Cumhurbaşkanı'na hakaret eden `Gezi'deki vandallar`
Mümtaz’er Türköne 01 Ocak 1970
Şubat ayı sonuna kadar "Cumhurbaşkanı'na hakaret" suçlamasıyla tam 84 soruşturma açılmış.
Ceza Kanunu'nda münhasıran cumhurbaşkanını korumak için yer alan 299. maddeye dayanan bu soruşturma dosyalarının sayısında adeta bir patlama yaşanıyor. Son olarak bu hakaret iddiaları, sosyal medyada "örgüt" suçlamasına da mesned oluşturmaya başladı. Muğla Fethiye'den, bu suçlama ile soruşturulan bir hanımın avukatından habersiz gözaltına alınıp İstanbul'a getirilmesi, artış eğilimi gösteren bu dosyaların "ağır" bir muameleye tabi tutulacağını haber veriyor. Hemen önümüzdeki günlerde "cumhurbaşkanına hakaret" suçlamasına "terör örgütü üyeliği" eklenirse, sakın şaşırmayın. Emniyet bu kadar hassasiyetle ve suçlamaları ağırlaştırarak bu iddiaların peşine düştüğüne göre, yukarlardaki rahatsızlığın arttığı sonucu çıkıyor. Nasıl artmasın? Sıradan insanların internetin başına geçip birkaç kelime ile kesip-biçtikleri bir politikacı karizmasını nasıl koruyabilir? Politikacının koruması gereken itibarı bir kenara, sırf insan olarak bile katlanılması zor bir durum olmalı.
Neler hissedilebileceğini çok iyi bildiğim için söylüyorum bunları. Her gün sosyal medya aracılığıyla sayısız hakarete ve küfre muhatap oluyorum. Elektronik posta veya Twitter aracılığıyla kişisel hesabınıza gelen -eskilerin tabiriyle- elfaz-ı galiza ile karşılaşmak, zamanla alışkanlık kesbedebileceğiniz bir nahoşluk değil. İktidar hesabına örgütlü ve sistematik çalışan iki farklı trol çetesi iş başında. Tarzları ve benzerlikleri, bunların profesyonel biçimde çalıştıklarını gösteriyor. Hiyerarşik işleyen, belli bir eğitimden geçirilmiş, maaşlı hakaret çeteleri bunlar. Kimler istihdam ediyor dersiniz? Görevleri size hakaret ve küfür ederek, hem sizi hem de okuyucularınızı taciz etmek. Hesaplar hep sahte ve bir kişinin birden fazla hesabı olduğu, ifadelerdeki yanlışların sistematik olarak tekrarlanmasından anlaşılıyor. İlkokul üçüncü sınıf düzeyinde bir Türkçe ile yazmaları, hayatlarında sadece küfür ve hakaret maksadıyla cümle kurduklarını gösteriyor. İnanın küfür ve hakaretlerinden önce Türkçelerindeki sefalet insanı daha fazla rahatsız ediyor. Nerede Gezicilerin ince esprileri ve dokundurmaları, nerede Türkçeyi sadece küfür edecek kadar bilen ve o kelimeleri bile doğru yazamayan troller?
Bağırıp-çağırmanın, küfretmenin insanı ruhsal olarak rahatlattığını iddia edenler var. Aradaki farkı ayırt edebiliyorsunuz. Troller rahatlamak için değil sadece rahatsız etmek için bu işi yapıyorlar ve hakaret ve küfrü bir ustanın kontrolünde icra ediyorlar. Adam kafa yoruyor, bilgi ediniyor. Kendince -doğru yazamasa da- hangi kelimenin karşısındakinin canını daha fazla acıtacağını kestirmeye çalışıyor. Onlar için bu iş kovanı barutla doldurup, üstüne koyduğu çok özel bir kurşunla mermiyi hazneye yerleştirmek ve nişan alıp ateş etmekten ibaret. Bütün bu safahat boyunca ona zevk veren yegâne şey, tahribatı hayal etmek olmalı.
Yandaş medyanın, işi sadece sağa sola hakaret etmek olan kalemleri, size bu konuda bir fikir verebilir. Maksat karşısındakini taciz etmek, sonra da arkasındaki iktidar sahiplerinden küçük bir aferin almak. Meselenin yazdıkları değil, yazılanlar düzeyine inen arkadaki güç sahipleri olduğunu o yazar makulesi anlayabilir mi dersiniz? Onlara ayarı, sadece politikadaki patronları verebildiğine göre?
Hırsıza "hırsız" demekle, hak ve hukuk ararken zulme sıfat takmakla; sırf bir iktidar tekniği olarak küfür ve hakaret timleri ile sürekli saldırmak birbirinden farklı şeyler. Kısaca "cumhurbaşkanına hakaret" değil, genel olarak hakaret ve küfür suçlarında büyük bir artış var. Bu suç mantığa değil duygulara hitap ettiğine göre çareyi selim akılda aramamız lazım.
"Gezi vandalları" veya "çapulcular" lafları kimin ağzından çıkarsa çıksın çok geniş kitlelere hakaret içeriyor. Daha ötesi bu sıfatlara layık gördüğünüz insanları, Özgecan cinayetine gönderme yaparak, "masum genç kızları katleden ırz düşmanları" ile aynı kefeye koymak galiba tahammül ötesi bir hakaret olmalı. Üstelik bu laf tam da "tacizci" ile "Geziciler" arasında kurulan koşutluğun "Kabataş yalanı" ile çöktüğü bir hengamede söyleniyorsa. Allah aşkına, hakarete uğrayan kim?