Fırat’ın doğusunu hatırlayıp da görmek ister misiniz?..
Ahmet TAKAN 01 Ocak 1970
COVID- 19’dan başımızı kaldırdığımızda nasıl bir fotoğrafla karşılaşacağımızı bilmek ister misiniz?..
Türkiye’nin bekasıyla ilişkilendirilen sınırötesi alanlarda ilginç ve tehlikeli gelişmeler oluyor!..
Libya’da iç savaşın derinleşeceğine ilişkin gelişmeler yaşanırken Suriye’de askeri güçle sonuç almada artık işin sonuna gelindiğini görmek lazım. 9 yıl içinde Suriye’de büyük bir demografik değişiklik oldu. Etnik ve mezhepsel yer değişimleri gerçekleşti savaş öncesine göre daha homojen yapıda etnik/mezhepsel bölgeler oluşturuldu. En büyük kaybı Türkmenler yaşadı. Artık Suriye’de Türkmen varlığından Türkmen şehirlerinden, bölgesinden bahsedilmez oldu. Aynı Irak’ta olduğu gibi, Türkmen yerleri Kürt gruplar adı altında PKK/YPG’ye teslim edildi. Araplar da belli bölgelerde toplandı.
Peki son günlerde Suriye’de neler oluyor?.. Bölgeyi sürekli gözlem altında tutan stratejist emekli Deniz Kurmay Albay Cahit Armağan Dilek anlattı. Şam’dan başlayalım;
“–Son dönemde değişik kaynaklarda Esad’ın koltuğunu bırakmaya zorlanacağı, yurt dışına sürgüne gönderileceği sıkça haberleştiriliyor. Hatta yerine geçecek aday isimleri, koltuğu bırakma tarihi (Temmuz 2020) bile dillendiriliyor. Bu haberlerin Rus basınında da yer alması ‘Rusya Esad’ı gözden çıkardı’ yorumlarıyla veriliyor. İsrail’den de bu yönde haberler var. Özellikle akademisyen görünümlü istihbaratçı Edy Cohen tweetleriyle bunu körüklüyor.
–Mutlaka Moskova çok alternatifli analizler yapıyordur. Esad’ın sözde ılımlı muhalif ve YPG ve HTŞ gibi terörist gruplarla işbirliğine ayak diremesinden rahatsız. Esad, iç savaş öncesi duruma dönemin hayalini yaparken Rusya, 9 yılda değişen durumun gerçekliğinden hareketle Esad’ın müzakereler yapmasını ve gerekirse tavizler vermesini gerektiğini seslendiriyor.
Kuşkusuz Esad, Rusya için vazgeçilmez değil. Esad’ın kara kaşı kara gözü için Suriye’ye müdahale etmedi. Esad yönetimini içine düştüğü açmazdan kurtarmayı kendisinin yüzlerce yıllık emelini gerçekleştirmekte kullandı. Sıcak denizlere daimi olarak indi. Doğu Akdeniz’de bir daha çıkması öngörülmeyen daimi üsler topraklar elde etti. Şimdi Libya’yı sıçrama tahtası olarak kullanıyor Akdeniz’in batısına ulaşmaya çalışıyor. Ulaştı da, bir ayağını koydu bile.
–Rusya’nın çıkarları gerektirirse Esad’ı tabi ki harcar. Ama Rusya, Esad’ın Suriye için ne anlama geldiğini de biliyor olması lazım. ABD’nin Irak’ta Saddam’a, Libya’da Kaddafi’ye yaptığının nelere yol açtığını görmesi lazım. Esad giderse zaten dağınık durumdaki Suriye’nin daha da karmaşık hale geleceğini çok iyi biliyor.
Peki öyleyse Rus- İsrail kaynaklı ‘Esad gitti gidecek’ haberlerini nereye koyacağız? Belki en makul yorum, Rusya’nın artık Esad’ın sahadaki askeri-politik durumu kabullenmesi, İdlib’teki Dera’daki silahlı gruplarla, SDG/YPG ile müzakereler yapıp onların taleplerini dikkate alan çözüme ‘evet’ demeye zorlamak. Aksi durumda sopa gösterilmiş durumda. ‘Sabrımız taşıyor, koltuğu kaybedersin’.
–IŞİD’in hareketlenmesiyle eş zamanlı PYD/YPG bölgesindeki IŞİD hapishanelerinde ayaklanmaların artmaya başladığını da görüyoruz. IŞİD cephesindeki bu gelişmelere karşı ABD’nin Fırat’ın doğusuna yeniden askeri yığınağını artırdığı görülüyor. Hem de öyle ufak tefek değil. Ağır silahlar, füze sitemleriyle birlikte dönüyor. Daha önce terk etiği bazı üslere yerleşme hazırlığı yapıyor. Bu çok ciddi bir konu.
–Suriye’nin kuzey ve doğusunda başka bir şey daha oluyor. ABD ve Rusya eşgüdüm içinde Suriye’deki PYD dahil sözde siyasi parti tüm Kürt grupları birleştirme ortak hareket etmede yolun sonuna gelmiş durumda. Fransa gibi Avrupa ülkeleri de bu projenin içinde. Bunların arasında Ankara’nın desteklediği Kürt oluşumlar da var. ABD-Rusya’nın yaptığı diğer bir şey de SDG/YPG’nin Şam ile müzakereleri yürütüp yeni Suriye anayasasında anlaşmaları. Bunda da önemli ilerlemeler var.
–Diğer bir gelişme de ABD’nin YPG güdümündeki SDG bünyesinde Arap güçlerden doğrudan kendisine bağlı özel birlikler oluşturması. Bu birliklerin asıl hedefi ise Fırat doğusunda M4 Karayolu’nun güneyinde kalacak yerlerde oluşacak Sünni bölgesinin güvenliğini kontrolünü sağlamak, buralardaki İran varlığını söküp atmak. ABD, Suriye’nin güney doğusunda bir Sünni bölge hazırlığında. İstenen bu bölgenin Tanf bölgesini de içine alacak şekilde Irak sınırı boyunca genişlemesi böylece Şam-Bağdat iletişimini ve tabi ki Tahan-Şam hattını kesmek, İran’ın Şii hilalinin yok etmek, karayolu bağlantısını koparmak, Hizbullah’a ulaşımını engellemek.
–Rusya, kuşkusuz Suriye’nin bölgelerinin ABD kontrolünde olmasını istemez ama İran’ın da Suriye’den çıkarılmasını istediği bir gerçek. Dolayısıyla Rus çıkarlarını koruyacak şekilde Suriye’de bölgesel özerklikler oluşmasına sert karşılık vermekten kaçınacağını söyleyebiliriz.
— İdlib‘de çok gergin. M4 karayolu hattında yeni çatışmalar an meselesi. Türkiye, Suriye ordusunun M4 kuzeyine kesinlikle geçmemesini hedefleyen bir askeri konuşlanma yapıyor. Hem TSK hem de kendi kontrolündeki silahlı grupları buna göre organize ediyor.
Burada gözden kaçırılan ise Suriye sahasındaki bütün terörist grupların, ‘ılımlı’ diye pazarlanan silahlı grupların hepsinin derdi para, yağma, haraç vs… Şam yönetimini düşürmek için mücadeleden HTŞ’nin İdlib’te kendi kontrol ettikleri bölge ile Esad yönetimimin kontrol ettiği bölge arasında sınır geçiş kapısı açması bunun son örneği. Sırf bunu elde etmek için M4 üzerinde Türk-Rus devriyesi engellemekten vazgeçti. Bu grupların M4 ve M5 Karayolu’nu kontrol etmek için uzun süredir çatışmaları da bunun için. Ticaret ve yol kontrolünden haraç toplamak, pay almak vs… Gerisi hikaye. Devlet, millet, din hepsi palavra…
–Türkiye’nin kontrol ettiği Afrin, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı bölgelerinde de aynı durum söz konusu. Buraların sınır hatlarında Şam yönetimiyle sınır kapılarını kontrol etmek veya bu bölgeler içinde kendi haraç bölgelerini oluşturmak için ÖSO grupları arasında çatışmalar yaşanıyor
—Ortaya çıkan fotoğraf ise özerk bölgelere ayrılmış bir Suriye. Bu fotoğrafta Türkiye’nin kontrol ettiği bölgeler de PKK/YPG kontrolündeki Kuzey doğu Suriye bölgesel yönetimi içinde özerk bölgeler veya kantonlar olacak. Parçalara ayrılmış ama henüz parçalanmamış bir Suriye. Üniter yapısı yok edilmiş, federal yapıya dönüşen bir Suriye.”