Savaş ve teknoloji
Prof. Dr. Mesut Uyar 01 Ocak 1970
Son Karabağ Savaşı beklenmedik bir zamanda aniden başladı ve beklenmedik bir şekilde cereyan etti. En büyük sürpriz Türk yapımı İHA (insansız hava aracı) ve SİHA'lar (silahlı İHA) ile İsrail imali kamikaze/intihar mühimmatları (loitering munition)ydı.
Önce Ermeni hava savunma sistem ve silahlarını hedef alan bu insansız silahlar müteakiben tank, zırhlı araçları ve her tür askeri aracı hedef aldı.
Savaşın ilerleyen aşamalarında muharebe alanında kayda değer hedef kalmayınca mevzideki birkaç asker bile vurulmaya başlandı.
Ermenistan bu tarz bir savaşa hiç hazır değildi. Elindeki çoğu Sovyet döneminden kalmış zırhlı araç ve silah sistemleri insansız hava araçları ve mühimmatlara karşı savunmasızdı.
Ama Ermeniler için en kötüsü siyasi ve askeri liderlerinin paniğe kapılıp sonuç getirmeyen taktiklerde ısrar etmelidir.
Savaş boyunca dünya kamuoyu sosyal medya üzerinden paylaşılan İHA videolarını büyük heyecanla seyretti.
Bu videolarda Azeri SİHA ve kamikaze mühimmatları pervasızca Ermeni askeri hedeflerini isabetli bir şekilde vurup imha etmekteydi.
Yaşı kırkın üstünde olanlar benzeri görüntüleri 1991 Körfez Savaşı esnasında seyrettiklerini hatırlayacaklardır.
Akıllı bombaların Irak askeri tesis ve araçlarını imha edişleri gene heyecanla televizyon ekranlarından seyredilmiş modern savaş teknolojisine sahip olmayan orduların çaresizliğine şahit olunmuştu.
Karabağ Savaşı, Körfez Savaşı'ndan farklı olarak yapay zekanın askeri maksatlarla kullanılması, otonom sistemler ve robot savaşları tartışmalarının yapıldığı bir dönemde gerçekleştiği için teknoloji taraftarlarının tezlerini teyit etti diye anlaşıldı.
Üstelik Rus tanklarının birbiri ardına imha eden SİHA'lar bu konuda en gelişmiş teknolojiye sahip Amerika'nın değil piyasaya yeni girmiş olan Türkiye'nindi.
Türk İHA'larının başarıları sadece "tanklar demode oldu" tartışmalarını tekrar başlatmadı aynı zamanda modern muharebenin sorunlarına da mucizevi çözüm bulundu algısını kuvvetlendirdi.
Türk İnsansız Hava Araçları
Vietnam Savaşı'ndan bu yana başta Amerika olmak üzere gelişmiş ülke ordularının temel derdi zayiat vermeden düşmanı yenmenin yolunu bulmaktır.
Antik Yunan tiyatrosunda olay ağı içinden çıkılamaz hale geldiğinde bir tanrının sahneye çıkıp sorunları kolaylıkla çözmesi (deus ex machina) gibi modern muharebe alanın sorunlarını çözecek mucizevi teknoloji arayışı 1980'lerin başından beri devam etmektedir.
Sovyet askeri düşünürlerden etkilenilerek Amerika'da geliştirilen "askeri devrim" (Revolution in Military Affairs, RMA) bu arayışın ideolojisi olmuştur.
RMA'nın temel iddiası dijital ve uzay devrimi sayesinde düşman hedeflerini fark ettirmeden çok uzaktan tespit ve imha etmektir.
Askeri birlikler düşman silahlarının etki alanının dışında kalacağından teoride hiç zayiat vermeden düşmanı imha etmek mümkün gözükmekteydi.
Körfez Savaşı'nda Amerikalılar ihmal edilecek sayıda zayiat ile sadece Kuveyt'i işgalden kurtarmamış Irak Ordusu'nu büyük ölçüde imha etmişti.
"Ağ merkezli savaş" (Network-centric Warfare)
Bu zafer "ağ merkezli savaş" (Network-centric Warfare) gibi teorilerin popülerlik kazanmasını sağlamıştı. Fakat terörle mücadele kapsamında girişilen Afganistan ve Irak savaşlarında Amerikan Ordusu başlangıçtaki zaferler sonrasında gayrinizami harp (GNH) bataklığına saplanırken teknoloji odaklı askeri teoriler çözüm getiremedi.
Çünkü Saddam'ın ordusunun aksine Afganistan ve Irak'taki direnişçiler ve teröristler Amerika'nın dikte etmeye çalıştığı tarzda savaşmayı reddetti.
Amerikan SİHA'ları gökten ölüm yağdırırken düşmanları ellerinde SİHA ve SİHA'ları vuracak savunma sistemleri olmadığı için aktif karşılık veremedi. Ama halkın arasına karışma gibi pasif tedbirlerle zafiyetini azaltmaya çalıştı.
SİHA'ları uçuran pilotlara ulaşamasa da GNH taktik ve teknikleriyle bu SİHA'ların Afganistan veya Irak'ta kalktığı hava üslerini, yer mürettebatını ve özellikle Amerika'nın yerel müttefiklerini vurmayı bildi.
Hatta sivil İHA'lara bomba yükleyip kullanmaya bile başladılar. Sonuçta Amerika yenilgiyi kabul edip Irak'ı terk etti ve Afganistan'ı da terk etmek üzeredir.
Yani teknolojik açıdan zayıf bir düşman bile yeni insansız silahlara çözüm bulabiliyorsa teknolojik açıdan gelişmiş bir düşmanın verebileceği karşılığı düşünmek gerekmektedir.
İlk tankı İngilizler icat etti
Günümüzde demode olduğu iddia edilen tank ve zırhlı birlik bu açıdan iyi bir örnektir. İlk tankı İngilizler tasarlayıp üretti ve 15 Eylül 1916'da Somme muharebeleri esnasında kullandı.
İlk tanklar hem ağır ve hantaldı hem de motorları zayıftı. Daha da kötüsü birbirleriyle haberleşemiyorlardı. Ama bizim açımızdan en önemli eksikliği nasıl kullanılması gerektiğiydi.
Tank yolda bozulmadan ve imha edilmeden düşman savunma hattına ulaşıp gedik açsa da başarıdan faydalanacak piyade korumasız açıkta yürüyerek geldiği için hem ağır zayiat vermekte hem de gecikmekteydi.
İşin daha da kötüsü Almanlar kısa süre içinde bu yeni silaha karşı tedbir almayı başardı. Tanklara karşı özel engeller inşa edildi ve ilkel de olsa tanksavar silahları kullanıma girdi.
Tankları nasıl kullanılması gerektiğini Sovyet ve Alman askeri düşünürler beraber buldu. Tek başına hareket ettiğinde tank hem tanksavar silahları hem de uçaklar karşısında savunmasızdı.
Bunları aşıp düşman cephesini yarsa ve hatta hedefi ele geçirse de elde tutma kabiliyetine sahip değildi.
Tankları tanksavarlara karşı koruyacak ve ele geçirdiği yerleri elde tutacak piyade ile tanklara ateş desteği verip düşmanlarına karşı koruyacak topçu motorize olmadığı için tankın hızına yetişememekteydi.
Ayrıca hava gücünden nasıl faydalanılacağı ve kara-hava işbirliği konuları tam bir muammaydı. Sovyet-Alman fikir alışverişi ve ortak gayreti Yıldırım Savaşı Doktrini'ni doğurdu.
Buna göre düşman savunmasının önceden belirlenen zayıf yerlerine tanklar kitle halinde taarruz ederken aynı anda topçu ve taktik hava üstünlüğünü sağlamış yakın hava desteği uçaklarının ateşleri ile düşman savunmasının ilk hattı baskı altına alınıp tahrip edilmeliydi.
Zırhlı istihkam savaş araçları engelleri temizleyecekti. Tanklar düşman hattını yarınca geriden gelen zırhlı personel taşıyıcılarına bindirilmiş mekanize piyade yarma başlarını tutup düşman tanksavar silahları ve karşı taarruzlarına karşı tedbir almaktaydı.
Zırhlı araçlara monte edilmiş kundağı motorlu topçu ve uçaksavarlar tankların ilerleyiş hızına uygun sıçramalarla yeni atış mevzilerine girerek yakın ve zamanında ateş desteği sağlarken uçaklar artık içerlerdeki düşman hedeflerini vurmaktaydı.
Amaç düşmanın dengesini bozmak ve karşı tedbir geliştirmesine imkân vermeden taktik zaferi operasyonel hedefleri ele geçirerek büyük bir zafere dönüştürmekti.
Yıldırım Harbi Doktrini
Yıldırım Savaşı Doktrini'nin hayata geçirilebilmesi için sadece daha güçlü, hızlı ve iyi zırh korumasına sahip tanklar tasarlayıp üretmek yeterli değildi.
Piyade, topçu, istihkâm ve uçaksavarcılar için de zırhlı araçlara ihtiyaç vardı. Ayrıca atış istekleri ve koordinasyonu için topçu ileri gözetleyicisi ve ileri hava kontrolleri de kendileri için özel üretilmiş zırhlı araçlar içinde tanklarla beraber hareket etmeliydi.
Artık tamamen motorize olmuş harekâtın etkin komuta, kontrol ve koordinasyonu için zırhlı komuta ve muhabere araçlarına da ihtiyaç bulunmaktaydı.
Doğal olarak bütün bu farklı askeri sınıfların beraber savaşabilmesi için müşterek harekât taktik ve tekniklerinin tasarlanıp denenip uygulanmalıydı.
Teker seviyesinden ordu seviyesine kadar her tür teknik ve sahra talimnamelerinin yazılması, eğitim yardımcı malzemelerinin üretilmesi ve bütün sınıfların beraber yoğun eğitime tabi tutulması zaruriydi.
Stalin, Kendi generallerinden şüphelendiği için 1936-38 arasında yüzlerce general ve binlerce subayı tutuklattı, idam veya sürgün etti.
Almanlar ise bu doktrini hayata geçirip özellikle 1940 Fransa harekâtında inanılmaz zaferler kazandı.
Silah, araç ve teçhizat yani savaş teknolojisi olmadan savaşılamaz. Modern savaş teknolojisine sahip olmak bir orduya büyük bir avantaj sağlar.
Ama savaş teknolojisi de tek başına zaferi getirmez. Savaşın asıl öğesi asker yani insandır. Teknoloji daha iyi savaşmak için kullanılan bir alettir.
İnsansız silah ve gereçler, otonom sistemler, yapay zekâ, dijital ve uzay devrimi gibi müthiş teknolojik gelişmeleri kullanmak için gereken doktrin, taktik ve teknikler, eğitim tasarlanıp geliştirilmeden modern muharebenin sorunlarını çözmek mümkün değildir.