Avrupa’dan Sert Türkiye Kararı: ‘Siyasi Denetim Sürecine Dönüş’
Arzu Çakır 01 Ocak 1970
Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), Genel Kurulu, Türkiye'nin Avrupa Konseyi içinde siyasi denetim sürecine geri dönmesini öngören “Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi" raporunu ve karar tasarısını kabul etti. Genel Kurul'da yaklaşık 3 saat süren görüşmelerin ardından tasarı, 45'e karşı 113 oyla kabul edildi, 12 üye de çekimser kaldı. Bu kararla Türkiye, demokratik ülkeler kümesinden düşerek, 2004 yılı öncesindeki denetim sürecine geri dönmüş oldu.
AKPM'nin Strasbourg'daki Genel Kurulu'nda yapılan Bahar oturumlarında ele alınan rapor üzerine ilk sözü Türkiye raportörleri Estonyalı Marianne Mikko ve Norveçli Ingebjorg Godskesen aldı. Her iki raportör de, "Türkiye'de bir süredir devam eden anti demokratik uygulamaların Temmuz ayında yaşanan darbe girişiminden sonra arttığını, darbeye yanıt olarak getirilen OHAL uygulaması çerçevesinde özellikle KHK'lar ile yargı denetiminden uzak kararlar alındığını, muhalif gazetecilerin cezaevine konulduğunu" dile getirdiler.
"Denetim demek cezalandırmak demek değil"
Raportörler, "Referandum sürecinde ise eşit bir kampanya süreci yaşanmadığını, muhalefetin bastırıldığını, YSK'nın mühürsüz oyları kabul ettiğini ve sonuçta az farkla evet oylarının kazandığını" öne sürdüler. Özellikle idam cezasının yeniden tartışmaya açıldığını vurgulayan raportörler, "Bu kabul edilecek bir durum değil. Ama Türkiye ile ilişkiler kesilmemeli, işbirliğimiz daha da güçlenmeli. Bunun için denetim sürecine geçilmesini öneriyoruz. Denetim Komisyonu'nun 7 değişiklik önerisini ve taslak karar metnimizi onaylamanızı diliyoruz. Denetim demek cezalandırmak demek değil. Daha fazla işbirliği, daha kapsamlı ilişki, Türk makamlarla kapsamlı konuları görüşmek demek. Bunun da bilinmesini istiyoruz" dediler.
Muhafazakar ve Hristiyan Demokrat Grup'tan destek sesleri
Genel Kurul'daki görüşmelerde, Türkiye raportörlerinin sunumunun ardından, gruplar adına söz alındı. Muhafazakar Grup (EC) temsilcisi Nigel Evans, "Tamam endişelerimiz var ama çok büyük bir dikkatle yaklaşalım. Türkiye ile ilişkilerimizde yapıcı olmalıyız. Türkiye'yi idam cezasını getirmekten caydırmalıyız. Dolayısıyla önerim şu. Denetime almayalım ama yakın çalışalım" dedi.
Hristiyan Demokrat Grup (EPP) sözcüsü Zsolt Nemeth de, daha önce Rusya'nın da denetim sürecine geri gönderildiğini ve bunun Konsey ve Rusya ilişkilerine hiçbir katkı yapmadığına dikkat çekerek, EPP grubunda ortak bir karar çıksa da görüş ayrılıklarının yaşandığını belirtti. Nemeth, "Denetim sürecine geri alınması yerine, mevcut durum yani 'post monitoring' süreci devam etmeli. Bu süreci devam ettirmeyi bir şarta bağlayalım. Örneğin siyasi suçluların serbest bırakılması ve idam cezasını getirmezse biz de yolumuza devam ederiz. Ama şimdi neden Türkiye’yi yaftalayalım. Tehlikenin farkında mıyız? Ben anlamıyorum, bu tehlikeyi görmeyenleri anlamıyorum. Konsey'in Türkiye ile jeopolitik ilişkisi var, Türkiye ve AB'nin stratejik ilişkisi var. Bu karar kimsenin işine yaramaz" dedi.
Kabul cephesi: "Denetim sürecine gidilmeli"
Ancak Liberal Demokrat Birlik Grubu (ALDE) sözcüsü Martin Poliacik, Birleşik Sol Grup (UEL) temsilcisi Nikolaj Villumsen ve Sosyalist Grup (SOC) sözcüsü Stefan Schennach, siyasi denetim sürecine geçilmesini istediler.
Poliaçik, "Ben bir öğretmen olarak çok endişeliyim. Binlerce öğretmen adil yargılanma olmadan görevden alındı. Referandum öncesi dengesiz ve eşitsiz bir durum söz konusu idi. İdam cezasını geri getiren bir ülke bu Genel Kurul'un bir parçası olarak bu camiaya mensup olamaz. Türkiye bölgedeki istikrar için çok önemli, bu camianın üyesi olarak kalmalı, çünkü insan haklarının en yüksek savunulduğu yer burasıdır" dedi.
Villumsen, "Türk hükumeti muhalefeti ciddi bir şekilde baskı altına aldı. Bu demokratik standartlarla bağdaşmamaktadır. Erdoğan AGİT ve AK gözlemcilerinin raporuna 'Yerinizi haddinizi bilin' yanıtı verdi. Biz böylesine bir hakareti saldırıyı kabul etmeli miyiz ? Bence karar çok net. Bizim Türk halkına yardımcı olmamız lazım. Türk halkı her kesimden gözlerini dikmiş bize bakıyor. Onları hayal kırıklığına uğratamayız. Tam denetim sürecine geçmeliyiz" görüşlerini dile getirdi.
Sosyalist Grup adına konuşan Stefan Schennach da, "İtalyan gazeteci dün tahliye edildi. Ama Alman gazeteci Deniz Yücel halen cezaevinde. Sırbistan, Gürcistan, Moldova denetim sürecinde. Türkiye ise denetim sonrası süreçte. Bugün Türkiye'deki durum çok ciddi düzeyde. Çünkü 100 bin kişi kamu hizmetinden men edildi. 150 gazeteci tutuklandı. Buna itiraz hakları yok. Referandum süreci adil değildi. Yüzde 49 hayır diyenler muazzam bir baskı altında tutuldular. Biz denetim sürecinin yeniden başlatılmasını istiyoruz" dedi.
"Türkiye'nin zor dönemde yaşadıkları anlaşılmadı"
Genel Kurul'da konuşan AKPM Türk Delegasyonu Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip Küçükcan ise, Türkiye’nin çok zor bir darbe ve çok yönlü terör saldırılarının hedefi olduğu bir dönemden geçtiğini vurgulayarak, "AKPM ve Avrupa Konseyi Türkiye üzerindeki etkisini sürdürmek istiyorsa yapıcı adımlar atmalıdır. Türkiye için denetim sürecinin tekrar açılması bu yönde bir adım olmayacaktır. Bu ilişkilere zarar verecek bir adım olacaktır. Türkiye Avrupa'nın bir parçası olmaya devam etmelidir ve edecektir" dedi.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından değişiklik önergeleri tek tek okunarak oylandı. Ak Parti milletvekilleri Markar Eseyan, Mehmet Kasım Gülpınar ve Şaban Dişli’nin raporun ertelenmesi, denetim sürecine geçilmemesi ya da Türkiye'ye süre verilmesi gibi pek çok değişiklik içeren önergeleri kabul görmedi.
Görüşmelerin tamamlanmasının ardından yerel saatle 13.00 civarında yapılan oylamada 113 AKPM üyesinin oylarıyla Türkiye'nin yeniden denetim sürecine geri dönmesini öngören rapor ve karar tasarısı kabul edildi.
Türkiye 2004 yılı öncesine döndü
Avrupa Konseyi 1989 yılında Berlin duvarının yıkılmasının ardından Sovyet Rusya'dan ayrılan ülkelerin demokratikleşme sürecini hızlandırmak ve katkı sunmak için denetim mekanizmasını başlattı. Türkiye de 1996 yılında eski bir üye olduğu halde bu listeye alındı. Ancak 2004 yılında demokratikleşme alanında atılan önemli adımlar sayesinde Türkiye "denetim süreci"nden "post-monitoring/denetim sonrası" ülkeler arasına alındı. Ancak son gelişmeler, OHAL uygulamaları ve terörle mücadele çerçevesinde alınan kararlar, yargı bağımsızlığını zedeleyen uygulamalar, referandumda muhalefete eşit kampanya hakkı tanınmaması ile çok sayıda gazetecinin gözaltına alınması gibi gerekçelerle AKPM Türkiye'yi demokratik ülkeler kümesinden düşürdü.