‘AKP demokrasisine’ doğru!
Yakup Kepenek 01 Ocak 1970
Ekonomi yorumcuları büyük değişimleri anlatmak için kimi zaman şöyle çarpıcı bir imgelem kullanır: Cennetteki son demlerinde yasak meyveyi ısıran Adem, Havva’ya: Sevgilim büyük bir değişimin eğişindeyiz! der.
Türkiye tam da bunu yaşıyor.
‘Bilinen’ demokrasinin sonu
AKP siyasal İslamı, bu ülkede, hukukun üstünlüğü, düşünce özgürlüğü, bu bağlamda basın ve bilimsel araştırma özgürlüğü; yasama, yargı ve yürütme erklerinin ayrılığı; devletin demokratikleşmesi; kurumların güçlendirilmesi; bilimin yol göstericiliği gibi değerlerin, iyi kötü, kör topal, yarım yamalak da olsa, yaşamasını ve yaşatılmasını kaldıramadı.
AKP, kadın-erkek eşitliği, sendikal haklar, doğruluk, dürüstlük ve erdem, yani ahlakı içeren; Cumhuriyetin kuruluşunun da temeli olan ve dünyadaki tüm demokrasilerin ulaşmaya çalıştığı bu evrensel değerlerin, bu topraklarda, sonunu getirdi; getiriyor!
Oysa AKP siyasal İslam ideolojisi ile Batı ülkelerinde adına muhafazakâr, Hıristiyan, liberal demokrat denilen partilere benzer bir uygulamayı yaşama geçirecekti. AKP bir denemeydi ve o deneme başarısız oldu; iflas etti!
Eğer, halkoylamasında çoğunlukla evet denilirse, bu, bilinen demokrasinin sonunu getiren mühür; AKP’nin İslam demokrasisine doğru atılmış dev bir adım olacaktır.
Kuruluşu sırasında gerçek niyetini gizleyen, takıyye yapan AKP, şimdi de yine takıyye yapıyor. AKP, kamuoyunun gündemini oluşturmanın her olanağını kullanarak, Türkiye’ye giydirmekte olduğu o kendi anlayışının dayandığı İslam demokrasisinin özelliklerinin sergilenmesine, bunların tartışılmasını geçtik, konuşulmasına olanak tanımıyor; bunu saklıyor.
Yine de son günlerde yaşanan kimi olaylar, kendisini desteklemeyenleri ya terörist ya da hain ilan eden AKP siyasetinin geleceği, daha doğrusu 16 Nisan’da evet çıkarsa neler olacağı konusunda çok açık ipuçları veriyor. Hizbut Tahrir örgütünün “Dünya Hilafete Neden Muhtaç” konulu konferansını 5 Mart’ta İstanbul’da düzenlemesi de bunun son örneği.
AKP, demokrasi ve barış istemekten başka bir suçu olmayan bilim insanlarını üniversiteden uzaklaştırmaya devam ediyor; 150 dolayında gazeteci hapiste; Meclis’teki en büyük üçüncü partinin milletvekilleri hapsediliyor; eşgenel başkanının siyasi görüşleri nedeniyle milletvekilliği düşürülüyor; CHP genel başkan yardımcılarından biri ölüm tehdidi alıyor; bir sanat ve kültür merkezi ateşe veriliyor, kundaklayan bir tutuklanıyor, bir bırakılıyor; devletin güvenlik güçleri yetmiyor, silahlı sivil güçler örgütleniyor; cezaların en ilkeli olan idam cezasındaısrar ediliyor; Adalet Bakanı FETÖ olayını, çok bilimsel bir yaklaşımla, rüyalarla açıklıyor.
Bu arada yakın geçmişle olan bağlar canlandırılıyor; ana muhalefet partisinin genel başkanının katılımıyla Milli Görüş’ün ünlü lideri anılıyor; aynı gelenekten gelen bir eski milletvekili, bir TV programında hadis var 16 Nisan’da evet çıkacak diyerek dirilişin müjdesini veriyor!
Dünyada Pakistan gibi, İran gibi İslam demokrasisi uygulayan ülkeler var. Anlaşılan Türkiye’nin bu konuda en önde olması isteniyor. Cumhurbaşkanı son yurtdışı gezisinde, gerçek İslam demokrasisinin Türkiye örneği olduğunun altını özenle altını çiziyor.
Bütün bunları, kamu ihaleleri, varlık fonları, desteklemeler yoluyla sermayenin AKP yararına çalışması tamamlıyor. Eğer kalırsa, devletin elinde kalan kırıntılar da evet rüşveti olarak halka dağıtılıyor.
Tarafsız bir gözle bakılırsa kolayca görülür ki, halkoylamasında çoğunluk evet derse, bu, bilinen demokrasinin sonu ve içeriği açıklanmayan AKP demokrasisinin başlangıcı olacaktır.