« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Haz

2016

Nazi tipi başkanlık sistemi!

Ergun Babahan 01 Ocak 1970

Amerikan tipi başkanlık söylemlerini ciddiye almak mümkün değil, çünkü ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Türkiye'nin gitmekte olduğu yol çok açık ve net: Nazi tarzı bir başkanlık sistemi. Başkanlık ve başbakanlık yetkilerinin fiilen tek kişide toplandığı, hükümet ve Meclis'in tamamen devre dışı kaldığı, medyanın tek seslendirildiği, yargının iktidarın oyuncağı haline getirildiği, muhalif seslerin güvenlik güçleri ve sokak çeteleri tarafından susturulduğu model, olsa olsa Adolf Hitler modeli olur.

Alperen Ocakları'nın, LGBT gruplarını açıkça tehdit edecek cesareti göstermesi, arkasında ona cesaret veren iktidar veya devlet güçlerinin olduğunun açık göstergesi. Dünyanın hukukla yönetilen hiçbir demokratik ülkesinde paramiliter bir grup cinsel tercihine sahip çıkan insanları, arkasına devlet desteği almadan böyle açıkça tehdit edemez çünkü. Gezi olayları sırasında tanık olduğumuz eli sopalı silahlı timler, polisin koruması altında çevreye ve demokrasiye sahip çıkan gençlere saldırıyordu.

Bugün benzer güçler, topluma tek tip ahlakın dayatılması için kullanılıyor. İktidar, Ramazan ayında eşcinsel örgüt ve bireylerin ortak tertibi Onur Haftası'na açıktan karşı çıkmıyor, bu amaçla Alperen Ocakları gibi yapıları kullanıyor. Kürtleri, PÖH ve JÖP'le, Türk muhalifleri paramiliter gruplarla hizaya getirmeye çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız.

Dünyanın hangi anayasal sistemini getirirseniz getirin, bu hukuk ve devlet zihniyeti karşısında elde edeceğiniz tek sonuç vardır: Kara bir faşizm. Türkiye'de tanıklık ettiğimiz tam da budur. Her türlü farklılığı, renkliliği, sesliliği devlet gücünü kullanarak imha etmeye çalışan tekçi bir anlayış.

Şimdi yağma işini daha rahat sürdürebilmek, yüksek yargıyı tamamen tek sesli hale getirmek için yeni bir arayış içindeler. Yüksek yargı mensuplarının çay toplamaya çağrılması aslında ileriye dönük bir planlamanın altyapı hazırlığı imiş. Başkan'ın konuşmasını alkışlamayan yüksek yargı temsilcilerini, Başkan'la çay toplamaya giden, her konuşmasını ayakta alkışlayan, eğilmekten belini sakatlayan yüksek yargı temsilcileriyle karşılaştırdığımızda Amerikan başkanlık sisteminin neden bu ülkede mümkün olamayacağını çok net görürsünüz.

7 Haziran darbesi Türkiye'de sistemi Nazi Almanya'sı yönünde değiştirmiştir. İktidarı tek adamın şahsında birleştirmiş, muhalefeti etkisiz ve anlamsız hale getirmiş, hukuku askıya almış bu sistem, Hitler tarzı başkanlık sistemidir. Yahudilerin, komünistlerin, papazların yerine Kürtleri, Cemaati, solcuları koyduğunuzda bu tablo daha net ortaya çıkar.

Selahattin Demirtaş ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun fezlekelerinin savcılığa ulaşması oynanmak istenilen oyunun açık göstergesidir. Kılıçdaroğlu ve CHP, bu oyunda toplumun değil, Genelkurmay karargâhının taleplerine uyarak demokrasi ve hukuk mücadelesine ağır bir darbe indirmişlerdir. Bunun bedelini ödemeleri kaçınılmazdır.

Amerikan, Japon, Fransız başkanlık sistemlerini tartışmak anlamsızdır. Muhalefetin ve muhalif görünümlü yandaş medyanın kitleleri kandırma çabasının bir aracıdır sadece. Karşı karşıya olduğumuz, İslami elbise giydirilmiş bir Nazizm modelidir. Tüm medyanın Goebbels'in aracı olmayı gönüllü kabul ettiği, geride kalanların RTÜK, Sulh Ceza Hakimleri eliyle ölüme mahkûm edildiği bu rejimin adını doğru koymak, doğru mücadele yöntemleri geliştirmek açısından önemli.

Gerçeği görmek, akıllı stratejiler ve toplumsal iş birlikleri geliştirmek açısından çok değerli. Ayakta kalmayı başarmış üç beş medya kurumunun nasıl ayakta tutulabileceğini araştırarak, burada her kesimden muhalif insanı bir araya getirmeyi hedefleyerek başlayabiliriz bu çabaya.

Ziyaret -> Toplam : 125,17 M - Bugn : 52039

ulkucudunya@ulkucudunya.com