ARAPKİRLİ HÜSEYİN AVNİ
Metin Yurdagür 01 Ocak 1970
(1864-1954) Son devir din âlimi, huzur dersleri mukarriri, dersiam.
Arapkir'in Hezenek mahallesinde doğ¬du (Ocak 1864). Babası, Arapkir ulemâ¬sından Molla Hasan olarak tanınan Ka¬ra Mehmed oğlu Hasan Fehmi Efendi'dir. İlk tahsiline çok küçük yaşta baba-sından Kur'ân-ı Kerîm, ilm-i hal, ahlâk ve Arapça okuyarak başlayan Hüseyin Avni, Arapkir merkezindeki ibtidâî ve rüşdiyeyi bitirdi. Daha sonra Arapkir Ispanakçızâde Medresesi'ne devam ede¬rek müderris Mustafa Fevzi Efendi'den icazet aldı. [487] Aynı yıl İstan¬bul'a gitti ve Beyazıt dersiamlarından Bayburtlu Hüseyin Hüsnü Efendi ile Şey¬hülislâm Bodrumlu Ömer Lutfı Efendi'nin derslerine devam ederek her ikisin¬den de icazet aldı. [488]
Arapkirli Hüseyin Avni'nin sicil dosya¬sından belirlenen ilk resmî görevi, Üskü¬dar Toptaşı Askerî Rüşdiyesi'ndeki kavâid-i Osmâniyye ve imlâ muallimliğidir. [489] Bu arada, Şeyhülislâm Üryânîzâde Ahmed Esad Efendi zamanın¬da açılan ruûs imtihanında başarı gös¬termesi üzerine kendisine dersiam un¬vanı verildi ve Beyazıt Camii'nde ders okutmaya başladı. [490] Tatil günleri de dahil olmak üzere aralıksız on üç yıl sürdürdüğü bu ders halkasına katılanlar arasından seksen beş talebe¬ye icazet verdi ve bu başarısından dola¬yı padişah tarafından altın liyakat ma¬dalyası ile taltif edildi. [491] Be¬yazıt Camii'ndeki umuma açık dersleri¬ni yürüttüğü sırada Beşiktaş Askerî Rüşdiyesi'nde de Arapça muallimliği yaptı.
Hüseyin Avni ilk tedris faaliyetini ica¬zet vererek bitirdikten sonra ders ver¬me işini yeni dersiamlara bırakıp telifle meşgul olmak istemişse de talebelerinin ısrarı üzerine bu kararından vazgeçmiş ve Lâleli Camii'nde yeniden ders okut¬maya başlamıştır. Bu ikinci dönem ders¬lerine devam eden büyük bir talebe gru¬buna daha icazet verdi: bu ilmî faaliyeti sebebiyle de nişân-ı Osmânî ile ödüllen¬dirildi. [492] Ruûs imtihanına hazırla¬nan birçok müderris adayının kendisine başvurması üzerine Beyazıt Camii'nde 1902 yılında başlattığı özel dersleri de üç yıl kadar sürdü.
Hüseyin Avni Efendi Ders Vekâleti ve Meclis-i Mesâlih-i Talebe âzalığı, Fâtih Sahn Medresesi edebiyyât-ı Arabiyye mü¬derrisliği, Şûrâyı İlmiyye Encümeni âzalığı, Istılahât-ı İlmiyye Encümeni âzalığı, Dârü'l-hilâfeti'l-aliyye Medresesi'ne bağ¬lı Medresetü'l-Mütehassisîn'in umum müdürlüğü ve aynı medrese ile Dârül-fünûn-ı Osmânî Ulûm-ı Âliye Şubesi'nin ilm-i kelâm müderrisliği gibi önemli ilmî ve idarî görevlerde bulundu. 17 Ağustos 1918'de Dârü'l-hikmeti'l-İslâmiyye âzalığına, bir süre sonra reis vekilliğine [493] ve iki ay sonra da bu mües¬sesenin reisliğine tayin edilen Arapkirli Hüseyin Avni, bu teşkilâtın 14 Kasım 1922'de lağvedilmesi üzerine Süleymaniye Medresesi'ne ilm-i kelâm müderrisi oldu. Tevhîd-i Tedrisât Kanunu ile medreseler lağvedilince Darülfünun İlahiyat Fakültesi hadis tarihi müderrisliğine ge¬tirildi. [494] ve bu fakültenin ka¬patılmasına kadar burada görev yaptı.
1 Haziran 1934'te emekli olan Hüse¬yin Avni hayatının bundan sonraki dö¬nemini Erenköy Sahrâ-yı Cedîd'de bulu¬nan köşkünde kitapları arasında geçirdi. İlerleyen yaşı dolayısıyla Beyazıt ve çev-resindeki ilim muhitine gidip gelmekte güçlük çekince Lâleli'ye taşındı. 11 Ma¬yıs 1954'te vefat etti ve Edirnekapı Şehitliği'ne defnedildi.
Hüseyin Avni, Hocası Beyazıt dersiam¬larından Develili Ali Rızâ Efendi'nin kızı Mevhibe Hanım'la evlenmiş, bu evlilik¬ten Mehmet Sadettin, Hasan Fehmi, Ah¬met Rıfkı ve Hüseyin Zeki adlarında dört çocuğu olmuştur. İlk eşinin vefatı üzeri¬ne hocasının diğer kızı Hatice Fahrünnisâ Hanım'la evlenmiş ve bu evlilikten Ömer Aydın adlı bir oğlu daha dünyaya gelmiştir. İlgili kanundan sonra Karamehmetoğlu soyadını alan Hüseyin Avni'nin 833 kitaptan oluşan ve üzerlerin¬deki not ve işaretlerden kendisinin dik¬katle mütalaa ettiği anlaşılan özel kü¬tüphanesi vârisleri tarafından İstanbul Yüksek İslâm Enstitüsü [496] Kütüphanesi'ne bağışlanmıştır. Sahrâ-yı Cedîd'de vârislerince bağışla¬nan bir arsa üzerinde Türkiye Diyanet Vakfı tarafından yaptırılan Arapkirli Hü¬seyin Avni Camii 25 Mart 1990 tarihin¬de ibadete açılmıştır.
Yakın talebelerinden M. Hazmi Tura'nın ifadesiyle, “Metin bir hafıza ve sü¬ratli bir intikale sahip, tam bir zühd ve takva âbidesi olan” Arapkirlı, Arap ve Fars edebiyatlarına vâkıf, bu dilleri en zor ibareleri dahi rahatlıkla çözebilecek derecede iyi bilen bir âlimdi [497] Her yılın ramazan ayında padişah ve erkânının huzurunda yapılan huzur ders¬lerine başlangıçta muhatap*, sonraları ise mukarrir* sıfatıyla iştirak eden seç¬kin kişilerden biriydi. Kaynaklar, onun bu derslerdeki takrirlerinin padişah ve diğer katılanlar tarafından takdirle ta¬kip edildiğini belirtmektedir. Arapkirli Hüseyin Avni. Darülfünun İlahiyat Fakül¬tesi tedris heyeti tarafından hazırlandı¬ğı bildirilerek dönemin bazı basın or¬ganlarında yayımlanan [498] geniş yankı ve tepkiler uyandıran, ha¬zırlayıcıları ve imza sahipleri konusu henüz tam anlamıyla açıklığa kavuşmamış olan “Dinî Islahat Beyannâmesinde im¬zasının bulunduğu gerekçesiyle eleştiril¬mektedir. Ancak onun fikrî ve ilmî şah¬siyetini değerlendirirken içinde yetişti¬ği ve yaşadığı dönem gözden uzak tu¬tulmamalıdır. O, Saltanat, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerini idrak etmiş, her dönemin Türk toplumunda bıraktı¬ğı izleri, sebep olduğu kültür değişme¬lerini bizzat yaşamıştır. Kendisinin yeni hadise ve cereyanlar karşısında bağlı bulunduğu değerleri muhafaza ettiği ancak bazı zaruri değişmeler karşısında tarafsız kalamadığı söylenebilir.
Eserleri.
1) en-Nakdü'r-râyic li-dîbâceti'n-Netâ'ic. Birgivi’nin nahivle ilgili meşhur eseri İzhârü'l-esrâr'm önemli şerhlerinden biri olan Şeyh Mustafa Adalı'ya ait Netâ'icü'l-efkâr'ın giriş bölü¬müne yapılmış bir şerhtir. [499]
2) Şerhu'l-Kaşîdeti'n-nûniyyeü'I-Büstiyye. Ebü'l-Feth el-Büstî'ye ait ahlâkî mahiyetteki el'Kaşîdetü'n-nûniyye'nin şerhidir. [500]
3) Ta’likat’ale'l-Kaşîdeti'l-lâmiyye. İbnü'l-Verdi’nin et-Tuhletü'I-verdiyye fi müşkilâti'l-i'röb adlı nahivle ilgili 163 beyitlik kasidesi¬nin zor anlaşılan bazı yönlerini kısa not¬larla açıklayan bir eserdir. [501]
4) İlm-i Kelâm Dersleri. Müellifin Dârülfünûn-ı Osmâni’nin ulûm-ı âliye-i dîniyye şubesinde okuttuğu kelâm ders¬lerine ait notlarıdır. Darülfünun Ders¬leri adlı külliyat içinde yayımlanmıştır. [502]
5) Kayıdlı Kavâid-i İ'râb. İbn Hişâm'ın nahivle ilgili el-i ‘râb ‘an kava’idi'l-i’râb adlı muhtasar eserinin değişik yazma nüshalarından elde edil¬miş sağlam bir metninin, talebenin an¬lamasını kolaylaştıracak notlarla neşre¬dilmiş şeklidir. [503] Arapkirli’nin bu çalışması, döneminin edisyon kri¬tiğine bir örnek olarak kabul edilebilir.
Ayrıca şeyhülislâmlık makamının resmî yayın organı olan Cerîde-i îlmiyye'de seri halinde yayımlanmış kelâmla ilgili makaleleri de bulunmaktadır.
Müellif, Diyanet İşleri Başkanlığı Arşivi'nde bulunan özlük dosyasındaki tercüme-i hâl evrakında, ders takrirleri sı¬rasında yazdığı yayımlanmamış Şerh-i Şevâhid-i Sa'deddîn adlı bir eseri da¬ha bulunduğunu belirtir. Ayrıca Darül¬fünun İlahiyat Fakültesinde hadis ilmi tarihi dersini okuturken kaleme aldığı yayımlanmamış notlarının da bulundu¬ğu talebesi M. Hazmı Tura tarafından kaydedilmektedir.