MOSTARLI HASAN ZİYÂÎ (ö. 992/1584)
Müberra Gürgendereli 01 Ocak 1970
Divan şairi.
Mostar’da doğdu. Ziyâî mahlasıyla yazdığı şiirlerinin toplandığı divanının sonundaki bir notta adı Ziyâî b. Ali b. Hüseyin b. Mahmûd b. Yûsuf el-Hersekî şeklinde verilmiştir. Kaynaklarda hakkında çok az bilgi bulunan Hasan Ziyâî iki beytiyle sadece Zübdetü’l-eş‘âr’da yer almıştır. Şiirlerinden ömrünü yokluk ve sıkıntılar içerisinde geçirdiği anlaşılmaktadır. Hayatının bir döneminde uğradığı iftira yüzünden hanımı ile birlikte gurbete çıkmış, ancak aradığını bulamayınca Mostar’a geri dönerek şair ve âlimleri korumakla tanınan, kendisi de şair olan Vüsûlî Mehmed Bey’in himayesine girmiştir. Şiirlerinden Arapça ve Farsça’yı iyi bildiği anlaşılan şairin ölümünden bir yıl önce vâizliğe başlaması da iyi bir öğrenim gördüğünü ortaya koymaktadır. Radıyyüddin es-Sâganî’nin Meşâriku’l-envâr adlı eserine şerh olarak Abdüllatif Firişteoğlu’nun yazdığı Mebâriku’l-ezhâr ile Şeyh Şücâ‘ Gürânî’nin Sünbülistân’ı gibi eserleri istinsah etmesinden bir taraftan da kâtiplik yaptığı anlaşılmaktadır. Evliya Çelebi’nin Seyahatnâme’de şairini belirtmeden verdiği Mostar Köprüsü’nün yapılışıyla ilgili tarih kıtası da (974/1566-67) Hasan Ziyâî’ye aittir. Hasan Ziyâî’nin Zübdetü’l-eş‘âr’da 992 (1584) olarak verilen ölüm tarihi Keşfü’z-zunûn’da da aynen tekrarlanmıştır. Şairin Kıssa-i Şeyh Abdürrezzâk adlı mesnevisine eklenen bir nottan bu eserini bitirdikten bir yıl sonra Mostar’da vebadan öldüğü öğrenilmektedir. Mesnevinin bitişine düşürülen tarih 991’i gösterdiğine göre Ziyâî’nin 992 (1584) yılında öldüğü kesinleşmektedir.
Hasan Ziyâî şiirlerinde XVI. yüzyıl Rumeli şairlerinde görülen deyim ve atasözlerine, çevre ile ilgili somut tasvir ve anlatımlara, Hıristiyanlık ve Kalenderîlik kültürüne yer vermiştir. Bir gazel şairi olarak şiirleri sade, akıcı ve samimi olup tabii bir Türkçe ile söylenmiştir. Sanat gösterme iddiasıyla yapmacıklığa düşmemiş, külfetsiz ve anlaşılır bir ifade kullanmıştır. Türkçe’nin cinasları, söz ve mâna sanatları, kafiye ve redifler Ziyâî’nin şiirlerinde mükemmel bir uyum içindedir. Kasidelerinde de süslü ifade ve mübalağalı övgülerden uzak durmuştur. “Hâne-i Vîrâne” ve “Sengistan” adlı kasideleri daha çok realist, sembolik ve mizahî anlayışla yazıldığından hem muhteva hem şekil bakımından klasik kasidelerden farklıdır. Ayrıca kasidelerinde ince esprilerle bazan kendisiyle, bazan da çevresiyle alay eden Ziyâî, şahsî sıkıntılarını dile getirdiği hasbihal tarzında bir kaside de yazmıştır.
Eserleri. 1. Divan. Dîbâcesinde “gençlik günlerinde aşka meyledip bu hevesle şiirler yazdığını, ihtiyarlığında da bunların müsvedde halinde kalmasını uygun görmediğinden divanını tertip ettiğini” belirtir. Bilinen tek nüshası Edirne Selimiye Kütüphanesi yazmalar bölümünde olan (nr. 2127) bu mürettep divanda on iki kaside (biri Farsça), bir terkibibend, bir terciibend, bir muaşşer, bir müseddes, dört muhammes, 510 gazel (on dördü Farsça), on dört tarih, on iki muamma, elli yedi kıta (biri Farsça), yirmi dokuz müfred ve matla‘ bulunmaktadır. Nüshanın sonunda 992 yılının Rebîülâhirinde (Nisan 1584) Mostar’da yazıldığına dair bir not mevcuttur. Eser Müberra Gürgendereli tarafından yayımlanmıştır (Ankara 2002). 2. Kıssa-i Şeyh Abdürrezzâk. Şeyh-i San‘ân hikâyesinin ele alındığı bu mesnevinin biri Londra’da, ikisi İstanbul’da olmak üzere üç nüshası bilinmektedir (bk. bibl.). 1674 beyit olan eser “feilâtün feilâtün feilün” vezniyle yazılmıştır. Ziyâî, bu eserinde rüyasında gördüğü bir hıristiyan güzeline âşık olup dinini terkeden, birçok maceradan sonra esas olanın Allah aşkı olduğunu anlayıp tövbe eden Şeyh Abdürrezzâk’ın hikâyesini anlatır. Müberra Gürgendereli’nin yayıma hazırladığı eser baskı aşamasındadır. Şairin bu mesnevisindeki bir beyitten Varaka ve Gülşah adını taşıyan bir mesnevi daha yazdığı anlaşılmaktaysa da henüz ele geçmemiştir.