Tarım ve gelecek
Mustafa BAŞAR 01 Ocak 1970
Çocukluğumdan kalan güzel anılardan, hatırımda kalanların bir kısmı sevdiğim sebze ve meyvelerin kokuları, tatları… Biliyorum, çoğu kişiye klişe gibi gelecek ama yine de söyleyeceğim; nerede o eski karpuz, kayısı, şeftali gibi meyvelerin, domates, biber, salatalık gibi sebzelerin kokuları ve tatları. Eskiden daha bir lezzetlilerdi sanki. Çocuktuk diye mi yediğimiz her şey lezzetli geliyordu yoksa? Hiç ilgisi yok. Neden mi, daha geçenlerde Hollanda’dan yeni gelen bir arkadaşım yanında getirdiği sebze ve meyvelerden ikram etti, domatesten konu açılınca bu sefer de gülerek domates ikram etti, inanamadım. Bir anda çocukluğuma döndüm sanki. Kokusu, aroması, rengi, tadı… Buydu işte zihnimdeki çocukluktan kalan ve yıllardır yiyemediğim domates! Ama kuzey ülkelerinden olan, üstelik pek de verimli ve yeterli olmadığını bildiğim arazileriyle küçük bir ülke olan Hollanda’da nasıl bu kadar lezzetli domates yetiştirilebilirdi? Neydi bu işin sırrı? Mutlaka araştırmalı, öğrenmeliydim. Araştırmamı yaptıktan sonra, öğrendiklerimi paylaşmaya karar verdim.
ABD’den sonra gıda ihracatında 2. sırada
Hollanda, nüfus sıralamasında 61 ülkeden daha az popülasyona sahip. Yeryüzündeki insanların sadece binde ikisi bu ülkede yaşıyor. Sahip oldukları toprağa bakarsak, tam 131 ülkeden daha küçük bir ülke. 41.526 kilometrekare yüzölçümü olan bu ülkenin büyüklüğü neredeyse bizim Konya ilimiz kadar. Peki ya ekonomisi, sahip olduğu tarım gücü? Hollanda’nın tarım arazileri kısıtlı, üstelik topraklarının üçte birinden fazlası deniz seviyesinin altında. Sulak arazileri, gölleri, bataklıkları boşalttıktan sonra buraları aynı şekilde korumak da başka bir uğraş. Şu anda bile dört pompa istasyonu Haarlem Gölü’nün arazisinin kuru kalması için çalışıyor. 1900’lerin başında askeri ve sivil uçakların kullanmaya başladığı bu düzlük, günümüzde dünyanın en alçak rakımdaki havaalanı Schiphol’e ev sahipliği yapıyor. Belli ki Hollanda’da üstün teknolojik seralarda üretilmiş domatesin tadını beğenme konusunda yalnız değilmişim; ABD’nin ardından, dünyanın en fazla tarım ürünü ihracatı gerçekleştiren ülkesi olan Hollanda, 2013’ten bu yana da domates ihracat şampiyonu! Büyük ölçekli tarımsal üretim için gerekli olduğu düşünülen neredeyse her kaynaktan mahrum olan bu ülkenin, kendisinden 270 kat daha fazla arazisi olan ABD’nin ardından iki numaralı gıda ihracatçısı konumunda olmasına saygı ve hayranlık duymamak elde değil. “Dünyanın Sera Başkenti” olarak anılan Westland diye bir bölgesi var, sadece 90 kilometrekare. Yüz bin civarında insanın yaşadığı bu şehir, her türlü iklim koşulunda 7/24 farklı çeşitlerde tarımsal ürünler yetiştirilen bir sera denizi!
Tarımsal inovasyon
Hollandalılar aynı zamanda dünyanın en büyük patates ve soğan ihracatçısı, değer bakımından ise en büyük ikinci sebze ihracatçısı. Ayrıca, sebze tohumu alanındaki bütün küresel ticaretin üçte birinden fazlası Hollanda kaynaklı. Tarımsal inovasyon konusunda tartışmasız dünya lideri olan Hollanda, bu alanda teknolojinin bütün imkânlarından yararlanıyor. Öyle ki, sürücüsü olmayan yapay zekâ kontrollü traktörlerden tutun, düzenli olarak toprak altı mineral seviyelerini, nem oranlarını, çeşitli bakterilerin aktivitelerini ve toprağın sıcaklığını ölçen çeşitli sensörlere kadar, “hasat yapan drone”lardan özel ilaçlama için kullanılan farklı robotik araçlara ve son versiyon hidroponik (topraksız) tarıma kadar akıla hayale gelebilecek ne varsa, maksimum tarımsal verim artışı için kullanıyorlar.
Akademisyenler ve girişimciler arasındaki işbirliği
Tarımsal alandaki inovasyon konusunda Hollanda’nın tartışmasız dünya lideri olmasının temeli “akademisyenler ve girişimciler arasındaki işbirliği”dir. 1918 tarihinde kurulmuş olan Wageningen Üniversitesi, dünyanın en büyük tarım üniversitesidir. Bu okulda, tarıma odaklanmış moleküler biyoloji ve bio teknoloji alanlarında ileri seviyede uzmanlar yetiştiriliyor. Düzenli olarak çiftçilere ve tarım sektöründe faaliyet gösteren müteşebbislere yönelik konferanslar, eğitimler düzenleniyor. Ortak sorunların çözümleri üzerine birlikte düşünüyorlar. Temel hedef elbette daha az enerji ve su tüketerek daha yüksek verim elde edebilmek. Bunun dışında, sürekli olarak üzerine düşündükleri konu teknoloji ile yüksek mühendisliğin nimetlerinden yararlanarak, daha az alanda daha fazla nasıl üretim yapılabileceği.
Hollanda’da tarım konusunun inanılmaz seviyede ciddiye alınıyor olması, dahası gözle görülür net başarılar elde ediliyor olması içimin umutla dolmasını ve geleceğe güvenle bakmamı sağlıyor. İnsanlığın geleceği için, gelecek nesillerin açlık çekmemesi için yapılması gereken temel şeyin her şeyden önce sevk ve idareyle ilgili olduğunu görüyorum. Ülkemizin daha fazla artı değer üretebilmesi ve ihracatını artırması için en stratejik alanlardan birisi tarımdır. Topraklarımızın sunduğu imkânlar ve iklim koşullarının el verdiği ölçüde verimi artırılabilecek ne kadar tarım ürünü varsa, dünyada lideri olduğumuz ve liderliği elde edebileceğimiz hangi meyve, sebze çeşidi varsa, bunların planlı üretimi ve yaygınlaştırılması ulusal bir politika konusu haline gelmeli. Sonraki yazımda, ulusal zenginliğimizi artırmak ve ülkemizin daha büyük güç haline gelmesi için, tarım sektöründe sadece “sevk ve idare” alanında neler yapılabileceği üzerine birlikte düşüneceğiz.