İşte o yardım elini uzatan Ahmet Oğuz, Türkeş’in CKMP ihtilâli ile düşünce, Kâmil Koç Türkeş’e dönüvermiş… Ve propagandasını yapsın, diye 58 bin liralık gıcır gıcır bir otomobil hediye etmiş… Diyormuş ki:

- <<Giden ağam, gelen paşam!.. Ben CKMP liyim…>>

Kâmil Koç’un bu hikâyesine inanmadım… Benim bildiğim Kâmil Koç, iyilik unutmaz. Birkaç satırla mektup yazıp, doğru bildiğini açıklasa!..



Yeni Tanin, Ahmet Cengiz, Halkla Beraber, 12 Ağustos 1965.

Türkeş ve Ötesi

Altındağ Engürü sokak No. 6 dan okuyucumuz İsmail Toparslan merak etmiş, meselesini mektup şeklinde yazmış. Ama postada gecikeceğini düşünerek bizzat kendisi getirdi, verdi. Acele de karşılık istediğini ekledi. Okuyucumuzun isteğini yerine getiriyoruz.

İşin açıkçası ve gerekçesi şudur: Türkeş, yirmibeş yıldan beri sağcı zihniyet taşır. Bu alanda fiilî hareketlere de karışmamış değildir. İhtilâlden sonra da açık beyanlariyle bu tutumunu teyid etmiştir.

Birkaç arkadaşiyle politikaya karışıp düşünüş tarzlarını memlekete hakim kılmak üzere harekete geçtiler. Dışardan bir güç aşısına ihtiyaç olduğunu anlıyan CKMP idarecileri bunlardan medet umarak partilerine kabul etmekte gecikmediler. Ancak içerden çabucak inkişaf eden metod eski idarecileri uyarmakta gecikmedi. Gecikmedi ama iş de işten geçmiş oldu.

Türkeş ve arkadaşlarını arkasında eski Milliyetçiler Derneği hemen tüm üye kadrosuyla hazır durumdadır. Kongre idare kurulu seçimlerinde liderden sonra oy kazanan Abdülhadi Toplu bu teşkilâtın ileri gelenlerindendir. Hukuk fakültesinin birinci sınıfında üç yıl çaktıktan sonra politikaya atılmış, CHP ye girerek memleketi olan Muş’da belediye başkanı seçilmiştir. Ancak orada bir iki yıl içinde bütün kredisini kaybetmesi ve yeni seçimlerde de partice adaylığının konulmayacağını anlaması üzerine eski damarları kabarmış, CKMP ye geçerek kongreye katılmıştır.

Komünizmle Mücadele Derneğinin ve din okullarına yardım adı altında örgütlenmiş olan bol imkânlı kuruluşların da CKMP nin çatısı altında birleştikleri kuşku götürmez. Bütün bunlara rağmen bu partinin önümüzdeki seçimlerde önceki kadrodan daha büyük şansı olmadığı da muhakkaktır. Seçimlerden sonra bu gerçek meydana çıkacaktır ki asıl yararlı sonuç da bu gerçeğin onlarca anlaşılmasıdır.



Akşam, 12 Ağustos 1965.

AP’liler kaba kuvvet kullanmakla suçlandı

CKMP, Türkeş’i taşlatmak için adam kiralandığını, MP deAP’nin sövme grupları kurduğunu ileri sürdü

CKMP Seçim Komitesi Başkanı Kemal Tamer, dün bir basın toplantısı yaparak, Çankırı belediye seçimlerinde AP lilerin kanunsuz yollara ve kaba kuvvete başvurduklarını ileri sürmüş ve <<Genel seçimlerde de AP bu yolda ısrar ederse, mutlaka kardeş kavgası çıkacaktır. Hükümeti ve milleti ikâz ediyoruz>> demiştir.

PARA İLE TAŞ ATTIRDILAR

CKMP den ayrılıp AP ye girenlerin tutumlarını da yeren Tamer’den sonra söz alan seçim komitesi üyelerinden Orhan Kaftancı da, birkaç gün önce, Çankırı’da Türkeş konuşurken, AP lilerin bazı çocuklara beş lira vererek taş attırdığını iddia etmiş, <<Bunu yaptırdıkları çocukların ikisi, şikâyetimiz üzerine savcılıkça yakalanmıştır>> demiştir.

TÜRKEŞ GEZİYE ÇIKIYOR

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş seçim kampanyasına Ege bölgesinden başlayacaktır. Ağustos sonuna doğru geziye çıkacak olan Türkeş, Ege illerinden sonra İç Anadolu’ya geçecek, daha sonra tekrar Ege’ye dönerek, CKMP mitinginde yapacağı konuşmayla gezisini bitirecektir. Öte yandan, CKMP Ege Bölgesi müfettişi Rifat Baykal, dün İzmir’den adaylığını koymuştur. Genel merkezin kendisine tanıdığı kontenjanı reddeden Baykal, yoklamalara katılacaktır.



Cumhuriyet, 13 Ağustos 1965.

CKMP ön seçim sisteminin iptal edilmesini istedi

CKMP Genel Başkanlığı, Siyasî Partiler Kanununun 28 uncu maddesinin ön seçimle ilgili hükmünün Anayasaya aykırılığını iddia ederek Anayasa Mahkemesine müracaat etmiştir. Müracaatta, Siyasî Partiler Kanununun ön seçimlerle ilgili 29 uncu maddesinin <<vatandaş reyinin tümünün değerlenmesine mâni olduğu>> ileri sürülmüş ve bu durumun iki dereceli bir seçim sistemine dönmek demek olduğu, bu sebeple maddenin iptali istenmiştir.

Bu hüküm iptal edildiği takdirde, CKMP 59 ilde seçime girebilecektir. CKMP halen 48 ilde seçime katılacaktır. CKMP’nin iptalini istediği madde şöyledir:

Madde 29 – Siyasî partilerin TBMM üyeliği için yapılacak seçimlerde gösterecekleri adaylar, her seçim çevresinde parti seçmen kütüğüne kayıtlı bulunan bütün parti üyelerinin katılabilecekleri bir ön seçimle tesbit edilir.

Bu husustaki esaslar, Cumhuriyet Senatosu üyeleri ve Milletvekilleri Seçimi Kanunlarında belirtilmiştir.



Havadis, Medeniyet, 13 Ağustos 1965.

Gökhan Evliyaoğlu CKMP Genel Başkan Yardımcısı oldu

CKMP Genel Başkan Yardımcısı ve Yozgat Milletvekili Mustafa Kepir’in, Köy İşleri Bakanı olması üzerine, dün toplanan CKMP Genel İdare Kurulu, Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu’nun, Kepir’den boşalan CKMP’nin propaganda işleri ile görevli Başkan Yardımcılığına seçilmesini kararlaştırmıştır.

Dünkü Genel İdare Kurulu toplantısında ayrıca, partinin teşkilât ve propaganda işleri ile görevli başkan yardımcılıklarına birer yardımcı verilmesini de kabul etmiştir.

Propaganda işleri ile görevli Genel Başkan Yardımcısı CKMP Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu’nun yardımcılığına İKA ajansı sahibi Ziya Tansu getirilmiştir.



Medeniyet, Vatan, 13 Ağustos 1965.

Partilerde Seçim Hazırlığı

CKMP’nin tesbit edilen seçim sloganlarından bazıları belli olmuştur. Bu sloganlar arasında şunlar bulunmaktadır. “CKMP ırkçılığı şiddetle reddeder”, “Faşizm, nazizmin ve komünizmin karşısındayız”, “Egemenliğin sahibi ve kaynağı millettir”, “Geri kalmış bölgelerin kalkınmasına öncelik verilecektir”, “Çocuk haklarının korunmasını ve tam uygulanmasını istiyoruz”, “Kadınlara tanınmış hakların korunmasını sağlıyacak”, “Türküm diyen herkes Türk’tür”, “Kutlu olan insandır”, “Müreffeh ve kuvvetli Türkiye”.



Tercüman, Kadircan Kaflı, 13 Ağustos 1965.

Siyaset Panayırı

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisinin de <<Terazi>> markasını bir hayvanla değiştireceği söylenmişti. Bu hayvan kurt olacaktı. Türk masallarındaki <<bozkurt>>… Nasıl boz renk verecekler bilmiyorum, ben bozkurt resimlerinin hiç birinde bozluk göremedim

Son günlerde Muhafazakâr Parti kurulmuş, Bozkurt markasını almış. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi kime kaldı ama üzülmek için bir sebep yok, dünyada hayvan çok. Tutumuna göre belki arslanı tercih eder. Zaten liderinin adında bu kelime var.



Medeniyet, 13 Ağustos 1965.

371 kişi daha CKMP’ye katıldı

Ankara’nın Akdere, Zir, Sincan ve Yenimahalle semtlerinde oturan 371 vatandaş kayıtlı bulundukları CHP, MP ve YTP’den ayrılarak CKMP’ye kaydolmuşlardır. Yapılan kayıt töreninde Genel Başkan Alparslan Türkeş de hazır bulunmuş ve giriş fişlerini kendisi imzalamıştır. Türkeş <<Türkiye’yi iyi günler bekliyor. Hepiniz partimize hoş geldiniz. Bundan sonra sizlerle el ele bir kardeş gibi çalışacağız. Partimiz sizin evinizdir, kapısı her zaman sizlere açıktır.>> demiştir.

Sün ayrıca Emekli Kurmay Albay İsmail Remzi Görenli, Meydan Sahnesi sanatkârlarından Altay Tamur ve tüccar Necati Soyuyüce de CKMP genel merkezine gelerek kayıtlarını yaptırmış ve parti saflarında vazife almışlardır.

Erzincan İl Teşkilatı Faaliyete Geçti

CKMP il teşkilâtı yeniden kurularak faaliyete geçmiştir. Ayrıca her gün olduğu gibi dün de genel merkeze çekilen telgraflarla partiye iltihaklar olmuş ve binlerce tebrik telgrafları gelmiştir.



Haber, 13 Ağustos 1965.

Yozgat’ta CKMP çözüldü

İlimizde Türkeş ve arkadaşlarının CKMP’ye katılmasından sonra meydana gelen olaylar yüzünden bu parti teşkilâtı tamamen çökmüştür. Yozgat’ta CKMP’den ayrılan partililer çoğunlukla MP’de ve AP’de toplanmaktadırlar. CKMP’deki çözülme yüzünden şehrimizde AP, CHP’den sonra MP üçüncü parti durumuna gelmiştir. Seçim döneminde CKMP’deki çözüntü bu partinin seçim şansını da tamamen azaltmıştır.



Yeni Gazete, 13 Ağustos 1965.

AP HEYETİ DİNÇER VE ÖZTÜRK İÇİN GEZİYE ÇIKACAK

CKMP’den ayrılıp AP’ye geçen eski Millî Savunma Bakanı Hasan Dinçer ile Köy İşleri Bakanı Seyfi Öztürk’ün Afyon ve Eskişehir’den AP aday listelerine girmelerini temin için Sadettin Bilgiç başkanlığında 4 kişilik bir heyet bugün yola çıkacaktır.

İki gün sürecek gezisi sırasında Bilgiç, Ertuğrul Akça, Ferruh Bozbeyli ve Ethem Kılıçoğlu’dan müteşekkil heyet önce Seyfi Öztürk’ün seçim bölgesi olan Eskişehir, sonra Hasan Dinçer’in memleketi olan Afyon’a gidecek oradan da Kütahya’ya geçecektir. Heyet üyeleri bu gezileri sırasında milletvekili aday yoklamalarına Hasan Dinçer ve Seyfi Öztürk’ün listelerin başında yer almalarını temin için teşkilâta nasihatta bulunacaklardır.



Zafer, 14 Ağustos 1965.

CKMP Eskişehir’de de Çöktü

İl İdare Kurulu Üyeleri ile Mihalıççık, Sarıcakaya, Mahmudiye, Çifteler ve Seyitgazi ilçe teşkilâtları istifa edip AP’ne geçti

Afyon, Kütahya, Uşak, Çankırı, Kastamonu, Konya ve diğer bit çok illerde CKMP’den kitleler halinde istifalar oluyor. İstifa edenler AP’ye iltihak ediyor.



Yeni Gazete, 15 Ağustos 1965.

TÜRKEŞ: “EMEĞİN KUTSALLIĞINA İNANIYORUZ”

Çeşitli meslek ve sanata mensup 154 kişinin CKMP’ye katılışı dolayısiyle konuşma yapan parti genel başkanı Alparslan Türkeş, “İnsan emeğinin kutsal olduğuna inanıyoruz” demiştir. Türkeş konuşmasında özetle şunları söylemiştir:

“Partimize katılanlar, aşınmış politikacılar, milletvekilliği ticareti ile meşgul siyasî simsarlar değil, halk temsilcileridir. Zaten biz de halka değer veriyoruz. İşçi dâvalarını, kendi dâvalarımız biliyoruz. CKMP köylü ve işçinin partisidir. İnsan emeğinin kutsal olduğuna inanıyoruz. Bu inançla çalışacak ve başarıya ulaşacağız.”

Öte yandan Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi genel merkezinden öğrenildiğine göre, merkez kontenjanından aday olmak üzere parti genel merkezine başvuranların sayısı 80’i aşmıştır. Öte yandan, önseçime katılmak için 350’den fazla müracaat olmuştur.



Vatan, 15 Ağustos 1965.

Dedikodu Basını

CKMP’de ne kaldı

Yurdun çeşitli yerlerinden gelen haberlere göre, CKMP teşkilâtı, istifalar yüzünden iyice çözülüp eriyormuş. Haberi olmayan bir arkadaş başını salladı:

- Allah, Allah dedi. CKMP de üyeler olmayınca ne kaldı kuzum?

Bir arkadaş odadan çıkarken duraladı: - Ne mi kaldı. Bir Genel Başkan Türkeş, bir <<9 Işık>> adlı eseri, bir de eski MBK üyesi 7 kişi. Yetmez mi sanki?

Sahi CKMP de kimler kaldı bu sıra?

Bana sorarsanız bir de Gökhan Evliyaoğlu biraderin yazıları kaldı CKMP de… (ZAFER)



Medeniyet, 15 Ağustos 1965.

Evliyaoğlu Havadis’ten istifa etti

CKMP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Evliyaoğlu, dünden itibaren Havadis Gazetesi başyazarlığından istifa etmiştir. Havadis Gazetesinin son günlerdeki tutumunu beğenmeyen CKMP Genel Merkezi dün bir açıklama yaparak CKMP ile Havadis Gazetesinin bir ilgisi bulunmadığını belirtmiştir.

Dün yapılan açıklamadan sonra Havadis Gazetesi derhal bir dönüş yapmış ve bugünden itibaren sayfalarında Adalet Partisinin haberlerini büyütmeye başlamıştır. CKMP’li olan Havadis okurları da bugünden itibaren gazeteyi okumaktan vazgeçmişlerdir.



Son Havadis, 15 Ağustos 1965.

G. Evliyaoğlu bir gazeteden daha çıkarıldı

Büyük kongrede Türkeş grupunun netice almasına kasar CKMP nin resmî olarak görünen Ankara’da münteşir Havadis gazetesi başmuharrir olarak ilân ettiği Gökhan Evliyaoğlu’nun bu vazifesine son vermiş ve gazete ile ilişiğini kesmiştir.



Haber, 15 Ağustos 1965.

CKMP Isparta’da kurulamıyor

İhtilâl metodları ile CKMP’yi ve Genel Başkanlığı ele geçiren Alparslan Türkeş’in hanımının memleketi olan Isparta’da teşebbüse geçen hakikî CKMP’liler, partinin kurulma hazırlıklarını Türkeş’in tutumundan dolayı geri bırakmışlardır.

CKMP Genel İdare Kurulundan bir yetkili, merkez kontenjan adayları ve CKMP’nin seçime giremiyeceği bölgeler hakkında şunları söylemiştir:

<<Olağanüstü kongrede varılan bir prensip kararı üzerine merkez kontenjan adaylarının hangi illerden seçime gireceklerini seçimlerden önce açıklamakta mahzur görüyoruz. Bununla beraber bu kontenjan adayları onun üzerinde milletvekili çıkaran şehirlere serpiştirilecektir.>>



Zafer, 15 Ağustos 1965.

Hasan Dinçer: CKMP diye bir parti kalmadı

AP Seçim Komitesi Başkanı Dr Sadettin Bilgiç beraberindeki zevatla dün gece Afyon’a gelmiş ve Hasan Dinçer’le buluşmuştur. Sadettin Bilgiç, Hasan Dinçer, Seyfi Öztürk, Ethem Kılıçoğlu saat 09.30’dan itibaren il merkezinde partililerle temas etmişler seçim meseleleri üzerinde durmuşlardır.

Hasan Dinçer, <<CKMP den ayrılış sebeplerimizi istifa mektubumuzda açıkladık. CKMP adından başka bir şey kalmamıştır. Bu itibarla o parti saflarında kalmamız imkânsız hale gelmiştir. İnancımızı savunabileceğimiz tek parti Adalet Partisidir. Bu partide memlekete hizmet yolunda olduğumuza inanıyoruz. Senelerden beri tanıyıp inanarak sevdiğimiz arkadaşlarla müşterek nücadelelerimizi rahatça yapacağız.>> demiştir. Seyfi Öztürk de bu beyanata aynen iştirak etmiştir.



Akşam, 15, 16 Ağustos 1965.

Partileri Tanıtıyoruz: CKMP

Siyasî partilerimiz içinde CHP den sonra en eskisi ve en çok kaza belâ geçirmişi CKMP dir. Türk siyasî hayatına DP saflarından ayrılan ve atılanların birleşerek kurdukları MP yani Millet Partisi adıyla girmiş, olan CKMP, aradan bir süre geçtikten sonra, bizzat Genel Başkanları Hikmet Bayur’un ithamıyla dini politikaya âlet ettiği gerekçesiyle ve mahkeme kararıyla kapatılmıştır. DP iktidarının en azgın yıllarında ve CHP nin de kayıtsızlığı yüzünden kapanan bu parti, kapatılmasından hemen sonra Cumhuriyetçi Millet Partisi olarak yeniden kurulmuştur. O zamanlar partinin lokomotifliğini Osman Bölükbaşı, Ahmet Tahtakılıç gibi liderler yapmışlardır. Cumhuriyetçi Millet Partisi de kuruluşundan hemen sonra rakipleri tarafından din iatismarı yapmak, gericilerin kümelendiği parti olmak damgalarını yemiştir. DP ile CHP, kendileri her türlü din istismarını yaparken bu partiye bühtan edilmesi, 1950 – 1960 devrinin gerçekten garip olaylarından biri olmuştur.

Dört karı alacaksınız

Kasaba küçük esnafının, orta ve küçük çiftçinin, büyük şehirlerin kapıcı, odacı, çöpçü gibi sosyal yapının alt kademesinde kalmış kişilerinin oylarını almış olan CMP, 1954 seçimlerinde DP ve CHP nin bütün husumetine rağmen o zamanki Lider Bölükbaşı’nın şehri olan Kırşehir’den dört milletvekilini CMP li olarak Meclise sokmuştur. O yıllarda artık iyiden iyiye Bölükbaşı’nın partisi olarak damgalanan CMP hakkında muhalifleri, <<Efendim bu parti iktidara gelirse Mecelle’yi geri getirecek, İslâmî esasa göre erkeklerin dört karı almasını sağlayacak, Atatürk devrimlerinin tümünü iptal edecek.>> diye propaganda yapmışlardır. Gerçekten de CMP içinde de tıpkı daha önce kapatılan MP içinde olduğu gibi gerici bir kanat var olmuş, bunlar daima dini istismar vesilesi etmişlerdi. Ama artık aradan çok yıllar geçtikten sonra açıklıkla söylemek gerekir ki ne MP ne de CMP, hiç bir zaman DP ve CHP den çok din istismarcısı ve Atatürk devrimleri düşmanı olamamışlardır.

Şaşırtıcı şeyler de olmuştur

Muhalifleri tarafından devamlı olarak gericilik, yobazlık, devrimlere karşı olmak gibi ithamlarla lekelenmek istenen CMP; Meclise girebilip de Türk çok partili demokrasisine doğru veya yanlış programı ile gerek bir takım fikirler getirip bunları sonuna kadar da savunan ilk parti olmuştur. O devirde korkunç bir fikri atalet ve hattâ fikirsizlik içinde bocalayan DP ce CGP ye göre MP ve CMP, şeklî demokrasinin çift meclis, anayasa mahkemesi gibi müesseseleri isteyip savunan ilk partiler olmuştur.

Şeklî hürriyetler demokrasimizin 1961 anayasası ile gerçekleşmiş ve çok müessesesi ve sistemi, hâkim teminatı, fikir özgürlüğü, yüksek hâkimler kurulu, nisbi seçim gibi pek çok şey, başından sonuna kadar MP ve sonra da CMP tarafından savunulan fikirler olmuştur. Daha da garibi, devamlı gericilik ve yobazlıkla itham edilen bu partiler 1950, 1954 ve 1957 seçimleri süresince devrin en ileri fikirlerinin sahiplerinin bir kısmını da bünyesinde barındırmış, il ve ilçe yönetim kurullarında en çok genç üye ve en çok kadın üye bulunduran parti olmuştur.

Güç birliği devri

1957 den sonra demokrasinin bir çıkmaza sürüklendiği devirde de DP iktidarının bütün azgınlıklarına rağmen bu arada sırf CMP ye oy verdikleri için illikten ilçeliğe indirilişine de göğüs geren CMP liler, 1957 – 1960 arasında devrin ana muhalefeti olan CHP ile sıkı bir işbirliği yapmışlar ama meselâ gene aynı yılların Hürriyet Partisi gibi CHP saflarında eriyip gitmeyi kabul etmemişlerdir. CHP, Hürriyet Partisini tatlı bir lokma gibi <<Güçbirliği>> sloganı ile bünyesinde eritirken CMP liler dışarda kalmışlar, hattâ bir süre sonra da adı var kendisi yok Köylü Partisi ile birleşerek, partilerinin adına bir harf daha ilâve etmişler, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi adını almışladır.

Bölükbaşı saltanatı

MP, CMP ve nihayet CKMP adlarını alan parti, DP iktidarı devrinde hapislere giren, mahkemelere verilen Bölükbaşı’nın bir bayrak gibi dalgalanması sonunda, hayatını 1960 İhtilâli sonrasına kadar devam ettirmiş, İhtilâlden sonra kurulan Kurucu Meclise de 25 üye sokmak hakkını kazanmıştır. Kurucu Mecliste CKMP li bu 25 üyenin yeni Anayasanın hazırlanışında büyük ölçüde hizmeti olmuştur. Ne var ki bu sıralarda da CKMP liler, Genel Başkanları Bölükbaşı’nın artık çekilmez bir hal aldığını keşfe başlamışlardır.

1961 seçimlerinde CKMP

CKMP daha CKMP olmadan önce, MP olduğu devirde konan bir tüzük maddesine göre, Türkiye’nin en sık genel başkan değiştiren partisi olmuştur. Bir kere genel başkan olan bir partili, ikinci kere adaylığını koyamadığı için MP, CMP, CKMP Hikmet Bayur’dan başlayarak, Enis Akaygen, Ahmet Tahtakılıç, Osman Bölükbaşı, Mustafa Kentli, Ahmet Oğuz, Hasan Dinçer, Mustafa Kepir gibi pek çok genel başkan değiştirmiştir. Sonradan genel başkanlıkta sık sık değişikliğin Türk politik hayatına pek uymadığı görüldüğünden bu tüzük maddesi değiştirilmiş, bu yüzden de Bölükbaşı bir ara demirbaş genel başkan haline gelmiştir. Nitekim 1961 seçimlerinde de CKMP Bölükbaşı’nın Genel Başkanlığında girmiş ve Meclise tam 54 milletvekili sokmuştur. Ne var ki, CKMP listesinden gelen milletvekillerinden bir kısmı, bir süre sonra Bölükbaşı’nın parti içindeki diktatoryasına dayanamaz hale gelmişler, <<Parti demek ben demek>> diyen Bölükbaşı ise bunları her seferinde istifa tehdidi ile susturmuştur. Ne var ki sonunda bu tehditler yalancı çobanın kurt geliyor masalına dönmüş, defalarca geri aldırılan Bölükbaşı’nın istifaları günün birinde <<istifa edersen et>> cevabı ile karşılanmış, tam ikinci koalisyonun arifesinde Bölükbaşı’nın istifası ile CKMP ikiye yarılan bir karpuza dönmüştür. Peşinde ondört de senatör ve milletvekilini sürükleyen Bölükbaşı, CKMP nin asıl sahibinin kendisi olduğunu belirtmek ister gibi partinin ilk adını MP yi alarak yeni bir parti kurmuş ve teşkilâtı da ikiye bölmüştür. O günler CKMP için gerçekten sıkıntılı günler olmuş, buna rağmen, Hasan Dinçer’in başkanlığında İkinci İnönü Koalisyonuna giren CKMP, sırf hükümette olabildiği ve ilk defa bir iktidar partisi sayıldığı için ayakta kalabilmiştir.


Var ya da yok olmak savaşı içindeki CKMP için beliren bir şans: Alparslan Türkeş

Bölükbaşı’nın CKMP den ayrılarak MP yi kurması, CKMP de kalan CKMP lileri oldukça güç bir durumda bırakmıştır. Hele Bölükbaşı’nın bir kısım CKMP lileri, sırf kabineye girebilmek için kendisini feda etmekle suçlaması, özellikle orta Anadolu’da hakim olan CKMP yi iyice yaralamıştır. Ne var ki, CKMP de kalanların, gidenlere göre daha fazla lider hüviyetinde kişiler olması, üstelik de CKMP nin ikinci koalisyonda görev alması, kalanların büsbütün dağılıp yok olmalarını önlemiştir. Ne var ki bu arada yapılan mahalli seçimlerde ve hele senato kısmî seçimlerinde AP ile CHP dışındaki partilerin tam bir hezimete uğraması, özellikle CKMP nin ikinci sınıf liderlerini tam bir paniğe kaptırmıştır. İkinci İnönü Kabinesini mahallî seçimlerde uğradıkları ağır yenilgi üzerine terketmeleri de YTP ile birlikte CKMP ye hiçbir şey kazandırmamıştır.

Havyar Handan liderliğe

Havyar handa zahire ticareti yaparken, kartvizitinin başındaki iktisat doktoru ünvanına güvenilerek CKMP Genel Başkanlığına seçilen İstanbul Milletvekili A. Oğuz’un genel başkanlık devresi ise CKMP nin tam bir inhitat devresine girmesine yol açmıştır. 1946 modeli politikadan bir adım ileri geçemeyen ve partiye yeni hayatiyet getirmekten uzak Oğuz’un Genel Başkanlığı altında geçen günlerde CKMP, gerek Meclisteki çalışmalarında, gerekse yurt çapındaki çalışmalarında daima bir sonraki seçimlerin silinecek partisi hüviyetini muhafaza etmiş, hatta memleketimizdeki yaygın tabiriyle bir <<Tabelâ partisi>> olmak hüviyetini bile kaybetmeye başlamıştır.

İmdada yetişen hükûmet buhranı

Üçüncü İnönü hükümeti devrinde, Ahmet Oğuz’un genel başkanlığında var oluş sebebinin bile unutulup AP ile işbirliği ile sonuçlanan muhalefet devrinde CKMP iyiden iyiye silinmeye başlamıştır. Hele CHP nin de ikinci koalisyonun CKMP li bakanlarından Abdülhak K. Yörük, Nureddin Ardıçoğlu gibi bir takım kazip şöhretleri bünyesine almayı marifet sayması, CKMP lilerin iyiden iyiye AP nin kucağına itilmesine yol açmıştır. Bunlara ek olarak son keresinde Şerafettin Konuray adlı bir emekli general CKMP linin de CHP saflarına katılması olup bittisi karşısında, 1946 modeli DP li Ahmet Oğuz iyiden iyiye çileden çıkmış, her geçen gün bir senatör veya milletvekili üyesini kaybeden CKMP açıkça AP nin kucağına düşmüştür. Derken bu arada Üçüncü İnönü hükümetinin sayısız hatalarından birini tekrarlıyarak işbaşından çekilmesi ise, AP ile CKMP arasındaki siyasî zinayı iyice ortaya çıkarmıştır.

CKMP bir kere daha iktidarda

Bölükbaşı’sız, dolayısiyle başsız CKMP, açıkça CHP karşısında cephe alıp da AP ile kader birliği yaptıktan, Üçüncü İnönü hükümeti de boş küplerin devrilmesi gibi gümbür gümbür yuvarlanıp gittikten sonra, CHP dışında kalan partiler koalisyon kurarlarken, CKMP nin de payına dört bakan koltuğu düşmüştür.. Ahmet Oğuz, sıfat olarak partinin genel başkanı olduğundan ve AP dışındaki partilerin liderleri de yeni dörtlü koalisyon kabinesinde görev alamadıklarından, Ürgüplü hükümetinde Hasan Dinçer, Mehmet Altunsoy, Seyfi Öztürk ile İrfan Baran bakanlık koltuklarına oturmuşlardır. Bu CKMP nin 1948 de başlayan siyasî macerasında ikinci defa partinin iktidar partileri arasında yer almasına yol açmıştır.

Türkiye’nin CHP den sonraki en eski partisi, Milletvekili seçimleri yaklaştıkça, güneş gören bir buz kalıbı gibi eritmeye devam etmiş, bu arada nasılsa oltaya bir balık takılmıştır. Bu balık, 27 Mayıs ihtilâlinin meşhur albayı Alparslan Türkeş’tir. Nasyonal sosyalist görüşleri ağır bastığı söylenen Türkeş, CKMP kendi dişine uygun bir parti gördüğünden olacak, siyasî şansını bir kere de bu parti içinde aramakta fayda görmüştür.

Açık kapılar

CKMP içinde başından beri Türkeş’in fikriyatına yakın politikacılar var olagelmiştir. Hatta o kadar ki bunların içinde Türkeş’le tıpatıp aynı şekilde düşünenlerin sayısı hayli kabarık olmuştur. Yerine göre nasyonalist, yerine göre sosyalist, yerine göre şoven, yerine göre ırkçı, yerine göre yeni nizamcı pek çok politikacı Türkeş’in CKMP ye girmek hevesine karşı adeta bir bayram havasına kapılmışlardır. Başta Genel Başkan Ahmet Oğuz ve Adalet Bakanı İrfan Baran ile Devlet Bakanı Mehmet Altunsoy olmak üzere pek çok CKMP li Türkeş’e bir kurtarıcı gözü ile bakmışlardır. Nihayet bu hava içinde Albay Alparslan Türkeş ve en yakın ideal arkadaşı Muzaffer Özdağ, biri Parti Genel Müfettişi, öteki Gençlik Kolları Genel Müfettişi sıfatıyla CKMP saflarına dahil olmuşlardır.

CKMP şahlanıyor

Ne var ki 1930 yıllarında Almanya’da iktisat doktorası yaparken ne okumuşsa orada kalmış, politikada da 1946 yılında Celâl Bayar ile Osman Bölükbaşı’ndan ne öğrenmişse onlardan bir adım öne geçmeyi düşünmemiş olan CKMP nin genel başkanı Ahmet Oğuz, yeni gelenlerin beraberlerinde bir takım kendininkilere göre daha değişik fikirler ve hırslar getirmeleri karşısında, bir yerde tahammül edememiştir. Zaten dördüncü koalisyona şahsen giremediğinden dolayı üzgün olan Oğuz, bir de genel başkanlığın açıktan açığa elden gitmekte olduğunu görünce, derhal ilk üstadı Celâl Bayar’a sığınmak yolunu seçmiştir.

Yaprak dökümü

Türkeş taraftarı CKMP liler karşısında Ahmet Oğuz’un daha ilk günden pılıyı pırtıyı toplayıp genel başkanlıktan çekilmesi, CKMP içinde Ahmet Oğuz gibi düşünenlerde tam bir bozgun havası yaratmıştır. Bu bozgun havası, Genel İdare Kurulunda Türkeş taraftarlarının çoğunluğu sağlaması ile büsbütün artmış, bunlara ek olarak Türkeş ve arkadaşlarının parti programında kendi görüşlerine uygun olarak geniş ölçüde değişiklik yapılmış ve olağanüstü bir kongreye gitme kararı ise, posası çıkmış köhne CKMP lileri tam fenersiz yakalamıştır.

Neticeye doğru

CKMP’yi daldığı çıkmazdan kurtarmak için kıyasıya bir mücadeleye giren Türkeş ve arkadaşları, seçimlerin arifesine yaklaşılmasına rağmen Temmuz sonunda CKMP olağanüstü büyük kongresinin toplanmasını sağlamışlar ve pek çok kişinin <<Parti içi iktidar darbesi>> dediği aslında iktidarsızların tasfiyesi manasına gelen bir sistemli mücadele sonunda partiyi ele geçirmişlerdir. Bu ele geçirme sırasında eski MP li, eski CMP li ve eski CKMP li Oğuzdan sonra partinin yönetimini ele almış Mustafa Kepir, Devlet Bakanı ve Genel İdare Kurulu üyesi Mehmet Altunsoy, senatör Enver Kök, Faruk Küreli ve hatta Ahmet Tahtakılıç gibi CKMP liler, Türkeş tarafını tutmuşlardır.



Havadis, 17 Ağustos 1965

AÇIKLAMA

CKMP ile gördüğümüz lüzum üzerine ilgimizi kesiyoruz. Bu arada CKMP Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu da bu parti ile alâkamız kalmaması sebebi ile yazı ailemizden ayrılmış bulunmaktadır. Durumu kıymetli okuyucularımıza açıklarız.



Haber, Dedikodu, 18 Ağustos 1965.

Havadis gazetesi ve Türkeş

Her şeye bir anda, bir çırpıda sahip olmak isteyen emekli Albay Alparslan Türkeş, Parti Genel Müfettişliğine gelir gelmez CKMP Genel Merkezindeki bir konuşmasında Partilerin basına olan ihtiyaçları konusunda uzun bir nutuk çekmiş, ardından CKMP’nin bu kadar yıl içinde nasıl olup da bir yayın organına sahip olamadığını kınamıştı. Bu, bir parti için affedilmez ihmaldi.

Nasıl olurdu da bir parti yayın organı bulamaz veya bir yayın organına sahip olamazdı?

CKMP’nin o tarihteki Genel Merkezinde görevli bulunan kişiler bu konunun çok zor bir iş olduğunu, günümüzde artık günlük gazete çıkarmanın büyük bir malî güç istediğini ezile büzüle azametli Albaya anlattılar. Türkeş, çevresindekileri iyice ezdiğine inandıktan sonra: <<Bu işi de biz plânladık ve hallettik. Üç gün içinde CKMP bir yayın organı bulacak.>> diye açıklamada bulunuverdi.

Alparslan Türkeş, Havadis’te çalışan bir akrabasının aracılığiyle ilgi kurmuş ve bu gazeteyi malî yardım yapmak vaadi ile kendilerinin yayın organı haline getirmişti.

Türkeş, malî yardımı CKMP’yi ele geçirdikten sonra yapacağını da belirtmiş olmasına rağmen, Partiyi ele geçirince bu sözünü hatırlama yoluna gitmemişti.

Havadis Gazetesinde dün bir ilân yayınladı. Türkeş ve CKMP ile ilgimiz yoktur. Bu partinin genel kurul üyesi Gökhan Evliyaoğlu’nun da gazetemiz ile alâkası kesilmiştir.

Varan bir aceleci lider.



Yeni İstanbul, 18 Ağustos 1965.

Ahmet Oğuz da AP ye giriyor

Bir süre önce arkadaşları ile istifa eden CKMP eski Genel Başkanı Ahmet Oğuz’un diğer arkadaşları gibi siyasî hayata AP de devamı beklenmektedir. AP ye girip girmeyeceği hakkında Oğuz, “Düşünüyorum” demiştir. Oğuz’a göre AP ye iltihak için arkadaşları baskı yapmaktadır. Yakınları ya AP ye gireceğini, yahut AP listesinden müstakil aday gösterileceğini söylemektedir.



Medeniyet, 18 Ağustos 1965.

Türkeş’in İsveç radyosuna demeci

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş bu sabah saat 10.30’da İstanbul’a hareket etmiştir. Genel Başkan İstanbul’a giderken Adapazarı’na uğramış ve burada bulunan İsveç Radyo ve Televizyon muhabirine bir mülâkat verecektir.

Türkeş Cuma günü bütün gazete idarehanelerini gezerek parti çalışmaları hakkında bilgi verecektir. 21 Ağustos’ta İzmir’e geçecek olan Türkeş burada seçim kampanyasını açacaktır.



Tercüman, Suna San, Anahtar Deliğinden, 18 Ağustos 1965.

İhtilâl

14 lerin en cana yakın ve en dedikodusuz olanı, CKMP nin çiçeği burnunda Haysiyet Divanı Üyesi ve Sakarya milletvekili adayı Münir Köseoğlu geçen gün Sakarya’da Dilmen otelinin salonunda adayların seçim evrakını inceliyormuş. Bir evrakı iğnelemek gerekmiş. Garsona:

- <<Evlâdım, bir iğne getirir misin?..>> demiş…

Garson, iğne isteyen bu müşteriye şöyle yan gözle bir bakmış:

- <<Efendim iğneyi ne yapacaksınız?..>> demiş…

Eski ihtilalci Münir Köseoğlu, <<iğneli bir cevapla>> garsonu iğneleyivermiş:

- <<İhtilâl yapacağım oğlum!..>>

… Ve Kösoğlu, ihtilâl yapmamış, sadece bir evrakı iğnelemiş.



Medeniyet, 18 Ağustos 1965.

CKMP’nin Açıklaması

Başbakan Yardımcısı ve AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in bugünkü sabah gazetelerinde çıkan <<Koalisyonsuz İktidar>> genelgesine karşı CKMP basın sözcüsü Gökhan Evliyaoğlu şu açıklamayı yapmıştır:

<<Son koalisyon tecrübesi gösterdi ki, parlâmentodaki ekseriyet kuvvetli hükümet için yeterli değildir. Hele AP gibi 19. asır liberalizmini temsil eden, modern dünyanın ekonomik ve sosyal gelişimine aykırı bir yolda bulunan bir partinin tek başına iktidara gelmek istemesi kendisinin ve memleketin hayrına olmaz. Tarihi gidişe karşı durmak mümkün değildir. Bu sebeple CKMP Parlâmentoda ekseriyet peşinde değil, doktriner anlamda iyi yetişmiş güçlü milletvekillerinin bulundurulması görüşündedir.>>

CKMP 30 Bin Afiş Bastırıyor

CKMP seçimler için hazırladığı 5 tip üzerinden 30 bin afişi bastırmak üzere matbaaya vermiştir. Birkaç gün içersinde tamamlanacak olan afişler illere gönderilecektir.

CKMP’ye İltihaklar

Bugün AP Genel Meclisi üyesi Fethi Reyhan, Ankara Esnaf Birliği yöneticisi Kasım Reyhan ve tüccar A. Kemal Demir, Mehmet Yola, İsmet Birinci, Aydın Baykut CKMP’ye kayıtlarını yaptırmışlardır.



Medeniyet, 18 Ağustos 1965.

CKMP’nin Spor Politikası Açıklandı

CKMP temsilcisi ve eski tanınmış sırıkla atlama atletlerinden Münir Köseoğlu dün tertip ettiği basın toplantısında partisinin spor görüşünü şu şekilde izah etmiştir:

Çok Geriyiz

“Türk sporu yaşanılan çağda diğer memleketlerin ilerleyişinin yanında çok geri kalmıştır. Biz sporu her yaştaki vatandaş için bir itiyad haline getirmek ve onun günlük hayatına sokmak gayesindeyiz. Bunun içindir ki öğretici yetiştirmek gayesiyle Spor Akademisi, Yüksek Spor Okulu, Üniversitede spor kürsüleri ihdasını; spor idareci ve hakemlerinin ehliyetlerini arttırmak için kurslar tertiplemeyi; nüfus kefaseti, iklim ve arazi esaslarına göre lükse kapılmadan plânlı olarak spor sahası ve tesislerinin yapılmasını lüzumlu sayıyoruz.”



Yeni İstanbul, Bir İstanbul Efendisi, Server Muhsin, 18 Ağustos 1965.

Dön Baba Dönelim

Evvelden hüküm verip kehanette bulunmayı hiç sevmem amma, bakın bunu biliyor ve bekliyordum. Hasan Dinçer bey son fırkasını terkedip Adalet Fırkasına girdikten sonra memleketi olan Afyon’a bir ziyaret yaptı. Bu ziyaret sırasında kendisine Afyonlular hiç alâka göstermemişler, hattâ açıkça soğuk karşılamışlar. Eh, hele şükür bu kadarını yapacak güçleri varmış. Böyle diyorum, Hasan beyefendiye her hangi bir menfi duygum olduğu için değil. Hâşâ.. Kendileriyle müşerref bile olmuş değilim. Lâkin, şu seçmen denen vatandaşın da hakikaten seçici bir tarafı olmasını gönül arzu ediyor. Nitekim Afyonlular, bırak allasen demişler 23 yılda dokuz defa parti değiştiren adamdan bize ne hayır gelir.

Ha şunu bileydiniz dostlar. Hasan beye göre değil bu, kim yapıyorsa hatâ bizce.

Evet.. Hasan Dinçer dokuz parti değiştirmiş. Tam “bizim oğlan bina okur, döner döner bida okur..” kavlince!.

Önce halkçıymış, Demokrata geçmiş, ayrılmış, Özdemokrata geçmiş, oradan çıkmış MP’ye geçmiş. Oradan ayrılmış tekrar DP, sonra CKMP, üçüncü defa DP; ikinci defa CKMP ve sonunda yine AP.

Demek ki hazret seyahati fazlaca seviyor. Hem de tebdili mekânda ferahlık vardır ya, bu yüzden yerinde duramıyor. Kim ne der?

Afyonlular demişler işte.

Desinler ya.. Desinler. Bu kadar yılda bu kadar parti ziyaret eden adamdan kime ne hayır gelir. Anca ömrü “Sefalar geldiniz, nasılsınız, neden eski partinize darıldınız, neden yeni parti olarak bizi seçtiniz. Sonra haydi efendim Allaha ısmarladık.” Ama olmaz ki, siyasî faaliyet bu, en nihayetinde protokol müdürlüğü değil ki.



Cumhuriyet, 19 Ağustos 1965.

Türkeş, İnönü’nün açıklama yapmasını istedi

Adapazarı - CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş beraberinde eşi ve oğlu olduğu halde dün saat 16.30 da şehrimize gelmiş ve partililerle Dilmen pastanesinde bir sohbet toplantısı yapmıştır.

Türkeş partisinin Türkiyenin her tarafında kuvvet kazanmakta olduğunu belirterek <<Sizlere güzel bir müjde veriyorum. Afyon CKMP nin kalesi olmuştur. Buradan bizi hiç bir kuvvet yıkamıyacaktır” demiş ve İnönü’nün “Ortanın solundayız” sözü için de “Bu sözü söyliyenler kamu oyu önünde açıklama yapmalıdırlar. Sol kelimesi halk arasında komünizm manasına gelmektedir. Halk komünizmin karşısındadır.” demiştir.



Medeniyet, 19 Ağustos 1965.

“Afyon CKMP’nin Kalesidir”

Adapazarı – CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş beraberinde eşi ve oğlu olduğu halde dün saat 16.30’da şehrimize gelmiş ve partililerle Dilmen pastahanesinde bir sohbet toplantısı yapmıştır.

Türkeş, Partisinin Türkiye’nin her tarafında kuvvet kazanmakta olduğunu belirterek, “Sizlere güzel bir müjde veriyorum. Afyon CKMP’nin kalesi olmuştur. Buradan bizi hiçbir kuvvet yıkamıyacaktır” demiş ve İnönü’nün “ortanın solundayız” sözü için de, “Bu sözü söyleyenler kamuoyu önünde açıklama yapmalıdırlar. Sol kelimesi halk arasında komünizm manasına gelmektedir, halk Komünizmin karşısındadır.” demiştir.



Son Havadis, 19 Ağustos 1965.

Kastamonu’da CKMP Dağıldı

İlimizde münfesih hale gelen CKMP nin eski il başkanı Hasip Yılanlı, İdare Kurulu üyelerinden Sabri Sirkeli, Mehmet Muslu, Abdulbaki Hancı, Mehmet Kapıcı, Numan Sabitoğlu, Mustafa Ankaralı, Asım Dilekçi, Nazım Erksun, Numan Tabak, Hüseyin Başyiğit dün yapılan bir törenle Adalet Partisine kaydolmuşlardır.



Son Havadis, 19 Ağustos 1965.

CKMP nin talebi reddedildi

Yüksek Seçim Kurulu, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin, Milletvekili seçimlerinde kullanılacak birleşik oy pusulasında parti ambleminin <<kırmızı zemin üzerine beyaz terazi ve beyaz yazıyla konulması>> hakkındaki isteğini reddetmiştir.



Son Havadis, 19 Ağustos 1965.

Sinan Atalar bildiriyor: Türkeş ile Çankırı’da CKMP çöktü

Belediye seçimlerinde CKMP adayı İhsan Gafur şahsi otobüsleri ile sandık başına seçmen taşımış ama yine muvaffak olamamış. Bana şöyle bir şey anlattılar; saat 16.30 da paydos eden demiryol işçileri oy kullanabilsin diye CKMP bir otobüs göndermiş. Fakat işçiler bu CKMP otobüsüne binmemiş ve kendileri bir taksi tutarak gelip AP ye rey vermişler. Ayrıca CKMP adayının otobüsünün sandık başına getirdiği seçmenin çoğu da AP ye rey vermiş. Birkaç gün önce Kurşunlu’nun CKMP’li belediye reisi de partisinden istifa etti. Şimdilik müstakil.



Vatan, 19 Ağustos 1965.

CKMP çoğunluk hükûmetine karşı

CKMP sözcüsü Gökhan Evliyaoğlu AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’in <<AP koalisyonsuz iktidar hedefine mutlaka varacaktır>> beyanı ile ilgili olarak bugün yaptığı bir açıklamada, geçen dört yıllık siyasî tecrübenin, Mecliste çoğunluk sağlamanın, kuvvetli hükûmet teşkili için yeterli olmadığını gösterdiğini söylemiştir.

Adalet Partisi’nin 19. yüzyıl liberalizmini ve kapitalizmini temsil ettiğini iddia ederek, konuyu bu açıdan değerlendirip, fikirlerini açıklayan CKMP sözcüsü, şunları ilâve etmiştir:

<<CKMP parlâmento ekseriyetine dayanan çoğunluk hükûmetlerine, kuvvetli parlâmento üyelerinin teşkil edeceği koalisyon hükûmetlerini tercihle, bu yolu bugünkü Türkiye’nin meselelerine daha uygun görmektedir.>>



Hür Söz, Cevat Rifat Atilhan, 17 Ağustos 1965.

Albay Alparslan Türkeş’in Kazandığı Zafer

Yakın tarihimizde iki albay göze çarpar. İkisi de milliyetçi, ikisi de muhafazakâr, ikisi de hakikatleri gören ve Türk milletinin hayrına ve kurtuluşuna çalışan iki insan. …

İttihad ve terakki komitesi kuruldu. Albay Sadık bey millî heyecan ve vatanseverliğinin sevkiyle bu komiteye girenlerin başında gelir. Hakikatı öğrenip ayrılanların da başında geldiği gibi… 1909 ilk ittihat ve terakki komitesi kongresinde bütün acı hakikatleri dile getirdi.

* * *

İçinde yaşadığımız günlerin ikinci albayı Alparslan Türkeş siyasî bir partinin genel başkanı seçildi. Bu; bizim tahminlerimizin çok üstünde düşman saflarında telaş ve heyecan, endişe yaratmıştır. Beraber yaşadığımız için mevzuun bütün tafsilatı cümlemizce malumdur, bence bınların cümlesi de aldanmıştır.

Bu ifademde samimiyeti izah için şunu kaydedebilirim. 1960’da memleket hakikaten bir değişikliğe muhtaçtı. İsraf ve kötü idare haddi aşmıştı. İnönü hükûmeti gibi diktatör, müstebit ve mukaddesat düşmanı idarenin tekrar hortlamaması için hiçbir tedbir alınmadığı gibi keyfi idare ve istibdat da devam etmekte idi. Onun için bir inkılâp zarurî idi. Fakat bu değişiklik Halk Partisi ve İnönü hesabına değil, millet hesabına yapılmalı ve her iki partideki bütün günahkârlar ceza görmeli ve tasfiye edilmeli idi. …

Bu komite içinde bulunan milliyetçi Albay Türkeş’in de maziyi hatırlayarak bir tasfiyeye uğrayacağı kolay tahmin edilebilirdi.

Nitekim meşhur dönme Yalman ilk çıkışı yaptı. Türkeş aleyhine gayet sinsi yazılar yazdı. Bu bir alâmet idi, milletin kaderine uzanmış olan ellerin yarısı hudut dışı edildi. Bunu bekliyorduk. Geçmişten aldığımız dersler böyle gösteriyordu.

* * *

Bugün bütün millete, partilerin üstüne çıkarak şu hakikatı ifade etmek lâzımdır. Dönmeler, farmasonlar ve siyonistler bu aziz yurdun ebedi ve ezeli düşmanıdırlar. Bunlar bütün sağcı ve milliyetçi unsurlara düşmandır. İnönü ve Yalman son hadiselerde büyük rolü olan Milletlerarası Basın Enstitüsünü getirip koynumuza yerleştirmişlerdir. Bunlar milletimizin, dinimizin ve mukaddesatımızın barış kabul etmez düşmanlardır. Bu korkunç teşkilata karşı alınacak tedbirlerin başında şunlar gelir:

İnönü’nün sureti katiyede tasfiyesi ve iktidardan uzaklaştırılması… Bütün partiler arasında mebusluk hırsını bertaraf ederek bir kardeşlik tesisi. Halk Partisi dahil bütün siyasî teşekküllerin başına milliyetçi insanların getirilmesi… Aksi takdirde vaziyet aklımıza geleceğinden daha vahimdir.



Yeni Tanin, Server Sadık, Duvar Geçen, 20 Ağustos 1965.

Adaylar Arasında

CKMP son karışıklıklardan sonra ilginç bir topluluk haline geldi. İşte bu bakımdan CKMP nin seçim öyküsü en az AP ve CHP kadar maceralı ve heyecanlıdır.

CKMP deki adaylara bir göz atacak olursanız bunu sizler de anlarsınız. Doğrusunu isterseniz CKMP <<sil baştan>> diyebileceğimiz bir davranış içindedir. Yeni yöneticiler eski partiyi bir yerden alıp bir yere götürmüşlerdir. CKMP’yi ayakta tutan kişilerin AP ye gitmesi bu siyasî topluluğun geleceği bakımından çok kişiyi meraka düşürmüştür.

İşte CKMP nin öyküsü bu bakımdan bir macera romanına

Harp oyunları…

CKMP’yi YÖNETENLER

CKMP yi yönetenler şu sıralarda eski kurmaylardır. Siyasi toplulukları kendi metodlarına göre yönetmek istemeleri bazan iyi bazan kötü olmaktadır. İşte romanın heyecanlı bölümü buradadır. CKMP’nin yeni yöneticileri, kendilerine özgü metodlarla seçime girmektedirler. Sistemlidir ama CKMP’nin bir alay veya tümen olmadığı, seçmenin garip düşünceler içinde bulunduğunu unutmamak gerekmektedir! İşte romanımızın sürprizi de buradadır.

Eskiler gitmeden CKMP’nin hele AP için büyük tehlike olabileceğini söyliyenler şimdi sürprizi beklemektedirler. Bu seçimlerde CKMP’nin birden bire sandalye sayısının azaldığını görmek, sayı bakımından çok cılız bir rakama eriştiğimi müşahede etmek zor olmıyacaktır. CKMP çatlayan bir tabak gibidir. Sızıltıları masaya yayılmaya başlamıştır.

Yeni isimler..

Romanımızın ünlü kahramanı bay Türkeştir. Bay Türkeş’in maceralarını Türkiyede bilmiyen yoktur. Kaz adımlarıyla kişileri yürütmek isteyen bir lider oyununu başkentte oynıyacaktır. Başkentin seçim konusunda neler düşündüğü bilinmektedir. Bay Türkeşin bu öyküde bilmediği yan, seçilemediği taktirde iktidara gelinemeyeceği veya parlâmentoya girilemeyeceğidir.

Öteki CKMP’liler, yani 14 lerin büyük bir bölümü -örneğin Muzaffer Özdağ, örneğin Dündar Taşer, örneğin Şefik Soyuyüce- önemli illerde liste başı olacaklardır. Öykünün en güzel tarafı da burasıdır. Zira CKMP listesini eline alanlar ordu terfi listesini okuyor sanacaklardır!

Ama bu listeyi ikinci sınıf lokanta tarifesi sanacaklar çok çıkacaktır!



Yeni İstanbul, 20 Ağustos 1965.

CKMP önseçim adaylarının meslekleri açıklandı

Seçimlerde yeni ve modern bir propaganda sistemi tatbik etmek üzere broşürler hazırlandı

CKMP seçim komitesi başkanı Kemal Tamer, partinin ön seçim adaylarının meslekî durumları ile ilgili olarak şu bilgiyi vermiştir:

“CKMP nin önseçim adaylarının meslekî durumlarına göre tasnifi şöyledir: 2 bakan, 8 milletvekili, 50 avukat, 23 gazeteci ve matbaacı, 37 tüccar, 20 işçi, 27 çiftçi, 4 dava vekili, 8 ev kadını, 4 bankacı, 2 sigortacı, 3 fabrikatör, 6 profesör ve doçent, 34 memur, 20 esnaf, 26 mühendis ve kimyager, 6 sendika yöneticisi, 13 doktor, 27 iktisatçı ve maliyeci, 8 öğretmen ve 42 emekli subay”

CKMP nin seçilerde yeni ve modern bir propaganda sitemi uygulayacağı parti Genel Merkezi tarafından açıklanmıştır. Bu cümleden olarak hazırlığı yapılan birkaç propaganda broşürü şunlardır:

1- Partilerin CKMP açısından görünüşü,
2- AP ye Mecliste çoğunluk sağlamanın mahzurları,
3- Demokrasi maskesi altında pederşahi particilik,
4- Neden CKMP yi seçtiler,
5- Aydınlar, işçi, köylü ve esnaf neden CKMP de?
6- CKMP ye yöneltilen iftiralara cevaplar,
7- AP den ve diğer partilerden ayrılanların kitabı: CKMP yi seçtik.



Dünya, 20 Ağustos 1965.

CKMP’nin propaganda broşürleri

CKMP sözcüsü ve propaganda başkanı Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu partisinin seçim afişleri, sloganlar ve propaganda broşürlerini hazırlamaya devam ettiğini açıklamıştır. Evliyaoğlu CKMP’nin çeşitli memleket meseleleri konusunda önümüzdeki günlerde parti görüşünü aksettiren kitapların yayınlanacağını söylemiştir.

CKMP sözcüsü <<seçimlerde modern bir propaganda sisteminin uygulanacağını>> belirtmiş ve hazırlanacak kitap ve broşürlerin bazılarının isimlerini açıklamıştır. Sözcünün bildirdiğine göre önümüzdeki günlerde kamu oyuna sunulacak olan kitaplardan bazıları şunlardır:

<<- Partilerin CKMP açısından görünüşü>>, <<AP ye Mecliste çoğunluk sağlanmasının mahzurları>>, <<Demokrasi maskesi altında pederşahi particilik>>, <<Neden CKMP yi seçtiler>>, <<Aydınlar, işçi, köylü ve esnaf neden CKMP de>>, <<AP den ve diğer partilerden ayrılanların kitabı: CKMP yi seçtik.>>



Yeni İstanbul, 20 Ağustos 1965.

Türkeş: “Halk ve işçi sıkıntı içinde”

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş İstanbul’a gelmiş ve parti il merkezinde gazetecilerle konuşarak seçim hakkındaki görüşlerini açıklamıştır. Türkeş halkın ve işçinin sıkıntı içinde olduğunu, köy konusunun ele alınmamış bulunduğunu belirtmiş, yabancı sermaye konusuna temas ederek “Yabancı sermayeye koyu taassup gösterilmesine taraftar değiliz, ancak bu konuda da Türk halkının menfaatlerini ön plâna almak gerekir.” demiştir.

CKMP Genel Başkanı daha sonra partilerin koalisyonsuz olarak iktidara gelmelerine taraftar olduklarını belirterek şöyle demiştir: “Böylece vatandaş o partinin ne olduğunu anlar.”



Dünya, 20 Ağustos 1965.

TÜRKEŞ’İN SÖZLERİ

Sakarya’dan dün şehrimize gelen CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, parti il merkezinde bir toplantı yapmıştır. gazetecilerle konuşarak seçim hakkındaki görüşlerini açıklamıştır. Halkın büyük bir kısmının sıkıntı içinde olduğunu, yapılan bazı toplu sözleşmelerle işçilere intikal ettirilen zamların yetersizliğini ve işçinin ailesini geçindirmekten aciz durumda bulunduğunu ifade eden Türkeş, yabancı sermaye konusunda: <<Yabancı sermayeye, koyu taassup gösterilmesine taraftar değilim. Fakat, devlet adamlarının daima, memleketin yüksek menfaatlerini ön plânda bulundurması şarttır. Yabancı sermaye bir yatırım yaparken, yatırım yaptığı memleketin yararlanmasından çok, kendi azami kârını düşünür. Bunun istismarı, devlet adamlarının gözünden kaçmamalıdır.>> demiştir.

Partilerin koalisyonsuz olarak iktidara gelmelerine taraftar olduğunu da belirten Türkeş, <<Böylece ne oldukları kolayca anlaşılır>> demiştir.

CKMP Genel Başkanı İstanbul’da iki gün kaldıktan sonra, İzmir ve Afyon’a gidecektir.



Medeniyet, 20 Ağustos 1965.

Alman bilginleri Türkeş’e hayran

Almanya’nın tanınmış iktisat doktorlarından bir gurup tarafından hazırlanan ve Almanya’da bulunan bir Türk’ün aracılığı ile CKMP Genel Başkanlığına gönderilen bir mektupta Türkeş’in fikir ve düşünceleri övülmekte ve takdir edilmektedir.

Alman Millet Meclisinde önemli birer mevkiileri olan Antikomünist İktisad ve Hukuk doktorlarından Müller ve Ricard en büyük emellerinin memleketimizi görmek olduklarını CKMP’nin çalışmalarını yakından incelemek istediklerini belirtmektedirler.

CKMP Genel Merkezi tarafından önümüzdeki günlerde Türkiye’ye davet edilecek olan İktisadcılar Alparslan Türkeş’i de Almanya’ya davet etmektedirler.



Yeni İstanbul, 21 Ağustos 1965.

Türkeş gazetecilerle görüştü

Genel Başkan olduktan sonra teşkilâtla temaslar yapmak üzere Marmara ve Ege seyahatine çıkan CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün parti il merkezinde teşkilât idarecileriyle görüştükten sonra gazeteleri ziyaret etmiştir.

Parti merkezinde gazetecilerle görüşen Türkeş, İstanbul’a parti teşkilâtı ile temaslar yapmak üzere geldiğini söylemiş “teşkilâtı takviye edeceğiz. Bütün teşkilâtın revizyona ihtiyacı vardır” demiştir.

CKMP nin eski liderlerinin partiden istifası ile ilgili bir soruya Türkeş şu cevabı vermiştir.

– “Bu istifalar bize kuvvet olmuştur. Bu arkadaşların ayrılmaları bize daha faydalı olacaktır.”

Türkeş bugün İzmir’e hareket edecektir.



Yeni Tanin, 21 Ağustos 1965.

Özdağ <<AP iktidara tek başına gelemeyecek>>

CKMP Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Özdağ, dün gazetecilerle yaptığı sohbet toplantısında soruları cevaplandırmıştır.

Soru - Adalet Partisi’nin <<AP de birleşiniz>> sloganı hakkında ne düşünüyorsunuz? AP tek başına iktidara gelebilecek midir?

Cevap – Adalet Partisi hiç bir zaman tek başına iktidara gelemez. AP’nin tek başına iktidara gelmesi, rejim için tehlikeli olur. AP yöneticileri, partinin kuruluşundan beri basiretle hareket etmemişlerdir. Millet bünyesinde, rejim yapısında ızdırap verici yaralar açılmasına sebebiyet veren olaylarda AP Liderlerinin ön plânda sorumlulukları vardır. AP nin seçimde böyle bir ekseriyeti temin etmesi, mazide silinen zarar verici olayların hâmili olan AP Liderlerini daha cüretkâr, yıkıcı hareketlere sevkedecektir. Bunların ruhiyatları ve düşünceleri budur.

Soru – Eski DP’lilerin AP’ye kayıt olmalarını nasıl karşılıyorsunuz?

Cevap - DP Liderlerinin yakınlarının siyasî hayata girişlerine mani olacak hiç bir hukukî hüküm ve kayıt yoktur. Ancak, şurası dikkate değer ki; bu efendiler kendi muhterem ve müstakil kişilikleri ile değil, bir siyasî miras ile sahneye çıkmaktadırlar. Bu siyasî mirası devrim mahkûm etmiştir. AP nin mahkûm edilmiş bir siyasî mirası bayrak yapmak isteyişi Anayasa’nın ruh ve metnine açıkça tecavüz anlamını taşımaktadır. Bu davranış, rejimin teminatı olan müesseseleri de rencide etmektedir.

DEMİREL’İN CEVABI

Öte yandan Başbakan Yardımcısı ve AP Genel Başkanı Süleyman Demirel Başbakanlıkta gazetecilerin bazı sorularını cevaplandırmıştır. <<Muzaffer Özdağ, AP iktidara gelirse, rejim için tehlikeli olur, diyor. Siz buna ne dersiniz?>> sorusuna karşılık Demirel şunları söylemiştir:

<<Ben bu gibi iddiaları ciddî addetmem, cevap vermem. İddiaların vakıalarla hiç bir ilgisi yoktur. AP milletin büyük bir kısmını kapsayan bir partidir. Bu gibi münakaşaların kesilmesi millî menfaatlarımız yönünden faydalıdır.>>


Yeni Tanin, Cumhuriyet, 22 Ağustos 1965.

Özdağ: Demirel’in tutumu ciddiyetten uzaktır

AP Genel Başkanı Süleyman Demirel’e cevap veren Muzaffer Özdağ, Demirel’in müteahhitlikten ayrıldıktan sonra aldığı resmî ödevinde hiç bir konuyu ciddiye almadığını söylemiştir. <<Gerçekten ciddiyetten uzak bir tutumun sonuçlarını ciddiyetle ve endişeyle izliyenler az değildir. CKMP olarak millî iradenin hile ve baskıdan azade bir tecellisini ve bu iradeye mutlak riayet isteriz. Millî irade, milli birlik duygusunun ve halk sevgisinin bir neticesi olmalıdır. Duyulan endişe halk oyuna, milli iradeye yanlış istikamet ve mâna verilmesidir. Beyefendinin böyle bir tutumla temsil ettikleri sevgi ve saygı duyduğumuz masum ve muhterem kitleyi hüsran ve ıstıraba düşürmemelerini temenni ederim.>>



Akşam, 21 Ağustos 1965.

Özdağ “AP mahkûm edilmiş mirası bayrak yapıyor” dedi

Eski DP ileri gelenleri, yakınlarının AP den aday olmaları ile ilgili bir soruyu cevaplandıran CKMP Genel Sekreter Yardımcısı Muzaffer Özdağ <<AP mahkûm edilmiş bir siyasî mirası bayrak yapmak istemektedir. Anayasa, siyasî partiler ve tedbirler kanununa açıkça tecavüz anlamı taşıyan bu davranış rejimin teminatı olan müesseseleri rencide etmektedir.>> demiştir.

Özdağ <<AP de birleşiniz ve koalisyonsuz AP iktidarı>> sloganları için şunları söylemiştir: <<Bu sloganların gerçekleşmesi AP için de rejim için de hayırlı olmaz. Zaten AP tek başına iktidar olma gücünü elde edemeyecektir. Ederse bu, rejim için tehlikeli krizler doğmasına yol açar. Geçen devirde millet bünyesi ve rejim yapısında ıstırap verici yaralar açılmasına sebebiyet veren olaylarda AP liderlerinin ön plânda sorumlulukları vardır. Böyle bir ekseriyeti temin etmek, mazideki olayların âmili olan AP liderlerini daha cüretkâr ve yıkıcı davranışlara sevkedilebilecektir.>> Özdağ eski DP lilerin yakınlarının AP den aday olmaları hakkında ise şunları söylemiştir:

<<Bunların siyasî hayata iştiraklarına mâni hiçbir hukukî hüküm ve kayıt yoktur. Ancak şurası muhakkaktır ki, bu efendiler kendi muhterem ve müstakil kişilikleri ile değil, bir siyasî miras ile sahneye çıkmaktadırlar. Bu siyasî mirası devrim mahkûm etmiştir.>>



Yeni İstanbul, 22 Ağustos 1965.

Türkeş, CKMP teşkilâtına bir tebliğ gönderdi

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, parti teşkilâtına gönderdiği bir genelgede “el ele verdiğimiz takdirde, yenilmeyecek zorluk yoktur.” demiştir.

Türkeş, genelgede, genel başkanlığın şahsına tevdi edilmesi suretiyle, gösterilen teveccüh ve itimada lâyık olmaya çalışmanın memlekete, millete ve partiye karşı bir vicdan borcu olduğunu kaydetmekte ve şunları ilâve etmektedir.

“Memleketin çözüm bekleyen meselelerini, dertlerini ve ihtiyaçlarını hep biliyoruz. Bunların üzerinde el ele ve baş başa vererek samimî ve yapıcı bir ısrarla eğilebildiğimiz takdirde, hallolmayacak müşkül, aşılmayacak engel, yenilmeyecek zorluk yoktur.”



Milliyet, Düşünenlerin Düşünceleri, Prof. Dr. İsmet Giritli, 22 Ağustos 1965.

Türkeş Kompleksi

Siyasî Partiler birer fikir ve enerji bankasıdır. Üyeleri imkân ve kapasitelerine göre adetâ hisse yatırılar. Birer birer toplanan fikir, istek ve hareket tarzlarından sermaye olarak ortaya birer Siyasî Kuvvet çıkar. Parti bir kütlenin muayyen bir yola sevkedilişidir. Bu bakımdan fikirlere çeki düzen verir. Parti aynı zamanda cemiyet içinde hakim olan veya olabilecek fikir ve kuvvetlerin kudretini ve tansiyonunu ölçmeğe yardım eden ve bu bakımdan kütlelerin nabzını sosyal ve siyasî havayı gösteren bir barometredir.

Realist bir görüşle Partiler, insanların ve toplumların kuvvet ve zaaflarını yani fikirleri, menfaat ve ihtirasları, hisleri ve istikbal iştiyâklarını hep bir arada ve maharetle kullanan teşekküllerdir. G. Burdeau’nun dediği gibi: <<Siyasî parti bütün bu malzemeyi sıraya koyar, siyasî mücadeleye girişir ve nihaî hedef olarak iktidarı elde etmeğe uğraşır.>>

Modern Demokrasiler adlı eserinde J. Bryce’ın işaret ettiği üzere: Siyasî partileri yaşatan ve geliştiren temâyüllerin, entellektüel kanaatler kadar heyecan ve mücadeleci kudretler olduğu da bir gerçektir. Bu temâyüllerin, memleket için meşrû, isâbetli, faydalı ve hayırlı yollara tevcih edilmesi ödev ve sorumluluğu ise parti liderlerinde düşmektedir. Bugün İngiltere gibi Demokrasinin beşiği ve Demokratik rejimin işleyişine örnek olarak gösterilen memleketteki parti liderlerinin otoritesi büyüktür.

İşte çağdaş Siyaset Biliminin öğrettiği gerçeklerin tâ kendisi olan bu şartlar altında yapılan bir Genel Kongreden sonra bir siyasî partimizin Genel Başkanlığına seçilen Sayın Alparslan Türkeş hakkında son zamanlarda yapılan, kimi maksatlı kimi sâfiyâne ve fakat hemen hepsi çocuksu bir nitelik taşıyan yorumları tebessümle karşılamamağa imkân yoktur.

Bu yorumlara göre: <<Türk Milletinin fizikî ve moral üstünlüğünden, hızlı kalkınmamız için metodlu bir çalışma disiplininden bahsetmek, milliyetçi bir sosyal devlet ve sosyalizmden söz açmak faşizm’in bir nevi olan Nasyonal Sosyalizm’den, Nazizm’den başka bir şey değildir ve Führerliğe heveslenmektir.>>

IRKÇILIK İSNADLARI

Oysa bilindiği gibi Büyük Atatürk’ün gerçek dehası Türk Milletinin maddî ve mânevî niteliklerine inanışından başlamış, Atatürk’ün Türk milletinin ruh ve kabiliyeti gibi hazineyi keşfetmesi onu Anadolu Hareketinin birleştirici ve toplayıcı lideri haline getirmişti. Atatürk’ün <<Büyük Türk Milleti>> nden bahsetmesi, 10. Yıl Nutkunu <<Ne mutlu Türküm diyene>> sözleri ile bitirmesi kendisine Irkçılık, Turancılık ve Kafatasçılık isnatlarının yapılmasını haklı göstermiyeceği gibi; bir milletin fizik üstünlüğünü alınan protein ve vitamin miktarı ile açıklamağa kalkışmak, aç ve sefil Milletimizin yaptığı ve kazandığı Millî Mücadeleyi anlamağa ve anlatmaya yetemez.

İşin doğrusu şudur ki; Türkiye gibi demokrasi içinde kalkınmayı bir Anayasa hükmü ile kabul etmiş olan memleketin halkında millî gurur, kendine inanış, şevk ve heyecan unsurlarının harekete geçirilmesi ve plânlamaya fiilen katılması şarttır. Bu yolda ferdî bir müessese olan Din’den dahi faydalanmak, lâiklik ilkesinin gereklerine saygılı olmak kaydı ile, mümkün ve hattâ zarurîdir.

Prof. Duverger’in de belirttiği gibi; Faşizm geleneksel düzeni ayakta tutmak her türlü değişiklik ve reformları önlemek için başvurulan zorba ve gerici bir diktatörlüktür. Bu itibarla yakın siyasî tarihimizde radikal reform taraftarlığı ile tanınmış 1961 Anayasasında bir Anayasa müessesesi haline gelmiş Devlet Plânlama Teşkilâtının kurulmasında emeği geçmiş bir kimseye sırf bir takım yakıştırma ve komplekslerden dolayı Faşist demek iftiradan çok istihza etmektir.

Nitekim bazılarının Türkeş liderliğindeki Partiyi partiler yelpazesinin en sağ ucunda göstermelerine mukabil, diğer bazı kimselerin son kongrede kabul edilen <<Müreffeh ve Kuvvetli Türkiye>> programının partiyi aşırı sola getirdiği iddia etmeleri her iki iddiadaki ciddiyetsizliği ortaya koymaktadır.

Demokratik Sosyalizm

Kanaatimizce işin doğrusu şudur ki; Hindistan’daki müşahede ve tetkiklerinin de sonucu olarak, Alparslan Türkeş de, Nehru ve diğer bir çok Millî Liderler gibi, Üçüncü Dünya olarak adlandırılan gelişme yolundaki memleketlerde özlemi çekilen Sosyal Adalet ve Sosyalizm’in komünizm olmadığı ve olamıyacağını anlamış, bir kısım aydınların Plânlı Ekonomik Kalkınmayı Komünist modeli bir Sosyalizm’e yöneltmek istemelerine mukabil, Marksist ekonomi öğretisinin bugün demode hale geldiği, Marksist – Leninistlerin yani İhtilâlci Sosyalistlerin kullandıkları cebir, tahrip ve ifna metodlarının akıl ve medeniyet dışı olduğu ve üstelik Türkiye’nin jeopolitiği düşünülürse Millet ve Devlet’in birlik ve bütünlüğünü tehlikeye düşürdüğü sonucuna varmıştır.

Görünüşe göre Sosyal Adalet, reform ve anti komünizm eğilimlerini bağdaştıran, şiddete itibar etmiyen, milleti satılmış ve satılmamış diye ikiye bölmiyen, bütün komşuları ile dostluk içinde yaşamak arzusuna rağmen Türkiye’nin Batı Dünyası içindeki yerini, emekçiler gibi sermaye sahiplerinin de teminat ve haysiyetini kesin bir şekilde ifade eden ve 27 Mayıs’ın eseri olan 1961 Anayasasına uygun ve memleket gerçeklerini göz önünde tutarak, yer yer millî unsurlarla bezenmiş bir Demokratik Sosyalizm’i uygulama çabası Sayın Türkeş ve ekibinin hareketini ve yönünü karakterize etmektedir.

Son sözümüz şudur ki; olumlu ve demokratik plâtform içinde yapılmış ve gösterilmiş her davranış ve tutum gibi bu davranışı da sempati ile karşılamak lâzım gelirken, Atatürkçü, memleketçi ve milliyetçi bir Sosyalist Hareketi sadece eksik ve kötü tercüme karşılığı olan Nasyonal Sosyalizm etiketi ile yaralamak ve gölgelemeğe kalkışmak bir kelime ile haksızlık ve insafsızlık etmektir.



Milliyet, 22 Ağustos 1965.

Türkeş’in Kız Kardeşi Aday

CKMP Lideri Türkeş’in kzıkardeşi Dervişe Koç, CKMP listesinden merkez kontenjan adayı gösterilecektir. 38 yaşında olan Koç, Bandırma’da 10 yıldan beri sendikacılık yapmaktadır.



Akşam, Düşünceye Saygı, Fuat Uluç CKMP Genel Sekreteri, 22 Ağustos 1965.

CKMP’nin talihsizliği

Dağ başları fırtınaların vatanıdır. Tırmandıkça ufuklar genişler ve esintilerin hızı artar. Genişliyen ufuklarda gururlandıran bir câzibe, şahikalı zirvelerde baş döndüren bir esrar gizlidir. Âdeta sarhoş eder insanı. Böyle yerlerde yuvalanabilmek için kartal yaradılışlı olmak lâzım Esintilerin sertliğine serçe kanatlılar göğüs geremezler. Hele zeminin kaypaklığı büsbütün felâkettir. Yürümesini bilmiyenlerin kapılacakları her gururlu baş dönmesi bir anda çelmeler kendilerini.

Kurulduğu günden beri Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi’nin zirvesine bu zalim tabiat cilvesi hâkim. Sırası ile Hikmet Bayur, Mustafa Kentli, Enis Akaygen, Ahmet Tahtakılıç, Osman Bölükbaşı, Hasan Dinçer, Ahmet Oğuz hep bu zirveye tırmandılar. Rahatlıkla oturmanın, fütursuzca inmenin şerefi ise Enis Akaygen ile Ahmet Tahtakılıç’a nasip oldu. Birini rahmet, diğerini hürmetle anışımızın bir sebebi de budur. Tırmandıkları için büyümiyenler, indikleri için küçülmezler. Gelişen, fakat değişmeyen hüviyet, yüceliğin ta kendisidir.

Ya ötekiler?.. Bir kelime ile ifade edelim: Döküldüler..

Çürüyen meyvayı dal tutsa da rüzgâr koparırmış. Bunlar tutundukları dalları yıllarca birbirlerinin zararına silkelediler de. Uğradıkları ve sebep oldukları bahtsızlık hem acı, hem ibret vericidir. Çünkü bu bahtsızlık onlar için kader değil mukadderdi. Elbette gelip çatacaktı bir gün. Kaderi yoğuracak, mukadderi olumlu kılacak güce sahip bulunmayanların kaçınılmaz âkıbetidir bu. Kendilerinde olmayanı var sananlar, realitelerle bağdaşamazlar. Şer kuvvetleri çoğu zaman, çapla ihtirasın zıdlaşmasından doğmuştur.

Liderler

Hatırlayalım ve düşünelim: Bugünkü CKMP’nin kökü olan Millet Partisi memlekete demokrasiyi getirmek amacı ve iddiasıyle kurulmuştu. Maksat bu olunca Genel Başkanlık için Hikmet Bayur akla en son gelmeliydi. Ne yazık ki kurucular önce ona sarıldılar. Hikmet Bayur’un politikacı olarak iki sermayesi vardı: Atatürkçülük ve İnönü düşmanlığı. Aslına bakılacak olursa biri kuvvet, biri zaaftı bunların. Fakat, Atatürk Devrimlerinin ruhunu kavrıyamadığı, kavrıyabildiği kadarını da kalıplaştırıp dondurmadan öteye geçemediği için o kuvvetten faydalanıp, faydalandırmadı bir türlü. Halbuki, bu devrimler, gelişen Türkiye için hız kaynağı idiler. Geliştirdikleriyle beraber gelişmelerinden daha normal bir şey olamazdı. Mücerret İnönü düşmanlığı ise, büsbütün manasızdı. Bu derece dar, kısır ve kifayetsiz kaynaktan beklenen ve arzulanan gür suyun fışkırması elbette mümkün değildi. Genel Başkanlıktan düşmenin kızgınlığı ile siyasî bir cinayete kadar sürüklendi. Kollarında doğan Millet Partisi’nin körpe boğazını sıkanların en zâlimi, en amansızı onun hırslı parmakları olmuştur.

Mustafa Kentli, bu körpe boğazı Hikmet Bayur’un hırslı parmaklarına uzatanların başında yer alır. Bir otel odasında İsmet Paşa ile yaptığı pazarlık mülâkatı, parti içinde prestijini kırmış, ikbalini söndürmüştür. Toplantılarda, memleket meselelerini dile getirecek yerde, bilir bilmez, yalan yanlış âyetler okurdu. Bu hali partinin gericilikle suçlanmasına yol açmış, kapatılmasına dayanak olmuştur. Ne gariptir ki, o zaman <<mürtecidir>> yaygarasını koparanlar şimdi bağırlarına basıyor hazreti. Yaramazın yarar olabilmesi için bizden çıkıp onlara katılması kâfi geliyormuş meğer. Gittiği yerde çapına göre iş ve makam buldular kendisine. Millet Partisinin büyük talihsizliği bunu takdir edememiş olmasındadır.

Osman Bölükbaşı, diğerlerine kıyasla daha renkli bir ihtiras fırtınasıydı. Fakat bu renkler, onu bir partinin başına geçirecek nitelikte değildi. Yalın kat olduğu için kazımaya gelmiyordu. Ruhunun kerpiç yapısına çiçekli duvar kâğıtları yapıştırılmıştı. Daha çok monoloğa kaçan acaip cerzebesiyle ancak orta çaplı bir müesseseye propaganda şefi olabilirdi. Fakat devlet adamı ve parti lideri asla.. Yapıcı olacağı yerde yıkıcı, toplayıcı olacağı yerde dağıtıcı oluşu kusurlarının en büyüğüdür. Dilinden çıkanla elinden gelen arasında en az Himalaya yatar. Kafası şüphe dokuyan bir vehim tezgâhıdır. Gölgesini bile önüne düşürmemek için güneşi daima karşısına alır. Aza kanaatı, çoğa tahammülü yoktur. Politika hayatı ifratla tefrit arasında yalpalı bir sallanıştan farksız. Tek ümit olarak bakılmaya başlandığı bir zamanda partisini parçalamak için harcadığı gayrete hâlâ makul bir izah bulunamamıştır. Yıkmadı denemez. Ne var ki yıkabildiği kadarının altında ezilen yine de kendisidir.

Hareketsizlik

Hasan Dinçer, efendi, uysal ve çelebi tabiatı ile sığ ve durgun akışlı bir suydu. Ancak bu suyun derinliklerine nüfuz edilemiyordu. Bulanık olduğu söylenemez, sadece, acaip bir gölge perdeliyordu bakışları. Son derece yumuşaklığı ve müsamahakârlığı ile partide beklenen huzurun müjdecisi olmuştu. Genel İdare Kurulunda fırtınalar kopmuyordu artık. Gittikçe seyrekleşen toplantılara tatlı bir sohbet havası hâkimdi. İhtilâflar gürültüsüz hallediliyor, fakat verilen kararalar semereli neticelere bağlanamıyordu. Ruhlara çöken rehavet çarkları durdurmuştu. Hareketsizlik bir çeşit ölümdür. Bölükbaşı’nın tahripkârlığını önliyemeyen Hasan Dinçer’in elinde parti erimiş, dağılmış, hatta yer yer göçmüştür.

Ahmet Oğuz, parti içinde iki başlı bir ümit olarak Genel Başkanlık koltuğuna yerleştirdi. Adaylığını koyarken <<Ancak altı ay için taşırım bu yükü. Türkeş işini çabuk halledin. Gelsin, yerini alsın.>> diyordu. Elbette bir iyi niyet ifadesiydi bu. Sonra da Hasan Dinçer’e göre bir hareket, bir aksiyon adamı sayılırdı. Kısa zaman için de olsa, bir dalgalanış, bir canlılık getirebilirdi partiye. Fakat, kapanık ve karanlık ruhunun penceresinden aksetmeye başlayan manzara, kendisine bel bağlayanları kısa zamanda şaşkınlığa uğratmıştır. Evhamlı, geçimsiz, bencil, koltuğuna sımsıkı sarılmış bir hüviyetle dikilmişti karşılarına. Ya oturmaya devam edecek, yahut parçalayacaktı bu koltuğu. Girişlerinde hayatının belki de en parlak nutku ile selâmladığı Türkeş ve arkadaşlarına düşman kesilmişti. Hele Celâl Bayar’a yaptığı gizli ziyaretten sonra bu düşmanlığı büsbütün zaptedilmez olmuştu. Hâdiseler henüz taze olduğu için uzun boylu izaha lüzum yok. O da yıkarak gitmek istedi. Fakat tahakkuk ettiremediği arzusunun altında ezilen kendisi oldu.

Talihsizlik

Bütün bunlar CKMP için büyük talihsizliklerdi. Her başına geçen bir başka türlü hançeriıyordu partiyi. Elbette bir nedeni olmalıydı bunun. Ayrı adamlardı. Ayrı yaradılış ve kabiliyette idiler. İnanç, tutum ve davranış bakımından birbirlerine benzer tarafları yoktu. Fakat, müşterek bir noktada buluşup, birleşiyorlardı. Bu da, çaplarının küçük, ihtiraslarının büyük olmasıydı. Aslında Genel Başkanlık başka, liderlik başkaydı. Bu yüzden, hem aldattılar, hem aldandılar. Her toplum bir baş çıkarır, bu baş o topluma kader olurmuş. İkisi hariç, bugüne kadar CKMP nin çıkardığı başlar ısrarla gövdeyi yemiştir. Bu arada birbirlerini ve kendilerini de. Şair tevekkeli dememiş:

“Baş olanlar övünmesin,
Ne gelirse başa gelir…
Diz toprağa dayanır da,
Baş düşerse taşa gelir.”



Tercüman, Gong, 22 Ağustos 1965.

Niyet!

CKMP nin ön seçime girecek milletvekili aday adayı listelerinde tam 42 tane emekli subay varmış…

Alparslan Türkeş’in niyeti herhalde iktidara geldiklerinde hükûmet değil, emekli sandığı kurmak!
S



Tercüman, 22 Ağustos 1965.

Hazırlayan: Reşat Yazıcı

Türkeş: “Bugün tek sistemin yalnız başına taraftarı kalmamıştır” diyor

Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi yeni Genel Başkanı Alparslan Türkeş, Türkiye’nin iktisadî savaşının plânlı, sosyal bir sistem ile kalkınacağı fikrindedir. <<Bugün artık herhangi bir sistemin yalnız başına taraftarı kalmamıştır.>> diyen yeni Lider suallerimize şu şekilde cevap vermiştir:

Sual – Seçim propagandası devamınca, hangi ekonomik sistemi savunacaksınız. Bunu açıklar mısınız?

Cevap – Merleau – Pont’nin isim babası olduğu genelleşen ekonomi taraftarıyız. Bütün dünyada kapitalizm yanında demokratik sosyalist sistemleri de bir arada yaşamakta ve uygulamakta olduğu görülmektedir. Bugün artık herhangi bir sistemin yalnız başına taraftarı kalmamıştır. Tasarlanan sistemler, tatbikatta aksadıkça kusurlu noktaların karşıt sistemin iyi tarafları ile kapatılması eğilimi hâkim durumdadır.

Sual – Bu iktisadî sistemi, niçin tercih ediyorsunuz?

TÜRKİYE BUGÜN SOSYAL DENGESİZLİKLE MALÛL BULUNMAKTADIR

Cevap – Türk Anayasası, devleti iktisadî sosyal ve kültürel kalkınmayı yapmak ödevi ile yükümlü kılmıştır. Türkiye bugün ileri ülkelere nisbetle, nüfusuna ve tabiî kaynaklarına göre, sermaye ile teçhiz edilmemiş bir durumda olup, düşük millî gelir, noksan beslenme, zayıf bir alt yapı, geleneksel makineleşmemiş ziraat, zayıf bir sanayileşme, düşük okuma – yazma oranı, ticaret sektörünün anormal gelişmesi, ziraî sektör ve ziraî nüfusun yüksek nisbeti, önemli gizli işsizlik, nüfusun hızla artışı gibi sosyal dengesizliklerle malûl bulunmaktadır. Memleketimizde kitleleri, refaha giden yola kısa zamanda sokmak, sosyal adalet ve sosyal güvenliğin icabı, kişi hürriyetine saygının zarureti, rejimin devamı için şarttır.

Sual – Savunmasını yaptığınız iktisadî sistemi, plânla, memleketin bugünkü imkânları ve bünyesi ile nasıl bağdaştıracaksınız?

HALK KİTLELERİNİN ÇABASI DENGELİ PLÂNIN YOKLUĞU YÜZÜNDEN ERİYİP GİTTİ

Cevap - Halk kitlelerinin çabası ekonomik, kültürel ve sosyal alanda deneyden mahrum, dengeli bir genel plânın yokluğu yüzünden bu güne kadar eriyip gitmiştir. Bu sistem tabiatı icabı plânla yürüyecektir. İktisaden geri kalmış memleketlerin yöneticilerinde olduğu gibi, bizim yöneticilerimizde de sür’atle değişen olaylar karşısında gerekli esnekliği, uyum kâbiliyetini tam mânasiyle gösterememişlerdir. Statükocu ve oportünüs zihniyetten kendilerini kurtaramamışlardır. Türkiye’nin ihtiyacı olan sür’atli, radikal hamleleri yapacak yeni bir kadroya ihtiyaç olduğu kanaatindeyiz.

Sual – Devletçilik, Karma Ekonomi ve Liberalizm ile Aşırı Sosyalizm hakkındaki fikriniz nelerdir?

TÜRKİYE BUGÜN ACAYİP BİR TATBİKAT İÇİNDEDİR

Cevap – Devlet yatırımlarının en kârlı sahaları işgâl etmesi, hizmet ve ihtiyaç yerine kâr gayesini tutması anlamında bir devletçilik faideli değildir. Devlet, genel yatırıma yön verecek ana ağır sanayii elinde tutmalıdır. Türkiye bugün acayip bir tatbikat içindedir. Devlet bez ve pabuç imâl eder. Özel teşebbüs, devlet sermayesi ile çelik sanayii kurar.

Liberalizm, yalnız kâr gayesini ön gördüğü ve bu maksatla muhtaç olunmayan ihtiyaç maddeleri icad ettiği için sosyal şartlarımıza aykırıdır. Aşırı sosyalizm, bürokratik bir ağırlık taşıdığı, kişinin teşebbüs ruhunu öldürdüğü ve insanı bir malzeme haline getirip, hürriyete bedel ekmek temin ettiği için zararlı ve gayri insanidir.



Akşam, 23 Ağustos 1965.

CKMP Genel Merkezinin 15 yıllık odacısı Hasan Efendi aday oldu

CKMP Genel Merkezinde 15 yıl odacı olarak çalışan ve son olarak İdare Memurluğuna atanan ilkokul mezunu Hasan Kozan (Hasan Efendi) üç günden beri sevinç içinde her karşısına gelene <<Nihayet mükâfatımı aldım>> demektedir. Gerçekten 15 yıl sadık kaldığı partisinden Çorum Milletvekili adayı gösterilmekle en büyük mükâfatı almıştır. Seçim şansı için kurnaz bir politikacı gibi konuşan Hasan Kozan <<Mesele, liste başlarında bir yer almakta>> demekte, <<Herkes gitti, ben kaldım. Bir köylü çocuğuyum. Bu partiye başta bulunan kişilerin doğruluğu sebebiyle girdim>> şeklinde konuşmaktadır. Daha sonra partisinin pek çok genel başkan değiştirdiğini de ifade eden CKMP aday adayı Kozan <<Hikmet Bayur’un Genel Başkanlığı günlerinde müstahdem olarak çalıştım. Onu nice kişiler takip etti.. Bölükbaşı’lar, Dinçer’ler, Oğuz’lar ve Kepir’ler.. Kimi yuvasına ihanet etti. Kimi Hakkın rahmetine kavuştu. Kimi de hâlâ çalışıyor.

CKMP’nin Beyni

1955 – 1960 yılları arasında Bölükbaşı’dan sonra partisi için en çok çalışan kişinin kendisi olduğu belirten Kozan 3 binin üzerindeki telefon numarasını ezbere bilmekte ve bugüne kadar partiye girip çıkan pek çok insanın ismini de düşünmeden sıralamaktadır. CKMP’nin eski odacısı Kozan, Bölükbaşı’nın kendisi için söylediği şu sözleri de tekrarlamaktadır: <<Mücadelenin üç unsuru, Bölükbaşı Osman, diktafon ve Merkezdeki Hasan.>>

Kozan’ın Gözü İle Partiler

750 kira aylıklı CKMP aday adayı Kozan’ın gözü ile partilerin durumu şudur: AP; kinci, intikamcı, beceriksiz. CHP; Halktan uzak, dağıtıcı, derde deva olmaz. MP; tek şahsa dayanan ve istikbali olmayan parti. TİP: tipiye benziyor, kuru ayazına kimsenin tutulmamasını dilerim. YTP; temeli çökmüş, var bile denemez.



Hür Söz, 23 Ağustos 1965.

Erzurum - Adaylar Çalışıyor. CKMP, MP ve YTP Adayları Arasında Çatışma Yok.

CKMP de listenin birinci sırasını Ahmet Polat işgal edecek, diğer sıralar için mücadele olmayacaktır.



Hür Söz, 23 Ağustos 1965.

Türkeş, <<Halk Solculuğu Komünizm Olarak Anlıyor>>

Seçim işleriyle alakalı olarak İstanbul’a gelen CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş’e İnönü’nün <<ortanın solundayız>> iddiası hatırlatılarak bir sual sorulmuştur. Türkeş verdiği cevapta şöyle demiştir.

<<- Türk halkı solculuğu komünizm olarak anlamaktadır. Ortanın solunda olduğunu ileri süren İnönü açıklama yapmalıdır.>>



Akşam, 23 Ağustos 1965.

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün Bursa’ya gelmiş ve il merkezinde yaptığı toplantıda AP yöneticilerini itham ederek, CKMP’nin her zamankinden daha kuvvetli olduğunu belirtmiş ve <<Memleketin içinde bulunduğu sıkıntıyı giderecek kadro ve program yalnız CKMP’de mevcuttur.>> demiştir.

CKMP kadınların partisi olduğunu iddia etti

Dün bir bülten yayınlayan CKMP, kadınların hâmisi bir parti olduğunu ileri sürmüş ve çalışan kadınların çocuklarının bakımına devleti yardımcı kılacağını bildirmiştir. Bültende, Türk kadının ağır çalışma, kötü barınma, az beslenme ve bakımsızlıktan erken solduğu ifade edilmiş ve şöyle denilmiştir: <<Sinesinde milletin geleceğini hazırlayan annelerimizin, ninelerimizin üzüntü ve ıstırap, sefalet ve esaret sebeplerini gidereceğiz. Erken yıpranan köylü ve işçi kadınlarımız için medenî imkânlar hazırlayacak, çalışan kadınların çocuklarının bakımına devleti yardımcı kılacağız.>> CKMP kadın kollarının kadın haklarını koruyan bütün dernek ve kuruluşlarla işbirliği yapacağı da bültende belirtilmiştir.



Medeniyet, 23 Ağustos 1965.

Türkeş Ege’yi dolaşıyor

AP’li masum vatandaşları CKMP bayrağı altında toplamaya çalışıyoruz

Dün Bursa’da konuşan CKMP Genel Başkanı, seçim kampanyasını 25 Ağustos’ta İzmir’de açacak

Bursa – Parti teşkilâtlar ile temas etmek ve genel seçimlerden önceki son hazırlıkları ikmal etmek üzere yurt gezisine çıkan CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün Yalova yolu ile şehrimize gelmiştir. Türkeş gazetecilerle bir konuşma yaparak şunları söylemiştir:

<<Memleketin içinde bulunduğu sıkıntıyı giderebilecek kadroya ve programa sahip olan CKMP, Türk halkı tarafından büyük sevgi, ilgi ve heyecanla karşılanmaktadır. Bizim asıl kütlemiz AP gövdesini teşkil eden halk kütlesidir. Bu mâsum, temiz halk kütlesini er geç bayrağımız altına toplıyacağız. AP Yönetim Kurulu dört yıldır ellerine geçen fırsatı değerlendirmek imkânını kaybetti ve milletin beklediklerini yapamadı. Bugün de davranışları, uyguladıkları hareket tarzı gayet hatalıdır. Partilerin yönetici kadroları, parti düşüncelerinin üstünde Türk milletinin yüksek menfaatlerini birinci plânda tutmak, başka partilere mensup vatandaşların hak ve menfaatlerini de korumak, kendi partilerine mensup vatandaşlar kadar diğer partilere mensup vatandaşlara da aynı derecede önem vermek durumundadır. AP yöneticilerinin ise kanunlara riayetsizlik ve hürmetsizlik tutumları göze çarpmaktadır.>>

Türkeş, Ankara’da yayınlanan bir gazetenin 14’lerle ilgili neşriyatını kanun yoluyle tekzip ettirmelerine rağmen AP yöneticilerinin bu tekzipleri neşrine mâni olduklarını bir misal olarak zikretmiştir. Seçimler konusuna da temas eden Türkeş, şöyle demiştir.

<<Kazanamazsak dahi dürüst hareket etmeliyiz. Kanun ve hukuk düzeni fikrine bağlı olarak ideal demokrasiyi kurup işletmeye çalışmalıyız. Bunun dışında yapılan bir nevi hareketler açıkgözlülük gibi düşünülecek olsa bile doğru değildir. Bunları yapanları yarın daha büyük açıkgözlülükler bekler. Ama bizim AP’nin gövdesini teşkil eden çok muhterem ve çok değerli vatandaşlarımızın sağduyusuna ve anlayışına sonsuz itimadımız vardır. Onların bu vasıfları sayesinde demokrasimiz mutlak bir hamle yapacaktır.>>

Türkeş, seçimler için CKMP’nin çalışmaya geç başlamasına rağmen Meclise kuvvetli bir kadro ile gireceğini söylemiş ve 25 Ağustos günü Ege’den CKMP’nin seçim kampanyasını açmak üzere İzmir’e müteveccihen şehrimizden ayrılmıştır.



Zafer, Muhittin Okyayüz, 23 Ağustos 1965.

CKMP ve Ötesi

Demokrat olmak iddiasında bulunan her vatandaş, bir partiye mensup olsun veya olmasın, diğer partilerin varlığına ve bu partilere mensup diğer vatandaşlarına sevgi ve saygı göstermek zorundadır. Kendimiz nasıl bir partiye üye oluyor veya sempati gösteriyorsak diğer vatandaşlarımızın bu siyasî hakkına yalnız saygı değil sevgi de göstereceğiz.

Bu itibarladır ki, Cumhuriyetçi Köylü Millet Partili vatandaşlarımızın son olaylardan sonra partilerine kalsın veya başka partilere geçmiş olsun bağrımızda sevgi ve saygıları vardır. Bu partinin demokratik sistemimiz içinde kendi üzerine düşen vazifeyi yapması ve seçim mücadelesinde hukuk içi davranışına sempati göstermemiz bu anlayışın kesin bir zaruretidir.

Ancak bu parti de son başkanlık mücadelesinin sonucu, Ankara’da olan biten olaylardan tamamen habersiz parti mensubu vatandaşlarımızda gitgide büyüyen bir karşı koymağa yol açtığını görmekteyiz.

Bir siyasî baskın diyebileceğimiz teşebbüsün partinin başına Alparslan Türkeş’i geçirmesinin hemen akabinde esasen bu hareket beklenemezdi. Olayın etrafa yayılması ve hadiselerin ve bunların arka perdesinde, dönen entrikaların anlaşılması ve durumun iki taraflı muhakeme edilmesi için zaman geçmesi lâzımdı.

İşte şimdi hep birlikte gördüğümüz ve daha da nicelerini partiden kitle istifaları başlamıştır. Türk milleti artık oldu bitti, kaptı kaçtı olaylardan nefret etmektedir, tiksinmektedir.

Bu olayda Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi doktrinin ve parti yapısının korunması ile sorumlu olan idare heyetinin ve başkanının günahı büyüktür. Bu ayrıca üzerinde durmağa değen bir konudur.

Siyasî benliğini ihtilâl önü ve sonu hareketlerile tanıdığımız ve ordu çatısında gençliğinden beri bir takım siyasî kombinezonlarla kışlanın siyaset dışı kalma arılık ve necabetine leke getirmiş bir insanın ve etrafında toplanmış, onunla kader birliği yapmış, ihtilâl önü ve sonu faaliyetleri ile övünüp milletten mutlaka bir şeyler almak ve ona hesap pusulası çıkarmak hevesi içindeki arkadaşlarının ve bunları destekleyen sağ kutupçu bir avuç adamın bu partiyi ellerine almaları, parti mensuplarının uzun süre ilgisizliği ile karşılanamazdı. Bu konuda bu partili vatandaşlarımızın gözlerini karaltan şimşeğin etkisinden kurtulmaları ve durumu tarafsız olarak mütalâaya imkân bulmaları lâzımdı.

Kendi arkadaşlarına ihanete teşebbüs eden ve çok şükür ki, teşebbüsleri başarıya ulaşamayan bu gurup yeni bir kurmanın imkânsızlığını görünce, uzun süredir partileri iskandil etmiş ve işgale en müsait buldukları Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisine hücuma geçmiştir. Hiç bir suretle bu partinin ana kitlesini temsile yetkili olmayan şüpheli bir topluluğun hayhuyu içinde, Alparslan Türkeş arkadaşları ile birlikte başkanlık iskemlesine oturuvermiştir.

Türk milletinin memlekette parti bölümü anlayışı içinde küçük olmak hüviyetinden öte geçemeyecek olan bu partiden lâvhalar ile birlikteki istifalar partiyi büsbütün zayıf düşürecektir. Yıllar boyu bu parti için mücadele etmiş, kafa yormuş, ter dökmüş vatandaşların, kendi partilerinin siyasî kavramı ile bağdaşmasına imkân olmayan yeni başkanlarına biat edeceklerini, vatandaşı iyi tanıyan çok kimseler ihtimal veremez.

Bir takım konuşmalar yapıp 180 derecelik geri çark beyanları ile milleti kandırmağa da imkân bulunamaz. Ergeç yeni başkan bu partiye istediği yönü vermeğe çalışacaktır. Milletin duyusu ve siyasî muhakemesi tam randımanla çalışmaktadır. Bu itibarla bu partiye mensup büyük kitlenin yeni başkanı destekliyecekleri çok şüphelidir.

Bu parti aşırı sağı temsil eden bir doktrine bağlı bir avuç hayalcinin toplandığı bir sitep olmak durumundadır.

Bu görüşüme rağmen, <<en fena bir demokrasi, en iyi bir dikta rejimine müreccahtır>> sözünde samimi ise Alparslan Türkeş’e başarılar dilerim.



Yeni İstanbul, 23 Ağustos 1965.

CKMP “Kadın haklarını koruyacağız” diyor

CKMP Genel Sekreter yardımcısı M. Özdağ dün, Türkiye’de kadın haklarının ön plânda koruyucusu olacaklarını söylemiş ve “çalışan kadının küçük çocuklarının bakımına devleti yardımcı kılacağız” demiştir.

Halkımızın yarısını teşkil eden kadınlarımızın ağır yaşama şartlarından üzüntü duyduklarını belirten Özdağ şunları söylemiştir:

“Müşfik ve fedakâr sinelerinde milletin geleceğini hazırlayan kardeşlerimizin, annelerimizin, ninelerimizin ıstırap sebeplerine, maddeten ve mânen yükselmelerini önleyen engelleri, sefalet ve esaret sebeplerini gidereceğiz. Özellikle ağır çalışma, kötü barınma, noksan beslenme, sıhhî bakımsızlık ve eğitimsizliğin ezdiği, erken soldurduğu, yıprattığı köyü ve işçi kadın yurttaşlarımız için medenî imkânlar hazırlayacağız.”



Hür Söz, 24 Ağustos 1965.

Beş Kazayı Gezen Ahmet Polat Şehrimize Döndü
CKMP nin Tortum Teşkilâtı Kuruldu
Ahmet Polat; <<CKMP Erzurum Bölgesinde İnkişaf Halindedir>> dedi.
Tortum, Oltu, Narman, Şenkaya ve Olur teşkilâtını gözden geçirmek üzere bir müddet evvel Şehrimizden ayrılan CKMP İl Seçim Komitesi Başkanı Ahmet Polat dün şehrimize avdet etmiştir. Polat bu seyâhati ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

“- Bugüne kadar CKMP Erzurum teşkilâtının pasif durumu partinin inkişafını temin edememiş bulunuyordu. Yaptığımız geziler esnasında vatandaşların CKMP sine alakalarının devamlı olarak inkişaf ettiğini müşahede ettim. CKMP Erzurum bölgesinde inkişaf halindedir ve en kısa zamanda da kuvvetini arttıracaktır. Seyahatim esnasında Olur ve Tortum teşkilatını kurmuş, diğer kazaların çalışmalarını da yakından takip etmiş bulunuyorum.”



Son Havadis, Adviye Fenik, 24 Ağustos 1965.

Tılsım!..

Karşı partilerin bütün gayreti, AP yi tek başına iktidara getirmemek.. Neden?.. Çünkü seçimleri kazanacaklarından ümidi kesmişlerdir. Hücum hedeflerini bu yüzden Adalet Partisi üzerinde toplamışlardır.

AP tek başına iktidara gelirse ne olur?

CKMP nin yeni Genel Sekreteri Muzaffer Özdağ’a göre, rejimin teminatı ortadan kalkar!. Bu, hem Adalet Partisi, hem de rejim için hayırlı olmaz!.

Pekii, seçmen vatandaşların çoğunluğu böyle ister de, millî irade bu yolda kendini gösterirse?.. Adaaam siz de.. Eski Millî Birlik üyesi, eski Tokyo Siyasî Müşavirinin, millî iradenin şöyle veya böyle tezahür etmesiyle ne ilgisi olabilir?..



Akşam, 24 Ağustos 1965.

Türkeş çiftçilere de emeklilik vaadetti

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, seçim gezisine Ege bölgesinden başlamış ve önceki gece İzmir’e gelmiştir. Seçimler arifesinde Ege teşkilâtını kuvvetlendirmek için geziye çıktığını söyleyen Türkeş gazetecilerle sohbet etmiş ve <<Bazı parti yöneticilerinin hukuk düzeni anlayışına aykırı söz ve davranışları, kurumlara ve hâkim kararlarına saygısız ve riayetsiz tutumları tasvip görmemekte ve ayıplanmaktadır>> demiştir.

Politik faaliyetlerin kesin bir dürüstlük içinde vatandaş haysiyet ve şerefini koruyarak yürütülmesine taraftar olduklarını söyleyen Türkeş <<Köylü ve ziraatle uğraşan diğer bütün vatandaşlarımızın dertlerini birinci derecede önemle ele almak mecburiyetindeyiz. Çünkü nüfusumuzun dörtte üçü bu sektörde çalışmaktadır. Ziraatle uğraşan vatandaşlarımızın 60 yaşını doldurduktan sonra tekaüt olmalarını sağlayacak ve ayrıca hastalanan, sakatlanan ziraatçilerin bakımını temin edecek bir sigorta düzeninin kurulmasını gerekli buluyoruz.>> demiştir.

İzmir’de Türkeş’i karşılayan üniversiteli gençler kendisine Kıbrıs haritası işlenmiş bir bayrak armağan etmişlerdir.



Cumhuriyet, 24 Ağustos 1965.

Türkeş: Türkiye kendi imkânları ile kalkınabilir

Bergama – Dün İzmir’in ilçelerini gezen CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş , Bergama’da köylülerle toprak reformu konusuna temas ederek <<Bir çok köylere sahip bulunan geniş arazi sahiplerinin topraklarında, büyük bir hakka sahip olmaksızın yaşıyan topraksız köylülerin sefaletten, sömürülmekten ve esir gibi kullanılmaktan derhal kurtarılmaları lâzımdır. Çünkü bugünkü durum içinde halk, her gün yeni yeni facialarla karşılaşmaktadır>> demiştir.

Gezisi sırasında açıkça Demokrat Parti devrini özlediklerini belirten yurttaşlarla karşılaşan eski ihtilâl lideri, 27 Mayısta Başbakanlık hesabında çeşitli suiistimaller yapıldığı hakkındaki iddiaları reddetmiş ve bunu ispatlayan belgeler göstermiştir.

Türkeş, yabancı sermayenin ancak millî menfaatlerimize uygun olduğu takdirde getirilmesi gerektiğini söylemiş ve <<Memleketimizin kendi imkânları da iyi kullanıldığı takdirde kalkınmamıza yeter>> demiştir.

Genel Başkan, herkesin liyakat ve kabiliyetine göre kazanç sağlaması gerektiğini, devletin vatandaşlara iş sahası açmasını ve tavsiye ettikten sonra şunları söylemiştir:

<<-Bütün vatandaşlar için asgarî bir refahlı geçim seviyesi hesaplayıp bunun altında kimseyi bırakmayacağız. Fakat bunun üstü serbest olacaktır. Memlekette bütün vatandaşları içine alan bir toplumsal güvenlik ve yardımlaşma teşkilâtı kurmak lâzımdır.>>



Haber, 24 Ağustos 1965.

CKMP akla seslenip yön verecek

CKMP basın sözcüsü Gökhan Evliyaoğlu, <<Seçim hazırlıklarımız sistemli bir şekilde devam etmektedir>> demiştir. Evliyaoğlu partisinin seçim çalışmalarıyla ilgili bilgi vererek şunları söylemiştir. <<Seçim plâtformunda duygulara değil, akla seslenecek olan CKMP, sosyal hareketlerin psikolojisini gözeterek bilimsel bir propaganda ile çalışacaktır. Böylece yıllardan beri alışılagelen seviyesiz parti mücadelelerine, iftiralara ve haksız isnatlara sapan, zaman zaman da kardeşi kardeşe düşüren bir seçim kampanyasına yeni ve olumlu bir yön vermek istiyoruz. Seçimde sayıya değil, kuvvetli fikre önem vereceğini anladığımız bütün seçmenlere kuvvetli fikirlerle sesleneceğiz.>> Evliyaoğlu, seçim beyannamesi hazırlıklarının ilerlediğini de sözlerine eklemiştir.



Dünya, 24 Ağustos 1965.

DEMİREL’İN CEVAPLARI
TÜRKEŞ’E CEVAP

Başbakan Yardımcısı, <<AP yöneticileri, ellerine geçen büyük fırsatları kaybettiler>> şeklinde beyanda bulunan CKMP Genel Başkanı Türkeş’e de cevap vererek demiştir ki: <<AP eline imkân geçince millete çok faydalı işler yapmış mıdır, yapmamış mıdır? Bunu ancak halk takdir edecektir. Bu da yine 10 Ekimde anlaşılacaktır. Şunu da söyliyeyim ki, hiç kimsenin yaptığı konuşmalar cevapsız kalmayacaktır. Sadece konuşmalar cevap verilecek cinsten olmalıdır.>>



Dünya, 24 Ağustos 1965.

CKMP ve YTP SÖZCÜLERİ SÜKAN’IN FİJRİNDE DEĞİL

CKMP ve YTP sözcüleri dün AP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Sükan’ın <<TİP’ten Meclise girecek milletvekillerinin meclisi çalışamaz hale getirecekleri>> yolundaki iddiasına katılmadıklarını bildirmişlerdir.

CKMP Propaganda Başkanı Balıkesir Milletvekili Gökhan Evliyaoğlu, bu konuda <<Bu söz, AP nin fikir bakımından ne derece zavallı olduğunu ortaya koyuyor, medenî bir memlekette bu iddia gülünçtür.>>



Haber, 25 Ağustos 1965.

Seçim Mücadelesi

Geleceğe Ait Bir Çok Soruyu Bünyesinde Taşıyan Parti

1946 seçimleriyle birlikte MP rumuzuyla kurulan bugünkü CKMP, kuruluşundan bu yana bir çok değişiklikler geçirmiştir. Bu değişikliklerin en önemliler; 1961 seçimlerinde 16 senatör ve 54 milletvekili ile parlâmentoya giren CKMP’de Bölükbaşı’nın gittikçe despotik bir idare tarzına yönelmesi sonucunda çıkan buhranla partinin parçalanması, diğeri de 1965 yılı CKMP Genel Kongresinde, partiye yeni katılan Türkeşçilerin Genel İdare Kurulu ile Parti Başkanlığını ele geçirmeleri sonucunda bir kısım idarecilerin ve parti mensuplarının partiden ayrılmaları olaylarıdır.

CKMP; hayatındaki bir çok buhrana rağmen bugüne kadar gelebilmişse bunu hem şansına hem de bu buhranlar sırasında liderlerinin o olaylar sırasındaki inatçı, cesur tutumlarına borçludur.

Türk siyasî hayatına; eski DP idarecilerine kızarak, kırılarak ayrılan bir grubun teşebbüsü ile doğan bu teşekkül, sırasiyle MP, CMP, CKMP adlarını almıştır.

CKMP’nin bütün istihalelerinde gösterdiği siyasî hayatiyet ve kudreti, memleket çıkarları yönünden mütalâa edersek olumlu sonuçlara varmak mümkün olmaz.

Bölükbaşı’nın ayrılmasından sonra da CKMP nin Hasan Dinçer, Tahtakılıç, Ahmet Oğuz gibi liderlerin idaresinde gösterdiği hayatiyet pek öyle kudret ifade eder tarzda değildi. Hattâ daha da ileri giderek diyebiliriz ki CKMP, YTP ile beraber kaybolmak üzere bulunan bir teşekkül haline gelmişti.

CKMP SEÇİM TABLOSU

SEÇİMLER, Aldığı Oy, Oy nisbeti, Kazandığı Sandalye

15 Ekim 1961 MV 1.415.390, 14, 54
15 Ekim 1961 Senato, 1.350.892, 12,5, 16
17 Kasım 1963 Bld. Bşk., 47.070, 1,54, 9
17 Kasım 1963 Bld. Mec., 63.113, 2,17, 340
7 Haziran 1964 Senato, 85.375, 2,99, -

YENİDEN DİRİLİŞ

Türkeş ve arkadaşlarının uzun çalışmalarından sonra girebildikleri CKMP’de çok kısa bir zaman içinde idareye el atmalarının ve bunu ne şekilde olursa olsun gerçekleştirmelerinin mânâsı küçümsenemez.

CKMP’nin eski idareci kadrosunun donuk, cansız, hayatiyetten uzak renksiz tutumlarının, yeni değişiklikte büyük rol oynadığı inkâr edilemez. Ancak, yine aynı kadronun mücadeleyi bırakmada gösterdiği tehalük ve kudretsizlik, siyasî tarihimizin ilginç olaylarından biri olarak kalacaktır.

CKMP’nin yeniden doğuşta, enerjik ve mücadeleci bir kadro intibaını uyandıran yeni idarecileriyle başarıları ne olabilir? 1961 seçimlerindeki sonuçlara ulaşılıp geçilebilir mi? Yoksa değişiklik, halk efkârında aksi sonuçlar mı doğuracaktır? Bu son ihtimal zaten eski idareciler devrine hem de fazlasiyle mevcuttu. Demek ki yeni kadro çok evvelden bilinen bir sonucu değiştirme azmiyle bu maceraya atılmıştır.

Bir kere, en fena ihtimal göze alındıktan sonra tedbirleri de ona göre daha tesirli olarak alınabilir.

Türkeş’in sosyal adalet ilkesiyle birlikte müslüman devlet sloganına da sarıldığı görülmektedir.

Bir tarafta milliyetçilik ve şovenizm, diğer yönde sosyalizm. Her ikisinin dünyadaki birleşik tatbikatları var. Meselâ ilk hatıra gelen, Alman Nasyonal Sosyalizmi, Sosyalistlerin mi yoksa nasyonalistlerin mi daha faydalı olacaklarının tartışmasına girmek bu sütunlar için lüzumsuz olacaktır.

Ancak Türkeş ve arkadaşlarının geçmiş olaylarla vesikalandırılmış tutumlarını kısa bir süre içinde değiştireceklerini beklemek fazla iyimserlik olur.

Müslüman devlet sloganının, aşırı sosyalist tutumun maskelenmesi için ileri sürüldüğü düşünülebilir.

CKMP Genel Kongresinde Genel Başkanlık seçimlerinde oyların dağılışı Türkeş ve arkadaşlarının kısa bir süre içinde CKMP idareci kadrosunda da büyük değişiklikler ve yenilemeler yaptıklarını gösterir.

İşte seçimlerde Türkeş ne yapacaksa bu inanmış, taze kadroyla yapacaktır. Eski kadroların bir kısmı ayrılmış, diğer bir kısmı ayrılma hazırlığında, küçük bir grup da yeni üst kadro ile kaynaşmayı göze almış bulunmaktadır.

Türkeş ve arkadaşlarının yeni şovenist sloganı, bir yandan AP oylarını, diğer yandan YTP ve MP ve hattâ TİP oylarını kendi taraflarına çekme düşüncesinden doğmaktadır.

CKMP Genel Kongresinde yapılan program ve tüzük değişikliği çalışmaları hakkında verilen şu bilgiler ilginçtir:

<<CKMP’nin yeni programı CHP ninkinden daha devletçidir. Siyasî yönde liberal, iktisadî yönde ise neo-liberalisttir.>>

CKMP bugünkü durumuna, çok lider ve çok idareci değiştirerek gelmiştir. Zaten kendisi de aslı itibariyle bir transfer partisidir. Türkeş’in bu partiye ne nisbette bir devamlılık sağlayacağı ancak seçim ve sonrasında belli olabileceklerdir.


CKMP İDARECİLERİ

Genel Başkan Alparslan Türkeş.
Genel Başkan Yardımcıları: Mustafa Kepir, Enver Kök.
Genel Sekreter Fuat Uluç.

Genel İdare Kurulu Üyeleri: Ahmet Tahtakılıç, Abdülhadi Toplu, Gökhan Evliyaoğlu, Sıtkı Cortoğlu, Mehmet Altunsoy, Mustafa Kepir, Muzaffer Özdağ, Hasan Dinçer, Ahmet Er, Dündar Taşer, Kâmil Koç, İsmail Hakkı Yılanlıoğlu, Rifat Baykal, Mustafa Kaplan, Kemal Cabioğlu, Numan Esin, Cevad Odyakmaz, Saadet Evrenkoçar, Turgut Öztaşkın, İsmail Sefa Akay, Fuat Uluç, Seyfi Öztürk, Hasan Gülsoy, Mustafa Kemal Erkovanlı, Hikmet Tanyu, Mehmet Kılıç, Ahmet Oğuz, Faruk Küreli.

Bu üyelerden, partiden ayrılan Hasan Dinçer, Seyfi Öztürk, Ahmet Oğuz yerine Enver Kök, Rahmi İnceler, Ziya Tansu, Şefik Soyuyüce Genel İdare Kuruluna alınmıştır.

Genel başkan adayı Taahtakılıç’ın durumu belli değildir. Partiden henüz istifa etmemiştir. Bu eski ve kurt politikacının, durumun gelişmesini beklediği anlaşılmaktadır.



Ulus, 25 Ağustos, 1965.

Türkeş, bir daha merhamet edilmeyecek dedi

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, bugün İzmir’de düzenlediği basın toplantısında çok sert bir konuşma yapmış ve <<El çabukluğu ile ahlâk kurallarını çiğneyerek hukuk düzenine karşı çıkarak, vurgunlar vurmağa kalkışmak açık gözlülük ve beceriklilik sayılmamalıdır. Bu görüşte olan politikacılar millete çok zararlı olmuşlardır. Bugün de böylelerini yine aynı çirkin oyunlarla ortaya çıkmış olarak görmekteyiz. Bu gibilere bir daha merhamet edilmeyeceğini hatırlatmakta büyük faydalar vardır>> demiştir.

Alparslan Türkeş sorulan bir soru üzerine Türk – İş Genel Merkezine yapılan arama olayına da değinmiş ve bu konudaki görüşünü <<Polis devletlerindeki usulleri hatıra getiren böyle davranışlar yerine, sükûnetli ve normal tutumlar uygulaması yerinde olur kanısındayım>> diyerek açıklamıştır.



Cumhuriyet, 26 Ağustos 1965.

Türkeş soru yağmuruna tutuldu

Afyon – Dün öğleden sonra şehrimize gelen CKMP Genel Başkanı bir kahvede sohbet toplantısı yapmıştır. Toplantıda hazır bulunanlar, Türkeş’in konuşmasına fırsat vermemiş, soru yağmuruna tutmuşlardır.

Türkeş bir vatandaşın <<Eski DP mensuplarını idam ettirmek isteyenlerin birisin>> sorusuna <<O zaman biz Avrupadaydık. O günlerde Gürsel’e idam edilmemeleri konusunda mektup yazdım. Böyle bir şeyle alâkam yoktur>> demiş, Avrupaya gönderilmeleri konusunda şunları söylemiştir:

<<İhtilâli parti farkı gözetmeksizin yaptık. İleride bir seçim yapmak ve iktidarı seçim neticesinde gelecek meşru hükümete devretmek gayemizdi. Bazı arkadaşlar hükümeti yalnız İnönü idare eder kanaatindeydiler. Bu yüzden aramızda anlaşmazlık çıktı. Netice olarak Türkiye’den uzaklaştırıldık.>>



Akşam, 26 Ağustos 1965.

CKMP İstanbul’da sürpriz yapabilecek mi

CKMP yöneticileri kendilerini bütün illerde olduğu gibi bu seçimlerde İstanbul’da da çok şanslı görüyorlar. Tümünün dayandığı şans kaynağı ise partiye gireli henüz üç ay olmuş olan Alparslan Türkeş, CKMP lilerin gözünde dev bir insan, o yepyeni bir Ergenekon destanının yaratıcısı sanki.

CKMP İstanbul il yöneticileri partiyi dünkü ve bugünkü parti diye ayırıyorlar. Dünkü parti genel kongrenin yapıldığı gün kadar uzakta. Tam yirmi gün ötede kalmış. CKMP dünü yirmi gün öncesi terketmiş, yepyeni bir parti olarak bugüne başlamış. İstanbul teşkilâtını eskiden Emniyet Genel Müdürlüğü yapmış olan Servet Sürenkök yönetiyor. Sürenkök İstanbul için iddialı mı iddialı. <<19 yıllık CKMP bu seçimlerde önce İstanbul’da şaha kalkacak. Buna şahit olacaksınız.>> diyor. Partinin ikinci başkanı Sedat Erbil tıpkı MP’liler gibi, TİP’liler gibi, YTP’liler gibi konuşuyor. <<İstanbul’da 7 – 8 milletvekili için şansımız var. İstanbul’da da tüm seçimlerde de vatandaşların üçüncü derecede oylarını alan parti CKMP olacaktır. Çok değil az kaldı seçimlere. Saçlarımız kesilecek, ak mı kara mı göreceğiz onları…>>

İstanbul teşkilâtı mensupları arka arkaya AP’ye geçen Hasan Dinçer, İrfan Baran, Seyfi Öztürk’ü affetmeyeceklerini ifade ediyorlar, lânetliyorlar, hattâ <<Onlar safraydı. Partimiz attı safrayı kurtulduk çok şükür>> diyorlar. Onları parti haini olarak suçlayanlar da var. <<Tıpkı diyorlar harp kazanılmak üzereyken düşman saflarına katılanlar gibi bu üç kişi. Pusuya yattılar, vaziyeti gördüler, ölçtüler, biçtiler bunun üzerine de kendilerinden daha kuvvetli bir insanın varlığına tahammül göstermeyerek düşman saflarına geçtiler. Bizim için bu böyle. Hem garip, hem gerçek.>>

Bütün partililerin tek tek üzerinde birleştikleri bir nokta var ki CKMP İstanbul teşkilâtı bundan çok yaralı. <<Bugüne tek partinin yeterince genişleyememesi hep ona ihanet edenler yüzünden zaten. Neler gelmiş, neler gitmiştir bu partiden. Hepsi ufacık kaprisleri, ufacık düşünceleri için terketmişlerdir CKMP’yi. Ama sel gider, kum kalır.>> diyorlar.

Teşkilâtın yediden yetmişe mensupları CKMP’nin İstanbul’da en çok işçiden oy alacağını söylüyorlar. Bunu kati olarak inanmışlar. Hem de o kadar inanmışlar ki <<Eyüp bizim, Taşlıtarla bizim, Zeytinburnu bizim, bütün işçilerin toplu olarak bulundukları yerler hep bizim>> diyorlar. Sonra sayıyorlar sayıyorlar. CKMP’liler nedense işçilerin İstanbul’da bağlanabilecekleri bir başka parti tanımıyorlar, bu yönden de TİP’e hiç mi hiç şans vermiyorlar. Bütün teşkilât TİP’in işçiden tek bir oy alamayacağı kanısında. Bunu <<Vallahi de billahi de alamaz. İstediğiniz şey üzerine iddiasına girebiliriz>> diye perçinleyenler de var.

CKMP’liler İstanbul için seçimlerin sürprizli olacağı inancını taşıyorlar. Ama bu inançları nedense hep kendilerinden yana işliyor. <<Bu sürprizi CKMP yapacaktır. Çünkü biz artık silkindik, biz artık kanlandık canlandık>> diyorlar. İl Başkanı Servet Sürenkök CKMP’yi gövdesine yeni yeni su yürüyen bir ağaca benzetiyor. <<Bu ağaç kurumuştu, bu ağaç kesilecekti. Ona bağlı olan dallar da şimdi birer birer düşüyor. Şimdi bu ağaca sihirli bir değnek sürüldü. Ağacın gövdesine su geldi, hayatiyet geldi. Fazlalıklar budandı. Ama ağacımız kurtuldu. Yapraklandı yeşillendi… Hepsi hepsi yirmi günlük bir mesele bu.>>

CKMP önümüzdeki seçimlere İstanbul’da da büyük bir ümitle giriyor ve sihirli değneğin seçimlerde hep CKMP üzerinde dolaşacağına inanıyor.



Zafer, 26 Ağustos 1965.

Esin, CHP desteği ile Çanakkale’de MP’ni parçalamak istiyor

Adalet Partisi ve Milet Partisinin reylerini parçalamaya çalışan eski MBK üyesi Numan Esin, yanında bulunan bazı CHP lilerle köy köy, kaza kaza dolaşmakta bilhassa Millet Partilileri partilerinden istifa ettirmeye çalışmaktadır.

Altında hususi arabası ve cebine yerleştirdiği külliyatlı miktarda para ile Millet Partisi kaza teşkilâtlarını dolaşan Numan Esin, MP lilere para vadinde bulunarak tabela partisi haline gelen CKMP ye geçmelerini istemektedir. Her gittiği yerde CHP lilerin iltifatına mazhar olan ve üç beş kişi tarafından karşılanan Numan Esin için Bigalılar <<Hemşehrimizin bir zamanlar buraya nasıl geldiğini ve neler söylediğini biliriz. Kendisini o zamanlar dahi dinleyenler 50 kişiyi geçmemiştir. CHP ne gireceğini biliyorduk, ama o İsmet Paşanın koltuğunun altına sığınan CKMP ne geçmiş, ha o ha bu farketmez>> demişlerdir.

Kendileri ile görüştüğümüz MP’li de Çan’da, Eceabat’ta, Bayramiç’te bilhassa Yenice’de bizden iyi bir ders alarak arabasına binmiş ve zor kaçmıştır>> demişlerdir.

CKMP Eşyaları

Millet Partisi İl teşkilâtına mensup bir üye ise Numan Esin, imzasını namusu telakki eden, partisini seven ve Bölükbaşı’ya bağlı olan partilileri satın alamaz. Bu kadar paraları varsa CKMP nin bina borçlarını versinler. Tabela ve eşyaları bina sahibi tarafından hacz edilmiştir. Bu parti memleket için faydalı olamıyacaktır. Siyasette ahlâktan önce, menfaati düşünmektedirler.>> demiştir.

MP Seçimlere Girecek

MP nin şehrimizde seçimlere giremeyecği haberini kasıtlı olarak yayınlayan eski CHP li, şimdi ise CKMP organı olan bir gazete dün partililer tarafından tekzip edilmiş ve Numan Esin’in bu taktiği bilhassa Biga’da nefretle karşılanmıştır. Yüksek Seçim Kurulu, MP nin seçimlere iştirak edeceğini il seçim kuruluna bildirmiştir.



Cumhuriyet, 26 Ağustos 1965.

Evliyaoğlu: “İnönü Koalisyonu Suçlarken CKMP’yi Ayrı Tutsun..>>

CKMP sözcüsü Gökhan Evliyaoğlu, dün basın mensuplarıyla yaptığı sohbet toplantısında, <<Sayın İnönü’nün bundan böyle hükümete tevcih ettiği tenkitlerinde, koalisyon partileri arasında bir tefrik yapmalarını ve meselâ AP nin hatalarına bizi ortak etmemelerini rica edeceğiz.>> demiştir. CKMP sözcüsü özetle şunları söylemiştir:

<<Sayın İnönü’nün bugün bir gazeteye verdiği özel demeçte, koalisyon partileri hakkında ileri sürdüğü görüşlere genel olarak iştirak ediyoruz. Bu arada, bilhassa Türk – Sovyet ilişkileri konusunda AP yöneticilerine tevcih ettiği tenkitlere katılmamak mümkün değildir.

İkinci Demirkırat Partisinin, birincisinden tevarüs ettiği unsurlar ve görüşler bahsindeki sözleri de isabetlidir. Ancak, sayın Başbakanın, Moskova’dan dönüşünden sonra, İnönü’nün koalisyon partilerinin ve sözcülerinin, Rusya’dan getirilen iyi haberler için bir kelime bile memnuniyet ifade etmiş olmaktan kaçındıkları yolundaki beyanını biz CKMP olarak tekzib ederiz. Hatırlanacağı üzere, Başbakan Rusya’dan döner dönmez, CKMP olarak biz, CHP den önce, bu gezinin Türk – Sovyet ilişkileri konusunda, memnuniyet verici ve olumlu bir adım teşkil ettiğini basına ve kamu oyuna açıklamıştık. Sayın İnönü’nün bundan böyle, hükümete tevcih ettiği tenkitlerinde bir tefrik yapmalarını ve meselâ AP nin hatalarına bizi ortak etmemelerini rica edeceğiz.>>



Yeni İstanbul, 27 Ağustos 1965.

Türkeş: İdamlara taraftar değildim

“Yeni Delhi’den 7.9.1961 de Gürsel’e ve MBK ne gönderdiğim mektuplarda idamların huzursuzluğu arttıracağını yazdım”

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün gece Afyon’da yaptığı konuşmada Menderes ve arkadaşlarının idam edilmemesi için Gürsel ile MBK’ya mektup yazdığını açıklamıştır.

İhsaniye ve Döger’de halkın soru yağmuruna tutulan Türkeş Başbakanlık kasasının hâkimler huzurunda açıldığını belirterek bu sırada tutulan tutanağın bir suretini göstermiş, idamlarda rolü olduğu iddialarını reddetmiştir. Yeni Delhi’den 7 Eylül 1961 tarihinde Gürsel ile MBK ya gönderdiği mektupta idamların huzursuzluğu arttırabileceğini, memleket için hiçbir fayda sağlamayacağı gibi zararlı olacağını, 27 Mayısın amacı olan millî birlik ruhunun geliştirilmesini güçleştireceğini, 27 Mayıs sabahı radyodan vaad ettikleri gibi ak devrimin ak kalması gerektiğini bildirdiğini açıklayan Türkeş köylülerin bazı politikacılardan şikâyeti üzerine şunları söylemiştir:

“Hem bir çok dertlerden şikâyet ediyorsunuz, hem dertlerinizi teşhis ve tedavi edemeyen arkadaşları iş başına getirmek istiyorsunuz. Size refah ve huzur sağlamayan insanları seçmekte ısrar ederseniz müreffeh ve kuvvetli Türkiye dâvası gerçekleştirilemez. Milletimizin en büyük temeli ahlâktır. Millî mefkûreleridir, millî geleneklerdir. Biz mânevi değerler yanında Türkiye’nin maddî kalkınmasını da tamamlayacağız. Ve her şeyde ahlâkı esas alacağız.

Türkeş gece otomobille Ankara’ya dönmüştür.




Yeni İstanbul, 27 Ağustos 1965.

Başbakan CKMP de

Başbakan Suat Hayri Ürgüplü dün öğleden sonra CKMP Genel Merkezini ve genel başkan Türkeş’i ziyaret ederek bir süre görüşmüştür. Başbakan Ürgüplü görüşme ile ilgili olarak gazetecilere şunları söylemiştir:

“Sayın Türkeş’i ziyaret ettim. Kendilerine Rusya seyahati hakkında bilgi verdim. Bu arada memleket ve yurt işlerinde fikir atisinde bulunduk. Kıymetli mütalaalarını öğrendim. Bu ziyaretimden çok memnunum.

Diğer taraftan CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş de “Sayın Başbakan Rusya gezisi hakkında izahatta bulundular. Memleket meseleleri hakkında kendileri ile fikir teatisinde bulunduk.” demiştir.




Zafer, Ayşe Duyar, 27 Ağustos 1965.

Türkeş’in telâşı..

Efendim, CKMP nin yeni Genel Başkanı Alparslan Türkeş, seçim gezisine İzmir’den başlamış. Partisinin tabelâlarının henüz durduğu ilçelere gidip, propaganda konuşmaları yapıyormuş.

Geçen gün yolu Bergama’ya düşmüş. Konuşmasına başlayacağı sırada, kendisini dinlemeye hazırlanan vatandaşlar arasında bir fısıltı duyulmuş. <<Dörtler geliyor..>> Türkeş, birden nedense heyecanlanmış. Aslında çatık olan kaşlarını daha da kaldırmış. Sonra efendim, biraz gülümsemek istemiş ve yanında duran vatandaşa eğilip yavaşça sormuş:

- Ondörtlerin hepsi mi gelecek buraya?

Köylü vatandaş sâkin bir sesle cevap vermiş;

- Yok beyim, demiş. Onlar sizin Ondörtler değil. Bizim İzmir’in çok sevilen Dört’leridir. Şimdi buraya geleceklermiş.

Türkeş eliyle yüzünü sıvamış:

- CKMP li mi bu dörtler?
- Hayır beyim, diye cevaplamış vatandaş. Bizim AP nin İzmir adaylarıdır. Ali Naili Erdem, Şükrü Akkan, Nihat Kürşat ve Muzaffer Döşemeci’ye bizde Dörtler denir.

Türkeş, derin bir nefes almış. Rahatladığı için mi, yoksa CKMP li diye AP li vatandaşlara seçim nutku çektiği için mi soramadım anlatan arkadaşa.

14 LERDEN NUMAN BEYİN ÇANTASI…

14 lerden Numan Esin bey dostumuz, bir süre önce siyasî hayata girmek istemiş. Düşünmüş, taşınmış. Beğendiği parti hangisi olabilir? <<Vakıa Türkeş 18 yıldır CKMP ni beğendiklerini söylemişti>> Ama Numan Esin bey gözüne CHP ni kestirmiş. Başlamış kur yapmaya. Fakat bir etki yapmamış. O da eski arkadaşı Türkeş’in yanında olmaya karar vermiş. Girmiş CKMP ne… Şimdi de duyduğuma göre Çanakkale’den adaylığını koymuş. Özel arabasına binip ver elini Çanakkale demiş. Köy köy, ilçe ilçe dolaşmaya başlamış.

<<İyi seçim nutku söylüyor mu>> diye sordum. Arkadaş başını salladı:

- Ben konuştuğunu duymadım, dedi. O CHP lilerle yavaş sesle konuşmayı tercih ediyor. Ama ertesi günü bir binanın penceresinden <<CKMP İlçesi>> levhası görünce seçmenler Numan beyin ne konuştuğunu anlıyorlar.

- İyi ya.. Demek yavaş da konuşsa seçmen vatandaşa tesir ediyor.

Arkadaş gene başını salladı:

- Önemli olan konuşması değil, dedi. Numan Bey’in çantası.. İçi de para dolu.
- Allah, Allah..
- Evet. Numan Bey’in gayesi AP nin de MP nin de oylarını parçalamak. Onun için CHP lilerle anlaşma yolunu arıyor. Özel arabasiyle her gün bir ilçede görünüyor. Yalnız Yenice ilçesi müstesna. Oraya gidemiyor nedense.

Bunun sebebini anlayamadım. Arkadaşım <<abla>> dedi, bunun sebebini bana değil, ilçe başkanı Ceylân Öztürk’e sorarsan iyi olur.>> Vaktim olsaydı incelerdim tabiî.

Politikaya kısa zamanda alıştığınızı görüyorum Numan Bey. Allah kolaylık versin.



Milliyet, 28 Ağustos 1965.

Türkeş: <<Şaklaban politikacıdan vatandaş bıktı>>

Ege bölgesinde yaptığı geziden dönen CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş, milliye muhabirine <<Vatandaş, kendi ekmek derdini çözecek idareciler istiyor. Şaklabanlık eden politikacılardan bıkmıştır.>> demiştir.



Tercüman, Suna San, Anahtar Deliğinden, 28 Ağustos 1965.

KUDRET

Manisalılar, ihtilâlin kudretli albayı Alparslan Türkeş’i karşılamak için hazırlanıyorlarmış. Hem de kudretine uygun hediyelerle… Manisalıların hediyesi çok ilgi çekiciymiş. İhtilâlin kudretli albayına -ki kudreti 13 Kasım’da sona erdi- kudret macunu hediye edeceklermiş…

Hani kudreti artsın, diye… Malûm, millet korkuyor, Türkeş’in CKMP deki kudreti de 3 aylık mı olacak diye?...

DEVE

Son Ege gezisinde, eli öpüle öpüle, Türkeş’in eli aşınmış… Sonra Türkeş’in bir huyu varmış. Nedense, geçmişten söz ettirmek istemiyormuş. Diyormuş ki: <<Geçmişi tırmaklamayın, iyi olmaz kurcalamak.>> Ona diyorlarmış ki: <<İdamlardan ne haber?>> <<Geçmişi kurcalamayın dedik ya>> diyormuş. Sonra oy avcılığına başlıyormuş:

- <<Bir de bizi deneyin. Size, erkekçe, askerce söz veriyorum. Yapacağım dedim mi, o olacaktır!...>>

Eski erkekçe sözleri akla geliyormuş Türkeş’in:

- <<Bu ihtilâl hiç bir parti ve zümreye karşı değildir!...>>

Hatırlatılıyormuş bu söz. Türkeş kaşlarını çatıyormuş;

- <<Eskiyi deşmeyin dedik ya!...>>

Derken, o eskiyi deşmekten tırmalamaktan hoşlanmıyan Türkeş, Kiraz ilçesinde eski günleri hatırlatıvermiş. Halk:

- <<Tabii benim için de bir deve keseceksiniz değil mi?...>> demiş.

Bir vatandaş:

- <<Yok devenin başı>> deyivermiş…

Ya efendim, vatandaşlar böyledir işte, taşı gediğine koyuverirler.



Milliyet, 29 Ağustos 1965.

CKMP’li adaylar hamamda toplandı

CKMP Konya önseçim adayları, Mahkeme Hamamı’nda bir grup toplantısı yapmışlardır. Toplantı iki saat sürmüş ve bu süre içinde hamama müşteri alınmamıştır.



Zafer, Başmakale 29 Ağustos 1965.

Alparslan Türkeş’in tehdidi

CKMP Lideri Alparslan Türkeş’in konuşmalarını bilmem izliyor musunuz? Bu konuşmaları eğer dikkatle takip etti iseniz Türkeş’in pek açık çelişmeler içinde bulunduğunun farkına varmışsınızdır.

Bu çelişmeyi belirtmek için onun rejim konusundaki görüşlerine temas edeceğiz.

27 Mayıs ihtilâlinin uygulama safhasında önemli bir rol oynamış olan Albay Türkeş, bilahare ihtilâlci arkadaşları ile arasında zuhur eden görüş farklarından dolayı 13 Kasım 1960 tarihinde bir darbe ile iktidardan uzaklaştırılmış ve 13 arkadaşı ile birlikte memleket dışına gönderilmişti.

Millî Birlik Komitesinde kesin bir rüptürle sonuçlanan bu anlaşmazlık, tasfiye edenlerle tasfiye edilenler tarafından farklı sebeplere bağlanmıştır.

Çoğunluğu teşkil edenler 14 lerin demokratik düzene taraftar olmadıklarını ileri sürmüşler, 14 ler ise bu iddiayı reddetmişlerdir.

Bizim, üzerinde durmak istediğimiz nokta bu değildir.

Türkeş memlekete döndükten sonra 21 Mayıs hâdiseleri ile ilgili görülerek tutuklandı ve Mamak Askerî Mahkemesinde yargılandı.

Bu yargılama sırasında eski ihtilâlcinin ihtilâl hakkındaki fikirlerinde bir değişiklik olduğu görüldü. O, ihtilâlin bir memleketin hiçbir meselesini çözmeğe yeterli olmadığını söylüyor ve en fena işleyen demokratik bir idareyi en iyi bir ihtilâle tercih ettiğini anlatıyordu.

Yargılama sonunda Türkeş’in 21 Mayıs olayları ile bir ilgisi bulunmadığı görülerek beraat etti ve bir müddet sonra da politik hayata girdi.

O güne kadar emir ve kumanda düzenine dayalı bir hayata alışmış olan Türkeş şimdi halkın içinde çalışacak ve sivil hayatın yeni şartlarına intibak edecekti. Bu düzende artık sert bir disiplin, emir ve kumanda yoktu. Herkes her dâvasını vatandaşa anlatmağa ve ona benzetmeğe çalışacak, her meseleyi sevgi ve inandırma yolu ile çözmeğe gayret edecekti. Demokratik düzende her şey halkın hükmüne ve iradesine bağlı idi. Çeşitli yollarla yapılan tehdit ve korkutmalar bu rejimin bünyesine ve felsefesine aykırı düşüyordu.

* * *

Türkeş’in bu hayata iyice intibak edemediğini gösteren belirtilere son günlerde rastlanmıştır. O, İzmir’de yaptığı bir basın toplantısında eski devrin politikacılarına ulu orta hücum ettikten sonra kendilerini yeni bir ihtilâlle tehdit etmeğe kalkışmış ve <<bu gibilere bir kere daha merhamet edilmeyeceğini belirtmekte büyük fayda vardır>> demiştir.

Bu, demokratik düzeni benimsemiş olan kimselerin ağzı olamaz. Bir zamanların MDO larının, herkesi yeni ve kanlı bir ihtilâlle tehdit eden gizli teşkilâtlarının yaptıklarından farklı bir şey midir?

Bir siyasî partinin liderliğinde bulunan bir insan, her şeyden önce, bu tehditleri bir yana bırakmalıdır. AP nin büyük kitlesine karşı <<aşk taarruzu>>na geçmeğe hazırlanan bir partinin lideri böyle mi konuşur?

Türkiye’de artık hiçbir kimse, demokratik düzen içinde, yeni bir ihtilâl tehdidi ile politika yapamaz. Bunu her politikacının iyice bilmesi şarttır.



Son Havadis, 29 Ağustos 1965.

Sinan Atalar bildiriyor: Çorum’da Türkeş CKMP nin başına taş gibi düşmüş ve ezmiş

CKMP nin milletvekili adayı olan Faruk Küreli herhalde meclisin dışında kalacak. Burada da Türkeş CKMP nin başına cidden taş gibi düşmüş ve ezmiş.



Yeni İstanbul, 30 Ağustos 1965.

Türkeş: “Yeni ufuklar, yeni fatihler bekliyor” dedi

CKMP Genel Başkanı Alparslan Türkeş dün 30 Ağustos Zafer Bayramı münasebetiyle bir demeç vermiş ve “Bugün de çağdaş uygarlık yolunda bir ölüm kalım mücadelesi yapmaktayız” demiştir. Türkeş bu konu ile ilgili olarak şunları söylemiştir:

“Kurtuluş savaşı Türk milleti için bir ölüm kalım mücadelesi idi. Bu mücadele imkân bakımından son derece korkunç bir yoksullukla bitmez tükenmez bir bolluk arasında yapılmıştır. 30 Ağustos 1922 de kesin sonuçlu zaferin millet lehine tecelli etmiş olmasında şu üç faktörün etkisi sonsuzdur. Türk milletinin fedakârlığı, Türk ordusunun kahramanlığı, Türk başbuğunun eşsiz askerlik ve devlet adamlığı dehasıdır.

Bu üç kudret kaynağı elele verince Kuvayı Milliye ruhu doğmuş, düşman vatanın yanık bağrında boğulmuştur. Elbette her üç kudret kaynağına karşı duyduğumuz minnet ve şükran hudutsuz olacaktır.

Bugün de çağdaş uygarlık yolunda bir ölüm kalım mücadelesi yapmaktayız. Medeniyet alanında önümüzde koşanlarla aramızdaki baş döndürücü mesafeyi mutlaka kapatmamız lâzım. Aksi takdirde itibarlı bir millet olarak yaşamamız mümkün değil. Bu mücadelede de meydan muharebeleri kazana kazana maksadı sağlamamız için Kuvayı Milliye ruhunu tekrar şahlandırmamız şarttır. Aksi takdirde bütün gayretler heba olmaya mahkûmdur. Bu inanç ile Türk milletinin Zafer Bayramını kutlarken yeni ufukların, yeni fetihleri beklediğini de işaret etmek isterim.”



Son Havadis, Adviye Fenik, 31 Ağustos 1965.

Türkeş’in de tehdidi var…

İhtilâlin kudretli Albayı yine sahnede.. Partisine üç beş milletvekili temin edebilmek için sağa, sola baş vurup çırpınıyor…

Ne yapsın?..

CHP den mi oy kapsın?.. TİP den mi çelsin?.. AP den mi devşirsin?.. Her sınıf seçmene bir defa baş vurup boyunun ölçüsünü alıyor..

İşçiler, küçük esnaf deyip TİP’e göz dikmiştir.. Reformculuk iddiası ile Halk Partisinden bir şeyler koparabilir miyim, diye bakmıştır.. Asıl büyük seçmen kitlesi AP de olduğu için, çiftçi, memur, işçi, köylü diye ayrıca onların kapısını çalmaktadır.

Ama ne yapsa, millet kendisini tanıyor..

Yalnız Türkeş, henüz milleti tanımıyor!. Bu akılda giderse, tanıyacağa da benzemiyor.

* * *

İhtilâlin kudretli Albayı Afyon’da bir demeç vermiş..

İdamlara taraftar değildim, demiş.. Gürsel’e, Millî Birlik üyelerine mektup yazdığını, idamların huzursuzluğu arttıracağını söylemiş.

Fakat, 1960 yılı Mayısından, 13 Kasım’a yâni kendisinin Türkiye’den Yeni Delhi’ye sevkedildiği tarihe kadar geçen olaylardan hiç bahis buyurmamış!.

Yassıadalılar, idam veya müebbet hapis talepleriyle kendi iktidarları sırasında fevkalâde hususî mahkemelere sevkedilmiş değiller midir?..

Kudretli Albay, bunlardan hiç söz etmemiş..

Biz de bunun tartışmasına girecek değiliz.. Ama ordu içinde 7 bin subayın bir anda emekliye sevkedilmesi, Üniversiteden 147 profesörün atılması ve buna benzer bir çok keyfî işlemler, Türkeş zamanında olmuştur ve memlekete huzur mu getirmiştir?..

* * *

Emekli Albay Türkeş’in İzmir’de de konuşması var.. Herhalde önemine binaen olacak.. Ulus gazetesinde yer almış.

İhtilâlin kudretli Albayı İzmir’deki konuşmasında pek serttir!.

Hele şu kerametine bakınız: <<El çabukluğu ile ahlâk kurallarını çiğniyerek, hukuk düzenine karşı çıkarak vurgunlar vurmağa kalkışmak, beceriklilik ve açık gözlülük sayılmamalı> imiş!.

İhtilâlin kudretli Albayına sormak lâzım: El çabukluğu ile, ahlâk kurallarını çiğniyenler kimlermiş?..

Ve böyle hareketleri, beceriklilik ve açık gözlülük kim saymış?..

Eski devrin muhasebesi ve muhakemesi, görülmüş ve kapanmış olduğuna göre, dilinin altındaki bakla nedir?

Ama Türkeş bu.. Söyliyecek ve arkasından tehditler savuracaktır.

<<Böylelerini bugün aynı çirkin oyunlarla ortaya çıkmış görmekteyiz>> diyecektir! Ve sonra yükseklerden atacaktır: Bu gibilere bir daha merhamet edilmiyecek!..

Türkeş’in, bu merhamet edilmeyecek tehdidi ile, Kemal Satır’ın merhamet artıkları lâfı arasında ne fark görebilirsiniz.

Birisini CKMP terazisinin bir kefesine, diğerine öbürünü koyunuz. Tehditle, tepeden atış arasında aynı dengeyi kurarsınız..

Asıl çirkin olan oyunlar, bunlar…



Haber, 31 Ağustos 1965.

10 Ekim milletvekili seçimlerine katılacak adaylar belli oldu

CKMP

İSTANBUL: Selâhattin Şan, Muammer Günel, Mümtaz Seçkin, Erdoğan Zorlu, Saim Niyazi Resnelioğlu.
TEKİRDAĞ: İsmail Kucur, Saim Dora, Zeki Çift.
TRABZON: İhsan Yücesan, Hamdi Atasoy, Osman Ulusoy.
SAMSUN: Zeki Velidi Togan, Osman Omacar, Fatma Sarı.
GAZİANTEP: Dündar Taşer, Mustafa Bayramoğlu, Sadrettin Yüksel.
SİNOP: Demir Karahan, Bekir Erkova, Hayriye Soyeren.
GİRESUN: Sabri Karaok, Ahmet Çetin, Haydar Aydın.
ÇANAKKALE: Numan Esin, Ahmet Uslu, Kenan Avşar.
KIRKLARELİ: Mehmet Atabey, Edip Türkmen, Suphi Aksan.
KÜTAHYA. Şefik Soyuyüce, Salim Erdil, Ömer Mustafaoğlu.
KIRŞEHİR: Remzi Balkadıroğlu, Ramazan Demirsoy, Süleyman Mutlu.
BOLU: Fazıl Akkoyunlu, Celâl Doğancı, Mustafa Kılıç.
YOZGAT: Şükrü Gürbüz, M. Kemal Sayar, Süleyman Tuna.
AFYON: Kemal Çıracıoğlu, Hikmet Tanyu, Kemal Cabioğlu.
ESKİŞEHİR: Vefa Önen, Sıtkı Cörtoğlu, Nazire Demiray.
İZMİR: Rifat Baykal, Rıdvan Burtekin, İdris Meydi, Altan Sönmez, Beria Ener, Osman Osmav, Ziya Nebioğlu, Bekir Şakir Toptay, Osman Ünal, Hüsamettin Gülcü, Burhan Davran, Şeref Üsküp, Abdülkadir İnan, Cavit Güneysu, Tevfik Gümrükçüoğlu, Necdet Benlioğlu.

Haber, 29 Ağustos 1965. Cumhuriyetçi Köylü Millet Partisi 48 ilde ön seçime katılmaktadır. Bu 48 ilde yapılacak ön seçimlere 372 aday adayı iştirak edecek ve seçilen 356 kişi milletvekili adayı olacaklardır. Bundan sonra geri kalan 18 merkez kontenjan adayı, muayyen vilâyetlerdeki listeler arasına serpiştirilecektir.



Hür Söz, 31 Ağustos 1965.

Şehrimizde [Erzurum] Ön Seçim Neticeleri Belli Oldu

Ahmet Polat’ı CKMP Teşkilâtı İttifakla Seçti

1.Ahmet Polat, 2. Mehmet Ulaş, 3. Tayyar Ceylan, 4. Refet Körüklü, 5. Tahsin Telli, 6. D. Mehmet Şahin, 7. Kemal Alyanak, 8. Sadrettin Kırkıncıoğlu

Yazarın tüm yazılarını okumak için tıklayınız.

Halim Kaya

16 Ara 2024

Mustafa Çolak’ı birkaç yıl önce Samsun Türk Ocağı’nda dinlemiştim. O zaman Enver Paşa ile İttihat ve Terakki hakkında benim tarafımdan dikkat çeken bilgiler vermiş, dolayısıyla dikkatimi çekmişti.

Muharrem GÜNAY (SIDDIKOĞLU)

16 Ara 2024

Yusuf Yılmaz ARAÇ

28 Eki 2024

M. Metin KAPLAN

12 Eyl 2024

Nurullah KAPLAN

12 Eyl 2024

Hüdai KUŞ

22 Tem 2024

Orkun Özeller

03 Haz 2024

Efendi BARUTCU

01 Nis 2024

Altan Çetin

28 Ara 2023

Ziyaret -> Toplam : 130,66 M - Bugn : 41307

ulkucudunya@ulkucudunya.com