« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

20 Nis

2020

Bu ay aktive edilecekti... Sahi bir S-400 meselemiz vardı ne oldu ona

Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970

10 Mart'tan önce gündemimizde bambaşka konular vardı. Koronavirüs belası yüzünden doğal olarak tümü geri planda kaldı.

O konulardan birisi de ABD ve NATO'nun itirazlarına rağmen Rusya ile imzalanan S-400 anlaşması idi. Ne kadar kapora verdiğimizi bilmiyoruz; ama tamı tamına 2.5 milyar dolarlık bir proje.

Anlaşmadan sonra ABD, geçtiğimiz Haziran'da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'a “2. Johnson mektubu” olarak nitelendirilen bir mektup gönderip, “S-400'leri alırsanız, F-35 projesinden çıkarırız” tehdidinde bulundu. İlk parçalar 12 Temmuz'da Türkiye'ye geldikten sonra da dediğini yaptı.

29 Haziran'da Erdoğan ve Trump Japonya'da yapılan G-20 Zirvesi'nde görüştü. Erdoğan Trump'ın, “S-400’leri aktive ederseniz, yaptırımların etrafından bir yol buluruz” dediğini belirtirken, Trump'a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham, “Bu konuşmanın gerçekleştiğinden şüpheliyim” ifadesini kullanıp, Türkiye'nin “S-400’leri aktive etmemesi ve Amerikan yapımı Patriot hava savunma sistemleri alması karşılığında Washington’un yaptırımlardan kaçınılabileceğini” söyledi.

Bilindiği gibi, Temmuz'dan itibaren S-400'ün bataryaları gelmeye başladı. 25 Kasım'da da S-400 hava savunma sisteminin ilk testi gerçekleştirildi. Bunun üzerine ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, “Kaygı verici” yorumunu yapıp, “Türkiye'ye net bir şekilde S-400 sistemini tam olarak operasyonel hale getirmemesi” talebini ilettiklerini, Ankara ile soruna bir çözüm bulma çabalarının sürdüğünü açıkladı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da, “Bir ürün kutuda tutulmak için alınmaz. Hava savunma sisteminin ciddi bir maliyeti var, ama maliyetten daha çok bizim ihtiyacımız var” karşılığını verdi.

ABD Senatosu'nun 17 Aralık'ta onayladığı bütçe tasarısında, S-400 nedeniyle Türkiye'ye F-35 savaş uçaklarının sevkiyatının yasaklanması, Türkiye'ye ekonomik yaptırımların hayata geçirilmesi ve TürkAkım projesine de yaptırım uygulanması öngörüldü. Erdoğan, şöyle tepki gösterdi:

“Utanmadan ‘yaptırım uygularız’ diyorlar. Bu tam manasıyla haklarımıza tecavüzdür. Biz eli kolu bağlı duracak bir millet değiliz. Dolayısıyla da bu konu ile ilgili biz de kendi yaptırımlarımızı kesinlikle uygulamaya sokarız.”

Ancak Trump, o bütçeyi 21 Aralık'ta imzaladı.

Burada bir parantez açıp, ABD Temsilciler Meclisi'nin de Suriye'nin kuzeyinde gerçekleştirilen Barış Pınarı Harekâtı sebebiyle bir yaptırım tasarısını kabul ettiğini, tasarıyla Türkiye'ye birçok alanda yaptırımlar getirildiğini, ayrıca Erdoğan ve ailesinin mal varlığının araştırılmasının kararlaştırıldığını hatırlatalım.

Yaklaşık 23 gün önce, 24 Mart'ta şöyle bir gelişme oldu: Trump, Erdoğan'dan, “Bana bir iyilik yapın, Kürtlerle anlaşma imzalayın, barışın” talebinde bulunduğunu, hem Erdoğan hem “Kürtlerin” başta bunu kabul etmediğini, ancak sonradan anlaşma imzalandığını öne sürdü. Sözkonusu iddiayla ilgili olarak Ankara'dan bugüne kadar ses çıkmadı.

SON NOKTA İÇİN VERİLEN TARİH

S-400'lere dönüp, Erdoğan'ın yaptığı açıklamaları aktaralım:

15 Temmuz: S-400’lerimizi almaya başladık. “Alamazlar” dediler, “Onları bir yerlere yerleştiremez” dediler, “Almanız doğru olmaz” dediler ve bugün itibariyle 8’inci uçak da geldi, o da içindekileri boşaltmaya başladı. İnşallah, Nisan 2020’de son noktayı koyuyoruz ve bununla birlikte hava savunma sistemlerimizde dünyada sayılı ülkelerden biri haline geliyoruz. Şimdi hedef ortak üretimi Rusya ile beraber yapmak. Daha ileri gideceğiz.

26 Temmuz: Türkiye'nin Rusya'dan satın aldığı S-400 için ABD'nin aklıselimle hareket edeceğini umuyorum. Nisan 2020'de bu sistemleri aktif olarak kullanmaya başlayabileceğiz. F-35 projesinden dışlanma tehditleri başta olmak üzere, ülkemizin güvenlik önceliklerinden bizi alıkoyamayacağını ifade etmek istiyorum. Türkiye'ye daha fazla adaletsizlik yapılmamalı. Biz üzüm yemenin peşindeyiz. Güvenlik ihtiyaçlarımız neyi gerektiriyorsa yapacağız. Birkaç yıl sonra bu konuda başka bir Türkiye manzarasıyla karşılaşacağız. Türkiye kalesinde gedik açtırmayacağız.

13 Eylül: En geç Nisan ayına kadar bunlar yerlerine monte edilmiş olacak ve bunlar monte edildiği anda da bizler savunma sistemleri olarak çok daha huzurlu bir hale gelmiş olacağız.

4 Şubat: Bizim S400’den geri adım atmamız diye bir şey söz konusu değil.

Erdoğan bu konuda son olarak ülkemizde koronavirüsten ilk can kaybının yaşandığı 10 Mart'tan bir gün önce gittiği Brüksel'den dönerken konuşup, şunları söyledi:

“Patriot konusunda bildiğiniz gibi, biz Amerika'ya şu teklifi de yaptık; 'Eğer verecekseniz siz de bize Patriot verin. Biz sizden de Patriot alırız'. Ancak S-400 konusunda tabi onlar da epeyce yumuşadılar, 'S-400'leri devreye almayacağınıza dair bize söz verin' noktasına geldiler.”

Bu süreçte Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da defalarca, “S-400'ler'in Nisan'da faaliyete geçeceğini” bildirdi. Son olarak 20 Şubat'ta, şu açıklamayı yaptı:

“Oyunu kurallarına göre oynuyoruz. 'Alamazsınız; aldınız, imzalayamazsınız; imzaladınız, getiremezsiniz; getirdiniz, açamazsınız' dediler. Cumhurbaşkanımız cevaplarını verdi. S-400'ler faaliyete geçecek. Şu anda kuruluş, eğitim süreci devam ediyor. Planlandığı şekilde de faaliyetlerimiz gerçekleşecek, bundan kimsenin şüphesi olmasın, nokta”

MGK BU YÜZDEN Mİ TOPLANMIYOR

Nisan ayının tam ortasındayız, ama görüldüğü gibi S-400'lerin “s”si bile konuşulmuyor.

Evet, sadece biz değil, tüm dünya koronavirüsle uğraşıyor, ama bu şartlarda bile konu hâlâ muhataplarımızın gündeminde.

Örneğin Rusya Federal Askeri-Teknik İşbirliği Servisi Başkanı Dmitriy Şugayev, tam 1 ay önce Türkiye ile yeni parti S-400 sevkiyatı için görüşmelerin sürdüğünü belirtip, “Sevkiyat konusunun üzerinin örtüldüğünü veya gündemde olmadığını söylemek için bir neden yok. Bir kez daha tekrar ediyorum, konu gündemden kaldırılmadı” dedi.

Bu ay başındaki NATO Dışişleri Bakanları toplantısı öncesinde, ABD'nin NATO Daimi Temsilcisi Kay Bailey Hutchison da açıkça şu mesajı verdi:

“Türkiye’nin Rus hava savunma sistemlerini konuşlandırmamasını ümit ediyoruz. Bunlar Türkiye’ye Suriye’den gelebilecek saldırılara karşı vermeyi düşündüğümüz bazı sistemlere engel oluşturuyor. İdlib’de Rus/Suriye saldırısının da hedefi olan Türkiye’nin, Ankara’nın ortasında bulunan Rus hava savunma sistemlerini sökmesini ve Suriye’deki sivillerin korunması için kendilerine kapsamlı olarak yardım edebilmemize olanak tanımalarını ümit ediyoruz.”

Malûm Erdoğan neredeyse 1 aydır İstanbul'da; ama video konferans yöntemiyle kabineyi topluyor, AKP'li belediye başkanlarıyla görüşüyor... Ankara'da tüm devlet kurumları çalışıyor. Kanal İstanbul ihalesi yapılıyor, Salda Gölü'ne buldozerler giriyor, Yönetim Kurulu üyeliklerine atamalar tam gaz sürüyor...

Yani hayat devam ediyor. Bir tek şey olmuyor: Anayasal bir kurum olan ve 6 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nde de, “Kurul, iki ayda bir toplanır. Gerektiğinde Kurul, doğrudan Cumhurbaşkanının çağrısı ile de toplanır” denilen MGK, olağan 2 aylık sürenin üzerinden 16 gün geçtiği halde toplanmıyor.

Acaba neden? Vazgeçtik koronavirüsten, doğrudan ülkemizin savunma ve güvenliği için hayati önemdeki S-400'ler meselesi ne olacak; En azından bunun için toplanması gerekmez mi?

Koronavirüs kabusundan kurtulduğumuzda, başka kabuslarla karşılaşmamak dileğiyle...

Silivri'deki Barış'lar, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel'e kucak dolusu sevgiler.

Ziyaret -> Toplam : 125,19 M - Bugn : 71085

ulkucudunya@ulkucudunya.com