İstikrar kalmadı ki sürsün!
Turhan Bozkurt 01 Ocak 1970
‘İstikrar sürsün' cümlesi son dönemin en tehlikeli cümlelerinden biri. AKP, 13 senelik devr-i iktidarını bitiren 7 Haziran'ı 1 Kasım'da telafi edebileceği ümidi ile her fırsatta istikrar vurgusu yapıyor. İstikrardan kasıt hukukun, kanun ve kuralların işlemesi ise elbette sürmelidir, inkıtaya uğramamalıdır.
‘İstikrar sürsün' cümlesinin kapağı kaldırıldığında içinde ‘iktidar sürsün' yemeğinin pişirildiği görülecektir. Dağdaki eşkıyaya göz yumdukları yetmezmiş gibi şehirde gazete ve televizyon binalarını basan haydutların sırtı iktidar eli ile sıvazlanıyorsa hangi istikrardan hangi huzurdan bahsedilebilir? Camı çerçeveyi indirenlerin ‘istikrar için buradayız' sloganındaki takiyeyi milletin fark etmediğini mi zannediyorlar? “1 Kasım'ın neticesi ne olursa olsun seni başkan yaptıracağız.” sözü, milli iradeyi hiçe saymaktır.
Böyle bir pervasızlığı besleyen bizzat AKP iktidarıdır. Zira, Hürriyet Gazetesi'ni önceki gece basan şehir eşkıyalarına AKP İstanbul Milletvekili ve partinin Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın liderlik yaptı. AKP, bu saldırıyı kınamadı. Vatani görevini 18 bin TL ödeyerek ifa etmiş, Öcalan'a methiyeler dizen Boynukalın, avanesi ile gazete binası basıp tehditler savurmaya cesaret edebiliyor.
Hürriyet'in maruz kaldığı saldırının failleri, sosyal medyadaki tahrikçileri hakkında şu saate kadar hiçbir işlem yapılmamasını, savcıların üç maymunu oynamasını istikrara borçluyuz öyle mi? Öfke nöbetine tutulmuş bu gençleri kim, hangi maksatla sokağa salıyor. Nefret dilinin herkesi zehirlediğini niye görmek istemiyorlar? Bütün bunlar istikrar mıdır? Bilakis kaostur, şiddettir.
İktidar koltuğunu kaybetmemek için tırmandırılan şiddetin dönüp memleketi yaşanmaz hale getireceğini hesap edemeyecek kadar gözlerini karartmışlar. Huzur ve istikrar, şiddet ikliminde solan nadide çiçeklerdir. İstikrar çiçeği solmuşsa istikrarın kokusu alınamaz.
İstikrarmış… Terör yeniden hortlamışsa istikrar mı kalır? Çözüm yalanını fırsat bilen terör örgütü PKK, iki aydan beri hepimizi 1990'ları bile unutturacak acılara gark ediyor. PKK, güvenlik güçlerinin eli kolu bağlı iken Güneydoğu'da dağlarda, hatta şehirlerde cephanelikler kurdu. Dağlıca'daki hain saldırıda devleti gaflete düşürenlerin mesuliyeti yok mu? AKP, istikrardan yana olsaydı 6 Haziran'da akmayan kanın 8 Haziran'da niye akmaya başladığını ikna edici bir dille anlatabilirdi. Lakin söyleyecek sözleri yok. İstikrarsızlığı gösterip kendi iktidarlarına razı etme hesabı yapıyorlar.
Güya millete istikrar ayarı veriyorlar. İstikrar mı kaldı? 2010'a kadar askeri vesayeti zayıflatan, hukuki ve siyasi reformlarla memleketi terakki ettirenler için 2010 dönüm noktasıdır. 12 Eylül 2010'da referandumda yüzde 58 evet reyi alan Anayasa paketinin üzerinden 5 sene geçti. Akabinde 2011 seçiminde ‘yetmez, lakin evet'in son halkası olarak verilen yüzde 50'lik desteği daha demokratik daha hür bir memleketin inşası için işaret saymak yerine bir hiç uğruna heder ettiler. Milletin siyasi ve iktisadi hastalıklara kalıcı şifa reçetesi için verdiği vekâleti kendi saltanatlarını tahkim etmeye tahvil ettikleri günden bire istikrarsızlığın, kaosun ve iktisadi krizin merkezi haline geldiler.
Ekonomi çökmüş, işsizlik zirvede, iflaslar peşi sıra geliyor, 1 dolar=1 TL olacak hayalinden 1 dolar=3 TL kâbusuna savrulmuşuz, yabancı sermaye gelmez olmuş, ihracat, büyüme ve fert başına gelirde 7-8 sene evveline rücu etmişiz, birileri hâlâ ‘istikrar sürsün' ezberini tekrarlıyor. Her bir kalemdeki hüsran AKP'nin iktidarının eseridir. İktidarda koalisyon yok. Gazete binaları basılıyorsa, gazeteciler işini yaptı diye hapse atılıyorsa, şirketler ‘yandaş' olmadı diye AKP'nin paletleri altında eziliyorsa, istikrarsızlığı istikrar gibi yutturan bir sivil dikta rejimine geçilmiş demektir.
Lamı cimi yok. AKP, iktidarda kaldığı müddetçe istikrarsızlık kaynağı olmaya devam edecek. Bu saatten sonra onların her ‘istikrar' sözü bırakmak istemedikleri ‘iktidar' koltuğunu hatırlatacak.