« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

30 Eki

2017

Ne Schröder, ne de May, bağımsız yargımız tabii ki

Murat Yetkin 01 Ocak 1970

 “Schöder’i duyduk, May de nereden çıktı?” demeyin. Meğer sadece eski Alman Başbakanı Gerhard Schröder değilmiş Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile konuşup Büyükada’da tutuklanan insan hakları savunucularının serbest bırakılmasını isteyen. İngiltere Başbakanı Theresa May da Erdoğan’dan ricacı olmuş tahliyeleri için. Hem de bir değil, iki defa; ilki Temmuz ayında Hamburg’taki, G20 Zirvesi, ikincisi de Eylül’de Birleşmiş Milletler Genel Kurulu sırasındaki görüşmelerinde.

İkisinde de cevap aynı olmuş tabii: Hükümet karışmaz bağımsız Türk yargısının işine.

Zaten Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, 26 Ekim’de “Önce Angela Merkel’e sorarak Erdoğan’a erişimi olan Schröder’den devreye girmesini ben rica ettim. Türk hükümetine de sözünde durduğu için teşekkür ederiz” diyen Alman Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’e 27 Ekim’de cevabını verdi. Pazarlık filan yoktu. Bağımsız Türk yargısına kimse ne yapacağını söyleyemezdi.

Yine de 25 Ekim gecesi İstanbul 35’inci ağır ceza mahkemesinin aralarında Londra merkezli Uluslararası Af Örgütü’nün Türkiye Temsilcisi İdil Eser ve Alman vatandaşı Peter Frank Steudtner’in de bulunduğu sekiz insan hakları savunucusunun serbest bırakılmasının hemen ardından Alman medyasında Schröder haberinin çıkması, birkaç saat sonra da Gabriel’in “sözünde duran Türk hükümetine teşekkür” etmesi pek sık görülmeyen bir durum.

Nitekim daha Adalet Bakanı “pazarlık yok” açıklaması yapmadan önce, 26 Ekim gecesi CNN Türk canlı yayınına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu alışılmadık Alman açıklamasına dikkat çekti ve eğer aktivistler Schröder’in devreye girmesiyle bırakıldıysa, bunun Türkiye’de yargı bağımsızlığının bulunmadığını bir kez daha gösterdiğini öne sürdü.

Schröder ilginç bir siyasetçi. Angela Merkel’den önce yıllarca Almanya başbakanlığını yaptıktan sonra Ruslarla çalışmaya başladı. Halen Rus enerji devi Gazprom’un yönetim kademelerinde. Sadece Cumhurbaşkanı Erdoğan’a değil, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e de rahat erişimi olan bir isim.

İster Almanların iddia ettiği gibi Schröder’in etkisiyle olsun, ister Adalet Bakanının yalanlamasında olduğu gibi –tabii ki onu tercih ederiz- bağımsız mahkemelerimizin kararıyla olsun, burada önemli olan insan hakları savunucularının tutuklu yargılanmasının son bulmuş olması.

Hatırlanacağı gibi Büyükada’da “Zor zamanlarda insan hakları savunuculuğu” semineri için toplanan çoğu Türk, ama değişik ülkelerden 11 hak savunucusu, tercümanlarının polise “bunlar yıkıcı faaliyet, casusluk yapıyor” ihbarı üzerine 5 Temmuz’da tutuklanmıştı.

Hemen ertesi gün AK Parti’ye yakın bazı gazete ve televizyonlarda ağır bir karalama kampanyası başlamış, zanlıların fotoğrafları birinci sayfalarda, ekranlarda “casus, terörist” gibi sıfatlarla yer almıştı. 2013’teki Gezi Parkı eylemlerinden de bunlar sorumluydu ve zaten hem PKK, hem de Fethullahçı gizli örgütle bağları saptanmıştı. Bu atmosfer içinde Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hamburg’taki G20 zirvesi sırasında, gelen ihbarların, bu grubun “15 Temmuz askeri darbesinin devamı” niteliğinde tertipler içinde olduklarını gösterdiğini söylemişti.

Mahkemenin serbest bırakması ardından Almanlar “Biz yaptırdık” diye ortaya dökülmesi sürpriz oldu ama daha büyük sürpriz bu kişileri günlerce casus, terörist diye suçlayan, hedef gösteren medyada ortaya çıktı.

İlk vuran kazanır sözünü doğrularcasına, bu koroya katılanlardan bazıları, diğerlerini “gizli FETÖcü” olmakla suçlamaya başladı. Suçu sabit olmayan insanları suçlu gibi göstererek “Cumhurbaşkanını ve kendilerini yanıltmak” suretiyle Fethullahçılarla mücadeleyi sulandırmışlardı; demek ki onlar da gizli Fethullahçıydı.

Şahsen 15 Temmuz askeri darbe girişiminin acıları soğudukça mahkemelerin de somut kanıta dayanmayan iddianameler üzerinde tutuklamanın cezaya dönüştüğü davalar konusunda daha dikkatli olacağına inanmak isterim. Bu inançla içeride kalan gazeteci meslektaşlarımızın, arkadaşlarımızın da bir an önce tahliye edilmesini beklerim.

Muhtemelen hükümet de bu “pazarlık yapıldı” meselesinin üzerine fazla gidip büyütmek, Erdoğan’ı Schröder’le görüştüğüne pişman etmek istemeyecektir.

Ama hükümet yanlısı medyada başlayan bu “gizli Fethullahçı” kavgasının nereye varacağını gerçekten kestirmek güç.

Ziyaret -> Toplam : 125,23 M - Bugn : 117902

ulkucudunya@ulkucudunya.com