Amerikan devletinde çözülme işaretleri
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Dünyayı ilgilendiren kimi önemli olaylarda ABD Dışişleri ile Pentagon’un ayrı düştüğü görülmüştür zaman zaman. Diplomatlar ile askerlerin olaya farklı bakışını oluşturan pek çok etken vardır kuşkusuz; askeri endüstrinin mi diğer endüstrilerden birinin mi çıkarlarının esas olacağından başlayarak mesleki bakış açısı oluşturan profesyonelliklerine kadar…
Ancak her durumda, Beyaz Saray’ın birinden yana taraf olmasıyla görüş netleşir ve kısa sürede bir “Amerikan politikası” oluşurdu…
Ancak şimdilerde farklı bir durum yaşanıyor: Diplomatlar da kendi içinde bölünmüş durumda, askerler de… Hatta istihbarat örgütleri de…
Amerikan istihbaratının komplosu
New York Times, bir ABD istihbarat yetkilisine dayandırarak çok önemli bir iddia ortaya attı: Rus istihbaratı, Afganistan’daki ABD askerlerini ve koalisyon güçlerini öldürmesi için Taliban militanlarına para teklif etmişti (27.6.2020).
Bu iddia, ABD devleti içinde her kafadan farklı bir sesin çıktığı “Rusya-Taliban ilişkisi” tartışmasını doğurdu:
Örneğin ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo, Rusya’yı Taliban’a silah satmakla suçladı (1.7.2020).
Örneğin ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Rusya’nın Afganistan’da Taliban’a ABD askerlerini öldürmesi için para teklif ettiği iddiası nedeniyle Rusya’ya “acilen yaptırım uygulanması” çağrısı yaptı (2.7.2020).
Örneğin Pentagon, Rusya’nın Taliban’ı desteklediğine dair bir rapor açıkladı: “Rusya, bu grup üzerindeki nüfuzunu güçlendirmek, Batı’nın askeri varlığını sınırlamak ve IŞİD ile mücadele operasyonlarını teşvik etmek için Taliban’ı siyasi olarak destekledi, ancak Rusya (bununla) bağlantısını açıkça reddediyor” (2.7.2020).
Pentagon’da bölünme
Ancak Pentagon’un bu raporuna rağmen, ordu içinden farklı açıklamalar geldi.
Örneğin ABD Merkez Kuvvetler (CENTCOM) Komutanı Org. Kenneth F. McKenzie, Rusya’nın Taliban’a ABD askerlerini öldürmesi için para teklif ettiği iddiası konusunda ikna olmadığını açıkladı (9.7.2020).
Associated Press ve ABC News’e demeç veren McKenzie, Rusya’nın Taliban’a para verdiğine dair istihbarat ile Afganistan’daki ABD askerlerinin ölümü arasında “neden-sonuç bağlantısı” bulamadığını söyledi.
Konu, ABD Kongresi’nde de gündeme geldi. Temsilciler Meclisi Silahlı Kuvvetler Komitesi’nde ABD Genelkurmay Başkanı Org. Mike Milley ile birlikte bilgi veren ABD Savunma Bakanı Mark Esper, Rusya’nın ABD askerlerine saldırması için Taliban’a ödediği iddia edilen “ödül” hakkında hiçbir rapor almadığını belirtti (9.7.2020).
Beyaz Saray’dan istihbarata suçlama
Beyaz Saray ise ABD istihbaratının New York Times üzerinden gündeme getirdiği iddiaya karşı çıktı.
ABD Başkanı Donald Trump, New York Times’ın haberinin yalan olduğunu savundu ve gazeteyi “sahte haber üzerinden kiralık katillik” yapmakla suçladı. Ve Trump, gazeteden iddianın sahibi olan ABD istihbarat yetkilisinin kim olduğunu açıklamasını istedi (28.6.2020).
Ardından Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien yazılı bir açıklama yaptı: “ABD halkının güvenine gizli bilgileri sızdırarak ihanet eden yetkililerin eylemleri, ulusal güvenliğimizi tehlikeye atmaktadır” (30.6.2020).
Konu üzerine CIA Direktörü Gina Haspel de bir açıklama yapmak zorunda kaldı: “Bilgi sızıntıları, kuruluşlar arasındaki önemli bilgi toplama, değerlendirme ve suç isnat etme çalışmalarına gölge düşürmekte ve bu çalışmaları sekteye uğratmaktadır” (30.6.2020).
Konuyla ilgili istihbarat açıklamalarını değerlendiren Trump, Fox Business televizyonuna şu değerlendirmeyi yaptı: “Duyduğuma göre, ki iyi duyuyorum, istihbaratta birçok kişi, bunun hiçbir zaman olmadığını düşünüyor. Bunun basın ve demokratların yalanı olduğunu düşünüyorum” (1.7.2020).
ABD hegemonyası zayıflarken…
Moskova’nın bu komployu yalanladığını ve her düzeyde yanıt verdiğini belirtmekle yetinelim. Zira bizi asıl ilgilendiren, Amerikan devletindeki bu çözülme görüntüsüdür…
ABD hegemonyası zayıfladıkça, emperyalist devlet içeride de dışarıda da çözülme işaretleri vermektedir. Salgın dönemi boyunca Beyaz Saray ile valileri ve belediye başkanlarını karşı karşıya getiren kökten ayrımlar, hatta Trump’ın valilere karşı halkı neredeyse silahlı isyana teşvik etmesi, merkezi hükümet ile federal yönetimler arasındaki çelişkiler ve en sonunda ABD’nin köleciliğinin bir yansıması olarak süren “beyazcılığına” karşı siyah öfkenin patlaması…
Kısacası işaretler çok ve ABD’nin çözülmesi, dünyanın yararınadır!