Dondurucu!
Yakup Kepenek 01 Ocak 1970
Ülke kışa giderek daha ağır ve dondurucu politikalarla giriyor. Bu durum yalnız AB Parlamentosu’nun kararıyla sınırlı kalmıyor. Suriye savaş bataklığı ve Şanghay şaşkınlığıyla tamamlanıyor. İçerde de ekonomi buzlu sularda yüzen eski bir gemi gibi sallanıyor!
Gerçekte uzaklaşılan nedir?
AB Parlamentosu’nun Türkiye’nin tam üyelik görüşmelerini bağlayıcı olmayan askıya almayı ya da sürecin dondurulmasını önermesi, bu ülkenin dünyadaki yeri yönünden tarihsel ve olağanüstü olumsuz bir gelişmedir.
Çünkü karar toptan bir karşı çıkıştır; 107 çekimser, 37’ye karşı 479 oyla alınmıştır. Türkiye, Avrupa’daki geleneksel özgürlükçü, solcu, demokrat ve barışsever dostlarını da tamamıyla kaybetmiştir.
Böyle bir keskin dışlanmışlık, yalnız bu ülkenin ekonomisinde olumsuz sonuçlar vermekle kalmaz; asıl büyük zararını, toplumsal gelişmenin çağdaş dayanaklarının yıkılmasıyla verir.
Bu ülkenin Cumhuriyetçilerinin, solcularının ve özgürlükçülerinin, AKP’nin gerçekte dünya görüşünden kaynaklanan AB karşıtlığı oyununa gelmemeleri, tuzağına düşmemeleri gerekir.
Asıl sorun, AB’den uzaklaşılmasının yaratacağı temel evrensel değerlerden, Cumhuriyetin çağdaşlaşma (Batılılaşma değil) doğrultusundan uzaklaşılmasıdır. Bu doğrultudan kopmanın bu ülkede yaratacağı, hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü; düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere temel insan hakları; kadın-erkek eşitliği; dürüst ve kurumları çalışan kamu yönetimi; sosyal devlet; çağdaş eğitim; bilim, giderek sanat ve spor alanlarındaki ağır olumsuzluk ve kayıplardır.
Bilirsiniz, halk arasında “söyle arkadaşını..” diye başlayan bir tekerleme vardır. Şanghay Beşlisi Örgütü’ne yönelme, Türkiye’nin, yeni arkadaşlıklar ve buradan sonu karanlık alışkanlıklar edinmesidir.
O arkadaşlıklarda yukarıdaki evrensel insanlık değerlerinden ve doğal olarak insan haklarında dayalı demokrasiden eser yoktur; çoğunun devlet yönetimleri, mafya örgütlerini aratmayacak kadar yolsuzluklara batmıştır. Pek çoğunda ilkellik kalıntısı idam vardır ve elbette tamamında başkanlık!
AKP huyundan vazgeçmez!
Geçen hafta çocukların cinsel sömürüsü nedeniyle suç işleyenlerin affını öngören AKP düzenlemesi, kamuoyunun ve muhalefetin yükselen güçlü sesiyle durduruldu.
Bu çok büyük bir başarıdır.
Ancak suçluların affedilmeyecek olması, yalnızca onların durumunu donduruyor; çocuklara yönelik cinsel sömürünün bundan sonra da sürdürülmeyeceği anlamına gelmiyor.
Kaldı ki, yılların deneyimleriyle kanıtlandığı ve Cumhurbaşkanı’nın mutabakat ile olmalı diye yeniden gündeme getirdiği gibi AKP, düşünce yapısı gereği bu tür konularda ısrarından asla vazgeçmez!
Bu nedenle, bu konudaki toplumsal duyarlılığın canlı tutulmasının sağlanması gerekir. Bu olayda çok başarılı bir sınav veren kadın hakları örgütlerinin çocukların cinsel sömürüsünü, ülke düzeyinde iletişim ağı oluşturarak engelleyecek biçimde yapılanmaları ve başardıkları duyarlılığın daha fazla toplumsallaşmasını sağlamaları çok yararlı olacaktır.
Çocukların cinsel sömürüsünün engellenmesi yönünde atılan her adım temel insan haklarını güçlendirici niteliktedir ve bu nedenle de ayrıca çok önemlidir.
Diğer yönden ülkemizde insan hakları ve özgürlükleri yerlerde sürünüyor. Düşünsel sömürü, yani insanların duygu ve düşüncelerinin yalan-yanlış bilgilerle doldurulup iliklerine dek sömürülmesi tüm kötülüğüyle toplumu sarıyor. Ya bütün sömürülerin sütanası olan, onları besleyen ekonomik sömürü? Çocukların hakları konusunda gösterilen bu harika duyarlılık, büyüklerin sömürülmesini engelleyecek gelişmelere gebe olamaz mı?!
Neden olmasın? Hem ne diyor şair: Umut fakirin ekmeği!