Azgelişmişlik kısırdöngüsünde ‘iyiler’ ve ‘kötüler’
Erol Manisalı 01 Ocak 1970
Yakın geçmişte piyasa ekonomisinde (kapitalizmde) “kötü para iyi parayı kovar” deyişi yer etmiş bir slogandı. Özetle, “kötü ekonomik uygulamalar, senin paranı pul eder”...
- Ve aynı şekilde, “kötü mal iyi malı kaçırır”.
- Kötü politika iyi politikayı yavaş yavaş öldürür.
- Ve kötü insanlar, iyi insanları ortadan kaldırır, “gergedanlaşma” yaygınlaşır, bozuk düzen olağan hale gelir.
Bunlar yığımlı olarak birbirlerini besleyen bir karmaşa, bir kilitlenme ortamı doğurur. Bataklıkta larvalarla ve kanla beslenen yaratıkların çoğalması ve egemen olması gibi: azgelişmişlik kısırdöngüsü kendi kendini besler.
Sorunun özünde “birey-toplum uyuşması ya da çatışması vardır”. Uygar ve demokratik toplumlarda “bireyin çıkarı ile kamusal yarar uyum ve örtüşme içindedir”, ayraç budur.
-Piyasada rekabet koşulları mı işliyor? Yoksa haksız rekabet ve kayırmalar mı var?
-Adalet sistemi bağımsız olarak işliyor mu?
-Kaynak dağılımı ve kullanımında, “bireyin çıkarı ile kamunun yararı örtüşüyor mu?”
Yoksa birey ayakta kalmak için kamu zararına çalışmak zorunda mı kalıyor?
Bütün bunlarda, “demokrasi ile azgelişmişlik kısırdöngüsü çatışma halindedir”. Aynen kırmızı ışıkta geçip geçmemek gibi. Demokratik toplumlarda bırakın insanları, köpekler bile kırmızı ışıkta beklemeyi öğrenmeye başlarlar. Bunu Almanya’da gözlerimle gördüm.
Ağaç düşmanlığı ve azgelişmişlik
Trump, “Çevre beni ilgilendirmez” diyerek anlaşmayı bozdu. Aynen, azgelişmişlik kısır-döngüsünde, “bireyin kanun dışına çıkarak, suç işleyerek ağacı kesmesi ve gergedanlaşması” gibi.
Bu azgelişmişlik kısırdöngüsünü çevremde bire bir yaşıyorum. İstanbul’un göbeğinde Ortaköy’de, yeşil alan ilan edilen ve koruma altındaki bir mekânda yüz yıllık ağaçlar bireyler tarafından kesiliyor.
Beşiktaş Belediyesi’ne ve diğer ilgili makamlara başvuruyoruz: kesim engellenemiyor. Kamu yararı korunamıyor, kanunlar uygulanmıyor. “Bireyin çıkarı”, kanunun, hukukun ve insanlığın üzerinde ortaya çıkıyor.
Yerel yönetimlerden Ankara’ya kadar, kamu yararını gözetemediğiniz zaman insanlar azgelişmişlik kısırdöngüsünün bir parçası haline geliyorlar. Hukuk ve kanun dışı uygulamalar, daha kötü uygulamaları beslemeye başlıyor.
Aynen iki ay önce bu köşede yazdığım Bodrum, Küçükbük’te yaşanan olayda olduğu gibi: 3 km uzunluğunda bir yarımada 2 yıl boyunca dinamitlenerek üzerindeki doğal örtü yok edildi ve iskâna açıldı. Ve bundan bazı insanlar büyük çıkar sağladı. Yapılmaması gereken kötü bir uygulama, “birilerine çıkar sağlayan bir sürece sokuldu”. Azgelişmişliğin kısırdöngüsü budur.
-Ortadoğu petrol zenginlerine 100 milyarlarca dolar silah satan Amerika ve Batı’nın diğer büyükleri bu yolla ekonomik zenginliklerini artırıyorlar: karşılığında Afganistan, Irak, Yemen, Suriye ve Libya’da yüz binlerce masum sivil ölüyor: “bedeli kan ve ölümle fatura edilen bir refah”.
Ve Ortadoğu’nun bu ülkelerinde, “azgelişmişlik sürecinin sonucu olarak”:
- İnsanların kelleleri cihatçılar ve IŞİD’ciler tarafından kesiliyor.
- Halep benzeri güzelim şehirler harabeye dönüyor.
-Arkeolojik eserler, heykeller parçalanıyor.
-Ağaçlar kesiliyor, ormanlar yok ediliyor.
Zihniyet olarak önce ağaçlar kesilerek çıkar sağlamaya, kamuyu, doğayı yok etmeye başlayanlar, sonra çıtayı yükselterek önlerindeki diğer engelleri de kaldırmaya başlıyorlar. Ağaçlar, heykeller, kentler, insanlar art arda yok ediliyorlar.
Oscar Wilde mı söylemişti: “Hiçbir kar tanesi kendini, doğan dev çığdan sorumlu tutmaz.” Azgelişmişlik kısırdöngüsü de işte böyledir.