« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

14 Eyl

2015

Demokrasi katlediliyor

Şahin Alpay 01 Ocak 1970

PKK'nın Kandil'deki lideri Cemil Bayık, Amerikalı gazeteci Aliza Marcus'a “Gerekirse bu savaşı uzun süre sürdürebiliriz...” diyor.

Anlaşılan iki yıldır barış görüşmeleri yürüttüğü Erdoğan iktidarının sözünü tutacağına güvenmeyen PKK, bu süreyi silahlanmak için kullanmış. Bundan böyle tek – taraflı ateşkes olmayacak diyor. Görüşmelerin yeniden başlayabilmesi için tarafların yükümlülüklerini yerine getirdiklerini denetleyecek bir izleme komitesi kurulmasını; Öcalan'la görüşme imkanı sağlanmasını talep ediyor. HDP'nin Parlamento'da Türkiye'nin demokratikleşmesi ve Kürtlerin taleplerinin yerine gelmesi yönünde reformlar için çalışması gerektiğini söyledikten sonra ekliyor: “Silahları ne zaman bırakacağımıza HDP karar veremez. Bunu isteyebilirler ve istiyorlar da ama şartlarımız yerine gelmedikçe bunun gerçekleşmeyeceğini açıkladık.” (Foreign Policy, 31 Ağustos 2015.)

Son Dağlıca saldırısıyla ortaya çıkan gerçek şu: İki yıl önce Abdullah Öcalan silahlı mücadele dönemi kapanmıştır dediği; PKK sözcüleri çeşitli defalar, Kürt sorununun silahlı çözümü olamayacağını ifade ettikleri; 7 Haziran seçimlerinden itibaren HDP Türkiye'nin demokratikleşmesinin öncülüğünü üstlenme imkanına kavuştuğu; HDP ve Kürt çoğunluklu bölgenin tüm sivil toplum kuruluşları, tüm aşiret liderleri eylemlerine son vermeye davet ettikleri halde PKK, çatışmaları tırmandırarak Türkiye'de demokrasinin katledilmesine destek vermekten zerre kadar çekinmiyor. Ülke yönetimini fiilen üstlenmiş olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ise artan şehitlere rağmen, ailelerin feryatlarına rağmen, hâlâ “400 vekili elde edebilecek sayıyı bir siyasi parti yakalasaydı, durum bugün çok farklı olurdu...” diyebiliyor. Açıkça, “Beni başkan yapsaydınız, bütün bu acılar yaşanmazdı” diyebiliyor... “Dinimize göre şehitler ölmez, yaşamaya devam ederler...” diyerek anababaların, eşlerin, çocukların, kardeşlerin acılarını görmezden gelebiliyor. Genel manzara şu ki gerek başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olduğu iktidar, gerekse PKK, sonunda Türkiye'de demokrasinin bir kez daha yıkılmasına varabilecek, ülkeyi iç savaşa ve parçalanmaya götürebilecek yolu açmaktan çekinmiyor. Ülkenin sağduyu sahipleri, aklı başında insanları için bir kez daha, bunca yıllık tecrübelerimizin, vicdanlarımızın, geleceğimizin emrettiği şekilde, “Durdurun bu şiddeti; şiddet şiddeti doğurur; sorunlar asla öldürerek çözülemez, konuşarak çözülebilir...” diye haykırmaktan başka bir yol görülmüyor.

İnsanlığın tecrübelerden ders çıkarma ve yanlışlardan dönme yeteneğine güvenimi koruyorum. Bunu destekleyen iki gelişmeye kısaca değineceğim. Birincisi, Aylan Kurdi'nin mesajının yerini bulması. Sorunlar kökten çözülmekten uzak ama Almanya ve Avusturya, AB kurallarını bir kenara bırakarak kapılarını mültecilere açtı. Papa, Avrupa'daki bütün kiliseleri birer mülteci ailesini barındırmaya davet etti. Avrupa'da insanlığımıza sahip çıkalım diyenlerin sesleri ırkçı faşistlerden daha gür çıkmaya başladı.

Siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk, yaygın yoksulluk ve suç örgütleriyle malul Orta Amerika ülkesi Guatemala'da hiç beklenmedik bir şey oldu. Başkan Otto Perez Molina, milyonlarca dolarlık bir rüşvet ve yolsuzluk soruşturması nedeniyle görevden ayrılmasını ve yargılanmasını talep eden onbinlerin gösterileri sonunda 3 Eylül'de istifa etti, ertesi gün de mahkemece tutuklanarak cezaevine gönderildi. Yargıçlar, avukatlar ve medya önünde savcıların yolsuzluk iddialarına delil olarak sundukları ses kayıtlarını 6 saat süreyle dinledikten sonra masum olduğu iddiasından vazgeçmedi ama “Bütün yurttaşlar kanunlara saygı göstermelidir; ben de öyle yapacağım...” demeyi bildi.

Ziyaret -> Toplam : 125,27 M - Bugn : 26939

ulkucudunya@ulkucudunya.com