AKP zulmü...
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Partinin adında ‘adalet’ var. Ve lakin AKP iktidarında en ağır darbeyi hukuk aldı. Askeri yönetimlerde bile adalet duygusu bu kadar aşınmamıştı.
Yargıya güven sıfır. Hatta sıfırın altında. HSYK iktidarın arka bahçesi. AKP konuşuyor, HSYK yapıyor. Sulh ceza hakimliği gibi sırf bunun için kurulmuş adli mekanizmalar var. Her Adliye Sarayı’nda adaletin gözyaşları sel gibi...
Üst düzeylerde görev yapmış bir AKP’li ile karşılaştım. Seçimi soracaktım, baktım hiç oralı değil. ‘Ne seçimi, kazansak ne olur’ dedi ve ekledi: ‘Biz davayı kaybettik. Rüyalarımız vardı. Memleketin haline bak...’ dedi. Ve zulme, adaletsizliklere dikkat çekti.
AKP ‘adalet’ vaat ederek iktidara geldi. 13 yılın sonunda adalet sizlere ömür. Başbakan Yardımcısı Babacan, acı gerçeği ‘Yargıda itibar kaybettik’ diyerek itiraf etti. Adaletin olmadığı yerde zulüm vardır. Bugün zulmün tarihte eşine az rastlanacak biçimde altın çağını yaşadığını söylemek mümkün.
Hidayet Karaca, bir dizi yüzünden aylardır cezaevinde. Daha iddianameden eser yok. Manisa ve Malatya gibi şehirlerde vakıflar, dernekler ve hayır kurumları basılmakta. İktidarın hoşnut olmadığı kararları yüzünden savcılar, hakimler tutuklandı.
Hepsi bir yana, bir örnek var ki zulmün boyutunu gösteren... Bir dönemin özeti gibi. Bu kadarı olmaz. Vicdanlar titrer. AKP’liler okuyunca neler hissetti acaba? Aralarında ‘Hak etmiştir...’ diyen çıkabilir belki. Ama çoğunluğun ‘Kafayı yiyeceğim. Memleketin haline bakıp bakıp ağlıyorum. Hayallerimiz böyle değildi...’ dediğini tahmin ediyorum. Zulüm taraftarları çok az. Tırnak içindeki cümleleri uydurmadım, AKP’lilerden duydum. 28 Şubat dönemini gazeteci olarak yaşadım. Böyle zulme tanık olmadım. Aileye uzanmadı. Tutuklu hakimin doktor eşi Hatice Özçelik’in işine Bezm-i Alem Hastanesi son vermiş. Gazetelerde haberi okuyunca ürperdim. Ülkem adına korktum. Nedeni belli de hiç değilse bir bahanesi olsaydı. ‘Emir yukarıdan gelmiş’. ‘İş akdini feshedin’ diye. Hakkı teslim edilmiş, ‘İyi doktorsun ama...’ denmiş. Cümlenin devamı ‘Bizim yapacağımız bir şey yok, biz emir kuluyuz’ olmalı. Emir büyük yerden... Eskiden ani ölümler için kullanılırdı bu söz. Yukarısının kim veya kimler olduğu malum. ‘AKP zulmü’ dememin sebebi bu. Maalesef dönemin ruhuna uygun.
İktidar sahiplerinin muhalifleri kıydığı bir devri yaşıyoruz. Doktor Hatice Özçelik, bunun son ama en dokunaklı, en acıklı örneği. Kocasını tutukla, eşini işsiz bırak.
Hatice Özçelik, asil ve onurlu... ‘İşten atıldığım için tutuklanan kocamla birlikte tarihe geçtim’ diye tepki göstermiş. Ağlama sızlama yok. Zulmün tespiti ve tarihe havale var. Sadece tarihe değil, öteye de. Ne mutlu ona ki mazlum olarak tarihe geçti. Bu yazıyı da onun için yazıyorum. Yarın bugünlerin tarihini yazanlara malzeme olsun diye.
İş akdini fesheden bir vakıf hastanesi; ‘Bezm-i Alem Valide Sultan’. İkinci Mahmud’un eşi, Sultan Abdülmecid’in annesi. Tarihi çok eski. 1845’te inşa edilmiş. Garipler, yoksullar için... Valide Sultan, hayatını gariplere adamış.Vakfın sitesinde onu anlatan şöyle bir cümle var: ‘Özellikle mahalle mahalle dolaşarak, fakir, muhtaç ve kimsesizlere yardım eli uzatarak yetim kızları evlendirmesi, borcunu ödeyemeyenlere ve tutuklu bulunanlara yardımda bulunması onun merhamet ve şefkat sahibi bir insan olduğunun delilleridir’.
Onun inşa ettirdiği ve adını verdiği hastane 2015 yılında sırf yukarısı istedi diye eşi tutuklu bir doktoru kapının önüne koydu. Ey Bezm-i Alem Valide Sultan, mezarından kalk da bir bak... Hastanende neler oluyor?