Devlet ile muhalefet arasındaki seçimler yaklaşıyor
Ümit Özdağ 01 Ocak 1970
7 Haziran seçimleri hızla yaklaşıyor. Seçim sonuçları ile ilgili her gün bir başka araştırmanın sonucunu gazetelerden veya televizyonlardan öğreniyoruz. Seçim sonuçları ile ilgili anketlerde AKP %40-50, CHP %22-28, MHP %15-20 arasında açıklanıyor. Göreceğiz. Ancak anketlerde yanlış olan “AKP” ifadesidir. AKP yazan yerde yazması gereken aslında “devlet” tir. Çünkü seçimlere AKP iktidarı hiçbir demokratik hukuk devletinde olmadığı ve olamayacağı kadar devlet gücü ve kaynakları ile girmektedir. Sadece devletin büyük ekonomik kaynakları, AKP’nin parti menfaatleri lehine kullanılmakta kalınmamakta, ancak bir tek parti rejiminde olabilecek kadar devlet bürokrasisi de AKP iktidarının arkasında yer almaktadır. MHP ve CHP adayları sadece AKP milletvekili adayları ile değil, ilin valisi, emniyet müdürü hatta köye götürdüğü sosyal yardım parasını teslim ederken, “AKP seçilmez ise bu alacağınız son paradır” diyen postacı ile mücadele etmek zorundadır. Nasıl, Türkiye’nin demokratik hukuk devleti olduğunu söylemek mümkün değilse bu seçimlerin de demokratik seçimler olduğunu söylemek mümkün değildir.
Türkiye’de son görece demokratik seçimler 2007 yılında yapılmıştır. 2011 seçimlerinde artık demokratik seçimler büyük ölçüde ortadan kalkmıştır. 17 Aralık-25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına AKP Hükümeti, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nı askıya alarak yani anayasa suçu işleyerek cevap vermiştir. O günden sonra Türkiye’de hukuk devleti adına kalan son kırıntılar da tasfiye edilmiştir. 30 Mart 2014 yerel seçimleri ile demokrasinin tasfiye edildiği, hatta sandık güvenliğinin tamamen yok olduğu ortaya çıkmıştır. MHP ve CHP adayları sandıkta kazandıkları seçimleri masa oyunları ile kaybetmeye zorlanmış, bakanlar seçim kurullarını basmışlardır. Televizyonlarda, iktidar ancak bir komünist parti rejiminin kuracağı kadar hakimiyet tesis etmiştir. Muhalefete sadece göstermelik zaman tahsis edilmektedir. Şimdi bütün bunlara bir de etmiş olduğu yemini inkâr ederek her yaptığı konuşmada Anayasa suçu işleyen bir cumhurbaşkanı eklenmiştir. 2015 seçimleri işte böyle bir ortamda gerçekleşmektedir. 2015 genel seçimlerinin demokratik seçimler olacağını iddia etmek, safdillik olacaktır. Muhalefet bu seçimlerde devlet partisi ve baskıcı rejim araçları ile yarışacaktır.
AKP’nin baskıcı iktidarını yıldıran tek güç HDP/PKK ittifakının terör ve şiddete dayalı uygulamalarıdır. AKP, HDP/PKK ittifakının terör ve şiddet uygulamaları karşısında Güneydoğu Anadolu’da sürekli geri adım atmaktadır. Polis ve askerin Güneydoğu Anadolu’da sokağa çıkmasının yasaklandığı, polis araçlarının PKK-Asayiş tarafından durdurulduğu, PKK’nın vergi topladığı, mahkeme kurduğu ve PKK’lıların açık şekilde silah taşıyarak şehirlerde dolaştığı görülmektedir. Güneydoğu Anadolu dışında MHP il başkanlarının astığı pankartları indirtecek kadar hassas olan “vali beyler” ve derhal “olay yerine” yani MHP il başkanlığına intikal eden “il emniyet müdürleri” söz konusu HDP/PKK olduğunda korku ile gözlerini kapatmakta, sırtlarını dönmektedir. MHP il binalarına polise hücum emri veren valilerin, 2013’ten bu yana TSK’dan gelen PKK’ya yönelik, 200 operasyon talebini reddettiklerini görüyoruz.
Özetle; Türkiye, Haziran 2015 seçimlerine giderken ülkemizin bir bölgesinde HDP, PKK çetelerinin silahlarına dayanan bir hakimiyet kurmuştur. Ülkenin geri kalan bölümünde ise AKP iktidarının anayasayı ihlal üzerine kurulan hukuksuz, baskıcı iktidarı söz konusudur. Türkiye, bu ikisi arasında sıkışmış bir şekilde demokratik olduğu söylenen seçimlere doğru gitmektedir.