« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

31 Ağu

2015

Herkes sussa sandık konuşur

Nazlı Ilıcak 01 Ocak 1970

AK Parti’nin 1 Kasım seçimlerinde bugüne göre daha fazla oy alması pek mümkün görünmüyor.
“Öyleyse bir başka plan mı var” diye insan ister istemez düşünüyor. Meselâ Fuat Avni, medyaya yönelik bir operasyondan söz ediyor:“Muhalif medyaya operasyon yapılacak. Hedefte sırasıyla Cemaat medyası, İpek Grubu, Sözcü ve Taraf gazetesiyle Doğan medyası var. Gazete ve televizyonlara el konulacak. Görev paylaşımı yapıldı. İstanbul Adliyesi Sözcü’ye, Ankara Adliyesi İpek Medya Grubu’na ve STV’ye çalışıyor. Vergi denetmenleri Taraf’a, MASAK ise Doğan Grubu’na yoğunlaştı. Can Dündar’ı casusluktan tutuklatıp, Cumhuriyet’i susturmayı planlıyorlar. Sosyal medyada etkin olan muhalif hesapların sahiplerine de operasyon yapılması kararlaştırıldı. Kendilerini eleştiren herkesi seçim öncesi hapse tıkıp susturmak istiyorlar.”

7 Haziran öncesinde de içlerinde sivil toplum kuruluşu üyeleri ve gazeteciler olan 200 kişilik bir gruba operasyondan söz ediliyordu. Bazı adlar da verilmişti. Sonradan muhtemelen Ahmet Davutoğlu’nun yoğun itirazları ve uyarıları karşısında, Cumhurbaşkanı geri adım atmak zorunda kaldı. Şimdi, eğer Fuat Avni’nin yazdığına inanmak gerekirse, bu proje yeni baştan devreye sokuluyor. Herkes susturulacak…
Yüreklerdeki korku daha da büyüyecek. Herhalde, buna dayanarak, sözde seçim düzenleyen bazı ülkelerdeki diktatörler gibi, oylarını yüzde 90’ların üzerine çıkaracakları hesabını yapıyorlar. Bence bu yolu denesinler. İyi bir ders alacaklardır. Zira herkes sussa sandık susmaz. Haksızlık ne ölçüde artarsa, seçmenin tepkisi de aynı oranda çoğalır. Bir zamanlar mağdur gördüğü Tayyip Erdoğan’a, askeri vesayetin baskısına rağmen sahip çıkmamış mıydı? “Eşi başörtülü cumhurbaşkanı olmasın” söylemi de 2007 seçim sonuçlarıyla bertaraf edildi.

Fuat Avni’nin yazdıklarını uçuk bir iddia gibi değerlendiriyordum. Ama Tayyip Erdoğan’ın konuşmasını duyunca, gerçek payı olabileceğini düşündüm. 26 Ağustos’ta, Ak Saray’da, 10. muhtarlar toplantısında Erdoğan şunları söyledi: “Sözde aydın, sözde siyasetçi, sözde medya kesiminin ihtirasları uğruna kendileriyle ülkeyi de ateşe atma arzusunda olduklarını ibretle izliyoruz. Teröristlere çiçek çocuk, terör örgütüne hobi derneği muamelesi yapanlar milletimizin gözünde bellidir.
Terör örgütünü masum gösterme çabasında olan yayınları kınıyorum, lânetliyorum. Medya kuruluşuysa kapısına kilit vurulur, sivil toplum kuruluşuysa kapatılır, yazarsa mahkemeye çıkar cezaevine konulur.”

Terörü destekleyen tek bir medya organı görmüyorum. Daha ziyade herkes barışı savunuyor. Ve seçimde oyunu 1 puan artırabilmek ümidiyle çatışmayı körükleyenleri kınıyor. Tıpkı şehit Ali Alkan’ın ağabeyi Yarbay Mehmet Alkan gibi tek bir soru soruyor: “Dün çözüm diyenler, bugün niye sonuna kadar savaş istiyor?”

Soruları çoğaltmak mümkün. Hani Öcalan vizyon sahibiydi? Hani Öcalan sorumluluk bilinciyle hareket ediyordu? Hani Öcalan Türkiye demokrasisine katkı sağlıyordu? Hani Öcalan’ın olayları okuma kabiliyeti vardı? Hani Öcalan Türkiye’nin önünü açıyordu? Hani Öcalan insanlara geleceği göstermiş, helâlleşme yolunu açmıştı? Hani Öcalan zamanın ruhunu yakalamıştı? Hani Öcalan ölmeyi değil, yaşatmayı seçmişti? Hani Öcalan, Türkiye’nin ve dünyanın reel politiğini herkesten dahi iyi değerlendiriyordu?

Sizin takım böyle konuşmuyor muydu? Ne oldu? Öcalan’a gene “Bebek katili” mi demek durumundayız? Yoksa dün Öcalan’a övgüler düzen arkadaşlarınız, terör propagandası mı yapıyordu?
Medyaya operasyon gerçekleştirilecekmiş!!! Keşke… Hiç değilse kitleler diktaya gidişi daha iyi fark eder. Herkes sussa, susturulsa, sandık konuşur.

“Mesleğimizi çaldılar”

Fuat Avni, medyaya operasyondan söz ediyor, Tayyip Erdoğan“Gerekirse yazarlar cezaevine girebilir” diyor. Havuz şeysi ise “Teröre destekten yargılanacaksınız” diye hedef gösteriyor; altyapıyı hazırlıyor.

Suları ısındı bunların. Herkesi sustursalar bile, seçimlerde sandıkkonuşacak.

Ergun Babahan bir tweet atmış: “Hırsızlar mesleğimizi de çaldılar” demiş. Gerçekten de öyle. Ne sağduyu kaldı ne de meslek ahlâkı.


Tuğrul Türkeş yanlış yaptı

Tuğrul Türkeş, parti kararına rağmen, Ahmet Davutoğlu’nun teklifini kabul etmemeliydi. Devlet Bahçeli’yle aralarının iyi olmadığı biliniyor. Ama bu ihtilâfı, parti dışına taşıyarak AK Parti’nin ekmeğine yağ süren bir pozisyon almak doğru değil.

7 Haziran seçimlerinden sonra MHP bana göre yanlış politika izledi. Koalisyon tekliflerine tamamen kapıyı kapattığı gibi, 6 milyon oyu olan HDP’yi devre dışı bırakmaya çalıştı. Bu yüzden Meclis kilitlendi ve koalisyon kurulamadı. Bunlara hiç ses etmedikten sonra gidip HDP’li bakanların içinde bulunduğu bir hükümete üye olmak, hangi mantığın eseri? Türkeş bu tavrını ilk günden itibaren sergilese ve seçim sandığından çıkan mesaja uygun olarak AK Parti’nin dışında bir koalisyon kurma gayreti içine girse, takdir toplardı. Zira MHP’ye oy veren seçmen, AK Parti’nin siyaseti kirlettiğini düşünüyordu; yolsuzlukların hesabının sorulmasını istiyordu. Mamafih, Tuğrul Türkeş’in, seçimlerden hemen sonra Cumhurbaşkanı’nın daveti üzerine, Ak Saray’a gizlice giden MHP’li olduğu da söyleniyor. Eğer öyleyse çoktan tercihini AK Parti’den yana koymuş demektir.

Kimse, soyadı Türkeş olsa dahi, seçmen nezdinde partiden daha büyük bir ağırlık taşımaz. Nitekim Türkeş, 2007’deki seçimlere, kendi kurduğu Aydınlık Türkiye Partisi’yle katılmış ve sadece yüzde 0.2 oy alabilmişti. Bunun başka örnekleri de var. Ne Erdal İnönü İsmet İnönü, ne Yüksel ya da Aydın Menderes Adnan Menderes, ne Ahmet Özal Turgut Özal olabildi; ne de Fatih Erbakan Necmettin Erbakan…

Ziyaret -> Toplam : 125,81 M - Bugn : 51971

ulkucudunya@ulkucudunya.com