Değerli hezimet!..
Mehmet Türker 01 Ocak 1970
Başlı başına kibir abidesi…
Küçük büyük bütün dağları ben yarattım, edası…
Ve “Biz bitti demeden bitmez” derken…
Fransa'da bitiş!..
Fransa'da tükeniş!..
Olayı tek cümleyle ifade edersek…
Takke düştü, kel göründü!..
Milli Takımımız turkuaz renkli forması, siyah şortu, kırmızı çorapları ve üst üste aldığı iki yenilgiyle Fransa'da alay konusu oldu!..
* * *
Bu iktidarla başladı bazılarının burunlarının Kaf Dağı'na çıkması!…
Hiçbir özellik ve hiçbir zeka pırıltısı olmadan…
Sürekli böbürlenme…
Sürekli şişinme…
Olduğundan daha güçlü, olduğundan daha yukarılarda görünme hastalığı…
Ona buna posta koymalar…
Kitlesinden büyük laflar…
“Her şeyi biz biliriz, her şeyi biz yaparız…”
“Bizden habersiz bölgede yaprak kımıldamaz…”
“Bölgede oyun kurucuyuz…”
“İslam Aleminin parlayan yıldızıyız”
Carrrt kaba kağıt!..
* * *
O ülkeyle kavga, bu ülkeyle kavga, diğeriyle Müslüman kardeşliği, ötekiyle dalaşma…
Sonuçta Türkiye'nin yalnızlaşması…
Düşünün ona bile “Değerli yalnızlık” dediler…
İlave ettiler:
“Hem de şerefli yalnızlık”
Dış politikayı berbat edip düdük gibi ortada kalmayı nasıl maskeleyeceklerdi?..
AKP usulü buluşla:
“Değerli yalnızlık”
* * *
Kırmızı-Beyaz Türk Milli Takımını hatırlayın…
Baba Gündüzler, baba Hakkılar, Turgaylar, Metin Oktaylar, Can Bartular, Basriler…
Ay yıldızın onuru büyüktü…
Turkuaz halıdan başladılar turkuaz formaya kadar götürdüler, kırmızı çorapları giydirdiler, festival oyuncuları gibi sahaya sürüp “Biz bitti demeden bitmez” diye Avrupa'ya kibir sattılar…
Bitti!..
Daha havalı (!) olması için “Türkiye Futbol Direktörü” diye bir unvan icat edip üzerine giydirdikleri Milli Takım Antrenörü ne diyor?..
“Bittik”
* * *
Kibir dağı çöktü, ay yıldızlı forma altında kaldı…
Ama hiç tasalanmasın yandaşlar ve yağdanlıklar…
Buna da kulp takmakta gecikmezler:
“Değerli hezimet”
“Şerefli yenilgi”
Nasıl olsa halkımızı uyutmanın çeşit çeşit yolları var!..
Geçmişe hakaret!..
Bildiğimiz Ensar Vakfı, İlim Yayma Cemiyeti, İmam Hatipler Derneği vesairenin iftar yemeğinde Recep Bey yine gerilere, cumhuriyetin ilk dönemlerine İsmet Paşa günlerine gitmiş ve sanki o devirde yaşamış gibi, dinimizin alaya alındığını, küçük düşürüldüğünü iddia etmiş…
Bu hesaplaşma tutkusu hiç bitmedi… Bir yandan “2023 hedefi” diyor, diğer yanda 76 yıl öncesine takılı kalıyor ve o döneme hakaret ediyor:
“Bu kadar ahlaksızca, bu kadar adice, bu kadar alçakça bizim ecdadımıza saldırmışlardır.”
Sonra üniversiteleri ve liseleri karıştırmak isteyenlerden söz ediyor… Acaba kim kimi karıştırıyor?.. Üniversitelere ve liselere elini sokup mikserlik yapan iktidara karşı öğrencilerin reaksiyonunu böyle algılamak Türkiye'ye huzur mu getirir?!.
İmam merakı!..
Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki'ye göre, devlete hainlik edenlerin çoğu üniversite mezunuymuş… Kayseri'de imam hatip okulunun açılışını yapan Mehmet, imam hatip gençliğinin ise çok güzel okuduğunu, milletini sevdiğini, devletiyle asla problemi olmadığını söylüyor…
Bakan gitmiş Kayseri'ye resmen ayrımcılık yapıyor… İmam nesil hayali kuruyor, bir yandan da üniversitede okuyanları kötülüyor…
Bakan bey, diğer liselerde okuyanlar memleketini milletini sevmiyor mu; bu zihniyetle mi biz muasır medeniyet seviyesine çıkacağız?!.
