ÖMER NASÛHİ BİLMEN 10.01.1883 – 12.10.1971
01 Ocak 1970
Ömer Nasûhi Bilmen, Osmanlı devletinin son dönemi ile Cumhuriyet devrinde yaşamış, başta İstanbul Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı olmak üzere dini bürokrasinin en üst kademelerinde görev yapmış, çok sayıda eser ve makale kaleme almış mümtaz bir din bilginimizdir.
Ömer Nasûhi Bilmen, Erzurum’un Salasor (şimdiki adı Sarıyayla) köyünde 10 Ocak 1883’te (1 Rebîü’l-evvel 1300) dünyaya geldi. Babası ulemâdan Hacı Ahmet Hamdi Efendi olup Şeyh-Efendizâde diye tanınırdı. Ahmet Hamdi Efendi ikinci haccı sırasında Medine-i Münevvere’de vefat edince (ö. 1312/1895) Ömer Nasûhi küçük yaşta yetim kalır. Amcası Abdürrezzâk İlmî Efendi’nin Nakîbü’l-eşrâf Kaymakamlık Tevcih Defteri’nde “seyyid” kaydının bulunması ve aynı zamanda Ömer Nasûhi’nin Şeyhülislamlığa sunduğu biyografisinde babasının “…sülâle-i tâhireden olduğu beyne’l-ahâli malûmdur…” ifadesi onun da bu kutlu soydan geldiğini göstermektedir.
Tahsil Hayatı
Ömer Nasûhi Bilmen’in ilk hocası, Erzurum Ahmediye Medresesi müderrisi ve aynı zamanda Erzurum Nakîbü’l-eşrâf kaymakamı olan amcası Abdürrezzâk İlmî Efendi’dir. Abdürrezzâk İlmî Efendi’den iyi bir eğitim almış, Arapça ve Farsça öğrenmiş, Taftazânî’nin Şerhu’l-Makâsıd’ına kadar birçok kitabı amcasından ve Erzurum Müftüsü Narmanlızâde Hüseyin Hâki Efendi’den okumuştur. Yirmi yaşlarına kadar feyz aldığı bu iki âlimin birbirine yakın tarihlerde vefatı üzerine İstanbul’a gelerek (1908), Fatih dersiâmlarından Tokatlı Şakir Efendi’nin derslerine devam etmiştir. İki senelik tahsilden sonra bu hoca efendiden de icâzet alarak dönemin kadılarının yetiştirildiği ve bir nevi hukuk fakültesi sayılan Medresetü’l-kudât’a girmiştir. Üstün başarı ile geçen öğrencilik hayatının ardından 16 Temmuz 1913’te, 29 yaşında bu okuldan birincilikle mezun olmuştur.
Ömer Nasûhi Efendi, Medresetü’l-kudât’ta öğrenci iken 26 Eylül 1912 tarihinde ruûs imtihanını başarıyla geçerek Fatih dersiâmları arasına katılır ve Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye medresesi kısm-ı âli fıkıh müderrisliğine tayin edilir.
Memuriyet ve Öğretim Hayatı
24 Temmuz 1913 tarihinde Fetvâhane-i Âli müsevvid mülâzımlığı görevine başlayan Ömer Nasûhi Efendi, 8 Ekim 1914’te baş mülâzımlığa ve 16 Ağustos 1915’te de Heyet-i Te’lîfiye azalığına tayin edilmiştir. 2 Nisan 1917’de “Mahkeme-i Temyîz Şer’iyye Dairesi Terekeye Müteallik İlamât Telhîs Mümeyyizliği”, 1 Mayıs 1920’de tekrar Fetvahâne-i Âli Heyet-i Te’lifiye azalığı ve 26 Temmuz 1922’de Meclis-i Tetkikât-ı Şer‘iyye azalığı görevlerine tayin edilmiştir.
Ömer Nasûhi Bilmen, memuriyet hayatı esnasında bilgi birikimini yeni nesillere aktarmayı da ihmal etmez. Dâru’l-Hilâfeti’l-Aliyye medresesi kısm-ı âlî Fıkıh müderrisliği ile başladığı öğretim görevini, Medresetü’l-vâizîn, Sahn Medresesi, Dâruşşafaka Lisesi, İstanbul İmam Hatip Lisesi ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü’nde verdiği derslerle de devam ettirir. Dâruşşafaka lisesinde yirmi yıla yakın bir süre Sîretü’n-Nebî, Ahlâk ve Yurttaşlık Bilgisi dersleri okutan Ömer Nasûhi Bilmen, İstanbul İmam Hatip okulu ve İstanbul Yüksek İslam Enstitüsünde Usûl-i fıkıh ve Kelâm dersleri de vermiştir.
22 Şubat 1914 tarihinde Bahr-i Siyâh (Karadeniz) medresesi Farsça dersi muallimliği, 1 Haziran 1923’te Sahn medresesi kelam müderrisliğine tayin edilen Ömer Nasûhi Efendi’nin buradaki hocalığı daha bir sene dolmadan 1924 tarihinde medreselerin kapatılması ile sona ermiştir.
Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığı
Ömer Nasûhi Efendi, 14 Şubat 1926 tarihinde İstanbul Müftü müsevvidi olarak görev almış, daha sonra başmüsevvitliğe yükselmiş ve Cumhuriyet döneminin ilk İstanbul Müftüsü Mehmed Fehmi Ülgener’in 20 Nisan 1943’te vefatına kadar bu vazifesini sürdürmüştür. 16 Haziran 1943 tarihinde yapılan seçimde dersiâm, vâiz ve imam hatipler tarafından İstanbul Müftüsü seçilmiştir.
Daha önce yapılan teklifleri reddetmesine rağmen 27 Mayıs 1960 ihtilali sonrasında Milli Birlik Komitesi Başkanı ve aynı zamanda hemşehrisi olan Orgeneral Cemal Gürsel’in Diyanet İşleri Başkanlığı teklifini kabul eder. Bir müddet vekâleten yürüttüğü bu görevi daha sonra asâleten de devam ettirerek, beşinci Diyanet İşleri Başkanı ünvanını alır. Diyanet İşleri Başkanlığı görevinden on ay gibi çok kısa bir süre içerisinde ayrılmasının gerçek sebebi, o günkü yönetimin Türkçe ezan, Kur’ân-ı Kerîm’in namazlarda Türkçe okunması, Türkçe ibadet ve dinde reform gibi konularda Diyanet İşleri Başkanlığı üzerinde baskı kurmaya çalışmasıdır.
Ömer Nasûhi Bilmen, 24 Temmuz 1913 tarihinde başladığı memuriyet hayatını 5 Nisan 1961 tarihinde emekliye ayrılarak sonlandırır.
Eserleri
Türkçe, Arapça ve Farsça’ya vukûfiyetini yazı telif usulünde de gösteren hoca efendi, Farsça Nüzhetü’l-Ervâh isminde bir divançe kaleme almıştır. Hayatının büyük bir kısmını telifle geçiren ve temel İslami ilimler alanında çok sayıda eser veren Ömer Nasûhi Bilmen’in, Hukûk-ı İslâmiye ve Istılahât-ı Fıkhiyye Kâmusu, Büyük İslâm İlmihâli, Muvazzah İlm-i Kelâm Dersleri, Nasâyıh-ı Kur’âniyye, Kur’ân-ı Kerîm Meâl ve Tefsîri, Sûre-i Fetih’in Türkçe Tefsiri, İ’tila-yı İslam ile İstanbul Tarihçesi, Tefsir Tarihi, Mülahhas İlm-i Tevhid: Akâid-i İslâmiyye, Yüksek İslâm Ahlakı, Hikmet Gonceleri/500 Hadis” ilk akla gelen eserleridir.
Ayrıca Ömer Nasûhi Bilmen, İslam Türk Ansiklopedisinde başta fıkıh ve İslam Tarihi olmak üzere Temel İslami İlimler alanında kırka yakın madde kaleme almıştır. Beyânü’l-Hak ve Sebilürreşâd başta olmak üzere İ‘tisâm, Mahfil, İslâm’ın Nûru, Tarih Yolunda Erzurum, Hilâl, Selâmet, Diyanet İlmî Dergi gibi birçok mecmuada yüz on’un (110) üzerinde makalesi ve şiirleri vardır.
İlminin, dini ve hukukî dehasının derinliğine rağmen alçak gönüllülüğü onu bir kat daha yüceltmiştir. En kolay meselelerde dahi kitaba bakmadan ve soru sorana kaynak eserlerden yerini göstermeden fetva vermemiştir. 88 yaşında, 12 Ekim 1971 Salı günü Fatih’teki evinde Hakk’ın rahmetine kavuşur. Ertesi gün ikindi namazını müteakip, Fatih Camii’nde dönemin Diyanet İşleri Başkan yardımcısı Dr. Lütfi Doğan’ın kıldırdığı cenaze namazından sonra büyük bir kalabalık eşliğinde, cemaatin elleri üzerinde Edirnekapı Sakızağacı Mezarlığı’na defnedilir.
Ömer Nasûhi Bilmen, İstanbul Müftülüğü’ne tayin edildiği tarihten vefatına kadar gerek ilmi ve ahlaki otoritesi, gerekse samimi dindarlığı ve tevazuu ile dini konularda Türkiye’de Müslüman halkın başlıca güven kaynağı olmuştur.