MHP ve Kürt meselesi
Faruk Mercan 01 Ocak 1970
“Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) dahil edilmeden Kürt meselesi çözülemez…”
Bu kanaate sahip olan gazetecilerden biri de benim. Hatta 1990’lı yıllardan beri Kürt meselesini çözme projelerinin başarısız olmasında bu projelereMHP’nin dahil edilmemesinin etkili olduğunu düşünüyorum.
Milliyetçi Hareket Partisi’nin Kürt meselesine bakışını ikiye ayırmak lazım. Olayın birinci boyutu MHP’nin AK Parti döneminde yapılan Oslo görüşmeleri ve çözüm sürecine karşı tavrı. İkinci boyutu ise MHP’nin Kürt meselesi ve teröre bakışı…
MHP’nin 2008 yılında başlayan Oslo görüşmeleri ve 2012 yılı Aralık ayında başlayan çözüm sürecine bakışı biliniyor. MHP bu süreçlere“Türkiye’nin çözülmesi” olarak bakıyor.
Örneğin MHP lideri Devlet Bahçeli 63 akil adama “PKK’nın 63 simyacısı”ismini verdi. KCK’ya karşı sert tavrı ile tanınan ve görevden alınan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin için “AK partili yiğit ve cesur isim” dedi.
Bahçeli’nin Oslo ve çözüm süreçlerine bakışını en net gösteren ifadeler MHP’nin 10. Olağan Büyük Kongresi’ndeki şu konuşması:
“Anayasa değişikliği yoluyla Türklük tasfiye edilecek, Türk vatandaşlığı tanımı hücuma uğrayacak, ortaklık devleti tesis edilecektir… İlk olarak tek millet, tek devlet esasına dayanan üniter yapıda kurulan milli devletimizi yıkmak, onun yerine çok kimlikli, çok milletli yeni bir ortaklık devleti kurmak vardır… İkinci olarak, devletin kurucu kimliğini değiştirmek, bunun yerine Türkiyelilik zırvasını yerleştirmek, kuru, yavan ve fonksiyonsuz bir vatandaşlık bağının Türkiye’nin üst kimliği olmasını sağlamak yer almaktadır. Üçüncü olarak da Türkiye’nin idari yapısının bölgesel otonomi modelleriyle yeniden düzenlenmesi, eyaletler sisteminin hukuki ve siyasi altyapısının hazırlanması bulunmaktadır.” ( 4 Kasım 2012)
Kürt kimliği ve ana dilde eğitim
Devlet Bahçeli’nin Kürt meselesinin birinci başlığı olan “Kürt kimliği”ne bakışı şöyle:
“Kürt kökenli kardeşlerim, ayrı etnik topluluk olmayıp, Türk milli bünyesinin asıl ve temel unsurlarındandır. Farklılık üzerine kurulan politikaların, ayrımcılığın ve ikinci sınıf vatandaşlık tanımının kundağı olduğu iyi bilinmelidir… Türkiye’de Kürt sorunu yoktur. Tarihsel süreç içinde Türk milleti üzerinde oynanan oyunlar ve bölücülük kalkışması vardır.” ( 4 Kasım 2012)
Bahçeli aynı konuşmasında Kürt meselesinin ikinci başlığı olan “ana dilde eğitim” konusunda ise şöyle diyor: “Ana dilde eğitim hakkı taksit taksit karşılanacak ve Türk milletinin kanı emilecektir.”
Türkeş’in Leyla Zana ile görüşmesi
Neden MHP dahil edilmeden Türkiye’de Kürt meselesi çözülemez? Geçmişten iki örnek vereyim:
Ermeni meselesi Türkiye’de en az Kürt meselesi kadar zor bir konudur. 1993 yılı Mart ayında MHP lideri Alparslan Türkeş’in Paris’te Ermenistan Cumhurbaşkanı Ter Petrosyan’la yaptığı görüşme o tarihten itibaren bütün hükümetlerin adeta yolunu açtı. Ermeni meselesine bulaşmaktan korkan siyasetçilere birden cesaret geldi.
İkinci örnek bizzat Kürt meselesine ilişkin… Abdullah Öcalan’ın 1999’da yakalanmasından sonra idam siyasetin bir numaralı konusu haline geldi. Saatler süren toplantılarda MHP lideri Devlet Bahçeli’nin ikna edilmesiyle idam cezası kaldırıldı.
Faruk Bildirici “Yemin gecesi” isimli kitabında 1992’deki Nevruz olaylarından sonra MHP lideri Alparslan Türkeş’in Diyarbakır milletvekiliLeyla Zana ile yaptığı bir görüşmeden söz eder. Bu görüşmede Leyla Zana’ya “Kızım” diye hitabeden Türkeş şöyle der:
“Benim yeğenlerim de Kürt’tür. Kız kardeşim bir Kürt’le evlidir. Birbirimizden ayrılmamız mümkün değil. Bu ülke, Türk-Kürt çatışmasıyla bölünür.”
Bugün Devlet Bahçeli HDP’lilerle böyle bir görüşme yapar mı? Epey zor gözüküyor… Kürt meselesini çözmek de bu yüzden çok zor…