Rize'de CIA'nın ne işi var değil mi?
Arslan Bulut 01 Ocak 1970
Tayyip Erdoğan için 1991 yılında Kürt raporu hazırlayan ekipten Mehmet Metiner gibi AKP'nin fikri yapısını oluşturan milletvekilleri, Suriye'nin Türkiye üzerinden iç savaşa sürüklenmesine karşı çıkanları, "Ergenekoncu-Baasçı zihniyet"e sahip olmakla suçluyordu.
Aslında suçladıkları Türkiye Cumhuriyeti'nin temelini oluşturan "Türk Milliyetçiliği" idi. Batı, buna "Kemalizm" demişti. Fakat Metiner gibiler, doğrudan eleştiremiyor, dolambaçlı yollara başvurarak Baasçılıkla Kemalizmi eş anlamlı göstermek gibi bilinçaltına hitap eden psikolojik operasyonlar yapıyordu.
Sonunda başta El Nusra olmak üzere Halep'e yerleştirilen bütün silâhlı grupları, "Putin'in ricası" ile İdlip'e çektiler ve Moskova'da seküler Suriye'nin toprak bütünlüğü için imza attılar.
Evet Ankara'da Rus büyükelçisine suikast yapan polis, formatlandığı gibi kendisini Nusracı gibi göstererek FETÖ'cü olduğunu gizlemiş olabilir ama bir terör örgütü olan Nusra, Türkiye'nin sözünü neden dinledi de Halep'ten çıktı?
***
Herneyse, AKP iktidarının bu hızlı tornistanına ayak uyduramayan Rize Belediye Başkanı, "15 Temmuz" adını eklediği "Cumhuriyet" meydanındaki Atatürk heykelini, herkesin hafızasında saklı olan Saddam heykelinin devrilmesi sahnesi gibi gösterişli bir şekilde yerinden söktürüp kamyonla başka bir meydana taşıttı.
1995'ten 2016'ya kadar FETÖ'nün amiral gemisi olan Zaman'da Atatürk eleştirileri yazan, bu arada 2015 yılında Beştepe Sarayı'nda Tayyip Erdoğan'ın sofrasında da oturan Mustafa Armağan, "Bize bu şan yeter" diye bayram etti.
Armağan, 2014 yılında Yeni Asya gazetesinden Ekrem Özden'e yaptığı açıklamada "Menhus bir hastalık gibi, bütün bünyeye sirayet etmiş olan Kemalizm'in günümüz dünyasında karşılığı yoktur; Kemalistlerce bir din haline getirilmiştir ve demokratikleşmenin önünde engeldir. Kemalist mantık tümüyle tasfiye edilmeli" demişti.
Bilindiği gibi Türkiye'nin kuruluş felsefesinin ortadan kaldırılması, Kemalizm'in yok edilmesi projesinin asıl sahibi, CIA'nın Türkiye sorumlusu Graham Fuller'dir.
Graham Fuller ve Paul Henze, 1980'li yıllardan itibaren, "Atatürkçülük ölmüştür. Ulus devletler dönemi bitmiştir. Türkiye, Osmanlı gibi çok kültürlü, çok dinli ve çok ırklı bir yapıyı benimsemelidir. Bunun için en iyi yol Ilımlı İslâm'dır. Etnik kimlikler kendilerini ifade edebilmelidir" demeye başlamıştı.
Fuller, 1990 yılında Ufuk Güldemir'e "Kemalizm miadını doldurdu, artık piyasacı-küreselleşmeci İslâmın ana belirleyici olduğu Osmanlı benzeri Yeni Türkiye'nin zamanı geldi?" demişti.
İşte "Yeni Osmanlıcılık" da "Yeni Türkiye Cumhuriyeti" de CIA'nın beyni olan Fuller'in projesidir. Hedefi, Kemalizm üzerinden Türklüğü yıkmaktır! Bu itibarla Atatürk'e hakaret içeren bütün eylemlerin ve "Siyasete bir Osmanlı sokma projesi"nin arkasında CIA vardır!
***
Erdoğan, cemaate, Haşhaşi benzetmesi yapınca Zaman gazetesi "Haşhaşi benzetmesi insafsız bir iftira!" başlığı altında çeşitli görüşlere yer vermişti. Mustafa Armağan da bu çerçevede Haşhaşilerin tarihini özetledikten sonra "Haşhaşilerin yaptıklarını Hizmet Hareketi mensuplarına yakıştırmak anakronizme düşmek bir yana, hakkaniyetle bağdaşmamaktadır." demişti. Tayyip Erdoğan düşünsün!
Armağan, 15 Temmuz'dan sonraki ilk yazısında ise "15 Temmuz akşamı kendimizi çoluk çocuk Kısıklı'daki topluluğun içine atmıştık. Bir heyecan dalgası içinde yüzerken seslenen biri 'Abdülhamid'i deviriyorlar, hala uyuyoruz' diyordu. Belli ki tarih üzerinde yaptığımız vurgular işe yaramıştı" ifadeleriyle "one minute"lü Davos dönüşü Tayyip Erdoğan'ın "3. Abdülhamid" pankartlarıyla karşılanmasının, sonradan GATA'ya Abdülhamid adı verilmesinin ve başkanlık sistemi dayatmasının arkasındaki düşünceyi de ifşa etmişti!
Yalnız bu projelere rağmen Türkiye, birliğini korumak için yeniden Atatürk'e dönüyor. Bunu göremiyorlar hâlâ!