Asıl mesele 'büyük baba'yı bulmak
Servet Avcı 01 Ocak 1970
Darbe teşebbüsünün üzerinden iki ay geçti… Darbe başarılı olsaydı kim Cumhurbaşkanı veya Devlet Başkanı olacaktı, kim Başbakan olacaktı, Bakanlar Kurulu kimlerden oluşacaktı, hâlâ bilinmiyor…
Hava Kuvvetleri İmamı, Deniz Kuvvetleri İmamı gibi bir yığın isim deşifre olmuşken, özel yazışma programları çözülmüşken, darbe sonrası planlanan yöneticilerin henüz belirlenmiş olmaması ilginç… Bunun çözülememesi veya çözüldüyse de gereğinin yapılamamış olması 'tehlike geçmedi' diye düşünenleri haklı çıkarabilir…
Burada bir başka tehlike de, bu belirsizlik içinde insanların veya kurumların siyasî husumet durumuna göre ilgisiz isimleri töhmet altında bırakarak hem yeni bir kaosa yol açmaları, hem de gerçek zanlıları bir anlamda kurtarmaları…
Darbe ve sonrasının yöneticilerinin tespiti, yıllar önce elektrik parasını Bank Asya üzerinden yatırmış birisini tespitten çok daha hayati… Dünya darbeler tarihinde böylesine başarısız bir darbe girişiminin üzerinden iki ay geçtikten sonra bile muhtemel devlet başkanının kim olacağına dair çözüme ulaşılmadığını bilmiyorum, okumadım…
***
Siyasetçiler, tıpkı sanatçılar veya sporcular gibi toplum için rol-modeldirler… İnsanlar tercihlerine göre onları taklit ederler, yaptıklarını doğru olduğunu düşünürler, onlar gibi giyinmeye ve davranmaya çalışırlar…
Şayet siyasetçiler, üstelik 'yöneten siyasetçiler', bugün düşmanlık içinde gördükleri yapıya ait kurumlara övgüler düzmüşlerse, banklarının açılışlarından kurdele kesmişlerse, bir zamanlar 'ortak düşmanlar'a karşı birlikte operasyon yapmışlarsa, ne istedilerse vermişlerse, toplumun da bu rol modellerden referans çıkarması asla anormal değildir…
Bu tablolara gözleriyle şahit olan insanlar, gördüklerinden aldıkları destekle bankalarına para da yatırabilirler, himmet de verebilirler, kurban da bağışlayabilirler, çocuklarını okullarına da yurtlarına da gönderebilirler… Çünkü rol-modeller böyle yapmış hep!.. Eğer bu tabloda bir 'kusur payı dağılımı' yapılacaksa 'en az kusur' tabandaki bu insanlara düşer…
17-25 Aralık'ı milat sayıp, öncesini 'aldatılma'yla açıklayıp, sonrasını mahkûm etmek adâletin tam olarak sağlanmasına yardım etmez maalesef…
***
Türkiye 15 Temmuz akşamı büyük bir felaketten kurtuldu… Ülke, iç savaşa dönüşebilecek olaylar zincirinden, kontrolü kaybedeceği bir Güneydoğu gerçeğinden yani bölünme tehlikesinden, dış müdahaleye zemin hazırlayabilecek büyük bir komplodan döndü…
Ülkemiz üzerindeki tehlikeler savuşturulmuş değil… Batı'dan baskılar şiddetleniyor… Büyükelçilikler güvenlik gerekçesiyle kapatılıyor, şehit sayımız geçmişle orantısız biçimde yükseliyor… Eylül-Ekim gibi tarihler eşliğinde 'ülke büyük olaylara gebe' gibi topluma endişe salınarak psikolojik savaş amansız hâle getiriliyor…
Klasik olacak ama klasik olması gerçeği ortadan kaldırmıyor… Şimdi toplumsal kesimler arasında daha fazla dayanışmaya ve kucaklayıcı dile ihtiyaç duyuyoruz…
Ankara'dan bir Bağdat, bir Şam imâl etmek isteyen o kadar çok hasmımız var ki, bu fotoğraf devlet aklını bırakmamayı emrediyor hepimize… Devletine küskün ve kırgın kitlelere yeni kitleler eklenmesin… 15 Temmuz ihanetinde acı gerçeğin farkına varan yüzbinlerce aldatılmış kişi hayattan koparılarak zulalara itilmesin… En azından devletine düşman çocuklar yetişmesin… Çok büyük bir rehabilitasyon programlarıyla kazanılabilecek olanlar kazanılsın…
Devlete karşı hiyararşik bir yapılanma içine giren, buralarda bilerek görev alan, bu amaçla suç işlemiş olan, malî kaynak aktaran, devletine ve onun sadık görevlilerine komplo kuran, emperyalistlerle işbirliği yapan, son olarak da darbe teşebbüsünün içinde yer alan kim varsa bunlara ceza kanunlarımız ne emrediyorsa tereddütsüz yapılsın… Devlet içindeki uzantılarının hâlâ devam eden faaliyetlerine fırsat verilmesin…
Başa dönelim… Darbenin ve darbe sonrasının muhtemel yöneticileri, Devlet Başkanı, Başbakanı ve Bakanlar Kurulu bir an önce bulunsun veya bulunduysa ilân edilsin… Mesele, üniversite için kız çocuğunu büyük şehire gönderip, devletin yurdu olmayınca çaresizlikten o yurtlara veya evlere gönderen gariban babayı bulmak değil, 'büyük baba'yı bulup teşhir etmek…