Bize üçüncü bir mucize gerek... NATO öldü
Kerem Çalışkan 01 Ocak 1970
Türkiye Cumhuriyeti Atatürk tarafından kuruluşunun 100. yılında ciddi bir sınavla karşı karşıya…
Birinci Dünya savaşının sonunda, yıkılmış yok olmuş, parçalanmış ve işgal edilmiş bir Osmanlı enkazını Mustafa Kemal ve bir avuç silah arkadaşı kurmay zekası ve medeniyetçi, rasyonel Batıcı dünya görüşü ile milleti teşkilatlayıp İstiklal Savaşı vererek kurtardılar, ayağa kaldırdılar, Yeni Türkiye’yi kurdular… Bu bir mucizeydi…
II. Dünya Savaşı badiresini, Atatürk’ün sıkı vasiyeti ile İnönü ve aynı kurmay ekibi, Türkiye’yi savaşa sokmadan, emperyal güçlerin ayağı altında ezdirmeden kazasız belasız atlattılar… Türkiye’nin bütünlüğünü parçalanmadan korumayı başardılar. Bu ikinci bir mucizeydi…
Şimdi dünya yeniden karışıyor… İkinci Dünya Savaşı sonucu kurulan İttifaklar, bloklar ve etki alanları dağılıyor, parçalanıyor…
Bize üçüncü bir mucize gerekiyor… Ama nasıl?
NATO DAĞILDI, DAĞILIYOR...
Türkiye adeta, sağı solu kaos ve politik depremlerle yıkılıp parçalanan bölgesel bir facianın orta yerinde hala sapasağlam ve dimdik bir ülke olarak ayakta duruyor…
II. Dünya Savaşı sonrası ABD’nin Avrupa’yı koruma ve kontrol kalkanı içine aldığı NATO dağıldı, dağılıyor… Macron haklı… "NATO’nun beyin ölümü" gerçekleşti…
Trump, ABD adına Avrupa’yı korumak için artık para ödemek istemiyor… Avrupa kendi cebinden ordu kursun, parasını versin, kendi kendini korusun istiyor…
Avrupa buna hazır değil… Bu yüzden panikte…Zaten Brexit ile İngiltere koparsa parçalanma tehlikesine girecek…
NATO öldü, ama Avrupa mülteci derdinde…
Elinden gelse, Avrupa’ya dönük mülteci akınını kesmek için özel ordu kuracak!
Trump ise, ABD’nin CEO’su olarak Rusya ile rekabet ve işbirliği içinde, yükselen Çin’i kontrol etme ve Ortadoğu’daki petrol ve doğalgaz enerji kaynaklarını kimseye kaptırmama derdinde…
Avrupa parçalanma eşiğinde….
NATO yerine Avrupa Ordusu kurmak istiyor, kuramıyor...
VAZGEÇMEYECEKLER...
İngiltere 12 Aralık 2019 günü yapılacak seçimden Brexit’i netleştirerek çıkarsa Avrupa Ordusu tümüyle hayal olacak… Fransa ve Almanya’nın, İngiltere olmadan ortak ordu kurması mümkün değil…
Avrupa, Rusya’yı düşman olarak değil müttefik olarak görme arayışında…
Türkiye Suriye’de önce ABD ile iş tuttu, sonra Rusya ile…
Şimdi ABD-İsrail ve Avrupa ülkeleri, Türkiye’nin gücünü ve bölgedeki iddiasını kırmak için bölgede YPG/PKK silahlı güçlerine dayalı bir Kürdistan kurma projesini, Türkiye Barış Pınarı Harekatı ile terör koridorunu ortadan kesmiş olsa da, daha doğuya çekerek, hatta Irak Kürdistanı’ya yapıştırıp yamayarak, kesintisiz olarak sürdürüyorlar…
İsrail ve ABD o bölgede var oldukça Kürdistan projesinden ve Türkiye’yi bölüp, parçalayıp, suyu ve petrolü kontrol eden İsrail+Kürdistan, yani Büyük İsrail projesinden asla vazgeçmeyecekler…
Demek ki, bölgede en azından bir "düşman" belli ve net: İsrail…
ABD-İsrail işbirliği şimdi daha yakın tehdit olarak gördüğü İran’ı bölüp, parçalayıp, gerekirse vurmaya yönelik… Hedeflerindeki ikinci ülke ise Türkiye… Barış Pınarı olmasa belki birinci hedeftik!
DOST DA DÜŞMAN DA DEĞİŞİYOR...
ABD-Avrupa, Türkiye’nin Rusya’ya yanaşmamasını, S-400 almamasını istiyor… Çünkü S-400 bizi ABD-Batı ve İsrail saldırısına karşı koruyacak… Hem de Batı’nın potansiyel taşeronu Yunanistan’ın üzerimize saldırtılması hayallerine ciddi bir set çekecek…
Türkiye Rusya ile bölgede Suriye’de işbirliği içinde "Güvenli Bölge" kurma çabasında…5 milyona yaklaşan mültecilerin bir kısmını oraya yerleştirip biraz rahatlama uğraşında… Bir de tabii orada Türkiye’yi bölmek için tezgahlanan İkinci Kürdistan-Birincisi Irak’ta- projesini bozma arayışında…
Bu karışık oyunda dost da düşman da değişebiliyor…
Zaten ebedi dostluklar ve düşmanlıklar tarih boyunca hiç olmadı…
Tarihe ve çağa göre dostlar ve düşmanlar hep değişti…
Osmanlı’nın ezeli düşmanı Rusya, Sovyet döneminde Atatürk’ün ve Kurtuluş Savaşı’nın biricik dostu ve destekçisi oldu…
Şimdi de Rusya dost safında görünüyor…
Batı, ABD, Avrupa, NATO ve İsrail ise adeta Türkiye’ye düşman kampta, Türkiye’ye karşı YPG/PKK terör örgütünü destekliyorlar… Bunu da Kürtleri koruma adına yaptıkları reklamını yapıyorlar… Çok yönlü oyun…
Erdoğan ve ekibi ve Türk ordusu kurmayları, bu karışık kaos ortamında Türkiye’nin çıkarlarını ve bekasını korumak için, vizyonları yettiğince koşturup çaba harcıyorlar…
Onlar da her sabah yeniden değerlendiriyorlar…
Dost kim, düşman kim?
Muhalefetteki CHP ve İyi Parti’nin, bu kaos ortamında Türkiye’nin konumunu ve gelecek stratejilerini değerlendirmek ve politikalar oluşturmak için ortak bir ‘Ulusal Güvenlik Kurulu’ oluşturmaları gerekmiyor mu?
Geleceğe dönük senaryolar ve politikalar üzerine daha ciddi ortak çalışmalar yapmaları gerekmiyor mu?
Tabii eğer geleceğe dönük iktidar iddiaları varsa…
Yoksa sadece Erdoğan’ın ABD gezisindeki eksiklik, aksaklık ve sonuçsuzlukları eleştirmeye devam edebilirler…
Yoksa muhalefet "üçüncü mucize"yi Erdoğan’dan mı bekliyor?
Muhalefetin de, Yani CHP ve İyi Parti’nin de, gelecek 10-20 seneye yayılan bu kaos ortamında ciddi bir değerlendirme yapması gerekiyor…
Onlar da gördüğünü ve inandığını açıkça saptayıp söylemeli…
Dost kim, düşman kim?
