Nailî 1608- 1666
01 Ocak 1970
Divan şairi (D. 1608?, İstanbul - Ö. 1666). Doğum tarihi kesin olarak bilinmemekle birlikte, Halvetî şeyhi Saçlı İbrahim Efendi için düşürdüğü tarihten ve Bağdat fethi için IV. Murad’a sunduğu kasideden XVII. yüzyılın başlarında doğmuş olduğu sanılıyor. Asıl adı Mustafa Çelebi’dir. Manastırlı Salih Nailî’den ayırt edilmesi için Nailî-i Kadim diye adlandırıldı. Babası Piri Halife diye bilindiği için Nailî bazı şuara tezkirelerinde (şair biyografileri) Piri-zade diye tanıtılır. İyi bir öğrenim görerek Farsça öğrendi ve Divan-ı Hümayunda ve Maden Kaleminde kâtiplik yaptı. Başhalifeliğe yükseldi. Döneminin ileri gelenlerine kasideler sunduysa da iltifat görmedi. Sıkıntı içinde geçen ömrünün sonuna doğru Sadrazam Köprülüzade Fazıl Ahmet Paşa’nın hışmına uğrayarak Edirne’ye sürüldü. Ölünce Fındıklı’da Sünbül Dergâhı haziresine (çevre) gömüldü. Naaşı daha sonra Beyoğlu Mezarlığına nakledildi.
Divan’ından edinilen kanıya göre; Nailî-i Kadim içli, duygulu bir şair, ancak gereğinden fazla kuşkucu bir kişiliğe sahipti. Tasavvuf felsefesini, şiirini bu felsefenin incelikleriyle donatacak kadar kavramıştı. Tasavvufla ilgisi Halvetî tarikatına girmesine ve Edirne’de Gülşenî dergâhına sığınmasına yol açacak kadar derindi. Daha çok gazel türünde başarı kazanarak ünlü Divan şairlerinin arasında sayılan Nailî-i Kadim, şiirlerinde Sebk-i Hindî tarzını başarıyla kullandı. Kasidelerinde yüzyılının kaside üstadı Nefi’nin etkisinde, gazellerinde İran şiir anlayışı ve kısmen Hint üslûbu etkisindedir. Gazellerinin çoğu tasavvufidir. Fakat, tasavvuf onun şiirinde hiçbir zaman esas unsur olmadı. Farsça terkip ve tamlamalara çok yer vermesi nedeniyle dili ağırdır.
Etkisi, çağdaşlarından itibaren Yahya Kemal’e kadar devam etti. Düzenli, uyumlu ve süslü söyleme ilkelerine bağlı kalarak yazdığı, anlam derinliğine önem verdiği şiirleri, Tanzimat dönemi şairlerinden Namık Kemal, Leskofçalı Galip, Yenişehirli Avnî tarafından da örnek alınmıştır. Sağlığında düzenlediği Divan’ın çeşitli kütüphanelerde otuz kadar yazma örneği vardır. Ayrıca 1838’de Bulak’ta basıldı. Edisyon kritiği Haluk İpekten tarafından Nailî-i Kadim Divanı (1970) adıyla yayımlandı.