« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

12 Ağu

2018

ALİ BÜLENT ORKAN

MACİT SOYDAN 01 Ocak 1970

Aslen Bolu Mudurnu’lu olan Ali Bülent Orkan, Ankara’nın Etlik-Aşağı Eğlence semtinde oturuyordu. İncirli Lisesi’nde gece bölümü öğrencisiydi. 1980 öncesi meydana gelen bazı olaylardan dolayı yargılandığı 12 Eylül mahkemelerinde idam cezasına çarptırıldı. Kapatıldığı Mamak Askeri Cezaevi’ndeki ölüm hücresinden sabaha karşı alınarak götürüldüğü Ankara Merkez Kapalı Cezaevi’nin infaz bahçesinde sabaha karşı asılarak şehit edildi.


Adalet Bakanı ikna olmuştu ama
O dönem Ali Bülent Orkan’ın avukatlığını yapan Şevket Can Özbay, “Destanlaşan Ülkücü Hareket” isimli kitapta sağlık sorunları bulunan Ali Bülent Orkan’ın idam edilmemesi için çok mücadele ettiğini belirterek o günleri şöyle aktarıyor: “Orkan’ın kurtarmak için dönemin Adalet Bakanı Cevdet Menteş’in evini gece 24.00’da kapısını zorla kırarak bastım. Başında takke, üstünde geceliği ile karşıma aldım. Müvekkilimin sağlık sorunları olduğunu, asılamayacağını anlattım. Önce kızdı, epey münakaşa ettik fakat beni dinleyince ikna oldu. Kalktı, giyindi, beraber Adalet Bakanlığı’na gittik. Orada bana idamı durduracağına dair söz verdi. Eğer o idam dursaydı, diğerleri de dururdu. Ama daha sonra Kenan Evren’le görüştükten sonra sözünde durmadı”


Son mektubunu hala bana vermediler
Özbay, kitapta Orkan’ın idamını da anlatıyor ; “O gün akşama kadar birilerine ulaşıp idamı engellerim diye koşuşturdum. Ama herkes benden kaçıyordu. Son anda beni aradılar. Kardeşimle birlikte bir arabaya atlayıp Ulucanlar Cezaevi’ne gittik. Önce tüylerim ürperdi. Çünkü ambulans ve içinde bir tabut gördüm. ‘Acaba biz gelmeden astılar mı?’ diye korktum. Sonra baktım ki, cezaevi avlusunda darağacı hazırlanıyor. İçeri girdim. Orkan, çok şık giyinmişti. Çakı gibi olmuştu. Doktorlar ona, ‘Başın ağrıyor mu, midende bir sorun var mı, boğazın ağrıyor mu?’ diye sorular soruyorlardı. O ise sağlık sorunları olmasına rağmen hepsine ’hayır’ diye yanıt veriyordu. Doktorlar, ‘Peki bu soruları niye sorduğumuzu merak etmiyor musun?’ deyince, ‘Sohbet için olmadığını biliyorum herhalde. Beni idam edeceksiniz. Ama merak etmeyin turp gibiyim. Hepinizden sağlıklıyım’ yanıtını verdi. Sonra imamla tövbe duası okudu, namaz kıldı, abdest aldı. Bana ’Arkadaşlarıma, anneme çok selam söyleyin. Düğüne çıkar gibi olduğumu söyleyin’ dedi. Sonra oturdu bana son bir mektup yazdı. Ama onu bana vermediler. Halen de vermiş değiller. Orada işlediği iddia edilen suç ile ilgili çok önemli şeyler olduğunu düşünüyorum. Sonra bir nara attı ve ‘Avukatımı öpebilir miyim?’ dedi. İzin verdiler. Beni alnımdan öptü. Sonra beyaz önlüğü giydi. Celladı kabul etmedi. Boynuna ilmiği kendisi geçirdi ve hemen tabureyi tekmeledi. O yüzden ölümü çok gecikti. Ben karşısına geçtim, halen sağdı. ’İçinden Ayet el Kürsü’yü oku’ dedim. Ben sesli okudum, o dudaklarını kıpırdatarak okudu.”

Ziyaret -> Toplam : 125,24 M - Bugn : 113

ulkucudunya@ulkucudunya.com