Terör çukurunda...
Melih Aşık 01 Ocak 1970
HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş PKK’nın Güneydoğu’da hendek kazarak şehir savaşı yapmasını “halk savaşı” diyerek destekliyor ve şöyle diyor:
- Halkta şöyle bir kararlılık var: Bütün şehiri de yaksalar, hepimizi de öldürseler biz de bu hendekleri kapatmayız.
Demirtaş Silvan’daki hendek savaşlarını da(15 Kasım) şöyle destekliyordu:
- Kürdistan halkının özgür geleceği ile ilgili bir direniş yapılıyor...
* * *
Öte yandan... PKK terör örgütü değildir dediği için başına gelmedik kalmayan sonunda da faili meçhul bir cinayete kurban giden Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ise bakın 4 Ekim’de Aydınlık gazetesinde İlyas Gümrükçü’ye neler söylüyordu:
“Biz Cizre’de barikatlar kurulmasının, hendekler kazılmasının ve o mahalle ya da semtlere giden güvenlik güçlerine karşı silah kullanılmasının doğru olmadığını söyledik ve yine söyleyeceğiz. Ama biz aynı zamanda bu tür durumlara karşı yasal hükümler çerçevesinde güvenlik güçlerinin yaptığı operasyonların da hukuk içerisinde olmasını söylüyoruz. Biz bir bütün olarak PKK’nın ‘halk savaşı’ diye ifade ettiği durumun halka zarar verdiğini, halkı mağdur ettiğini ve bir çözüm olmadığını, PKK’nın bu tür eylemlerinin halkların birlikte yaşama arzusuna da zarar verdiğini ve birlikte yaşama zeminini tahrip ettiğini söylüyoruz.”
Anayasa’ya bağlılık yemini etmiş bir siyasi lider ile sağduyu sahibi talihsiz bir hukukçunun sözleri karşılaştırılmalı...
Tamam verecen de...
Başbakan Ahmet Davutoğlu dün 2016 Eylem Planı’nı açıklarken, “Millete söz verdik, şimdi o sözleri tutma zamanı” diyerek her kesime müjde üstüne müjde verdi.
* Gençlerimize 50 bin lira nakdi destek vereceğiz.
* Esnafımıza 30 bin lira faizsiz kredi vereceğiz.
* Evlenecek gençlerimize çeyiz parası vereceğiz.
* Tüm işçi emeklilerine 1200 lira vereceğiz.
* Muhtar maaşlarını artıracak, 450 lira daha vereceğiz.
* Er ve erbaşların maaşlarına zam yapacak, 70 lira daha vereceğiz...
Başbakan’ın her cümlesi “vereceğiz” ile biten müjdelerini ekran başında dinlerken bu yıl kaybettiğimiz Süleyman Demirel’i hatırladık. Bir seçim mitinginde kendisini dinleyen kalabalığa, “İktidara gelirsem şunu da vereceğim, bunu da vereceğim” diye vaatlerini tek tek sıralamakta, her vaadi alkışlarla kesilmektedir. Yine “vereceğim” ile biten bir cümlesini tamamlamışken ön sıralardan bir vatandaşımız laf atar:
“Tamam, ağnadık, verecen, verecen de babayın cebinden mi verecen?”
Baba, yıllar sonra bu olayı anlatırken şöyle der.
“Hiçbir lafın altında kalmayan, her lafa verecek bir cevabı olan ben, vatandaşın attığı bu lafı duyunca adeta nutkum tutuldu, hiçbir şey diyemedim, çareyi duymazdan gelmekte buldum.”
SUR
Son günlerde “Diyarbakır’ın Sur ilçesinde” sık sık sokağa çıkma yasağı ilan edildiği haberlerini duyuyoruz, okuyoruz. Bir okur mektubundan anlıyoruz ki batıda yaşayanlarımız “Diyarbakır’ın Sur ilçesi”nin yerini bilmiyor. Sanıyoruz, Diyarbakır’ın Sur ilçesi denilince buranın kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ başı kasabası olduğu akla geliyor.
Oysa Sur ilçesi merkez ilçe yani Diyarbakır’ın göbeği. Örneğin Ankara için Çankaya, Altındağ,Mamak neyse İstanbul için Kadıköy, Bakırköy, Beşiktaş ilçeleri neyse Diyarbakır için de Sur ilçesi aynı konumda.
Yani sokağa çıkma yasağı Diyarbakır merkezde ilan edilmiştir; bir haftadır girilemeyen yer Diyarbakır’ın göbeğidir.
Polis ve savcılar ülke içinde teröristlerin işgali yüzünden Diyabakır’ın Sur ilçesine giremiyor ama iktidar orayı değil Irak’ın Musul ilini kurtarmaya çalışıyor!
Akif Kökçe
SIRP
Sırbistan Savunma Bakanı Bratislav Gasic bir basın toplantısı düzenlemiş, bir kadın gazeteci arkasındakilerin görebilmesi için bakanı diz çökerek izlemeye başlamıştı.
Bunu gören Bakan Gasic, aklınca bir espri yaptı, “Böyle kolayca dizlerinin üzerine çöken kadın gazetecileri çok severim” dedi. Doğal olarak kıyamet koptu. Bakan aynı gün o gazeteciyi arayıp, özür diledi... Kendine dönük çok ağır ifadeler kullandı:
- Ettiğim aşağılık sözlerin hiçbir açıklaması olamaz, sadece özür diliyorum, diye konuştu.
Mesele halloldu mu? Hayır... Başbakan Aleksandar Vucic: “Gasic işini çok iyi yapan bir bakan ve kırk yıllık dostumdur ama...” dedikten sonra bakanın istifasını istedi.
* Amerika’da 10 insan dünyanın tamamını satın alabilir.
Ancak ülkemizde 10 milyon insan kendini doyuramayacak durumda.
Will Rogers (1931)
