Osman Yüksel Serdengeçti Meclis’te
Mehmet Niyazi Özdemir 01 Ocak 1970
Osman Yüksel, 10 Ekim 1965 tarihinde Antalya’da Adalet Partisi’nden adaylığını koyar ve seçilir. Her zaman olduğu gibi meclise gelirken de saçı başı dağınıktır. Polisler kapıda Serdengeçti’yi durdururlar:
Hişt hemşerim! Sen bu taraftan giremezsin. Bu kapı milletvekillerine mahsus.
Ben de milletvekiliyim.
Bizi işletme, hani giriş kartın?
Serdengeçti kimliğini gösterir, polisler özür diler. O zamanlar pek yaygın olmayan bir döner kapıdan meclise girilmektedir. Serdengeçti:
Yahu bu ne hal? Daha meclise girmeden dönekliğe alışıyoruz.
***
Serdengeçti yetmiş sekiz kere mahkemeye verilmiş, sekiz kez hapishaneye düşmüş, dört yıl iki ay hapis yatmıştır. Bunun için kader mahkûmlarının af beklentilerini çok iyi bilir. Bundan dolayı af kanunu desteklemektedir. Nitekim meclise girdiği günden beri af kanunu gündemdedir. Çünkü böyle kanunlar çıkınca, laikliğe aykırı olan 163. madde affa dâhil edilmiyor… Serdengeçti, bu af kanunda 163. maddeyi de içine alacak tarzda kendine iş edindi. Başbakan, Adalet Bakanı ve diğer bakanlarla görüştü. Nihayet 163. madde affa dâhil edilir. Adalet Bakanı, bazı bakanlar ‘Senin madden affa girdi, şimdi rahat bir uyku uyu’ derler. Hâlbuki bu kanun çıkmasa en çok Adalet Partisi’nin seçmeni haksızlığa uğrayacaktır.
Serdengeçti’nin tek arzusu meclisteki milliyetçileri birleştirmek, onlarla iş birliği yapmaktı. Milliyetçi arkadaşlarını evine davet eder. Davete icabet edenlerden Bursa milletvekili Cemal Külahlı, Başbakan’ın isteği ile 163. madde A Fıkrasının komisyonda af dışında bırakıldığını söyler. O gece Serdengeçti’yi uyku tutmaz. Ertesi gün Demirel ile görüşür:
‘163. madde tümü ile affa girmezse bende bu kanuna, ayrıca seçim kanuna oy vermeyeceğim.’ Demirel’in paçaları tutuşur:
‘Bu konuyu gruba tekrar getirelim;bu işi hallederiz.’ der ve şunu da ilave eder.
‘Bu maddeden mahkûm olan yokmuş ki!’
Bunun üzerine Serdengeçti şunu söyler:
‘Ama efendim, mahkûm olan da var, olacak olanda.’
Senato seçimlerinden sonra tekrar af kanunu ele alınır. Serdengeçti ve arkadaşları önerge vererek 163. maddenin A Fıkrasının affa dâhil olmasını ister. Bu büyük çoğunlukla kabul edilir. Ama eyyam perestler kanunun grupta tekrar konuşulmasını isterler. Toplantıya Tevetoğlu başkanlık eder. Altmış yedi imza toplanarak Aydın Yalçın’a söz verilir. Aydın Yalçın ılımlı bir konuşma yaparak tehlikeyi gözler önüne getirir:
‘Bu maddenin bu fıkrasını kabul edersek, yeni 27 Mayıslara gerekçe hazırlamış oluruz.’
Ona karşı Manisa milletvekili Önal Şakar kürsüye gelir;163. maddenin A Fıkrası ile birçok temiz ve masum insanların takibe uğradığını, bu güne kadar Türkiye’de dine dayanan, nizamı kökünden değiştirecek bir çapta örgüt kurulmadığını, bunlar affedilmezse alınan oylara ihanet etmiş olduklarını hatırlatarak sözlerini bitirir. Bunun üzerine önergenin lehinde Erol Akçal’a söz verilir. Akçal ‘Biz sağcı değiliz’ diye söz edince salonun değişik yerlerinden ‘Ya solcu muyuz?’ diye feryatlar yükselir. Bu sırada Serdengeçti de söz istemektedir. Asker kökenli Mehmet Ali Aytaş, ayağa kalkarak ona şunu söyler:
‘Sen kravatsızsın. Önce kravatını tak, sonra konuş!’
Serdengeçti’yi afakanlar basmaktadır:
‘Paşa omuzlarınla düşünmekten vazgeç! Karşısındaki adam istediğin kılığa sokabileceğin emir eri değildir. Kravat konuşmaz, kafa konuşur.’
Sadettin Bilgiç, Osman Turan söz isterler, onlara da söz verilmez; Serdengeçti ayağa kalkar, şunları söyler:
‘Herkesin faydalanacağı af çıkarıyoruz. Bunların arasında katiller, esrarkeşler, kaçakçılar, zimmetçiler vardır. Hiçbir suçu olmayan, suçu sadece Allah’a inanmak, yolunda yürümek olan insanları, gençleri affetmiyoruz. Böyle şey olur mu?’ derken ortalık karışır; 163. maddeyi af kanuna sokmak istemeyenler, dışarı çıkarak Başkanı oyalama oyunu taktiğine başvururlar: ‘Çoğunluk yok, oylama yapılmasını istiyoruz’ derler. Başkan da oylama yapmak mecburiyetinde kalır. Tam o sırada önerge verilir ve kabul edilir. Bu olay Adalet Partisi’nin Müslüman halka ayıbıdır. Serdengeçti, CHP döneminde yazdığı şiiri bu kere Adalet Partisi için yazar:
‘Bizler sandıktan çıktık, zatıaliniz kasadan
Keşke çıkmaz olaydık, öleceğiz tasadan.
Millet bıktı usandı, sandalyeden masadan
İktidar borusu artık, bir daha ötmez
Ey Hazreti Süleyman bu kervan böyle gitmez’
***
Daha sonra mecliste seçim kanunu gündeme gelir. O gün Adalet Partisi’nden 225 kişi gelir, toplanma nisabı olan 226’yı bulamazlar. Oysa Adalet Partisi’nin 242 milletvekili vardır. Bu demektir ki 17 kişi gelmemiştir. Osman Yüksel’inde bir işi çıkmıştır. Bu kanunun çıkmayışını ona bağlayan Demirel ‘Neredeydin yahu? Sen bize rest çektin gittin!’ deyince, Osman Yüksel şu mazereti ileri sürer:
‘Hanımın kız kardeşi tehlikeli bir doğum yaptı, hanımı İstanbul’a götürdüm.’
Demirel’in yanında Orhan Seyfi Orhun da oturmaktadır. Demirel ‘kendi gidemiyor mu?’ deyince Serdengeçti şu nükteyi patlatır:
‘Efendim bizim hanım sizinkiler gibi asri değil, kendi başına gidemez. Sakalı şerif gibi yedi bohçanın içinde sarılı.’