Damadın ‘tek adam’a isyanı
Mehmet Ali Güller 01 Ocak 1970
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın sosyal medyadan istifası, hükümetin 24 saat boyunca konuyla ilgili resmi bir açıklama yapamaması, dolayısıyla hükümet medyasının en önemli habere sessiz kalması, kısacası ortaya bir “yönetememe krizi” çıkması, pek çok boyutuyla yazıldı, yazılmaya da devam ediyor.
Olayın benim daha çok önemsediğim boyutu ise şu oldu: Damat bile “Tek Adam”a isyan etmişti aslında!
Saray’ın damadı bile olsa, bir bakan, bakanlığını ilgilendiren bir konuda, “Tek Adam”ın kendisine rağmen bir uygulamaya gitmesini sindirememişti!
Buradan AKP’liler için çıkarılacak en önemli ders kuşkusuz şudur: “Tek Adam” rejimi uygulanamıyor, uygulanamayacak! 150 yıllık parlamento geleneği olan bir topluma, yeniden “padişahvari” bir yönetim, yeniden bir saray düzeni dayatılamıyor!
İşte en sonunda damat bile “Tek Adam” uygulamasını kabullenemedi.
Fatura sadece Albayrak’a kesilemez
Bu durum, aynı zamanda ekonomi de dahil hemen her sorunumuzun kaynağıdır. Bu gerçeği dikkate almayan her analiz, son tahlilde faturayı sadece Berat Albayrak’a kesme hatasına düşecektir.
Nitekim Saray merkezli bilgi akışının yansıdığı konuyla ilgili haberlerde, okurun bu sonuca ulaşması isteniyor: Bülent Arınç, bir abi olarak Erdoğan’ın koluna girip ona ekonomiyle ilgili gerçekleri anlatmış, Erdoğan Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin erimiş olduğunu duyunca çok şaşırmış, hemen Merkez Bankası başkanı Murat Uysal’a telefon etmiş, Uysal’ın “Rapor hazırlayıp Bakan Berat Albayrak Bey’le gelip size arz edelim” yanıtına kızmış, Naci Ağbal’dan brifing almış, Ağbal özetle kasanın boşaldığını anlatmış, Erdoğan bunun üzerine Murat Uysal’ı görevden alıp yerine Naci Ağbal’ı atamış...
Açıkça belirtelim: AKP’nin FETÖ’yle işbirliğine uydurulan “kandırıldım” kılıfı, bu kez de ekonomik krizin üzerine örtülmeye çalışılıyor!
Merkez Bankası rezervlerinin son iki yılda parça parça nasıl harcandığını, işin kasanın tamtakır olmasına gittiğini neredeyse yazmayan “bağımsız” ekonomist kalmadı!
Erdoğan’ın kasanın boşaltıldığını önce Bülent Arınç’tan, ardından da Naci Ağbal’dan öğrendiği haberleri, “faturayı Berat Albayrak’a kesme” operasyonundan başka bir şey değildir! Güya böylece kötü ekonomi yönetiminden Saray’ı aklamış olacaklar!
Ancak belirtelim: Merkez Bankası kasasının boşaltılmasının üzerini örtebilecek bir kılıf yok! Bizzat Erdoğan’ın zaman zaman dile getirdiği “Türkiye ekonomisinin sorumlusu benim, ben” sözleri, o kılıfın dikilmesini engellemektedir!
Üretim devrimi için siyasi devrim
Piyasalar önce Berat Albayrak’ın istifasına, ardından da Erdoğan’ın “faiz artırılabilir” sinyali olarak yorumlanan açıklamasına olumlu tepki verdi ve döviz düştü, TL değerlendi.
Ancak TL’deki bu değerlenme, hatta Erdoğan’ın konuşmasında uygulanacağını belirttiği “acı reçete” Türkiye’nin ekonomik krizinin çözümü değildir.
Türk ekonomisinin durumu, “ameliyatlık” sorundur. Berat Albayrak, bırakın ilaç kullanmayı, pansumanla yetindi. Erdoğan, verdiği sinyallerle pansumana ek olarak ilaç da kullanılabileceğine işaret etmiş oldu. Ancak hasta acilen ameliyat olmayı bekliyor!
Yani serbest piyasaya eklemlenmiş, özelleştirilmiş, yabancılaştırılmış ekonomiye devletçilik aşısı gerekiyor. Köylünün yeniden tarlada üretebildiği, fabrika bacalarının yeniden tüttüğü bir “üretim devrimi” kısaca...
Bunun için elbette emperyalist büyük tekellerle/şirketlerle yapılan anlaşmaların iptal edilmesi ve tarıma kotaların kalkması, üreticiye, sanayiciye tam destek verilmesi gerekiyor.
Bunun için elbette son sözün Erdoğan tarafından söylendiği şeffaflığı ortadan kalkmış ihale anlayışına son verilmesinden kamu kaynaklarının hükümete yakın vakıflara kaydırılmasına kadar uzanan “sermaye transferi” uygulamalarına son verilmesi gerekiyor.
Bunların yapılabilmesi için de Türkiye’nin “Tek Adam” rejiminden kurtulması gerekiyor!
Yani “üretim devrimi” için önce “siyasi devrim” gerekiyor!