TSK’da Tartışmalı Atamalar
Hilmi Hacaloğlu 01 Ocak 1970
İSTANBUL —
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin sonuçsuz kalmasında önemli rol oynayan Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı, 2. Kolordu Komutanlığı’na atandı. Kağıt üstünde terfi olarak görülen atama, TSK’da kısa süreli bir krize neden oldu.
Cumartesi geç saatlerde bu kararın ardından Korgeneral Aksakallı’nın istifa ettiği bilgisi yayıldı. Hatta ertesi gün gelen haberlere göre, yalnız Aksakallı değil 10 general görev değişikliklerini beğenmedikleri gerekçesiyle istifa etmişti.
Pazar günü bu kez öğle saatlerinde Aksakallı’nın ikna edildiği söylendi.
15 Temmuz Darbe Girişimi’nin kırılma anlarından biri olarak gösterilen Özel Kuvvetler Komutan Yardımcısı Tuğamiral Semih Terzi’nin Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülmesi emrini veren Aksakallı’nın Türkiye’nin en seçkin kara birliklerinin komutanlığından Çanakkale’nin Gelibolu ilçesinde karargahı bulunan 1. Ordu’ya bağlı 2. Kolordu’ya atanması “pasifizasyon” anlamı taşıyor mu? Ve bu durum Özel Kuvvetler’in eski komutanında kırgınlık “yaratmış” olabilir mi?
Erdoğan: Askerlikte kırgınlık olmaz, asker verilen görevi yapar
Bu soruya muhatap olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Askerlikte kırgınlık kavramı gibi bir kavram olmaz. Nerede görev verilirse asker gider görevini orada yapar. Şu anda zaten Zekai Aksakallı'nın Özel Kuvvetler’deki görev süresi de doldu. Kaldı ki bu da aslında böyle bir süreyle de bağımlı olan bir şey de değildir. Bu yaklaşan YAŞ toplantılarında da değerlendirmeler neticesinde 2. Kolordu'ya atamasıyla alakalı ilgili birimler bu teklifi getirmiş vaziyetteler. Bundan sonraki süreçte de orada bu görevini devam ettirecek” dedi.
Gerçekten de 1992 yılındaki kuruluşundan beri Özel Kuvvetler Komutanlığı görevinde dört yıldan uzun süre görev yapan hiçbir komutan olmadı.
2013 yılında tümgeneral rütbesiyle bu göreve atanan Aksakallı da 2017 itibariyle bu süreyi doldurmuş oldu.
“Ağacın Kurdu” kitabında bugün FETÖ olarak adlandırılan Gülen cemaatinin TSK içindeki örgütlenmesini 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden önce ortaya koyan Balyoz mağdurlarından Emekli Albay Mustafa Önsel bu atamayı “normal” bulmayanlardan.
Emekli Albay Önsel: Aksakallı’nın pasif göreve atanması moral motivasyonu düşürür
Amerika’nın Sesi’ne konuşan Önsel, bu durumun FETÖ’yle mücadelede soru işareti oluşturacağı kanısında.
“Sosyal medyadaki trol hesaplara baktığınızda göreceksiniz ki Korgeneral Aksakallı en fazla hedefte olan isimlerden biridir. FETÖ ile mücadele edenler daha az etkili göreve atanıyorsa yeterince bu yapıyla mücadele ediliyor diyebilir miyiz? O görevden alıp daha az etkili göreve atarsanız içerisi nasıl algılayacak? Bizim adamı aldılar. Bu FETÖ için olumlu gelişme. Onlar için önemli olan gelişme kamuoyu için TSK için olumlu olur mu? Üstelik Fırat Kalkanı Harekatı’nı sırtlayan komutan o. Zekai Paşa kaç tane olaydan ucuz kurtuldu. Bu hamleyle geride kalanlara şunu söylüyorsunuz, ‘ne yaparsanız yapın geleceğiniz bizim iki dudağımız arasındadır.’ Böylelikle moral ve motivasyonu düşürüyorsunuz” dedi.
Aksakallı, Fırat Kalkanı Harekatı’nı yönetmişti
Korgeneral Aksakallı, 24 Ağustos 2016’da başlayan 29 Mart’ta sona eren Fırat Kalkanı Harekatı’nın komutanıydı. Darbe girişiminin hemen arkasında başlayan harekatta TSK, daha önce IŞİD’in kontrolünde olan Cerablus, Dabık ve El Bab’ı Özgür Suriye Ordusu güçleriyle birlikte ele geçirdi. Her ne kadar Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu harekatın Menbiç ve Rakka’ya uzanacağını söylese de Amerika Birleşik Devletleri’yle anlaşma sağlayamayan Türkiye, bu operasyona son verdi.
Fırat Kalkanı Harekatı’nın ardından bu kez Türkiye’nin PYD’nin kontrolünde olan Afrin’e operasyona hazırlandığı söylendi. Ancak bu operasyon da şu ana kadar ne ABD ne de Rusya nezdinde kabul görmüş değil. Son bir haftadır ise Türkiye’nin Rusya ve İran ile birlikte El Kaide’nin Suriye kolu olarak bilinen Nusra’nın ağırlıkta olduğu Heyet-i Tahrir-i Şam tarafından kontrol edilen İdlib’e gireceği yönünde haberler ağırlık kazanıyor.
Bu tayin ile bu strateji değişikliği arasında ilişki olabilir mi?
Önsel, “bana kalırsa şu an için Afrin’e yönelik bir harekat için erken ama illa da bir operasyon yapılacaksa o zaman Afrin’e olmalı. İdlib operasyonu Türkiye için çok daha yıpratıcı olur. Korgeneral Aksakallı TSK içinde ‘önceliğimiz İdlib değil’ diyecek adamlardan biridir. Ayrıca eski ÖKK Komutanı Amerika’nın büyük stratejisine taktik seviyede karşı refleks geliştirmiştir. Kitabın ortasından da dahil, kitabın dibinden konuşan bir komutandır.”
Aksakallı’nın Akar’a yönelik eleştirisi
Aslında Önsel’in Aksakallı’nın “açık sözlü” olduğunu ifade eden sözlerine güçlü bir kanıt var. Ömer Halisdemir davası için Ankara 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne verdiği ifadede “TSK'da kriz ve olağanüstü durumlarda ilk haber alınır alınmaz 'personel kışlayı terk etmesin' emri verilir. Birlik komutanları kışlalarında mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel ve basit kural 15 Temmuz 2016'da ilk haber alındığı zaman uygulanmamıştır. Uygulansaydı darbe girişimi baştan açığa çıkardı” sözleriyle dolaylı olarak Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ı hedef almıştı.
Yüksek Askeri Şura’da Zekai Aksakallı’nın yerine Tuğgeneral Ahmet Emin Çorbacı’nın Özel Kuvvetler Komutanlığı’na atanmasıyla Türkiye’nin en seçkin kara gücünün komutanlığı tuğgeneral seviyesine indirilmiş oldu.
1992 yılında oluşturulan Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda, Fevzi Türkeri’nden bu yana hep tümgeneral seviyesinde komutanlık yapılıyordu.
İlk kez bir korgeneral bir yıl içinde orgeneral oldu
Bir ilk de Jandarma Genel Komutanlığı’nda yaşandı. İçişleri Bakanlığı’na bağlanan Jandarma Genel Komutanlığı’na geçtiğimiz yılki YAŞ’ta korgeneral rütbesine yükseltilen Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanı Koramiral Arif Çetin atandı.
15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında tümgeneral rütbesinde olan Arif Çetin, o dönem Jandarma Harekat Başkanı olarak darbe girişimine karşı önemli mücadele göstermişti. Çetin’in bir yıl içinde korgenerallikten orgeneralliğe yükseltilmesi de bu yılki olağandışı gelişmelerden biri oldu.
Arif Çetin’in jandarma komutanlığını olumlu bulan Önsel, alt kadrolarda farklı kadrolaşmaların devam ettiğine de dikkat çekti.
Kurulduğundan beri ilk kez Deniz Kuvvetleri Komutanı bir koramiral oldu
1949 yılında oluşturulan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda bu yılki Yüksek Askeri Şura’ya kadar 25 kuvvet komutanı görev yaptı. Bu komutanların tümü oramiral rütbesindeyken bu yıl ilk kez bir koramiral bu göreve getirildi. Deniz Eğitim ve Öğretim Komutanı Koramiral Adnan Özbal, 30 Ağustos’tan itibaren Deniz Kuvvetleri Komutanı olacak.
Kıdem olarak Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Hasan Şükrü Korlu, Güney Deniz Saha Komutanı Hasan Uşaklıoğlu ve Brüksel’deki Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanı Koramiral Serdar Dülger’in arkasında olan Koramiral Özbal’ın bu göreve atanmasıyla bu komutanların tümü emekliye ayrıldı.
Oramiral Kösele’nin de istifasıyla birlikte Donanma Komutanlığı’na Koramiral Ecüment Tatlıoğlu atandı
Bora Serdar: Tılsım bozuldu, Deniz Kuvvetleri’nde albay ve amiral düzeyinde yeni istifalar olabilir
Emekli Kurmay Albay Bora Serdar, teamül dışı atamaların sıkıntı yaratabileceği kanısında.
Amerika’nın Sesi’ne değerlendirmelerde bulunan Emekli Kurmay Albay Bora Serdar, atamalarda teamüllerin bozulmasının yakın gelecekte birçok sıkıntıyı da beraberinde getireceği düşüncesinde.
“Kumpas davalarında en büyük hasar, Deniz Kuvvetleri’nde yaşandı. Sonra 15 Temmuz Kalkışması yaşandı. Deniz Kuvvetleri bunda da darbe yedi. Yeni ve son darbe, Yüksek Askeri Şura oldu. Teamüller, gelenekler altüst edildi. Bunlar yapılırken işin ruhu kayboldu, tılsımı bozuldu. Normalde Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın bir önceki görev yeri donama komutanlığı olur. Çünkü orası tecrübe yeridir. Bu YAŞ’ta üç koramiral, bir oramiral devreden çıkarıldı. Bu ancak olağanüstü dönemlerde olur. Ama gerekçesi iyi izah edilirse olur. Neden yapıldı belli değil. Şimdi o değişikliğe bağlı olarak hiyerarşik çatı oluşturulmaya çalışılıyor. Ama bir iki yıl içinde albay ve amiral düzeyinde yeni istifalar olması şaşırtıcı olmaz. Ama şunu vurgulamak isterim, YAŞ kararlarına okuduğumuzda verilen kararın stratejik bir karar olmasının yanı sıra siyasi bir karar olduğu açıktır” dedi.
Bora Serdar, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’ndaki teamül dışı uygulamaların yapısal küçülme getireceği endişesi de taşıyor.
“Aslına bakarsanız helikopter gemisi, lojistik gemisi, MİLGEM projesi devam ederken böyle bir yapısal gelişme gerçekçi gözükmüyor. Ama yine de Batı’nın talebi doğrultusunda Türk Deniz Kuvvetleri’nde küçültme dikte edilebilir mi? Edilemez diyemiyorum. Benim duyduğum endişe bu. Ama bu yapısal değişiklik yine de zorlama geliyor. Yine de yapısal küçülme olacaksa etkin ve çarpanı yüksek bir kuvvet yapısına geçilmesi daha doğru, bilimsel ve akılcı olacaktır. Aksi taktirde Deniz Kuvvetleri’nin varlık nedeni olan Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini ve güvenliğini riske atmış oluruz.”
15 Temmuz öncesi Deniz Kuvvetleri Komutanlığında 56 amiral varken, darbe girişimi sonrası bu sayı 32’ye düştü. Bu yılki Yüksek Askeri Şura sonrasında ise 39’a yükseldi. Ancak bir yıl öncesiyle kıyaslandığında amiral oranının %30 oranında azaldığı görülüyor.