YÜRÜTME BAŞI YASAMANIN DA BAŞI
Mehmet Tezkan 01 Ocak 1970
İktidar sözcülerinin iddiası şu..
Hükümet Meclis’in içinden çıkmayacağı için, yürütmeyle yasama birbirinden tamamen ayrılacak..
Yürütme ayrı seçilecek..
Yasama ayrı seçilecek..
Yasama yürütmenin işine karışmayacak..
***
Söyledikleri aşağı yukarı şöyle..
‘Meclis daha da güçleniyor. Yürütme yetkisinin tek elde toplanmasıyla yasama ve yürütme birbirinden kesinkes ayrılıyor. Burada da yasama organı, yani Meclis sadece yasama çalışmalarına yoğunlaşmak suretiyle bu kuvvetler ayrılığını net bir şekilde ortaya koyacak.’
***
Bu iddia ilk bakışta doğru gibi dursa da değil..
Neden mi?
Birinci sandıkta cumhurbaşkanı adayları yarışacak.. Cumhurbaşkanı, yani tek kişilik yürütme seçilecek..
İkinci sandıkta partiler yarışacak.. Partinin başında kim olacak?
Partili cumhurbaşkanı adayı..
Birinci sandıkta cumhurbaşkanı adayı sıfatıyla yarışa girecek..
İkinci sandıkta partisinin genel başkanı sıfatıyla..
***
Diyelim ki cumhurbaşkanı seçildi.. Partisi de birinci parti oldu.. Meclis çoğunluğunu sağladı..
Cumhurbaşkanı tek başına yürütmeyi üstlenecek..
Ama Meclis’teki çoğunluk partisinin de genel başkanı olduğu için yasamanın kontrolü de kendinde olacak..
Kuvvetler net biçimde ayrılmış olmayacak..
Kuvvetler bir kişinin şahsında birleşmiş olacak..
***
Cumhurbaşkanı yasama çalışmalarına partisinin genel başkanı sıfatıyla müdahale edebilecek..
Milletvekilleriyle, grup başkan vekilleriyle, partisinin genel başkan yardımcılarıyla toplantı yapıp yasamanın çalışmalarını şekillendirecek..
Genel Başkan şapkasıyla istediği yasaları çıkarttıracak..
Hem yürütmenin..
Hem yasamanın başı olacak..
***
Gelelim denetim meselesine.. İktidar sözcüleri ısrarla çok güçlü bir denetim mekanizması olduğunu söylüyorlar..
İşin tuhafı, anayasa değişikliğine yazdıkları gerekçede tam tersini söylüyorlar..
Şöyle yazmışlar; yasama da yürütme de halka karşı sorumlu olacaktır, halk denetleyecektir..
Halk nasıl denetleyecek?
Beş yılda bir oy verip, vermemekle..
16 Nisan oylaması Sakarya Savaşı’ymış
Bu iddianın sahibi Devlet Bey..
‘16 Nisan referandumunu demokrasinin Sakarya Savaşı ilan etti; millet kazanacaktır‘ dedi..
Sandıktan evet çıkarsa millet kazanmış olacakmış..
Kime karşı?
Milletin öteki yarısına mı karşı?
Sakarya Savaşı kime karşı kazanılacak?
***
16 Nisan’da sanki sandığa gitmiyoruz..
16 Nisan‘da sanki evet veya hayır diyerek bir tercih yapmayacağız..
16 Nisan’da sanki meydan muharebesine gidiyoruz.
***
Diyelim ki sandıktan hayır çıktı; millet Sakarya Savaşı’nı kaybetmiş mi olacak?
Millet istiklalini, istikbalini tehlikeye mi atmış olacak?
1950 yılında çok partili hayata geçtik.. 67 yıldır zaman zaman kesintiye uğrasa da, mükemmel olmasa da, eksikleri olsa da parlamenter demokrasiyle yönetiliyoruz..
67 yıldır istiklal ve istikbalimiz tehlike altında mı?
***
15 yıldır tek parti hükümeti var..
15 yıldır istikbal ve istikbalimiz tehdit altında mıydı?
Soru şu..
Diyelim ki; 16 Nisan Sakarya Savaşı kadar önemli.. Çünkü bu yapı istiklal ve istikbalimizi tehdit ediyor..
Neden evet oyu çıksa bile 2.5 yıl daha aynı sistemle devam ediyoruz?
Neden 2.5 yıl daha istiklal ve istikbalimizin tehlike altında tutuyoruz?
Var mı cevabı?
Devlet erkânı Mercedes’ten inse
Madem Almanya tavır aldı..
Madem bakanlarımıza yasak getirdiler..
Madem toplantı yapmalarına izin vermiyorlar..
Kuru kuruya tepki vermeyelim..
Protesto edelim..
***
Mesela, devlet erkânı Mercedes’lerini garaja kitlesin..
Meclis bahçesine dizi dizi Mercedes’ler sıralanmasın..
Başbakan öncülük etsin, bakanlar katılsın.. wMüsteşarlar, valiler, genel müdürler takip etsin.. Kimin altında Mercedes varsa garaja kilitlesin..
***
Öyle ya.. Mercedes’ten inip Almanya’ya fırça atmak tuhaf duruyor..