`Genç genç çocukları siz mi kırdırtacaksınız?`
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
'Şimdi, birincisi: Bu tezkerede ne isteniyor? Başbakan ve Cumhurbaşkanı kamuoyuna yapmış oldukları açıklamalarda bu tezkereyi "Türkiye'ye yönelik terör tehdidine karşı güvenliğimizin sağlanması" olarak izah ettiler. Tezkerenin metnini okuduğunuz zaman, bunun bir "Bakanlar Kurulu Prensip Kararı" diye bölümü var, bir de tezkerenin kendisi var, bu ikisi bir bütün. Birinci kısımda hiç öyle bir terörle mücadele izlenimi vermiyor burası çünkü yurt dışına asker göndermek... Asker göndermek, terörle mücadele yurt dışına asker göndermekle mi olacak? Terörle mücadeleyi yapmak için önce kendi sınırlarınızı tamamen kapatmanız, geçilmez hâle getirmeniz lazım. Tıbbi tabirle hermetik olarak kapatmanız lazım sınırlarınızı. Sınırlarınızdan yapılan ticareti mutlaka engellemeniz lazım, önlemeniz lazım. "Sınırlarınızdan petrol ticareti yapılıyor." diye Fransız radyoları bar bar bağırıyor çünkü Fransa'ya satılıyormuş, burada paçal yapılıp oradaki kötü kalite petrol bizim petrolle birleştirilip buradaki rafinerilerde rafine edilip Avrupa Birliği'ne gidiyormuş. Bunu kesmeniz lazım. Memleketin içinde dolaşan IŞİD unsurlarını takip altına almanız lazım. Bunları kovuşturmanız, tevkif etmeniz, mahkemeye sevk etmeniz, yurt dışı edebileceklerinizi etmeniz lazım. Terörle mücadele böyle yapılıyor, yurt dışına asker göndermekle olmuyor. Yurt dışına asker göndermek ne demek? Irak'taki, Suriye'deki IŞİD belasıyla siz mi mücadele edeceksiniz oralarda, asker gönderip?
Obama açıklama yaptı, "Kara harekâtı yapmak istemiyorum." diyor. Obama'nın yapmak istemediği harekâtı Türk askerine siz mi yaptıracaksınız? Genç genç çocukları oraya götürüp siz mi kırdırtacaksınız? Böyle bir tezkere olabilir mi arkadaşlar? Bu tezkereyi niye getiriyorsunuz?
....
Bakın, geçen sene bir torba kanun geçti bir gece geç vakit, o torba kanunda Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmetler Kanunu'nun askerlik yükümlülüğüyle ilgili maddesinde bir değişiklik yapıldı. Ben çıktım, bu kürsüde size söyledim, "Çok yanlış bir değişiklik yapıyorsunuz burada." diye, çünkü yükümlü askerlik... Orada diyordu ki: "Vatan savunması için harp sanatını öğrenme ve yapma yükümlülüğüdür." "Vatan savunması" sözünü oradan çıkarttınız. O nasıl kaldı? Şimdi Türk Silahlı Kuvvetleri İç Hizmet Kanunu'nun içerisinde diyor ki: "Askerlik yükümlülüğü harp sanatını öğrenmek ve yapmak zorunluluğudur." Böyle bir şey olabilir mi? Harp sanatını öğrenmek ve yapmak. Ne için öğrenmek ve yapmak? IŞİD'e karşı mücadele için taşeron sıfatıyla Amerika'nın gitmediği arazilere çıkmak, oralarda can vermek için. Bunu acaba onun için mi yaptınız? Şimdi bir şüphe doğuyor! Bu nasıl iş arkadaşlar?
...
Adalet ve Kalkınma Partisi adına yapılan konuşmalarda deniliyor ki "IŞİD'in, IŞİD terör örgütünün ve diğer örgütlerin buralarda kök salmasının sebebi Suriye bataklığıdır." Suriye bataklığının sebebi nedir?
Suriye bataklığının sebebi, şu anda Başbakanınız olan eski Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun hayalci politikaları, yanlış politikaları, bütün o terör örgütlerini buraya getirmesi. Onu niye görmüyorsunuz?
....
Vicdanınıza sorun: Askeri dışarı göndermeye gerek var mı IŞİD'le mücadele etmek için? Yok. Koalisyon kuruldu mu? Kuruldu. Koalisyonun -demin Adalet ve Kalkınma Partisi adına izah edildiği üzere- bir güvenli bölge kurma kararı var mı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinden çıkan? Yok. Böyle bir karar olmayınca nereye, kimi göndereceksiniz? Eğer Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi böyle bir karar çıkartırsa, siz de bu karara uygun olarak oraya asker göndermeyi düşünürseniz, burada Danışma Kurulumuz var, toplanır, on dakika içerisinde karar verir; bir saat içerisinde Büyük Millet Meclisi toplanır, bir tezkere çıkartır, oraya bunu veririz ama bugün bu karanlık tablonun içerisinde size açık çek veremeyiz. Size açık çek verenler de vicdanlarıyla baş başa kalırlar.
...
Bakın arkadaşlar, çok açık söylüyorum, ben de Başbakanı uyarıyorum: Eğer bu tezkere geçer, bu tezkere dolayısıyla yurt dışına asker gönderilir, orada bir tek askerimiz can verirse bu tarihe geçmekle bitmez; bu, Başbakanı Yüce Divan'a götürür. Eğer bu tezkere geçer, bu tezkere dolayısıyla yurt dışında egemen bir ülkenin varlığına kast edecek şekilde Silahlı Kuvvetlerimiz harekete geçerse bu da tarihle bitmez, bunun da sonu Uluslararası Adalet Divanı'dır, Uluslararası Ceza Divanı'dır.
Bütün bu konularda Hükûmeti de uyarıyorum, sizleri de uyarıyorum. Bu tezkere çok vahim bir savaş tezkeresi, böyle bir tezkereyi kabul etmeyin arkadaşlar, böyle bir tezkereyi bırakın gitsin. Gerektiği takdirde toplanırız, bu tezkereyi, belli şartlar altında hangi asker nereye gelecek, nereden gidecek, nerede oturacak, nerede kalkacak, ne yiyecek, ne içecek ona bakarız, öyle kabul ederiz ama şu şekilde bu tezkere kabul edilemez. Ederseniz hepiniz tarih önünde ciddi surette sorumlu olursunuz. Bunlara bir kere daha dikkatinizi çekiyorum.'
***
Bu tarihi konuşmayı, 2 Ekim 2014 tarihinde değerli devlet adamı emekli Büyükelçi, eski CHP İstanbul Milletvekili Osman Korutürk, TBMM genel kurulunda yapmıştı. Türk askerinin sınır dışına gönderilmesi ile ilgili tezkerenin görüşülmesi sırasında.
Genelkurmay'ın Fırat Kalkanı operasyonu ile ilgili bilgilendirme notlarında şu cümle sıklıkla yer alıyor. Dün de olduğu gibi!..
"Koalisyon Güçleri tarafından hava harekâtı icra edilmemiştir."
Yani; güvendiğimiz dağlara kar yağdı!..
Yani; yapayalnız bırakıldık!..
Yoksa!.. ABD'nin Türk askerini kırdırma projesinin üstü kapalı itirafı mı?..
Korutürk'ün tarihî uyarıları, güncelliğini hiç kaybetmeyecek gibi gözüküyor!..