« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

27 Şub

2017

15 Temmuz'un en büyük sırrı!

Arslan Bulut 01 Ocak 1970

Gündem elbette referandum, terör ve ekonomi ama bu üç sorunun da çözülebilmesi için gerçeklerin ortaya çıkarılması gerekir.

Bunu kim yapabilir?

Gazetecilerin işi gerçekleri tespit ederek halka duyurmaktır. Yine görev alanına giren konularda polisin görevi, olayları aydınlatmaktır. Yargının işi de budur! Gerçek ortaya çıktığı zaman kim suç işlemiş, kim masum, anlaşılır.

***

Peki 15 Temmuz'un karanlık kalmış yönleri ortaya çıkarıldı mı? Meclis'te kurulan komisyon, Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı'nı dinlemediği gibi darbeye karışan ve tutuklu bulunan sanıkların ifadelerini bile incelemedi. Sonuçta bir "örtbas raporu" yazıldı!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Marmaris'te kaldığı otele, 15 Temmuz darbe girişimi gecesi saldırı düzenleyen 47 kişinin yargılanması sırasında, iddianamede olayın plânlayıcısı olarak suçlanan Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in ifadesi, bir sır perdesini aralamış oldu! Sönmezateş, ifadesinde şöyle dedi:

"İstanbul'da Semih Terzi ile görüşmemizin sebebi 2 gündür Cumhurbaşkanı'na ulaşılamaması ve yerinin bilinmemesiydi. Görevin iptali hep gündemdeydi. Ankara, Cumhurbaşkanı'nın yerini bilmiyordu, bize de söyleyemiyordu.

Esas benim aradığım soru; 4 saat boyunca neden, kim tarafından bekletildik? Cumhurbaşkanı Marmaris'ten ayrıldıktan ve Semih Terzi öldürüldükten sonra saat 02.20'de biz yola çıkarıldık. Tuzağa düşürüldük. Bilsem o insanları oraya götürmezdim."

FETÖ'cü olmadığını belirten Sönmezateş, "Evet ben bu görevi kabul ettim ve şu anda bunun bedelini ödüyorum. Bizi kim yanılttı, kim harcadı? 4 saat bizi kim bekletti? Onun cevabını arıyorum." dedi.

Zaten bu sır aydınlanırsa, Türkiye'nin referanduma gitmesine bile gerek kalmaz, gereği yapılır!

---

2013 yılından bir hatırlatma...

---

Prof. Dr. Yümni Sezen, 21 Mart 2013 tarihinde Yeniçağ'da yayınlanmış "Erdoğan ve Bahçeli gizli görüşme mi yaptı?" başlıklı yazımı hatırlattı.

O sırada, Oslo ve İmralı'da PKK ile yapılan görüşmeler konusunda, siyasiler arasında Tayyip Erdoğan'a en sert eleştirileri MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yöneltiyor; nedense Tayyip Erdoğan, aynı sertlikte cevap vermiyordu. Erdoğan, 19 Mart 2013 günü, AKP grubunda yaptığı konuşmada Bahçeli'ye cevap verirken şöyle demişti:

"Sayın Bahçeli, kalkıp da burada ikili görüşmelerde, 'şu yaptığınızı takdir ediyoruz' derken, kapalı kapılar ardında farklı konuşmak da size bir şey kazandırmaz."

Biz de sormuştuk:

"Ne demek şimdi bu?

Devlet Bahçeli, Tayyip Erdoğan ile en son ne zaman ikili görüşme yaptı? Ve bu görüşmede, 'şu yaptığınızı takdir ediyoruz' mu dedi? Böyle bir görüşme yapılmışsa neden kamuoyundan gizlendi?"

Şimdi anlaşılıyor ki o zaman Anayasa Uzlaşma Komisyonu ile sonuç alınamayacağı görüldü, aynı hedefe ulaşmak için 15 Temmuz gibi devleti altüst eden bir olay yaşandıktan sonra Bahçeli'nin merdiven yöntemi, adım adım uygulanmaya başlandı!

--

Hayır eğilimi çok güçlü...

---

Geçtiğimiz hafta sonu, ADD Başkanı İsmet Saraçoğlu ve arkadaşlarının ısrarlı daveti üzerine Safranbolu'da, Anayasa tartışmaları hakkında bir konferans verdim. Şehir gezisinde, halk arasında hayır eğiliminin çok güçlü olduğunu tespit ettim.

Bu arada, 20 gün öncesinden anlaşmaya varılan öğretmenevi salonunun "hiçbir sivil toplum kuruluşu ve siyasi partiye verilemeyeceği" resmi yazıyla bildirilince, toplantının bir otelin salonuna alınmış olduğunu öğrendim. Devletin bütün imkân ve kabiliyeti, parası, uçağı, otomobili, benzini hatta Cumhurbaşkanlığı sarayı ve Başbakanlık bile "evet propagandası" için kullanılırken, bir öğretmenevi salonunu hayırcılara vermiyorlar, sonra da demokrasiden söz ediyorlar!

Ziyaret -> Toplam : 125,16 M - Bugn : 45372

ulkucudunya@ulkucudunya.com