Uçağın vurulması: Ankara’nın 2 kazanç hesabının çökmesi
Orhan Bursalı 01 Ocak 1970
Rus uçağının vurulması siyasi bakımdan çok ilginç tartışmalara neden olabilecek boyutlar taşıyor. Hükümetin bu kararı, Türkiye-Rusya, Putin-RTE arasındaki ilişkileri, ekonomik boyutları, siyasi sonuçları, Rusların muhtemel karşılıklarını ve Rusya’nın Suriye’de Türkiye’ye karşı politikalarını analiz etmeden, karar sonrası olabilecekleri görmeden aldığını iddia etmek zordur. İşin içinde Genelkurmay da var. Bu kurum, silahın karışacağı olaylarda, hükümete sadece askeri değil, siyasi kurmaylık da yapmakla yükümlüdür.
Yoksa üç kişi baş başa verip vuralım mı dedi? Evet öyle oldu deseler inanmam! Varsayımımızı, bütün bunlar dikkate alındı ve uçak vuruldu üzerine kurmak zorundayız. Yoksa çadır devleti deyimine gideriz...
Bu arada Obama Paris’te baş başa görüştüğü Putin’e, düşürülen uçakları için üzüntülerini iletti. Bu durum, büyük olasılıkla, uçağın düşürülmesinde ABD’nin onayı olduğu biçimindeki düşük olasılıklı varsayımları bir kenara itiyor. Bu, Ankara’nın kararıdır.
Bunun bir nedeni de ABD’nin, Rusya’nın IŞİD ve diğerlerine yönelik operasyonları bazen açık bazen zımni olarak desteklemesidir. Aşağıda bir madde olarak ele alacağım: ABD, Rusya’nın operasyonlarından şikâyetçi değil.
Niçin vur emri kararlaştırıldı?
1) Suriye politikasının tam çökme tehlikesi: Cumhurbaşkanı’nın, Türkmendağı ve bölgeye yakın sınırlarımız için söyledikleri doğru, o bölgede IŞİD falan yok (geçişleri bir kenara bırakalım). Bölgeyi bilen gazeteci arkadaşlar da bu konuda hemfikir. Ama Türkmendağı çevresinde Fetih Ordusu gibi, ABD’nin de terörist listesinde El Nusra gibi köktendinci ve başka örgütler var. Kafkasya vb’den ve Türkiye’den gidenler var.
Ankara bunların arkasında; destekçi, her türlü yardımı yapıyor görülüyor. Zaten iktidarın açıklamalarından da bu net.
Ankara’nın durmadan talep ettiği 98 km’lik koridor bölgenin savunmasında da “bölgedeki güç” olarak bunlara bel bağlıyor.
Bu koridor, Ankara için önemli. Çünkü bu koridorun PKK/PYD kontrolüne girmesi ve üç Kürt kantonunun birleşmesi, Kürt koridorunun Akdeniz’e açılması, Ankara’nın en korkulu rüyası.
Rus uçakları da güneyden operasyonlarla, Ankara’nın desteklediği bu “silahlı güçleri” vuruyor, geri püskürtüyor, arkadan Şam’ın ordusuna yol açıyor. Ankara’nın önem verdiği koridorun ilk olasılıkla Suriye’nin denetimine geçmesinin ortamını hazırlıyor.
Merhaba Esad
Ankara’nın Rus uçağını bu bölgede vurmasının temel nedeni bu. Bunca yıl destekle yaratılan oradaki silahlı vb. birikim vesaire yok ve böylece de tüm Suriye politikası çökmüş oluyor. Sınırın ötesinde yine Esad! Ankara için bu dayanılabilir, kabul edilebilir değil!
2) Türkmen bölgesinin “bağımsızlaşması”. Ankara, hesapladığı ikinci olası kazancını da yitireceğini görüyor, Rusların operasyonları sonucu; Sünni Türkmenlerin yaşadığı bölgenin Suriye’den “koparılması” beklentisi... Sünni Türkmen bölgesi, sözü geçen silahlı örgütlerle “Suriye’den koparılmış gibi” duruyordu.
Buranın Şam’dan “kurtarılmış” kalması, Suriye’nin gerçekten masa başında tam parçalanmasından sonraki Türkiye’nin bazı beklentilerini besliyordu. Bu beklentiyi, bir Sünni Türkmen siyasi lider şöyle anlatıyor: Amacımız, isteğimiz Türkiye’nin bizi ilhak etmesi...
3) Bölge PKK denetimine geçer mi? Rusya’nın bölgede operasyonu, bu kez 98 km’lik koridorun PKK/PYD tarafından muhtemel kontrolü olasılığını da doğuruyor. ABD ve Rusya bu konuda anlaşırlarsa?Anlaşırlar mı? Ankara’nın bu olasılığa kesin müdahalede bulunacağını açıkladığını da burada anımsatalım.
Batı Şam’dan yana oluyor
4) Son bir notla bitirelim: IŞİD temizlensin! ABD ve Batı, Rusya’nın, IŞİD ve diğerlerine karşı bu operasyonlarından şikâyetçi olduğunu düşünmeyelim. Ciddi bir karşı ses duyan var mı? Batı, IŞİD temizlensin de öncelikle politikasını sürdürüyor. En büyük tehlike! Rusya’nın olaya karışmasından memnunlar bile! Fransa IŞİD’e karşı Şam’ın savaşını destekleyebileceklerini bile belirtti.
Esad’ın ülkesine mümkün olduğunca egemen olması, Batı’nın geldiği noktadır.
Şimdi Ankara’nın bütün planlarını bozan Rusya’ya karşı uçak düşürerek tepki vermesini yukarıdaki çerçeveye oturtun.
Fakat, bu bölgenin Esad güçlerinin eline geçmesi, belki de korkulan Kürt koridorunu ve Akdeniz’e ulaşmasını da engelleyici özelliktedir. Ankara bunu düşünsün ve yeni planlarını buna göre yapsın... Yoksa her şeyi kaybedecek. Baştan beri uyarıyoruz. Esad’la barış!