Sağlam bankaya niye el konulur?
Selim Işıklar 01 Ocak 1970
Piyasalar, seçim öncesi, önceki iki seçimden farklı olarak yabancı yatırımcıların satışlarına maruz kalıyor. 2007-2011 genel seçimleri öncesi seçim sonuçlarını önceden satın alan yabancı yatırımcılar bu defa seçime satarak gidiyorlar.
Cuma günü endeks yukarı bir seyir izlemeye başlamışken Bank Asya ile ilgili bir toplantı yapıldığı haberleri bazı yayın organları tarafından servis edilmeye başlandı. Bu haberler sonrası bankacılık sektörü hisselerinde çok yoğun bir satış dalgası başladı. Son dakikalara kadar yükselişte olan borsa, birden bire terse dönerek gün boyu topladığı puanları 5-6 dakika içinde geri verdi.
Piyasalar kapandıktan bir süre sonra Bank Asya’nın TMSF’ye devri haberi geldi. “Bank Asya’nın yönetim ve denetiminin TMSF’ye devredildiği, bu aşamada bankacılık faaliyet izni kaldırılmamış olup, Türk bankacılık sistemiyle ilişkide bulunan yerli ve yabancı tasarruf sahipleri ile ilgililerin endişe etmelerini gerektirecek bir durum söz konusu olmadığı” resmi açıklamaya eklendi. 2006’da 7,5 milyar dolarlık rekor taleple halka arz edilen Bank Asya 2013 yılı sonuna kadar sürekli kâr eden ve sektöründe ilk sırada yer alan bir katılım bankası ve Türkiye bankacılık sisteminde 13. büyük banka konumuna gelmişti. Kuvvetli malî oranları ile dikkat çeken banka, 2014’ün ilk altı ayına kadar kârlı durumunu sürdürmüş; 2014 yılı başından itibaren ise görülmemiş siyasî saldırılara muhatap olmuştu. Başka bir bankanın başına gelmesi durumunda kısa sürede batacağı durumda bile ayakta kalan banka, ortaklık aşamasındayken -hatta Sayın Ali Babacan tarafından Ziraat Bankası ile görüşmeler sürdürüldüğü bildirilmişken- aniden çok farklı bir muameleye tabi tutularak BDDK tarafından 3 Şubat’ta yönetimine el konulmuştu.
Şimdiki süreçte BDDK seçime bir hafta kala ani bir kararla Bank Asya’yı TMSF’ye devretti. Sonuçları itibarıyla Türk bankacılık sektörü -1994 ve 2001 yılları arası dahil- ilk kez şahit olduğumuz bir olayla karşı karşıya. Bir yandan katılım bankacılığı ile ilgili adımlar atarak kamu bankalarının katılım bankası ihtiyacı olduğunun ilan edildiği bir dönemde, güçlü ve emek verilmiş bir bankaya tuhaf bir şekilde el konuluyor. Tahmin ediyorum Türkiye’de yatırım yapacak banka veya farklı teşebbüsler bu noktada, “Acaba bir gün benim de şirketime farklı bir gerekçeyle el konulur mu?” sorusunu kendine soruyor.
Seçimlere az bir süre kala piyasalarda son duruma gelince... Piyasalarda seçim sonrası senaryolar birkaç haftadan beri fiyatlanmaya devam ediyor. Özellikle mayıs ortasından itibaren yabancı yatırımcılar hisse ve tahvil piyasalarında satış yönünde hareket ederken, döviz piyasalarında alışlarına devam ettiler. Önümüzdeki hafta kritik dış veriler ve FED faiz artış tarihine yönelik net sinyaller gelebilir. Hem seçim stresi hem de dış beklentiler döviz sepet fiyatını yukarı çekmeye devam edebilir. Dolarda 2,74 lira, Euro’da ise 3,02 lira seçim öncesi en üst seviyeler olabilir.
Seçimden bir koalisyon çıkma ihtimali mi fiyatlanıyor doğrusu çok emin değilim. Fakat her türlü sonuçta piyasa açısından çok aydınlık bir seyir olmayacağı, baskılanan döviz fiyatlarının ve şu anda en zayıf halka olarak görülen Türkiye ekonomisi ve piyasalarını seçimler sonrası nasıl bir tablo bekleyecek, doğrusu bu konuda endişeliyim.
Dövizin seyri
Mayıs ortasından itibaren dövizde yükseliş trendi yeniden başladı. Seçimlere bir hafta kala dolar 2.66 lirayı aştı. Euro ise dolara oranla lira karşısında daha zayıf bir artış kaydetti. Amerika’dan gelen karışık sinyallere rağmen, faiz artış sürecinin eylüle hatta yıl sonuna kalacağı söylentilerine rağmen neden yükseldi? Geçen hafta FED başkanı Janet Yellen bu konuda her an bir artış kararı çıkabileceği sinyalini verdikten sonra dolar yükselişe geçti. Önümüzdeki hafta kritik veriler ve FOMC yetkililerinin konuşmaları 15 Haziran’daki FED kararına ışık tutacak. Doların seyri konusunda şu an birkaç noktaya odaklanıldı. Birincisi FED faiz artış tarihinin zamanlaması. Eğer erken bir artış kararı verilirse Euro karşısında çok sert bir yükseliş beklemiyorum, 1.04 aşağı kırılmaz. Ancak Yunanistan’ın durumu; Avrupa ekonomisinin seyrinin ağır gitmesi ve FED’in faiz artışını eylül ayına bırakması ile bu durum değişebilir. Beklentim 1.04 ile 1.14 aralığının devamı yönünde. Lira seçimden sonra iki sorunun cevabına göre hareket edecek. Eğer mevcut durum devam eder, faizde baskısı sürdürülür, piyasadaki oyuncuların sarsılan güveni nedeniyle dolara olan ilgi sonucu hem dolar hem de Euro rekora devam eder. Koalisyon veya erken seçim olasılığına yol açan bir sonuca piyasa farklı tepkiler verebilir. Sonuçta dolar, lira karşısında en güçlü seyrini izleyecek gibi...