« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

17 Mar

2015

Olmuş gibi yaz ‘panpa’

M. Nedim Hazar 01 Ocak 1970

Yalan ne kadar hızlı olursa olsun hakikatin onu yakalamak gibi bir huyu vardır. Gerçi günümüzde bırakınız yatsıyı, dakika bile geçmiyor yalanın ortaya çıkması ama kimilerinin gerçekle ilgilendiği yok. Varlığı koruyabilme adına algı daha önemli vesayetin yeni sahipleri için. Kabataş böylesine bir balondu. Başta herkesi inandırdılar maalesef.

Hakikat ortaya çıktıkça yalanın makyajı birer birer dökülmesine rağmen işlerine öyle geldiği için sürdürmeyi tercih ediyorlar ne acı ki. Görüntüler ortaya çıkınca her şey netleşmişti ama nedense zorlama teviller ile hâlâ ısrarcıydılar. Son olarak ortaya çıkan emniyet raporları ise tutunacak en küçük bir dal bile bırakmadı.

Rapora göre bizzat en tepeden emirle sadece o bölgedeki değil, çok geniş bir alandaki tüm kamera görüntüleri didik didik edilmiş, binlerce saatlik (2.560) kayıtlar saniye saniye incelenmiş. Oradan geçen herkes teker teker ele alınmış, pek çok kişi (161) ifadeye çağrılmış, kimileri yüzleştirilmiş.

Yine rapora göre olay yeri ve güzergâhında bulunan Karaköy–Taksim-Ortaköy arasında kalan yaklaşık 8 km’lik bölgede bulunan tüm işyerleri ve kamu kurumları ile görüşülmüş. Buralara ait güvenlik kameralarının olup olmadığının tespiti yapılmış. Yapılan çalışmalar neticesinde; (151) farklı yere ait Mobese ve güvenlik kameralarının bulunduğu tespit edilmiş ve her kameranın olaydan önce ve sonrasını kapsayan 6 saatlik görüntü kaydı talep edilmiş. Netice ise şu: iddiaları destekleyen en ufak bir emare bile yok!

Şimdi hâlâ utanılmadan bir algı üzerinden üstelik tek merkezden onlarca isme yazılar yazdırılıyor, ekranlara çıkarılıp konuşturuluyor. Vicdanlar tamamen rafa kaldırılmış.

Varlıklarını düşman ve hain üretmeye borçlu olanlar boş durmuyorlar tabii. En son ve belki en büyük iftira ise Fuat Avni ve suikast meselesi oldu.

Önce bir yazar sosyal medyadan verdi müjdeyi: Müjde millet, sis perdesi aralandı, Fuat Avni bulundu… İktidar cephesinde bir sevinç, bir alayiş…

Ertesi gün üç gazete aynı manşetle çıktı. Fuat Avni, Emre Uslu’ymuş…

Meğer bu Fuat Avni, bakkala iki ekmek bir sütü bile DM üzerinden söylüyormuş. Bu kadar değil tabii, en ciddi suikast ve rüşvet haberleşmelerini de yine oradan yapıyor. Ayıp olmasa dekont filan da DM’den yollayacak ama artık her nasılsa o kadara gerek kalmamış!

Bir de sakil bir üslup ki densizlik paçalardan akacak düzeyde. Her kim editlediyse fena, çok fena…

Yalanın hızı değil ama büyüklüğü dudak uçuklatacak boyutta. Rüşvetten hakarete, tehditten suikasta kadar ne istersen var yayınlanan haberlerde. İşin içine bir tutam İsrail, mebzul miktarda Amerika da katılmayı ihmal edilmiyor. Eh yerli sempatizanlara yeterli miktarda dış güçler de sunmak lazım tabii! Milyon dolarlar havada uçuşuyor yazışmalarda, rakip parti de dahil ediliyor meseleye, el konulması planlanan yeni bankalar da… Üstelik öylesine bir akıl dışılıkla yapılıyor ki bunlar, gerçeğin ortaya çıkacağı biline biline.

Manşetler yayınlanır yayınlanmaz önce kumpasçıların teknik yalanları ortaya çıktı. Karakter sınırından, tarih ibaresinin yanlış çevrilmesine kadar. Ve bu iftira balonuna son iğneyi Umut Oran batırdı. Resmi belgeler ile çürütüp çökertti bir iftirayı daha. Şimdi bilerek ya da bilmeyerek bu komployu meydanlarda kullananlara düşüyor görev. Ülkenin içine itildiği bu pislik çukurundan çıkılması için birazcık vicdan gerekiyor. Neyin ne olduğunu başından beri biliyorlarsa o ayrı tabii.

Eğer öyleyse artık önümüzdeki komplolara bakacağız demektir…

Ziyaret -> Toplam : 125,28 M - Bugn : 37001

ulkucudunya@ulkucudunya.com