Gökçek, Dalan...Ya sonra?..
Ahmet Takan 01 Ocak 1970
Yine, "bilinmeyen" o malum MHP'li kaynak (!) sabah saatlerinde telefona sarılıp bazı medya kuruluşlarını aradı. Melih Gökçek tiyatrosundaki repliğin aynısıydı; "Yerel seçimde İstanbul'a aday olarak Bedrettin Dalan'ı düşünüyoruz."
Cumhur ittifakının devamı için İstanbul'dan aday çıkarmayacağını "İstanbul'da çıkarttığımız adayların geçmişte ne kadar oy aldıkları belli. Belediye başkanlığını kazanamayacağınız yerde bir aday çıkarıp, 'Bizim de adayımız var' demenin manası var mı? Gerçekçi davranıyoruz. MHP İstanbul'da bir aday çıkartarak kendi kendini kandırarak Türk siyasetinde varlığını devam ettiremez" diyerek ilan eden Devlet Bahçeli'ye ne olmuştu?.. Bu ve benzeri sorulara yanıt aramadan önce ilk iş olarak İstanbul'da Bedrettin Dalan'ın çok yakınında bulunan bir ismi telefonla aradım. Aldığım yanıt çok şaşırtıcıydı; "MHP ile Bedrettin Bey arasında bir temas olsaydı mutlaka haberim olurdu. Böyle bir teklifin geldiğini düşünmüyorum. Gelse bile Sayın Dalan kabul etmez. Onun tek düşüncesi üniversite ve vakfı canlı tutmak. Eğer böyle bir teklif gelir ve çok yakından tanıdığım Bedrettin Dalan bu işin içinde dış parmak olduğunu hissederse sonuna kadar karşısında direnir."
Nitekim, bu telefon sohbetinin ardından Bedrettin Dalan'ın "Herhangi bir teklif gelmedi. Siyasete dönmeyi düşünmüyorum" şeklindeki kapıları tamamen kapatan açıklaması medyaya düştü. Siyasette, birilerini partinizden aday olarak düşünebilirsiniz. Doğaldır. Ama siyasi nezaket gereği, bu açıklanmadan önce bir karşılıklı görüşme ve müsaade alma denilen asgari medeniyet çıtası vardır. Melih Gökçek için fark etmiyor olabilir. Gökçek, "adım bir şekilde geçsin de nasıl geçerse geçsin" modelinde siyasetçilerdendir. Hoş!.. HDP çıksa "Gökçek'i aday olarak düşünüyoruz" dese Melih Gökçek bir süre bekler!.. Bedrettin Dalan gibi Türk siyasetine ağırlığı ve kalitesi ile damga vurmuş bir isme bu muamele nasıl yapıldı?.. Benzeri ve farklı soruların yanıtı, "Bahçeli yeni bir oyun mu kurguluyor?" veya "Nasıl bir oyun kurguluyor?" sorularının cevabında saklı. Siyasi kulislerde konuşulanlara geçmeden önce saraydan bir dip not verelim. R. Erdoğan, İstanbul havalimanının açıldığı gün, Bahçeli'nin "Melih Gökçek'in aday olmasından şeref duyarız" sözleri ile gündemin değişmesinden ve gündemin Gökçek'e kilitlenmesinden büyük rahatsızlık duymuş. Etrafındakileri, epeyce bir bağırıp çağırıp, azarlamış...
Siyasi kulislerde yapılan yorumları ise şöyle özetleyebilirim:
"Cumhur ittifakının yerelde olmayacağı zaten belliydi. Sonuçta da yerel seçimlerde bir ittifak olmadı. Ardından Bahçeli, Melih Gökçek ile ilgili açıklama yaptı, partisine katılma ve aday olma sinyali verdi. Melih Gökçek de buna kapıları kapatmadı. Ardından baktığınızda Erdoğan da 'yol ve dava arkadaşımız' mesajı verdi. Bunların ışığında yürümek gerekirse, öncelikle, Gökçek yol arkadaşınızsa neden o zaman belediye başkanlığı görevinden aldınız? Ne vardı da, ne oldu da belediye başkanlığı görevi sona erdi? Bu sorunun cevabı net olarak verilmiyor, bir türlü. Verilemez, nedeni ise ortada. Bir sürü dosya, iddia vs.. var. Bu noktadan devam edersek hem Erdoğan, hem Bahçeli zaten Gökçek'in aday olamayacağını biliyor. Bu nedenle onun üzerinden tartışma yapıyorlar. Sonra Bedrettin Dalan'ın ismi ortaya atıldı. Burada Bahçeli'nin stratejisi devreye giriyor. Bahçeli, Cumhur İttifakı'ndaki ortağına diyor ki; Ben sana iyilik yapmaya devam ediyorum. Nedir o iyilik?. 'Eğer Melih Gökçek'i, Bedrettin Dalan'ı aday gösterirsem o zaman sen Ankara'yı İstanbul'u kaybedersin.' MHP'nin İstanbul'daki oy oranı belli. Ancak her iki şehirde de aday gösterirse o zaman bu iki büyük ili CHP alabilir. Bahçeli 'ben sana iyilik yapıyorum' demeye getiriyor. Cumhur İttifakı ortağına 'Bak, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi dediniz yaptık, genel seçimlerde muhalefetin kazanmaması için elimizden geleni yaptık, daha siz bizim istediğimiz hiçbir şeyi yapmadınız' diyerek AKP'yi ittifak içinde zor duruma sokuyor. Burada da iki amaç var, daha önce isteği olan Mersin, Adana ve Manisa'yı almak, ardından seçim sonrası ittifakta ağırlığını artırmak. Yani daha da güçlü konuma gelmek. Ayrıca MHP'nin bir amacı daha var o da AKP'nin artıklarını toplayarak kendi safını daha da çoğaltmak, oy potansiyelini artırmak istiyor. Böylelikle hem güçlenecek, hem de bu AKP'nin eski politikacılarını muhalefete kaptırmamış olacak."
Katılır katılmazsınız!.. Adı üstünde kulis...
Edindiğim son izlenime göre, saray, şu sıralar muhalefetin belediye başkan adayları isimlerinden daha çok Fenerbahçe'ye gelecek yeni hocanın kim olacağını merak ediyor!..
***
Türkiye'de gündem bu kadar yoğun ve çok başlıklı olunca tek konu bütünlüğü içinde yazı kaleme almak da çok zor oluyor. Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili kısa bir haber notu;
Hava sahamıza dış kaynaklı yeni bir senaryo girmek üzere... Yazılıp çizilen Suudi savcı senaryoları filan hepsi faso fiso... Başkent kulislerinde konuşulanlara göre, havale ve kabul edilmesine zorlanan senaryo şöyle;
"Cemal Kaşıkçı'ya, ABD sefaretinde, 'Kral seninle arayı düzeltip normalleştirmek istiyor. Türkiye'ye, İstanbul'a git. Başkonsolosluğa Kral seninle görüşmek için üst düzey bir heyet gönderecek. Evliliğini falan bahane edersin' denildi. Görüşmeler sırasında mutabakat aranırken tartışma alevlendi. Kaşıkçı kalp krizi geçirip ölünce paniklendi. Ve ceset yok edildi."
Erdoğan'ın bu senaryoyu kabul etmemekte direneceği konuşuluyor...
Başta Fırat'ın doğusuna ve Suriye'ye dair bir kaç satır;
Malum medyanın her dediğine kanmayın. Altını çizebileceğim en kalın çizgi, Fırat'ın doğusu ve İdlib ile ilgili söylenenlerle sahada cereyan edenler çok farklı. Obüs atışlarıyla, İran'a uygulanmaya başlanacak ambargodan Erdoğan, ABD'den taviz mi koparmaya çalışıyor?..
İçeride ve dışarıda ne kadar sıkıştırılacağına bağlı!..