« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

29 May

2017

Türk Amerikan Konferansı Toplantılarında Gergin Başlangıç

Mehmet Toroğlu 01 Ocak 1970

WASHINGTON —
Türk Amerikan Konseyi’nin (ATC) 36’ıncı yıllık toplantısı Washington’da Trump Oteli’nde yapıldı. Ekonomi, ticaret, yatırım ve savunma alanları başta olmak üzere iki ülke ilişkilerinin her türlü boyutunun tartışıldığı toplantı, Türk ve Amerikalı yüzlerce ismi biraraya getirdi. Türkiye-Amerika ilişkilerinin tartışıldığı en yüksek düzeydeki platform olma özelliğini de taşıyan toplantının ilk günündeki konuşmacılar arasında Amerika Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Thomas Shannon ve Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Serdar Kılıç da vardı.

Serdar Kılıç, konuşmasında ağırlıklı olarak, özellikle Amerikan medyası ve düşünce kuruluşu çevrelerinde Türkiye’ye yöneltilen suçlamalara yanıt verdi.

Kılıç: 'Stratejik ilişkiler bir hava üssüne indirgenemez'
Türkiye ve Amerika’nın güçlü bir ortaklık ilişkisine sahip olmasının bir seçim değil gereklilik olduğunu vurgulayan Büyükelçi Kılıç, buna karşın Amerikan kamuoyunda sıkça Türkiye’nin müttefikliğini sorgulayan yorumlar yapılmasını eleştirdi:

“Bazıları Suriye’de bir terör örgütünün ABD’nin Türkiye’den daha güvenilir bir ortağı olabileceğini iddia ediyor. Daha da ileri gidip, DAEŞ’e karşı hava operasyonlarının yüzde 25’inin düzenlendiği İncirlik hava üssüne alternatif bulunması çağrısı yapanlar var. Amerika’nın 65 yıllık bir müttefikini ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör listesindeki bir örgütün bir koluyla karşılaştıran ya da ilişkilerin stratejik değerini bir hava üssüne indirgeyen bu tür mesnetsiz yargılamaları görünce tüylerim diken diken oluyor. Türkiye ve Amerika arasındaki ittifak ve ortaklık bir üsten çok öteye uzanıyor, 1950’lere uzanan ve zaman testinden geçmiş ilişkilere dayanıyor.”

Türkiye’nin de kusurları olabileceği ama bölgede işleyen birkaç demokrasiden biri olduğunun kuşku götürmediğini vurgulayan Büyükelçi Kılıç, Türkiye’nin IŞİD’e karşı mücadeleye yeterince destek vermediği eleştirilerine de şiddetle karşı çıktı, Türkiye’nin Fırat Kalkanı operasyonunda 2 bin kilometrekarenin üzerinde bir bölgenin IŞİD’den temizlenmesi gibi sağladığı başarıları hatırlattı.

'Türkiye Fırat Kalkanı'nda el Nusra'yı kullansaydı ne hissederdiniz?'
Kılıç’ın gündeminde ABD’nin YPG’ye silah desteği kararı da vardı: "Amerika’nın Rakka operasyonunu YPG/PYD ile yapmak zorunda olduğu çünkü sahada başka alternatifinin bulunmadığı tezini anlamakta ve kabul etmekte zorlanıyorum. DAEŞ’e karşı Fırat Kalkanı operasyonunu başarıyla yürüten Türkiye ve Özgür Suriye Ordusu var. YPG’ye silah desteği taktiksel bir karar ve kısa dönemli bir düzenleme olarak açıklandı ama bence bu stratejik bir hata. Bir terör örgütüyle savaşırken başka bir terör örgütünü kullanamazsınız, kullanmamalısınız. Özellikle de 65 yıllık bir müttefikiniz size, ortaklık kurduğunuz bu terör örgütünün kendi ulusal güvenliği ve istikrarına varoluşsal bir tehdit oluşturduğunu söylüyorsa. Türkiye’nin bu konudaki hissiyatını daha iyi anlamanız için size şöyle bir örnek vereyim; Fırat Kalkanı operasyonunda Türkiye’nin, DAEŞ’e karşı savaşta yardımcı olması El Nusra’yı kullandığını, ona silah ve mühimmat sağladığını düşünün. Böyle bir durumda siz ne hissederdiniz? Biz öyle yapmadık, niçin? Çünkü El Nusra bir terör örgütü ve biz El Nusra’yı koalisyonun birçok üyesinden önce terör örgütü ilan etmiştik ve operasyonumuzda bir terör örgütünü kullanmadık. 65 yıllık bir müttefikimizden de aynısını yapmasını beklerdik. Amerika’nın bölgemizde Türkiye’den daha demokratik, daha güvenilir ve daha güçlü bir ortak bulabileceğine inananlara şunu söylemek isterim; etrafınızı saran ağaçların ormanı görmenizi engellemesine izin vermeyin. Tarih bize gösteriyor ki kısa vadeli ve öngörüsüz taktiksel seçimler uzun vadede stratejik dertlere yol açabilir.”

'İfade özgürlüğü ve terörle dayanışma arasında fark var'
Büyükelçi Kılıç, geçen hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın ziyareti sırasında Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği önünde yaşanan gerilimle ilgili düşüncelerini de paylaştı: “İfade özgürlüğüne saygı göstermediğimiz şeklinde Türkiye’ye suçlamalar yöneltiliyor. İfade özgürlüğüyle terörizm ve teröristlerle dayanışma ifadesi arasında büyük bir fark var. Dışişleri Bakanlığı’nın Gizli Servis personelinin Beyaz Saray önünde göstericiler arasına mesafe koymak suretiyle aldığı tedbirlerden minnettarlık duymakla birlikte, ABD’nin terör listesindeki bir örgüt olan PKK’nın sözde bayraklarını ve PKK’nın sözde liderinin posterlerini Washington caddelerinde görmekten gerçek anlamda hayalkırıklığına uğradım. Biz bunu ifade özgürlüğü olarak değil, terörizmle dayanışma ifadesi olarak görüyoruz.”

ABD Dışişleri Yetkilisi: 'İlişkilerimiz geçici çıkarlara dayalı değil'
Büyükelçi Kılıç’ın ardından kürsüye gelen ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Vekili Thomas Shannon da, konuşmasında bir yandan Türk-Amerikan ilişkilerinin önemine vurgu yaparken, diğer yandan bazı eleştirilerde bulunmaktan da kaçınmadı:

“Amerika ve Türkiye’nin birbirine ihtiyacı var. Bizim ilişkilerimiz mantık ilişkisi ya da geçici çıkarlara yönelik bir ilişki değil, ortak çıkarlar, karşılıklı saygı ve paylaşılmış değerlere sahip kalıcı bir temel üzerinde inşa edilen, zaman testinden geçmiş bir ilişkidir. Hükümetlerimiz her zaman aynı görüşte olmayabilir ama birlikte çalıştığımızda daha iyi sonuçlar elde ederiz ve daha güçlü oluruz. Amerika Türkiye’nin başarılı olmasını istiyor. Türkiye’nin güçlü, barış, refah ve demokrasi ülkesi olması Amerika’nın çıkarınadır. Geçen hafta Başkan Trump ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesinde de ortaya konduğu gibi, Amerika ve Türkiye aralarındaki derin ilişkileri güçlendirmeye kararlıdır.”

Shannon konuşmasında YPG konusuna değinmedi ama Suriye’de uzun dönemli istikrarın koşulunun, IŞİD’den kurtarılan toprakların yönetiminin oralardaki nüfus çeşitliliğini yansıtan yerel idare yapılarına bırakılması olduğu noktasında Türkiye’yle aynı görüşü paylaştıklarını söyledi.

Shannon, Türkiye’yi terörle mücadelede desteklemeye devam ettiklerinin altını çizdi ve PKK’nın sivillere karşı giriştiği şiddeti kınadıklarını yineledi.

ABD: 'Türk Büyükelçiliği önünde yaşanan şiddetten rahatsızlık duyduk'
Türk-Amerikan ittifakının sadece ortak çıkarlar değil ortak değerler üzerinde de inşa edildiğini belirten Shannon, bu nedenle 15 Temmuz darbe girişiminden Amerikalılar’ın şok olduklarını söyledi ve tankların önünde duran Türk halkının cesaretini övdü. Ancak Shannon, buradan sözü Türkiye Büyükelçiliği Konutu önünde yaşananlara taşıdı: “Aynı şekilde, yine Amerikalılar olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen haftaki ziyareti sırasında Türk Büyükelçiliği önünde yaşanan şiddetten de kaygı ve rahatsızlık duyduk. Bu olay sırasında Amerikalılar, Sheridan Meydanı’nda yasal protestocuların saldırıya uğradığını gördü. Amerika’da bu tür protestoların yasalarca korunduğunu ve gelenek olduğunu bilmek önemli. Bunlar, çok değer verdiğimiz hakların ortaya konması. Bu nedenle, saldırıyı elim ve ziyaretçilerimizden beklediğimiz yasalara saygıdan yoksun görüyorum. Bununla birlikte Büyükelçi Kılıç’a da kavgayı durdurma, sinirleri yatıştırma ve sonrasını idare etme çabasından dolayı teşekkür ediyorum.”

OHAL'in kaldırılması çağrısı
Shannon, Türkiye’de OHAL’ın mümkün olduğu kadar erken kaldırılması çağrısında da bulundu: “Türkiye geçen yılki darbe girişiminin yaralarını sarmaya çalışırken, OHAL’in mümkün olduğu kadar erken kaldırılmasını görmek de istiyoruz. Bu, Türkiye’nin kendi istikrarı ve güvenliğinden emin olduğunu ve dünya genelinden yatırımcılara kapılarını açık tuttuğunu gösterir. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, hukukun üstünlüğüne zarar gelmesi ticaret ve yatırım ortamına da zarar verir, aramızdaki ticaret ve yatırım ilişkilerinin genişletilmesine dönük ortak hedefimizi başarmamızı zorlaştırır. Yetkililer demokratik kurumları tehdit eder görünen adımlar attığında iş iklimi kötüleşir. Yargının ve düzenleyici kurumların bağımsızlığından taviz verildiğinde yatırımcılar uzaklaşır. Basın kuruluşları kapatıldığında ve ifade özgürlüğüne koşullar getirildiğinde yeniliklere de kapılar kapanır.”

Shannon, 21’inci yüzyılda ülkeler arası ilişkilerin hükümetler arasındaki ilişkilerle değil, halklar arasındaki ilişkilerle tanımlandığını, bu yüzden Türk-Amerikan ilişkilerinin daha iyi bir noktaya taşınmasında herkese görev düştüğünü vurguladı.

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 123469

ulkucudunya@ulkucudunya.com