MHP’deki sancı ne doğuracak?
Mustafa Ünal 01 Ocak 1970
Evet, kurultay günü geldi. MHP tabanındaki ‘değişim dinamiği’ her türlü engeli aşmayı başardı. Türk siyasetinde örneği olmayan zorlu bir süreç yaşandı MHP’de. Sadece ‘delege imzası’ yeterli olmadı. Başka duvarlar çıktı. AKP iktidarı ağırlığını koydu. Mevcut yönetim değişmesin istedi. Havuz seferber oldu. Yargı devreye girdi. Bir ay önce partililer salona ulaşamadı. Salon polisin ve TOMA’ların ablukası altında olduğu için. Adaylar demir bariyerlerin ötesine geçmedi, geçemedi. ‘Tatsızlık çıksın’ istemedikleri için.
Alttan gelen değişim dalgası duvarları yıktı. Ve sandık delegenin önünde artık. MHP yönetimimin tavrı belli. ‘Salona gitmeyin’ çağrısı yaptı. Kurultayı da ‘darbe girişimi’ diye niteledi. Dün bir milletvekili ‘Ben gideceğim’ dedi. Başkaları da olacak. Siyasette rüzgârın nereden estiği çok önemli. Milletvekilleri havayı iyi koklar. MHP’de pek alışık olunmayan manzara doğrusu. Delege iradesinin ‘darbe’ diye adlandırılması bu kavramın içinin nasıl boşaltıldığının da göstergesi. ‘Darbe, paralel her derde deva’ diye sunuluyor ama kesinlikle sadra şifa değil. Sadece söz ve algı. Hiçbir yararı yok.
Hafta sonu sadece MHP’nin değil siyasetin gözü kulağı kurultayda olacak. Özellikle de AKP’nin. MHP’deki değişim siyasetin genelini etkileyecek çünkü. Ankara’nın dengelerini değiştirecek. AKP de diğer muhalefet partileri de bunun farkında. O yüzden MHP kurultayı istisnasız herkesin açık – örtülü ilgisine mazhar. Kendisini tüketen siyaset büyük değişimlere gebe. Ama öncelik MHP’de.
Pazar günü ne olur? İki devreli bir mücadele. İlkinde ‘tüzük değişimi’ oylanacak. ‘Seçimli olağanüstü kurultay yapılamaz’ maddesi kaldırılacak. Delege isterse tabii. Rakam çok önemli. Bir ay önce farklı rivayetler söz konusuydu. 600 küsurdan 900’a kadar delege sayısı telaffuz edildi. Bir kere kurultayın toplanabilmesi için yarıdan bir fazla delegenin salonda hazır bulunması şart. Bu zor değil.
Her türlü riski göze alarak imza verenlerin kurultaya katılması kafi. Toplantı yeter sayısına ulaştıktan sonra tüzüğü değiştirmek ise çok kolay. Delege sayısı sonrası için de fikir verecek. Eğer 700-800’ü bulursa bu Genel Merkez’e ciddi mesaj demek. ‘Güvensizlik’ demek. Ve farklı senaryoların gündeme gelmesi sürpriz olmaz. Bu değişim dinamiğinin önünde durmak çok zorlaşır çünkü. Ümit Özdağ ‘Bu durumda Bahçeli aday olmaz’ dedi. Dikkate alınması gereken ihtimal. Bir MHP’li ‘Bahçeli istenmediğinin farkında, gitmek istiyor aslında ama bırakmıyorlar’ dedi.
Tabandaki sancının ne doğuracağını anlamak için kurultayın kaç delegeyle toplanacağını görmek lazım. Büyük doğum da mümkün, düşük de. MHP misyonu, vizyonu farklı bir parti. ‘MHP’de genel başkanı sadece delege seçmez’ sözü Ankara’da yaygın kanaattir. Bu bütün partiler için geçerli. Birkaç hafta önce AKP kongresinde Binali Yıldırım’ı delege mi seçti?
Bu Ankara gerçeği ile değişim dinamiği çarpışacak. Delege iradesi üzerine ipotek koymak isteyenler çıkacak. ‘Darbe, paralel’ senaryolarına herkesin karnı tok. MHP yönetimi bunlara sarıldı ama buradan sonuç çıkmaz. Bugüne kadar yaşananlara bakılırsa tabandan gelen değişim dalgası pekâlâ Ankara kriterini hükümsüz kılabilir.
MHP kulisleri çok sıcak. Adaylar, adaylar arası ittifaklar, Genel Merkez’in taktikleri, ‘Meral Akşener olmasın da kim olursa olsun’ diye bazı isimlerin sahaya sürülme senaryoları… Bunlar için biraz erken. Önce pazarı görmek lazım. Kaç delege salonda hazır bulanacak? 650 mi daha fazla mı? Rakam 800’e ulaşacak mı? Siyasi hamleleri de, kimin gidip kimin geleceğini konuşmak da pazardan sonra daha gerçekçi olur.