Hekimbaşı Abdülaziz Efendi (1736-1783)
01 Ocak 1970
1736’da İstanbul’da doğdu. Mahlası “Aziz” olduğu için Aziz Efendi olarak da bilinir. Büyükbabası Lâle Devri’nde beylikçi olan Halil Fehmi Efendi, babası ise meşhur vak’a-nüvis (tarihçi) Mehmed Suphi Efendi’dir (Ö: 1769). Mükemmel bir tıp, edebiyat ve mûsikî tahsili gördü. Arapça, Farsça, Latince ve Fransızca öğrendi. 1757 yılında müderris oldu. Genç yaşında büyük bir istidat olarak tanındı. Ünü kısa zamanda saraya ulaştığından 29 yaşında III. Mustafa’ya hekimbaşı oldu. 1765’den 1776’ya kadar on bir yıl bu görevde kaldı. I. Abdülhamid devrinde azledildi. 1782’de Üsküdar kadılığına tayin edildi. Doğru bildiğinden şaşmayan, kimseden sözünü esirgemeyen dürüst bir kimse olduğundan bazılarının çıkarına dokundu. Saraya etki yapılarak İstanköy adasına sürgün ettirildi. 1783 yılında 47 yaşında iken bu adada vefat ederek adanın mezarlığına defnedildi. Osmanlı Müellifleri adlı eserde “zebanderâzlık”tan sürgüne gönderildiği belirtiliyor. Devrinin en muktedir hekimi idi.Abdülaziz Efendi ilk defa batı dillerinden bir anatomi kitabını Türkçeye çeviren değerli hekimlerimizdendir. XVIII. yüzyılın ünlü hekimlerinden Hollanda’lı Haerman Boerhaeve’in (1668-1738) bir tıbbî eserini “Kıta’at-ı Nakave fi Tercemet-i Kelimati’l-Vârid Boerhaeve” (Boerhaeve’den seçilmiş tercümeler) adıyla Türkçeye kazandırmıştır. Bu eserle ilk defa olarak Avrupa’da kullanılan Latince Tıp terimleri Türkçeye aktarılmıştır.Süleymaniye Kütüphânesi’nde Es’ad Efendi yazmaları arasında bulunan nüsha, mütercimin elyazısını ihtiva eder ve 1771’de tamamlanmıştır. Bu eseriyle Abdülaziz Efendi, çok değerli Batı Tıp bilgilerini Türk Tıp literatürüne kazandırmıştır. Bundan başka Ali-Şâh Harzemî’nin El-Eşcâr ve’l-Esmâr’ını (yemişlerin ağaçları), Farsça’dan tercüme edip III. Mustafa’ya sunmuştur. Fransızca’dan bir İtalyan Târihi tercüme etmiş, ahlâktan bir eser yazmış, yine astrolojiden Muhammed Şerîfu’l-Bekrî’nin Burhânu’l-Kifâye’sini (yeterlilik delilleri) Farsça’dan çevirmiştir. Arapça, Farsça, Türkçe şiirler yazmıştır. Dîvân’ının tek nüshası İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’ndedir