İtiraflar peş peşe!
Melih Aşık 01 Ocak 1970
İtiraf ve özeleştiriler peş peşe geliyor...Örneğin Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, önceki gün Türkiye’nin bugün başına gelen birçok şeyin “Suriye politikasının bir sonucu”olduğunu söyledi.
Bizler bunu beş yıl önce söylüyorduk. İktidar demek yeni anladı. Ne zaman? İş işten geçtikten, Suriye harap olduktan, savaş bizim kucağımıza 3 milyon mülteci bıraktıktan sonra.
İtiraflar sürüyor. AKP’li eski bakan Cemil Çiçek:
- FETÖ’nün vebali yüzde 90 bizim üzerimizde, diyor.
Cumhurbaşkanı dahil pek çok AKP’li politikacı bu sorumluluğu üstleniyor ve “Allah affetsin” diyerek kenara çekiliyor!
Diğer büyük bela, PKK’nın “çözüm süreci”nden sonra patlama yaptığını herkes biliyor, görüyor. Çünkü iktidar masaya Kürt halkıyla değil PKK ile oturdu. PKK’nın şehirlere patlayıcı yığmasına göz yumdu.
Sonuç. Türkiye bugün mevcut iktidarın hataları sonucu yanıp tutuşmaktadır. Demokrasilerde bu kadar hata yapan iktidarlar koltukta kalamaz, düşürülür ve hesap istenir. Türkiye ise soruların çözümünü yine onları yaratan iktidardan bekliyor. Çünkü muhalefet yok. Muhalefet partileri Türkiye’yi yönetmek için örgütlenip kadrolaşmıyor. Lideri koltukta tutmak ve bir miktar milletvekiline emeklilik hakkı sağlamak için varlar...
Halk ne için var? Kendi çıkarına sahip çıkmak için değil mi?
Neden “ülkede demokrasi var” diye aldatıldığını bas bas bağırmıyor...
Görüntü
“Ülkelerinizin yöneticilerini eleştirmekte haklısınız ama bununla sınırlandırmamalısınz kendinizi. Eğer yöneticiler yozlaşmışsa halkın kendisi de en az o kadar yozlaşmış demektir. Yöneticiler bu genel kokuşmuşluğun yüze vuran görüntüsüdür.” Amin Maalouf
KURBA
İstanbul Belediye Başkanı Kadir Topbaş, Kurbağalıdere’ye saatte 1.200 metreküp temiz deniz suyunun pompalandığını belirterek; “Kurbağalıdere’de artık hayat başladı. Temiz su oradaki bakteri ortamını yok edecek, zamanla aktıkça temizlenecek. Temiz su içeri girdikçe, tertemiz, gümüş gibi akan bir dere haline gelecek. Koku yüzde 90 oranında azaldı, dereye balıklar geldi...” diyor.
Zaman zaman böyle iyi haberler verilir. Dere biraz temizlenir. Sonra eski haline döner. Umarız bu defa aynısı olmaz.
İkinci iyi haber Ulaştırma Bakanlığı’ndan; Haydarpaşa Garı, yüksek hızlı trenlerle birlikte İstanbul’a tren garı olarak hizmet verecek imiş. Umarız yarın “Gar otel oluyor” öbür gün “Gar müze oluyor” gibi bir haber okumayız.
Laiklikten pek hoşlanmadığı anlaşılan bir vatandaşımız yaptığı büyük! keşfi tivit atarak duyurmuş.
“Laikçi kelimesini tersten oku. (Ne çıkıyor) İçki al! Bu da mı tesadüf?”
Hayalet örgüt!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın birkaç gün önce başdanışmanlığa getirdiği emekli Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi’nin başında olduğu SADAT adlı şirketin açtığı kurslar arasında pusu, baskın, yol kapaması, tahrip, sabotaj, kurtarma-kaçırma faaliyetleri, psikolojik harp eğitimleri de bulunuyor.
CHP Ankara Milletvekili Murat Emir “biraz karışık ve karanlık” gördüğü SADAT’ın faaliyetleri hakkında devletin ne kadar bilgi sahibi olduğunu öğrenmek istedi. Önce Milli Savunma Bakanlığı’na, şirketin denetlenip denetlenmediğini sordu. Gelen yanıt şu oldu.
“Savunma sanayii hizmet alanında faaliyet gösteren şirketlerin denetimini düzenleyen bir yasa bulunmamaktadır. O nedenle söz konusu şirket denetlenmemektedir.”
SADAT, Ticaret Yasası’na göre anonim şirket statüsünde kurulmuştu. Dolayısıyla Maliye Bakanlığı tarafından denetleniyor olması gerekirdi. Murat Emir aynı soruyu bu kez Maliye Bakanlığı’na sordu. Aradan hayli zaman geçmesine karşın yanıt alamadı... SADAT adeta bir hayalet örgüt... Sermayesi 880 bin lira görünüyor!
Bu arada başdanışman Adnan Tanrıverdi’nin “Güneydoğu’da eyalet sistemine gidilmeli” şeklindeki demecinin bir video bant olarak feysbuk’ta dolaştığını ekleyelim...
