Bir saltanat yıkılırken!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
“Pompei’nin son günleri”ndeki gibi…
Para, şatafat, şaşaa, debdebe, kibir, yalan dolan, talan…
Yasa da çıkardılar…
Artık tek kişilik anonim şirket olabiliyor!..
Yönetim kurulu tek kişi…
Yönetim Kurulu Başkanı zaten tek kişiydi…
Ve ortaklar…
Paralar, kupon araziler, ormanlar, nehirler, dereler, göller paylaşıldı…
Rant üstüne rant!..
Besiye çekilmiş yandaşlar…
* * *
Hiçbir saltanat sonsuza kadar sürmedi…
Tarihe bakınız, hepsi birer birer yıkıldı…
Toprağı kazıyorsunuz, altından saraylar, gizli geçitler, sarnıçlar çıkıyor…
Saltanat harabeleri…
Kim bilir, belki de bizlerden bin-bin beş yüz yıl sonra yaşayanlar Ankara Beştepe‘de kazı yaptıklarında altından saray kalıntıları çıkacak…
Orayı SİT alanı ilan edecekler…
“Vay beee, bin- bin beş yüz yıl önce de ne saltanat varmış” diyecekler…
* * *
7 Haziran seçimlerine giderken iktidarda beliren korku, Türkiye’deki saltanatın sallanmaya başladığını gösteriyor…
Korkuyorlar!..
Kefen edebiyatı, bu korkunun en gerçekçi işareti…
Sevgili okurlar;
Sizler bunca yıl, karşılaştığınız en zor günlerinizde bile hiç “Kefenimizi giyip de yola çıktık” filan deme ihtiyacı hissettiniz mi?..
Gündelik yaşamda kefen filan aklınıza gelir mi?..
* * *
Milyon dolarlar, saraylar, en lüksünden, en pahalısından, en büyüğünden uçaklar…
Helikopterler, Mercedesler, villalar, havuzlar, at binmek için manejler, hesabı bilinmeyen paralar…
İyi de…
Madem kefen…
Kefenin onca parayı, uçakları, Mercedesleri, villaları, havuzları içine koyacak cebi yok ki…
Şimdi birlikte oldukları eski rakipleri söylüyordu:
“Harun gibi geldiler, Karun oldular”
“Mücahittiler, müteahhit oldular”
* * *
İlave edelim:
“Asansöre binmesini bilmeyenler uçaklardan inmez oldular…
Belediye otobüsünden inenler ciplere bindiler”
Kendilerine “Asrı saadet” yarattılar…
O sebeple korkuyorlar…
Bütün bunları kaybedeceklerinden ve yargı önüne çıkma ihtimalinden korkuyorlar…
Ve o sebeple hırçınlaşıyorlar…
O sebeple küstahlaşıyorlar…
O sebeple yalana, hakarete, iftiraya sarılıyorlar…
* **
Gırtlağına kadar yolsuzluk ve rüşvet batağına batmış bir Türkiye…
Halk giderek yoksullaşırken katrilyonlara hükmeden bir mutlu azınlık…
Bu elbette sonsuza kadar devam etmezdi…
Son geldi, yıkılan saltanatın altında kalmalarına az kaldı…
AP raporu!..
Avrupa Parlamentosu’nun (AP) yeni raporunda Türkiye’ye ifade özgürlüğü konusunda ağır eleştiriler var…
Ama ne gam…
Tayyip Bey çıkar, “Eyyy Avrupa Parlamentosu” diye bir kükrer, Avrupa’nın dizleri titremeye başlar…
Türkiye artık, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü konusunda Tayyip Bey’in “darbeci” deyip de aynı masaya bile oturmadığı, cumhurbaşkanlığını yok saydığı Sisi’nin ülkesi Mısır’la aynı hizada…
Mısır’da darbeciler var, Türkiye’de ileri demokrasi!..
Ama çıktıkları kapı aynı:
“Düşünce ve ifade özgürlüğü yok”
Fazla kanıta da ihtiyaç yok, Cumhurbaşkanı’nın gazetecilere, gençlere, hatta lise öğrencilerine “hakaret” bahanesiyle açtığı ceza davalarının sayısına bakmak Türkiye’deki ileri demokrasinin ne mal olduğunu anlamak için yeterli!.