SUİKAST UYUYAN HÜCRE İŞİYSE!.
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
Soruyorlar..
Bu suikast ne anlatıyor?
Cevap veriliyor..
Moskova’da çok önemli üçlü zirve öncesinde, Halep’in masaya yatırılacağı günün arifesinde, Türk-Rus ilişkileri eski günlere dönmeye başlarken suikastın zamanlaması manidardır..
Doğru.. Başka..
***
Bu suikast aslında Türkiye-Rusya ilişkilerini bozmaya yönelik provokasyondur.. Kurşunlar Türk-Rus ilişkisine sıkılmıştır..
Doğru.. Başka..
***
Aşağı yukarı bu.. Büyük fotoğraf bunu söylüyor..
Tamam başka?.
Başkası da şu; devletin güvenlik birimleri sapır sapır dökülüyor..
Neden mi?
Deniliyor ki; hâlâ uyuyan FETÖ hücreleri var..
Deniliyor ki; intihar saldırıları düzenleyebilirler..
Deniliyor ki; siyasi suikastlara başvurabilirler..
Deniliyor ki; Türk-Rus ilişkilerini tamir eden isimlerin başında Rusya Büyükelçisi geliyor..
Deniliyor ki; Karlov tam bir Türk dostudur..
Deniliyor ki; Türkiye-Rusya yakınlaşmasından rahatsız olanlar var..
Deniyor ki; Ankara-Moskova ilişkisini bozmak isteyenler var..
O zaman niye önlem almadın.. Niye korumadın, koruyamadın..
***
Sadece rejimin uçakları değil, Rus uçakları da Halep’i bombaladı.. Hastaneler dahil, muhaliflerin yaşadığı mahallelere bomba yağdırdı.. Halep’in rejimin eline geçmesinde en önemli rolü Rusya oynadı..
Rusya olmasa Şam, Halep’i muhaliflerin elinden alamazdı..
O halde.. Rusya Büyükelçisi Halep’te anasını, babasını, karısını, çocuğunu, çocuğunu kaybedenlerin bir numaralı hedefiydi..
***
Türkiye’de üç terör örgütü (PKK, IŞİD, FETÖ) at koşturuyor.. Sen hedef olabilecek büyükelçiyi dahi koruyamıyorsun..
Bu güvenlik zafiyeti değil, güvenlik birimlerinin sapır sapır dökülmesidir..
***
Rusya Büyükelçisi sergi açılışına gidiyor, salonda başka büyükelçiler de var, ama tek bir sivil polis bile yok..
Neden?
Gidin Kızılay’a.. Gidin Taksim’e.. Her yer sivil polis kaynıyor..
İkisini de sergiye yolla.. Kenarda beklesinler.. Bırak suikastı, birisi çıkar büyükelçilere saldırır...
***
O salonda bir sivil polis olsaydı Karlov büyük ihtimalle ölmeyecekti.. İlk kurşunu attığı an sivil polisler teröristi vuracaktı..
Terörist önce havaya ateş ediyor, sonra Büyükelçi’ye ateş ediyor, sonra salona dönüp üç kurşun atıyor, burayı boşaltın diyor sonra yerde yatan Büyükelçi’ye yine kurşun yağdırıyor..
Dokuz kurşun sıkmış..
Bir sivil polis olsa o kurşunları sıkamayacaktı…
Hakikat budur, gerisi boş laf..
***
Yanıt bekleyen bir soru daha var; özel harekâtçılar öldürmeden etkisiz hale getiremiyor mu?
Milletvekillerine başkanlık soruları
Dün milletvekillerine birkaç soru sordum.. Bugün de devam edeceğim..
Önce meseleyi anlatayım..
Anayasa değişikliği yasama organına yürütmeyi denetleme yetkisi vermiyor.. Meclis’in görevi kanun yapmak ve bütçe teklifini görüşmekle sınırlı..
Meclis yasa yapmazsa..
Cumhurbaşkanı kararnamesi niye var?
Meclis cumhurbaşkanının sunduğu bütçeyi kendisine verilen sürede kabul etmese..
Onun da çaresi var; bir önceki yılın bütçesi yeniden değerlendirme oranına göre arttırılarak yürürlüğe giriyor.. Yani.. Yasama yürütmeye hiçbir şekilde karışamıyor..
***
Değişikliğin gerekçesi şöyle: Her iki kuvvet de meşruiyetini halktan almakta ve yasama da yürütme de halka karşı sorumlu olacaktır..
Gelelim soruma..
***
BİR: Bu durum seçilecek kişiye beş yıl ülkeyi istediğin gibi yönet, istediğini yap anlamına gelmiyor mu?
İKİ: Bu durum denge-fren mekanizmasını tamamen ortadan kaldırmıyor mu?
ÜÇ: Diyelim ki 20 yıl, 30 yıl sonra ırkçı bir adam, çatlak bir beyin es kaza o koltuğa oturdu.. Ülkeyi felakete sürüklerse Anayasa’ya göre hangi kurum engel olacak?
DÖRT: Gerekçede amaç; halkın denetiminde halka hizmet etmektir deniliyor.. Halk yürütmeyi nasıl denetleyecek? Ne yaparak denetleyecek?
***
Dün de milletvekillerine beş soru sormuştum.. Özü şuydu..
Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olarak partisini, cumhurbaşkanı sıfatıyla Türk milletini mi temsil edecek? Bu ayrım nasıl sağlanacak?
Şimdilik bu kadar, devam ederiz..