Muz Cumhuriyeti Manzaraları
İlyas Doğan 01 Ocak 1970
OLAY 1
Emekli bir kamu görevlisi eski kurumunca alınan yönetim kurulu kararı ile İHRAÇ edilir. İhraç edilen kişi bu durumdan iki yıl sonra pasaport almak için başvurduğunda tesadüfen haberdar olur. Konu idari yargıya gider. Dava sürerken ilgili savcılığa defalarca başvurup müvekkiliniz hakkında bir suçlama varsa ifade vermeye hazır olduğunu bildirirsiniz. Emniyet ve savcılığa defalarca yazı yazılır. Ama hiçbir makam size cevap vermeye tenezzül veya cesaret etmez.
Hiçbir savunma şansı verilmeyen emekli müvekkil hakkında aslında dava açılmadan önce takipsizlik kararı verildiği dokuz ay süren idare mahkemesi yargılaması sonunda öğrenilir. Tamam sorun çözüldü diye düşünürsünüz. Avukatı sıfatıyla bir polis memurunca pasaporta konan idari engel kaydını kaldırmak için başvurursunuz. Size şunu söylerler: “Mahkeme kararı ayrı bizim kararımız ayrı. Bizim özel komisyonlarımız var. Bu komisyonlar karar vermedikçe müvekkiliniz pasaport alamaz.” Bu komisyonlar bir nevi gizli çalışır. Sadece müvekkilinize değil size de avukat olsanız bile ülkenin vatandaşı değil düşman ülke vatandaşı gibi davranılır. Hakkında hiçbir suçlama bulunamadığı için dava bile açılamayan kişinin durumu hakkında devlet sırrı gibi hiçbir bilgi verilmez. Zaman zaman ülkenin içişleri bakanı idari kararla pasaport engeli konan binlerce kişinin artık pasaport alabileceğini açıklar. Ama elinizdeki mahkeme kararı bile emniyetin koyduğu engeli kaldırmaya yeterli görülmez.
OLAY 2
On dört Uygur Doğu Türkistan Soykırımını Türkiye’ye duyurmak amacıyla basın açıklaması için Ankara’ya gelmek ister. Yasalardaki bütün şartlar yerine getirilir. En eğitimsizi doktora ünvanına sahip bu kişilerin Ankara’ya girişini engellemek için 100 (yüz) sivil ve resmi polis otoban çıkışında Ankara’ya girişi dört saat boyunca engeller. Sonra bu 14 kişinin fotoğrafı Çin propagandası yapan bir basın kuruluşunda “bunlar terörist” diye hedef gösterilir. Çin’in suikastlarının her gün manşette olduğu ülkede sadece fotoğraflara ilişkin erişim engelleme talebinde bulunursunuz. Sulh ceza hakimleri sadece iki saat içinde Çin’de bile erişilemeyecek bir hızla ret kararı verir. Gerekçe evlere şenliktir.
Uygur Türklerini hedef alan Aydınlık grubu ve Ankara Valiliği AYM'ye şikayet edildi
OLAY 3
Anayasa Mahkemesi hak ihlali kararı verir. Ülkenin adalet bakanı bu karara uyulmaması şeklinde alt mahkemenin anayasayı ihlal edici tutumunu onaylama anlamında açıklama yapar. Daha sonra aynı bakan garip bir şekilde hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencileri düzeyinde yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığından dem vurur. Ama yargı mensupları uygulamada hiç üzerlerine alınmazlar.
OLAY 4
Bir ülke düşünün ki yıllarca bakanlık yapan biri hiçbir devlet adabı ile bağdaşmayan bir şekilde istifasını sosyal medyada duyurur. Beş cümlede yirmi beş yazım ve mantık hatası bulunan açıklama metni ülkeyi yönetenlerin ümmi olduğunu düşündürecek kadar berbattır. Ülkenin basın kuruluşları 24 saat boyunca ne yazmaları gerektiğine ilişkin talimatın gelmesini bekler.
OLAY 5
Hukuk alanında doktora yapan ve her akşam televizyon ekranlarında mikrofon işgal eden hukukçular “evet ülkede hukuk çiğneniyor ama ne yapalım olur böyle şeyler” cümlelerini yüzleri kızarmadan tekrarlayabiliyorlar. Ülkeyi yönetenler hukuku “bize değil ama ötekilere uygularız” ve “topladığımız vergileri nereye ve nasıl harcadığımız kimseyi ilgilendirmez” havasından bir türlü vazgeçemezler. Keyfi davranışlarını ara sıra gevşetme mesajı vererek “hadi yine iyisiniz biraz insafa gelebiliriz” düzeyinde açıklamalarının her şeyi güllük gülistanlık yapacağına hatta bütün dünyanın onları alkışlayacağına inanırlar.
Sizce bütün bunların olup bittiği bir ülke için keyfiliğin ve kuralsızlığın zirve yaptığı ülkeler için kullanılan “muz cumhuriyeti” ifadesini yanlış mıdır?