Keşke doğru olsa!
Emre Kongar 01 Ocak 1970
Dünkü Cumhuriyet’te Duygu Güvenç’in Cerablus haberi, Suriye’de üst üste yapılan sistematik yanlışlardan dönüleceği umudunu yaratıyordu; dilerim doğru çıkar!
Önce haberin öğelerini bir kez daha anımsayalım:
Harekât Rusya’yla koordineli:
Türkiye’nin yurtdışındaki misyonları başta BM olmak üzere bilgilendirmelere devamederken, operasyon başlamadan önce Rusya’ya da bilgi verildiği öğrenildi.
Şam’la koordinasyon niyeti:
Cumhuriyet’e konuşan kaynaklar ise “Suriye’de terör karşıtı eylemler hiç olmadığı kadar önemli” derken, Türkiye’nin operasyonlarını Şam ile koordine etmesi gerektiğini savundu.
Bölge insanının geri dönmesi amaçlanıyor:
Askeri kaynaklar operasyonun tamamlanmasının ardından amacın “terör ve teröristlerden arındırılmış bölge” oluşturarak buraya bölge insanının yerleşmesinin hedeflendiğini belirtti.
Suriye’nin toprak bütünlüğü amaçlar arasında:
Operasyonun 3 amacı şöyle açıklandı:
• Hudut güvenliğini sağlamak,
• IŞİD ile mücadele kapsamında koalisyon güçlerine destek vermek,
• Suriye’nin toprak bütünlüğünü sağlamak.”
***
Türkiye’nin Ortadoğu ve Suriye politikasında beş büyük sistematik hata yapıldı:
1) Ülkelerin içindeki iktidar mücadelelerine ve iç savaşlara doğrudan taraf olunması:
Irak’ta nispeten uzak duruldu, Mısır’da kapısından dönüldü, Suriye’de gırtlağa kadar girildi.
2) Üç yanlış ideolojiye saplanılması:
a- “Kadim kültürümüz” ve “Neo-Osmanlıcılık” söylemleri ve hayalleri ile...
b- “Ilımlı İslam” modeli çerçevesinde...
c- “Mezhepçi çizgide”...
Ortadoğu bölgesinde egemenlik kurulmak istendi.
3) İç politikanın dış politikada, dış politikanın da iç politikada kullanılması:
“Ilımlı İslam” projesine dayalı iç ve dış siyaset, “One minute”, Mavi Marmara, Gazze, seçim sonuçlarının bile İslam Âlemi referanslarıyla kutlanması, Gezi Direnişi’nin bile dışa bağlanması, Rus uçağının düşürülmesi, PKK-PYD-YPG ilişkileri, IŞİD, bombalar, vs.
4) Dünya ve bölge dengelerinin dikkate alınmaması:
Dünya dengeleri açısından, İran ve Rusya yok (ve hatta düşman) sayıldı, ABD’ye de“kraldan çok kralcı” davranıldı.
Bölge dengeleri açısından, oralardaki Kürt, Türkmen, Arap, Nusayri, vb gibi kimlikleri tanımak yerine, Sünni İslam kimliği öne çıkarıldı.
5) Kişilere endeksli politikalar izlenmesi:
Saddam, Kaddafi ve Esad karşıtlığı, Mursi yandaşlığı, Sisi karşıtlığı gibi saplantılara teslim olundu.
***
“ABD’nin Siyasal İslam’la Dansı” kitabımda, Türkiye’nin, İran ve Rusya ile olan iyi ilişkilerine ve NATO üyeliğine gönderme yaparak mevcut krizde CİDDİ BİR UZLAŞTIRICI ROL oynayabileceğine işaret etmiştim.
Duygu Güvenç’in haberi bana bu konuda “Acaba” dedirtti...
Yine de, baştaki kadrolara, bugüne kadar izlenen yanlış politikalara, yapılan ısrarlı hatalara bakınca ve “Mercidabık” naralarını duydukça pek de umutlu olamıyorum!