« Ana Sayfa »      « İlkelerimiz »

BAŞBUĞ TÜRKEŞ

ELMALILI HAMDİ YAZIR MEÂLİ

İrfan YÜCEL

Alparslan TÜRKEŞ

Alparslan TÜRKEŞ

Seyid Ahmed ARVASÎ

Ayhan TUĞCUGİL

M. Metin KAPLAN

Namık Kemal ZEYBEK

Prof. Dr. İBRAHİM TELLİOĞLU

03 May

2020

Mezar taşları garip kalmadı

Müyesser Yıldız 01 Ocak 1970

Duru, 6 yıl önce bugün babasını kaybettiğinde 8 yaşındaydı.

O ana kadar babasını özel görevde biliyordu. Oysa cezaevindeydi.

Emperyalistlerin ve içimizdeki işbirlikçilerin TSK'ya kurduğu kumpaslar yüzünden.

Merhum Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp'ten söz ediyorum.

Duru, gerçekleri babasını kaybettiği gün öğrendi. Ağzından şu cümleler döküldü:

“Çok isterdim 10 Kasım'da ölseydi. Ama olsun 1 Mayıs da güzel. İşçi Bayramı.”


Evet, bugün hem Murat Özenalp'in 6'ıncı ölüm yıldönümü hem İşçi Bayramı.

Ancak koronavirüs belası yüzünden bu yıl ilk kez işçiler bayramlarını kutlayamadı... Sokağa çıkma yasağından dolayı ailesi ve dostları da Murat'a gidemedi...

Oysa her yıl 10 kişi de 20 kişi de olsak, Karşıyaka Mezarlığı'na gider duamızı ederdik.

Murat'tan sonra ise mutlaka bir diğer kumpas kurbanı merhum Öğretmen Yarbay Ali Tatar'ı ziyaret ederdik.

O Ali Tatar ki, daha 2009'da TSK'ya kurulan kumpası görüp, “Bu hukuksuzluk sürecine hukuk adına saygı gösterilmez” diyerek, canından vazgeçmiş, adalet şehidi olmuştu.

Başımızda korona felaketi olsa bile Erzincan yöresine ait “Küstürdüm barışamam” türküsündeki, “Öldüğüme gam yemem mezarda taşım garip” gibi olmamalıydılar.

Çocukları Duru ile Batu, anacığı Samiye Teyze, eşi Sema ile gerçek dostları adına bir başıma önce Murat'ın kabrini ziyaret ettim.

Bir çiçek götürdüm... Mezarını suladım... Dua ettim...

Tabii merhum Ali Tatar'a da gittim.

Ali'den 200-250 metre ötede yatan anası ve babasına da.

Baba Hacı Hüseyin Tatar, evlât acısı yaşamadan, Ali'den sadece 8 ay önce bu dünyadan göçmüştü.

Satı Ana yaşadı o en büyük ve tarifsiz acıyı.

Tam 8 yıl küçücük evinin penceresinde bir kuş gibi Ali'sini bekledi.

Ali gelmedi, ama o 2.5 yıl önce hem Ali'sinin, hem eşinin yanına gitti.

Murat, Ali, Cem Aziz Çakmak ve diğerleri çok büyük haksızlıklara uğradı.

Haksızlıklar, hukuksuzluklar bitti mi? Ne yazık ki, hayır.

Gidenler ve geride kalanlar için ne yapıldı?

Adlarının, TSK'ya ait gemilere verilmesi istendi, olmadı...

Bir özür dilenmedi, tazminat ödenmedi. Ödenmediği gibi, Murat'ın ailesine, “Sizin dava açma hakkınız yok” dendi...

Şehit sayılmaları arzu edildi... Bugün koronavirüsle mücadelede hayatını kaybeden sağlık çalışanlarına şehitlik vermeye yanaşmadıklarını hatırlatayım, gerisini siz anlayın!..

Önemli olan Türk Milleti'nin gönlündeki mertebeleridir, hangi şartlar içinde bulunursak bulunalım unutulmamaları ve unutturulmamalarıdır.

Mekânları cennet olsun.

Silivri'deki Barış'lara, Hülya Kılınç'a ve Murat Ağırel'e kucak dolusu sevgiler.

Ziyaret -> Toplam : 125,26 M - Bugn : 12473

ulkucudunya@ulkucudunya.com