Yalı-muhafazakârlarının sahte MİT aşkı
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Yetenekleriyle değil fakat iktidar propagandası yapmak karşılığında bol sıfırlı maaşlarla oturtuldukları gazete köşelerinden haykırıyorlar: “MİT kanunu varrr! Devlet görevlisini ve ailesini tehlikeye atamazsınızzz! Haberini yapamazsınızzz! Elbette hapse gireceklerrr!”
İktidarla simbiyotik ilişki yaşadıklarından, bununla da yetinmiyorlar! “OdaTV de kapatılsınnn” diyorlar, hatta bugünlerde Cumhuriyet’i de susturmaya çalışıyorlar...
MİT Dış Operasyonlar Daire Başkanı Kâşif Kozinoğlu’nu sayfa sayfa teşhir eden, FETÖ’yle birlikte Kozinoğlu’nu hedef alan ve o cinayete ortak olanlar, bugün “devlet görevlisini tehlikeye atamazsınızzz” diyor!
Devletin en mahrem yerlerinden biri sayılan Kozmik Oda’ya FETÖ’nün girebilmesi için sayfalarından düzmece suikast haberi yapanlar, bugün “MİT kanunu var, sırları deşifre edemezsinizzz” diyor!
Açılım günlerinde Öcalan ve PKK’yle “hangi devlet görevlilerinin görevden alınacağının” pazarlığını yapanlar, bugün MİT aşkıyla yanıyor ve “devlet görevlilerini tehlikeye atamazsınızzz” diye nutuk atıyor!
Metastaz ve Sarmal
Barış Pehlivan’ı da, Barış Terkoğlu’nu da, Murat Ağırel’i de tanırım; meslektaşlarım olarak tanırım, mesleğimizin yüz aklarıdır...
Her üçünü, kitaplarının editörü olarak da tanırım; cesur kalemlerdir, kalemlerinden efendilerin mesajları değil, ezilenlerin haykırışları dökülür...
Kırmızı Kedi Yayınevi’nden yayımladığımız Barışlar’ın Metastaz’ı ve Murat Ağırel’in Sarmal’ı, sadece iki kitap değil, sistemin içindeki köşe kapma çarpışmasının da tarihi belgeselidir...
Yalılı “yeni-muhafazakârların” yani yalımuhafazakârlarının Barışlar’a ve Murat’a “düşmanlığı” tam da bundandır!
MİT cenazesi haberi “bahanesiyle” susturmak istemeleri bundandır!
MİT kanununa aykırılık yok
Evet, bahane diyoruz...
Zira yapılan haberin MİT kanununa bir aykırılığı yok!
Muğla Barosu Başkanı Av. Cumhur Uzun’un saptadığı gibi “MİT kanununda, şehit olduktan sonra bu kişiyle ilgili cenazenin haberleştirilmesinde suç unsurları yoktur” (TELE1, 27.4.2020).
Evet, kanun MİT görevlisinin görevinin ifşasıyla ilgilidir, şehit olduktan sonra cenazesinin haberleştirilmesiyle ilgili değildir!
İlk Erdoğan duyurdu
Kaldı ki konu alenidir. Türkiye, Libya’da şehit verdiğimizi ilk kez Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ağzından duymuştur.
Erdoğan İzmir’de otoyol açılışında aynen şöyle demedi mi: “Libya’da birkaç tane şehidimiz var. Ama birkaç tane şehidimizin karşılığında 100’e yakın lejyonerlerden etkisiz hale getirdik. Şehitler Tepesi boş kalmayacak” (22.2.2020).
Kaldı ki öncesinde de Erdoğan “MİT Libya’da üzerine düşen görevleri hakkıyla yerine getiriyor” (6.1.2020) diyerek, herkesin MİT’in Libya’da olduğunu bilmesini sağlamadı mı?
Dahası Erdoğan’ın “birkaç tane şehidimiz var” lafı üzerinden konu günlerce gündemde kalıyor, hatta TBMM’de bir milletvekili basın toplantısı düzenleyerek Libya’da MİT’in şehit verdiğini açıklıyor. Devre arkadaşları şehidin haber ve fotoğrafını sosyal medyadan paylaşıyor.
Manisa protokolüne şehit cenazesine katılması çağrısı yapılıyor. Hatta MİT Başkanı cenazeye “Teşkilat Başkanı” yazılı çelenk gönderiyor.
OdaTV’deki cenaze haberinde ise ne şehidin ismi, ne ailesinin ismi ne de cenazenin düzenlendiği köyün ismi var...
Çıkacaklar ve yazacaklar
Tablo buyken, meslektaşlarımız yalı-muhafazakârlarının çabalarıyla 19 yılla yargılanıyor!
Öyle ki katili, hırsızı, rüşvetçiyi, çocuk istismarcısını, mafyayı bile sokağa salan aftan bile yararlanmamaları için gece yarısı operasyonuyla infaz düzenlemesi yaptılar!
İstiyorlar ki Barışlar ve Murat 19 yıl yatsın ve ne Metastaz-2’yi, ne de Sarmal-2’yi yazabilsinler!
Bakın şu kadar net söyleyeyim: Barışlar ve Murat çıkacak ve yazacak, Metastaz ve Sarmal’ın ikincisini de, üçüncüsünü de...
Hep birlikte göreceğiz...
Zira biz bu filmi daha önce de gördük!