Süleyman Soylu’yu kim ‘pejmürde etti’
Barış Terkoğlu 01 Ocak 1970
Siyaset, kimileri için havuç ve sopayı kullanma sanatı mı? Devleti temsil eden bakanlık bir siyasetin sopası mı?
Geçen hafta perşembe günü, İmamoğlu, Yenikapı’ya israf araçlarını dizmişti. “Pejmürde ederiz” diyen İçişleri Bakanı, ertesi günü, “kayyım mı geliyor” sorusuna pazar sabahı yanıt vereceğini söyledi. Pazar sabahı çıktı, sanki tartışmayı başlatan o değilmiş gibi “Söz konusu olabilmesi mümkün değil” dedi. Pazartesi, Cumhurbaşkanı’nın CHP’li başkanları Saray’a davet ettiğini okuduk. “Kayyım sopası” beklerken “saray havucu” ile karşılanan CHP’li başkanların “koşa koşa gideceğiz” dediğini öğrendik.
Türk Dil Kurumu pejmürde için “dağınık, perişan” yazıyor. Peki iktidarın sopası Süleyman Soylu’yu daha önce kim pejmürde etti?
Erdoğan’a ağır hakaretler
İki yıl önce, Soylu’nun yine “sopa” olarak ortaya çıktığı günlerde CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, televizyonda konuşuyordu. “FETÖ’den ihraç ilk ne zaman yapıldı” diye sordu. Cevabını kendisi veriyordu: “Türkiye’de FETÖ’den ihraç edilen ilk kişi Süleyman Soylu’dur. Nereden ihraç edilmiştir. Demokrat Parti’den edilmiştir”.
Özgür Özel, Soylu’nun “FETÖ’ye yardım ve yataklık”tan yargılanması için savcılığa bir de dilekçe verdi.
Soylu, 6 Ocak 2008’de Demokrat Parti 4. Olağanüstü Kongresi’nde genel başkan seçilmişti. Arkasındaki el, kimilerine göre Tansu Çiller kimilerine göre Fethullah Gülen’di. Soylu’nun genel başkanlığı 16 Mayıs 2009’daki 5. Olağanüstü Kongre’ye kadar sürdü. Ancak bu sefer karşısında Süleyman Demirel’in desteklediği Hüsamettin Cindoruk vardı. Kongre, Demirel-Çiller rekabeti olmaktan çıktı. Soylu taraftarları, Cindoruk ekibini o dönem FETÖ’nün ağzıyla “Ergenekoncu”lukla itham ediyordu. Cindoruk yanlıları ise Soylu’yu Gülen’in etkisinde olmakla suçluyordu.
Gerçekten de Soylu’nun ilginç bir siyasi tarzı vardı. Bugün Cumhurbaşkanı olan Erdoğan’a karşı belki de Türk siyasi tarihinin gördüğü en ağır hakaretlerde bulunuyordu. “Paçalarından yolsuzluk aktığını” söylüyor, “ona gününü göstereceğinden” bahsediyordu. Öte yandan Soylu, o dönem iktidarın parçası olan FETÖ’cülere karşı hep sıcak mesajlar veriyordu. Medyadaki programlarının kadrolu konuğu oluyor, Abant Platformu’nda konuşma yapıyordu. Cindoruk, FETÖ kumpaslarına karşı çıkarken, “Zekeriya Öz’e müteşekkirim” açıklaması yapan da Fethullah Gülen’e karşı yapılan açıklamalara sanki onun basın sözcüsüymüş gibi yanıt veren de oydu.
Kavga, tam da bu nedenle kumpas davaları etrafında şekillendi. Fethullahçılıkla suçlanan Soylu’nun Genel İdare Kurulu üyeliğine getirdiği Vedat Demir kongreye sayılı günler kala Sabah gazetesine “Bu partiyi bırakırsak, Ergenekoncuların rakı masalarına meze olur” açıklaması yaptı. Cindoruk ise “ben Demokrat Parti’yi bir cemaatin partisi haline getirmem” diyerek Soylu’nun arkasındaki Fethullah’ı işaret ediyordu.
Soylu nasıl pejmürde edildi
Sonuçta, Soylu başkanlığı kaybetti. Demokrat Parti liderliği onun için bitmişti.
Ancak kopuş 12 Eylül 2010’da oldu. FETÖ’nün yargıyı ele geçirdiği, örgüt liderinin ölüleri bile oy kullanmaya çağırdığı referandumda, Soylu’dan kurtulan Demokrat Parti “hayır” demişti. Soylu ise parti politikalarının aksine “evet” diyeceğini açıkladı. Yetmedi, 50 ilde “Demokrasi Buluşmaları” ismiyle “evet” toplantıları düzenledi.
Soylu’nun bu toplantılar için kaynağı nereden bulduğu hep tartışma konusu oldu. Öyle ya, partinin saymanı Soylu’nun genel başkan olduğu 14 ayda partinin 12 milyon lirasını harcadığını söylüyor, partiyi 3 milyon da borca soktuğunu belirtiyordu. Mahkemeye taşınan belgelerde iç çamaşırından gömleğine, berber ücretinden mini bara birçok özel harcamanın parti kasasından yapıldığı ortaya çıkmıştı. Soylu’nun iç çamaşırı faturasının mahkemeye düşmesi o gün Habertürk’te “DP’de ikinci ‘don vakası’ ” başlığıyla haber olacaktı. Herkesin yanıtını merak ettiği soru, özel harcamalarını bile partiye ödeten Soylu’nun tek başına yaptığı “evet mitingi” paralarını nereden bulduğuydu.
Süleyman Soylu, 12 Eylül referandumundaki tavrı nedeniyle Demokrat Parti üyeliğinden atıldı. O gün partinin Disiplin Kurulu Başkanı olan Hasan Aksay’ı bugün bulup konuştuğumda ihracı şöyle anlattı:
“Genel İdare Kurul bu referandumda ‘hayır’ oyu vermeyi kararlaştırdı parti olarak. Fakat Süleyman Soylu Bey karara uymayarak ‘evet’ oyu vereceğini açıkladı ve Türkiye’de birçok vilayette ‘evet’ için propagandaya gitti. Bu da kayıtlı olduğu Gaziosmanpaşa ilçesinin ve Fatih ilçe başkanlıklarının şikâyet dilekçeleri ile il disiplin kuruluna intikal etti. Biz de ihraç ettik, parti genel kurulu kararına uymadığı için.”
O gün “İç çamaşırlarının parasını bile partiye ödettirdi” diyen partinin Genel Muhasibi Özden Özbilun’la da yıllar sonra konuştuğumda Soylu ile hesaplaştıkları mahkemeyi kazandıklarını anlattı. Her şeyi belgelediklerini söylüyordu.
Soylu’nun Demokrat Parti’de birlikte Cindoruk’a karşı siyaset yaptığı Vedat Demir gibi isimler FETÖ operasyonlarında tutuklanıp bırakılmasıyla haber oldu. Eski partisinde özel faturalarla, ihraçlarla “pejmürde edilen” Süleyman Soylu ise ilginç bir şekilde yolunu değiştirerek hakaretler ettiği AKP’de siyaset yaptı. Artık muhalefetin nasıl “pejmürde edileceği”nin hikâyesini o anlatıyordu.
Unutmayın, bugün bir ağacı kesmek için kaldırılan her baltanın sapı, dün başka bir ağacın gövdesinden koparılmıştı.